Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/20 E. 2020/80 K. 30.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/20
KARAR NO : 2020/80
KARAR TARİHİ: 30/01/2020
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/05/2019
NUMARASI : 2019/272 Esas
DAVANIN KONUSU : Tazminat
Taraflar arasındaki tazminat davasında talep edilen ihtiyati tedbirin reddine yönelik olarak verilen ara kararına karşı süresi içinde ihtiyati tedbir talep eden davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı (İhtiyati tedbir isteyen) vekili, müvekkili ile davalılar … AŞ/ … Tic. AŞ arasında 21.06.1997 yılında 1 yıl süreli yetkili servis sözleşmesinin imzalandığını, bu süreçte davalı … AŞ.’nin 31.10.2018 tarihinde Türkiye yerel satış operasyonundan çıkma kararı aldığını duyurmuş olmasına karşın müvekkilinde sözleşme ilişkisinin devamı konusunda güven uyandırıldığını, ancak müvekkilinin yedek parça ihtiyacının karşılanmaması nedeniyle tüketicilerin şikayetlerine maruz kaldığını, sonrasında sözleşmenin karşı tarafça fiilen feshedildiğini, feshin herhangi bir haklı nedene dayanmadığını, yetkili servis hizmetlerinin diğer davalı …Ş.’ye devretmeye çalışıldığı ve bu yolda, davalılar arasında gizli bir anlaşma yapıldığını, böylece müvekkilin yetkili servis olarak çalışamaz hale getirilmesinin ve davalı …Ş. yetkili servisleri ile rekabet etmesinin engellenmesinin amaçlandığını, müvekkili şirketin, davalı … A.Ş.’nin sözleşmeyi gereği gibi ifa etmeyerek yedek parça gönderimini aksatması ve yetkili servis hizmetlerini aralarındaki gizli anlaşmaya bağlı olarak … A.Ş.’ye yönlendirmesi sebebi ile ticari itibar kaybına uğradığını, sözleşmenin sona ermesinden sonra da bu müşteri çevresinden yararlanmaya devam edilmesi nedeniyle elde edeceği kazancın denkleştirilmesi gerektiğini, dolayısıyla davalı şirketlerin haksız fesih ve haksız eylemleri nedeniyle müvekkili şirketin uğradığı tüm zararların uzman bilirkişi marifetiyle hesaplanmasını ve zararın davalı şirketlerden tazminini talep etme zorunluluğunun doğduğunu fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminatın haksız fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren işleyecek ticari işlerde uygulanan temerrüt faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline ve davalı şirketin menkulleri, gayrimenkulleri, banka hesapları ve sair tüm alacakları üzerinde ihtiyati tedbir uygulanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARAR ÖZETİ İlk derece mahkemesince, ihtiyati tedbirin konusunun dava konusu olmadığı gerekçesiyle talebin reddine karar verilmiştir. Bu ara kararına karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; hukuki nitelendirmenin mahkemeye ait olduğunu, tedbir talebinin alanının ihtiyati hacze göre daha geniş olduğunu, ihtiyati haciz niteliğinde ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesinin ara kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE Talep, dava içinde HMK’nın 389 vd. maddeleri uyarınca ihtiyati tedbir istemine ilişkindir. Davacı tarafça, yetkili servis hizmet sözleşmesinin feshi nedeniyle uğranıldığını iddia olunan maddi ve manevi zararın tazmini talepli açılan davada, davalıların gayrimenkulleri, banka hesapları ve sair tüm alacakları üzerine ihtiyati tedbir konulması talep edildiği, mahkemece tedbir kararının reddine karar verildiği, bu ara karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmaktadır. İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. HMK’nın 389. maddesi uyarınca, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir. ” Kanun hükmü, tedbirin sadece dava konusu olan şey hakkında verilebileceğini düzenlemiştir. Davanın konusu olmayan mal varlığı hakkında tedbir kararı verilemez. Para alacağı için açılan davada, mal varlığı üzerine tedbir konulamaz. Koşulları varsa, ihtiyati haciz hükümlerinden yararlanılabilir. Yargıtay’ın emsal içtihadında da durum bu yöndedir (Yargıtay 19. HD. 2012/16760 E-2013/3136 K.sayılı, 19/02/2013 tarihli kararı). Yine, Yargıtay 21.HD.’nin E. 2015/5842, K. 2015/8588 sayılı, 20.4.2015tarihli kararında belirtildiği üzere: “…Amaç bakımından ihtiyati tedbir, aynı uyuşmazlık konusu olan taşınır veya taşınmaz malların devrinin önlenmesi, dava sonuna kadar aynen muhafaza edilmesi veya bir tehlike yahut zararın önlenmesi amacıyla HUMK’nın 101 vd., HMK’nın 389 vd. maddelerinde öngörülen durumlarda başvurulan bir yol olduğu halde, ihtiyati haciz, bir alacağın tahsilini temine yarayan bir vasıtadır. İhtiyati hacizde, ihtiyaten haczedilen mal ve haklar, alacaklının açtığı veya yaptığı veya açmayı yahut yapmayı düşündüğü dava veya icra takibinin konusu değildir. Halbuki ihtiyati tedbirde, hakkında tedbir kararı alınan şey, esasen asıl davanın konusudur. ” Somut olayda, maddi ve manevi tazminat talep edilmiştir. Bu nedenle, ilk derece mahkemesince dava konusu olmayan davalılara ait gayrimenkul, banka hesapları ve sair tüm alacakları üzerinde ihtiyati tedbir konulması talebinin reddinde isabetsizlik bulunmadığından, davacı tarafın aksi yöndeki istinaf nedenleri yerinde değildir. Davacı vekilince, istemin ihtiyati haiz niteliğinde ihtiyati tedbir olduğu beyan edilmiş olup, sözleşmenin davalı yanca haksız fesh edildiği iddiasına dayalı tazminat alacak ve tutarının yaklaşık ispata muhtaç olduğu da dikkate alındığında; somut olayda davacının ileri sürdüğü iddialar bakımından, İİK’nın 257-258. maddeleri kapsamında ilk derece mahkemesinin ret kararı isabetli olup, ileri sürülen istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca reddine dair aşağıdaki karar tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK 353/1.b.1.maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Talep eden tarafından yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye irad kaydına, 3-Talep eden tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 30/01/2020 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU :HMK 362/1-f maddesi uyarınca karar kesindir.