Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1990 E. 2020/1425 K. 17.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1990
KARAR NO : 2020/1425
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03.03.2020 tarihli ara karar
NUMARASI : 2019/521E.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen esas hakkındaki dava içinde talep edilen ihtiyati tedbirin reddine dair ara kararına karşı, davacı vekili tarafından yasal süre içinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelindi, gereği düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin 23.08.2017 tarihinde … A.Ş. adıyla … sicil numarası ile İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne tescil edildiğini, ancak müvekkilinin 13.10.2017 tarihinde … sicil numarası ile … A.Ş. adıyla yeni bir ticaret ünvanının tescil edildiğini öğrendiğini, iki ticaret ünvanı arasında karışıklığa ve haksız rekabete neden olacak derecede benzerlik bulunduğunu, müvekkilinin tescil ve kuruluş önceliği nedeniyle ülke genelinde hak elde ettiğini, müvekkilinin unvanıyla iltibas oluşturan unvanın terkini için İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne başvuruda bulunulduğunu, anılan müdürlükçe gönderilen ihtara rağmen unvandaki iltibasın giderilmediğini, tarafların faaliyet alanlarının benzerliği nedeniyle davalının eylemlerinin haksız rekabet oluşturduğunu ileri sürerek, haksız rekabetin men’ine, davalının ticaret ünvanının terkinine, ünvanın tescil edilmiş haliyle kullanılmasının yasaklanmasına, unvanın kullanılmasının ihtiyati tedbir yoluyla önlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından, davacı aleyhine aynı konuda İstanbul Anadolu Fikri ve Sinai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2017/615 Esas sayılı dosyasında 03.11.2017 tarihinde açılan markaya yönelik tecavüzün önlenmesi davasının derdest olduğunu, iş bu davanın görevsiz mahkemede açıldığını, uyuşmazlıkta görevli mahkemenin Fikri ve Sinai Haklar Hukuk Mahkemesi olduğunu, müvekkilinin “Epiroc” marka ve unvanı üzerinde rüçhan hakkının bulunduğunu, anılan ibarenin müvekkilinin ana şirketi olan … tarafından Madrid Protokolü uyarınca Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü ve Türk Patent Enstitüsü nezdinde marka olarak tescili için başvuruda bulunulduğunu, başvurunun ilan edildiğini, …’nin aldığı karar doğrultusunda müvekkili şirketin kurulduğunu, ibarenin marka olarak tescili için davacı şirketin kuruluşundan önce başvuruda bulunularak rüçhan hakkına sahip olunduğunu, davacı şirketin tek ortağı ve yöneticisinin uzun süre … şirketinde çalıştığını, müvekkili şirketin markasının ticaret unvanı olarak tescil ettirilerek kullanılmasının haksız rekabet oluşturduğunu savunarak, usul ve esas yönünden davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesinin 03.03.2020 tarihli ara kararında; “Taraflar arasında görülen İstanbul 1. Fikri ve Sinai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2017/615 E. Sayılı dosyasının UYAP tan örnekleri getirtilmiş, yapılan incelemede dosyamız davalısı olan …tarafından dosyamız davacısı …AŞ hakkında dava dışı … TR Çatı merkezi İsveçte bulunan şirket tarafından alınan karar ile … isminin kullanılmasına karar verildiğinden ve bu konuda 25/04/2017 tarihnde koruma talep edildiğinden ve dava dışı firma tarafından yayınlanan bildiri doğrultusunda davalı şirketin ünvanının tescil edildiğinin bildirildiği ve marka hakkına tecavüz nedeni ile davalı hakkında dava açıldığı, mahkemece 24/11/2017 tarihinde teminat karşılığında davalı … AŞ nin ticaret ünvanından kaynaklanan haklarının davacı Epirac … AŞ ye karşı kullanılmamasının tedbiren önlenmesine karar verildiği, 14/03/2018 tarihinde … AŞ nin itirazının reddine karar verildiği, işbu kararın 6769 sayılı yasanın 159/2c md. Gereğince ters teminat verilerek kısmen kaldırılmasına karar verildiği ve yargılamanın halen devam ettiği anlaşılmıştır. Davacı vekili tarafından dava sonuna kadar davalının ticaret ünvanının kullanılmasının önlenmesi konusunda tedbir talep edilmiş ise de davalının, davacıdan 2 ay sonra ticaret siciline ünvanı tescil ettirdiği, davacı ünvanı … AŞ davalının … AŞ oarak tescilinin yapıldığı, ticaret ünvanı önündeki “…” ibaresinin ek niteliğinde olup olmadığı, ünvanların farklı olup olmadığı yada davalının tescil hakkı yönünden rüçhan hakkı bulunmadığının yargılamayı gerektirdiği HMK 390/3 md. Gereğince davacı yönünden yaklaşık ispat zorunluğunun mevcut delillerle ispatlanamamış olduğu anlaşılmakla, davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. ” gerekçesiyle tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Bu ara karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Müvekkilili şirketin 23.08.2017 tarihinde, davalı şirketin ise 13.10.2017 tarihinde ticaret unvanlarını tescil ettirdiklerini, TTK’nın 52.gereğince tescil edilmiş ticaret unvanını kullanma yetkisi münhasıran tescil sahibine ait olduğunu, öncelik hakkı gereği TTK’nın 54/1. maddesi uyarınca ön kullanım hakkı sahibi olan müvekkilin diğer ticaret unvanının silinmesini talep etme hak ve yetkisine sahip olduğunu, mahkemece unvan benzerliğinin yargılamayı gerektirdiği kabul edilmiş olsa da; unvanların gerek yazım gerekse de fonatik anlamda benzer olduğunu, müvekkilince unvanın tesciline itiraz edildiğini belirterek, ihtiyati tedbir talebinin reddine dair 03.03.2020 tarihli kararın kaldırılmasına, unvanın davalı tarafından kullanılmasının tedbiren önlenmesine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, davalı tarafından tescil ettirilen ticaret unvanın, davacının unvanı ile iltibas oluşturması nedeniyle, haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, davalının ticaret unvanının terkini ve tescil edilmiş şekliyle kullanımının yasaklanması, unvanının kullanılmasının ihtiyati tedbir yoluyla önlenmesi istemine ilişkindir. Dava dilekçesinde, ticaret unvanına tecavüzün ve haksız rekabetin ortadan kaldırılması ile birlikte dava süresince davalının ticaret ünvanının kullanmasının önlenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesi talep edilmiştir.Haksız rekabet davasında ihtiyati tedbiri düzenleyen TTK’nın ihtiyati tedbirler başlıklı 61/1.maddesinde, ” Dava açma hakkına haiz bulunan kimsenin talebi üzerine mahkeme, mevcut durumun olduğu gibi korunmasına, 56.maddenin birinci fıkrasının b ve c bentlerinde öngörüldüğü gibi haksız rekabet sonucu oluşan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, haksız rekabetin önlenmesine ve yanlış veya yanıltıcı beyanların düzeltilmesine ve diğer tedbirlere, hukuk usulu muhakemeleri kanunun ihtiyati tedbir hakkındaki hükümlerine göre karar verilebilir ” düzenlemesi yer almaktadır.İlk derece mahkemesi davacının tedbir talebini HMK’nın ihtiyati tedbir başlıklı 389 ve 390/3. maddeleri kapsamında değerlendirilerek sonca varılmıştır. Davacının tedbir talebi TTK’nın 61. maddesi kapsamında, HMK’nın tedbire ilişkin hükümleri uygulanmak suretiyle çözümlenmelidir. Yani tamamlayıcı hukuk kuralı olarak HMK 389 ve 390. maddelerinden yararlanmak gerekmektedir.HMK’nın 389. maddesi uyarınca, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir. “Aynı yasanın 390/3 maddesi,” Tedbir tale eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir.Kanun hükmü, tedbir talep edenin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğunu düzenlemiştir. Ayrıca, eğer tedbir alınmazsa hakkın kullanılmasının önemli ölçüde zorlaşması veya imkansız hale gelmesi ihtimalinin de bulunması gerekir. Bu bilgiler ışığında somut olay incelendiğinde; davacının iddiaları, dosya kapsamı itibariyle ticaret ünvanının haksız kullanılmasının önlenmesi için tedbir istenmiş, ancak bu hususta haklılığın yaklaşık ispat düzeyinde açıklığa kavuşmamıştır. Davalı taraf, grup şirketi tarafından “…” ibaresinin marka olarak tescili için Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü nezdinde davacı şirketin tescilinden önce başvuruda bulunulduğunu, marka üzerinde rüçhan hakkının tanınması için 06.06.2017 tarihinde Türk Patent Enstitüsü’ne başvurulduğunu, davacı şirketin tek ortağı ve kurucusunun daha önce müvekkilinin bağlı olduğu grup şirketinin çalışanı olması nedeniyle unvan hakkında bilgi sahibi olduğunu, tescilli markaya yönelik davacının tecavüzünün önlenmesi amacıyla İstanbul Anadolu Fikri Sınai Haklar Mahkemesinin 2017/615 Esas sayılı dosyasında açılan davada mahkemece tedbir kararı verildiğini, davacının eylemlerinin tescilli markaya tecavüz niteliğinde olduğunu savunmuştur. Bu durumda, gerek unvanlar arasında iltibas bulunup bulunmadığı, gerekse davalının unvanı kullanma konusunda rüçhan hakkı bulunup bulunmadığı konusunda yaklaşık ispat koşulları oluşmadığından ilk derece mahkemesi kararı yerinde bulunmakla, davacının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf harçlarının Hazineye gelir kaydına,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince davacı vekiline tebliğine,5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353.1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 17.12.2020 tarihinde, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.