Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1994 E. 2020/1463 K. 24.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1994
KARAR NO: 2020/1463
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/07/2020
NUMARASI: 2020/379 D.İŞ- 2020/399 K.
DAVANIN KONUSU: İhtiyati Tedbir
Taraflar arasında görülen ihtiyati tedbir talebinin ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, karada yazılı nedenlerle talebinin reddine dair karara karşı, ihtiyati tedbir talep edenler vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ İhtiyati tedbir talep edenler vekili talep dilekçesinde özetle; tedbir talep edenlerin murisleri …’ın … A.Ş.’nin tek ortağı ve pay sahibi olduğunu, şirket ortakları … ve …’ın şirketteki toplam pay adedine (220.000) tekabül eden hisselerini geçici ilmuhaber ile murisleri …’a devrettiklerini, bu hususun 20/08/2019 tarihli karar ile karar defterine de işlendiğini, ancak sicile tescil ve ilan edilmediğini, bu süreçte murislerinin vefat ettiğini, aleyhine tedbir istenen … ve …’ın şirkete ait 132 araca bir günde ruhsat zayi belgesi alarak araçları sattıklarını, 29/06/2020 tarihinde sahte genel kurul toplantısı yaparak kendilerini pay sahibi gösterdiklerini, …’e şirket malvarlığını satma yetkisi verdiklerini, şirkete ait araçların bir kısmının satıldığını, bir kısmının ise satılmak üzere olduklarını, şirketin yegane malvarlığı olan araçlar satılarak şirketin içinin boşaltıldığını beyanla; ruhsat zayi belgesi alınanlar da dahil olmak üzere 145 araç üzerine tedbir konulmasını, aleyhine tedbir talep edilen şirket yetkililerinin taşınır taşınmaz malvarlıkları üzerine tedbir konulmasını ve TTK’nın 630. maddesi uyarınca aleyhine tedbir talep edilenlerin şirketi yönetim ve temsil yetkilerinin tedbiren kaldırılmasına veya sınırlandırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi, ihtiyati talebini değerlendirdiği 29.07.2020 tarihli kararında; ”… Tedbir talep eden vekillerinin, tedbir talebini ileride açacakları yönetici sorumluluğu davası nedeniyle ileri sürdüklerini beyan ettikleri görülmüştür. Öncelikle aleyhine tedbir talep edilenlerin mal varlıkları, uyuşmazlığın konusunu teşkil etmediğinden HMK. 389 maddesi uyarınca, bu taşınır taşınmaz mal varlığı değerleri üzerine tedbir konulmasına yasal olanak bulunmamaktadır. Bu nedenle, … ve …’ın taşınır taşınmaz malları üzerine tedbir konulması talebinin reddi gerekmiştir. Tedbir talep eden vekillerinin şirketin kötü yönetildiği ve şirket mal varlığının kaçırıldığı iddialarına dayalı olarak arabuluculuk sürecinde olduğu ve ileride açılacağı belirtilen sorumluluk davasına dek, şirkete ait (satılanlar da dahil) araçlar üzerine tedbir konulması ve şirket yöneticilerinin temsil ve yönetim yetkilerinin tedbiren sınırlandırılması yahut geri alınması talepleri açısından yapılan değerlendirmede; yönetici sorumluluğu veya azline yönelik talepte bulunabilmenin ön koşulunun şirket ortağı ya da alacaklısı olmak olduğu (TTK 553), tedbir talep edenlerin şirket ortağı olduklarının, dolayısı ile pay sahipliğine dayalı hakları kullan kullanıp kullanamayacaklarının, sicil kayıtları ve İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/356 ve 2020/408 Esas sayılı dosyalarına göre yargılama konusu olduğu, şu halde tedbir talep edenlerin, pay sahipliğine dayalı bu talepleri ileri sürmek hususunda pasif husumetlerinin bulunup bulunmadığının bu aşamada tespit olunamayacağı, … ” gerekçesiyle, tedbir taleplerinin de reddine karar vermiştir. Bu karara karşı, ihtiyati tedbir talep edenler vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati tedbir talep edenler vekili istinaf başvuru dilekçesinde; önceki beyanlarını tekrarla; TTK’nın 494/2. maddesinde açıkça yazıldığı üzere, payların miras yolu ile iktisap edildiği durumlarda payların mülkiyeti ve bunlardan kaynaklanan malvarlığına ilişkin hakların derhal devralana geçtiğini, …’ın tek pay sahibi olduğunu gösterir ilmühaber ve pay defteri kayıtlarının asıllarının ilk derece mahkemesi kasasında muhafaza altına alındığını, müvekkillerinin herhangi bir tescile gerek olmaksızın söz konusu payların mülkiyetini ve bunlardan kaynaklanan malvarlığına ilişkin hakları zaten kazandığını, Davalıların haksız çıkar sağlamak amacıyla müteveffa …’ın sağlığında aldıkları imza ve diğer yetkileri kötüye kullanmak suretiyle şirketin tabiri caizse içini boşalttıklarını, … Şirketi’ne kayıtlı 145 aracın 18’i dışında tümünün davalılarca satıldığını, Davalıların, 29.06.2020 ticaret sicil gazetesi ilan tarihli sahte genel kurul toplantısı yaparak kendilerini pay sahibi gibi gösterip, şirketin malvarlığını satma yetkisini davalılardan …’e verdiklerini, bu usulsüz karar sonrası şirkete ait araçların satışının ilana çıkarıldığının ve bir kısmının satıldığının öğrenildiğini, davalıların haksız çıkar sağlamak amacıyla müteveffa …’ın sağlığında aldıkları imza ve diğer yetkileri kötüye kullanmak suretiyle şirketin tabiri caizse içini boşaltarak zarar vermeye devam ettiklerini, TTK’nın 553. maddesi uyarınca şirkete ve davacı pay sahiplerine verdiği zararların tazmini amacıyla yöneticinin sorumluluğu davası açılmadan evvel arabuluculuk şartı bulunduğundan ve bu süreçte davalıların araç satışına devam ettikleri öğrenildiğinden hak kaybının önüne geçilmesi ve ileride telafisi güç zararların oluşmaması için ihtiyati tedbiri talep ettiklerini, Yaklaşık ispatın ötesinde somut olayda zararın gerçekleştiğinin kanıtlanmış olduğunu, zira ilk derece mahkemesinin İstanbul Trafik Tescil Şube Müdürlüğüne müzekkere yazarak söz konusu 145 aracın 22.09.2019 tarihinden itibaren malik bilgilerinin belirtilmesinin istediğini, müzekkere cevabında ise araçların büyük bir kısmının tedbir taleplerine yakın tarihlerde üçüncü kişilere hukuka aykırı şekilde devredildiği bilgisinin verildiğini, davalıların araçları … Şirketi’ne iade ederek geri devrettiklerini, fakat müvekkilin bu defa huzurdaki tedbir talebine başvuracağını anladıklarında yine … Firması ile fikir ve eylem birliği içinde hareket ederek sahte genel kurul kararı uyarınca yeniden araçları kaçırdıklarını, davalılarca işlenen suçun miras yoluyla pay sahibi olan müvekkillerince fark edilmesi üzerine paniğe kapılan davalıların araçların bir kısmını yeniden … şirketine iade ettiğini, müteveffa …’ın ölümünden bu tarafa mirasçıların paydan kaynaklanan haklarını kullanmalarının engellendiğini, Davalıların genel kurul toplamaları amacıyla ihtar çekildiğini ve cevap alınamayınca İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/356 E. sayılı dosyası üzerinde genel kurul yapılması ve ortaklık tescil davası açıldığını, ihtarın hemen sonrasında araçların davalılarca kaçırıldığını, İlk derece mahkemesinin istinafa konu ret kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve HMK’nın 390. maddesi uyarınca teminatsız, mahkeme aksi kanaatte ise uygun göreceği bir teminat karşılığında; ekte listesi yer alan Şirket adına kayıtlı kalan 18 araç hakkında ihtiyati tedbir kararı verilmesine, araçların trafik kaydına satılamaz şerhi koyulmasına ve ayrıca davalıların (varsa) adına kayıtlı taşınmazlar ve taşınırlar üzerine ihtiyati tedbir konulmasına, ayrıca davalıların tedbiren TTK’nın 630.maddesi uyarınca yönetim ve temsil yetkisinin geri alınması ya da sınırlandırılmasına, aksi takdirde bağımsız ve tarafsız bir kayyım atanmasına karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, HMK’nın 389 vd. maddelerine dayalı ihtiyati tedbir talebinin reddine dair ilk derece mahkemesi kararının istinfına ilişkindir. Talep değişik iş kaydı üzerinden yapılmış olup, talep edenlerin murisinin şirketin tüm hisselerini ilmühaberlerle devralmış olmasına rağmen pay sahipliği sıfatı tescil edilmeden vefat etmesi sebebiyle mirasçılık haklarının zarara uğratılması maksadıyla şirketin halihazırda kötü yönetildiği, içinin boşaltılarak iddialarına dayalı olarak şirketin mülkiyetindeki ekte listesi olan 145 araç hakkında ihtiyati tedbir kararı verilmesi, araçların trafik kaydına satılamaz şerhi konulması, ayrıca şirket yöneticilerinin yönetim ve temsil yetkisinin geri alınması ya da sınırlandırılması aksi takdirde kayyım atanması taleplerine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçelerle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş, bu karara karşı ihtiyati tedbir talep edenler vekili tarafından, yasal süresi içinde, istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönleriyle sınırlı olarak yapılmıştır. … Anonim Şirketinin toplamda 5.500.000,00 TL tutarında sermayesinin bulunduğu ve sözkonusu sermayenin yarı oranlarda … ve …’ a ait olduğu yani şirketin iki ortaklı olduğu anlaşılmaktadır. Dosya içerisindeki geçici ilmühaber başlıklı belgelerin incelenmesinde … ve …’ın ayrı ayrı olmak üzere 110.000 tutarlı 2.750.000 TL olan paylarının yerine geçmek üzere geçici ilmühaberler düzenlenmiştir. Pay defteri suretlerinden görüleceği üzere …’ a ait miktarı 110.000 tutarı 2.750.000 TL olan paylarla ,…’e ait miktarı 110.000 tutarı 2.750.000 TL olan payların müteveffa …’a devrine yönelik kayıt düşülmüştür. Dosya içerisindeki belgelerden , Beşiktaş …Noterliğinin 19.06.2020 tarih … sayı ile tasdikli,18.06.2020 tarihli Genel Kurul Kararının tescil edildiği, hazirun cetvelinin incelenmesinde sözkonusu kararda …’ ün 1 yıl süreyle yönetim kurulu başkanı seçildiği ve 18.06.2023 tarihine kadar şirketi temsile yetkili olduğu anlaşılmaktadır. Beşiktaş … Noterliği’ nin … yevmiye numaralı ihtarnamesinde talep edenlerin murisi …’ın vefatı ile terekesi 4 pay kabul edilerek 3 payının kızı …’a, 1 payının …’a ait olduğuna ilişkin veraset ilamı bulunmaktadır. İstinafa konu talep dilekçesinde, … ve …’ ın geçici ilmühabere bağlanan hisselerinin tamamını murisleri …’e devir etmiş olduklarını ancak devir tescil edilmeden …’in vefat ettiğini, bunun üzerine … ve …’ ın sahte bir genel kurul yaparak kendilerini pay sahibi gibi gösterip, şirketin malvarlığını satma yetkisini …’e verdiklerini, bu usulsüz karar sonrası şirkete ait araçların bir kısmının satıldığını, kendileri tarafından açılan İstanbul 6 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/356 ve 2020/408 E sayılı dosyaları üzerinden görülmekte olan davalar olduğunu, bu davaların konusunun … ve …’ın sözkonusu şirketin ortakları olduğunun tespiti talebi ve TTK’nın 412. maddesi kapsamında şirketin olağanüstü genel kurul toplantısına çağrılmasına izin verilmesi taleplerine ilişkin olduğu, müteveffanın ölümüyle zaten mirasçıları olan talep edenlerin herhangi bir tescile gerek olmaksızın sözkonusu payların mülkiyetini kazanmış olduklarını, dosya içerisindeki yazı cevaplarından … ve …’ ın şirketin içini boşaltmaya yönelik faaliyetlerinin olduğunun anlaşıldığını, şirkete ait 145 aracın 18 adet dışındakilerin hepsinin davalılarca satılmış olduğunu, yöneticinin sorumluluğu davası açılması öncesinde arabuluculuk aşamalarının devam ettiğini, geçen bu süreçte doğacak zararların önüne geçebilmek adına tedbir talep edildiği beyan edilmekle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak tedbir taleplerinin kabulüne karar verilmesi istenilmiştir. TTK’nın 596. maddesi uyarınca esas sermaye payının miras yoluyla geçmesi halinde tüm hak ve borçlar genel kurulun onayına gerek olmaksızın esas sermaye payını iktisap eden mirasçılara geçer. Ancak bu durumun Ticaret Sicil Gazetesi’nde tescil ve ilan edilmesi için Ticaret Sicil Yönetmeliği’nin 103/b-c maddeleri uyarınca gerekli belgelerin ticaret siciline ibrazı gerekir. Somut olayda talep edenlerin murisin şirket hisselerinin mülkiyetine sahip olup olmadığı hususu ihtilaflı olup bu durum ayrı bir davaya konu edilmiştir. İstinafa konu ilk derece mahkemesi kararında talep edenler esasa ilişkin bir dava açmayarak değişik iş üzerinden tedbir talebinde bulunmakla, bu noktada yapılması gereken tedbir talep etmekteki haklılığın yaklaşık ispat düzeyinde sağlanıp sağlanmadığının denetlenmesi olmalıdır. Talep dilekçesinde iddia edilen hususlar tüm dosya kapsamı ile birlikte değerlendirildiğinde; talep edenlerin delil olarak dayandığı genel kurul kararının yasal bir zeminde gerçekleştirilmeyen sahte bir karar olup olmadığı ve yine dosya içerisindeki hazirun cetveli ve pay defterindeki kayıtların gerçeği yansıtıp yansıtmadığı hususlarının yargılamayı gerektirdiği, şirkete ait araçların el değiştirmiş olduğuna ilişkin trafik sicil kayıtlarının tek başına şirketin kötü yönetilerek, mirasçılarının zararına içinin boşaltılmış olduğu şeklindeki iddiayı ispata yeterli olmadığı, davcıların pay sahibi olup olmadıklarının başka bir davada yargılamaya konu edildiği, tüm bu sebeplerle dosya kapsamına göre HMK’nın 390/3. maddesinde aranan yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği kanaatine varıldığından, ilk derece mahkemesince tedbir talebinin reddedilmesinde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmamıştır. Açıklanan bu gerekçelerle HMK’nın 353/1.b.1. ve 391/3.maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İhtiyati tedbir talep edenler vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-İhtiyati tedbir talep edenler tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-İhtiyati tedbir talep edenler tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. Ve 391/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.24/12/2020
KANUN YOLU:HMK’nun 362/1-f ve 391/son maddeleri gereğince kesin karardır.