Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1976 E. 2021/835 K. 24.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1976
KARAR NO: 2021/835
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/10/2020
NUMARASI: 2019/250 E. – 2020/662 K.
DAVANIN KONUSU:Tapu İptali Ve Tescil (Satın Almaya Dayalı)
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı mahkemenin görevsizliğine yönelik verilen hükme karşı davalı … AŞ tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan … şirketi adına kayıtlı bulunan İstanbul ili, Büyükçekmece ilçesi, … Köyü … ada … parsel … numaralı villa niteliğindeki taşınmazın tapuda konut olarak geçtiğini, davacının bağımsız bölümü konut olarak satın aldığını, taşınmazın davacı şirket tarafından şirket yöneticisinin konut ihtiyacı için satın alındığını, uygulamada yüklenici veya arsa sahibinden tamamlanmış veya tamamlanmamış konut satın alan kişilerin tüketici olarak kabul edildiğini, taraflar arasındaki sözleşmede de alıcının tüketicinin korunmasına ilişkin yasa hükümlerinden faydalanacağının yazıldığını, ayrıca satın alınan gayrimenkulun yapısı ve projesi incelendiğinde ticari bir amaç doğrultusunda satın alıma elverişli olmadığı, davacının akdedilen sözleşme kapsamında tüm yükümlülüklerini süresinde ve eksiksiz bir şekilde yerine getirmesine rağmen, davalıların haksız ve kötü niyetli şekilde tapu devri yapmaktan kaçındığını ileri sürerek, dava konusu bağımsız bölümün davacı adına tesciline, tapu iptali ve tescili mümkün olmaması halinde davacı tarafından ödenen bedellerin denkleştirici adalet ilkesi gereğince güncellenmiş değerinin tespiti ile faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … AŞ. vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin diğer davalı … A. Ş ile yapmış olduğu sözleşme çerçevesinde, dava konusu taşınmazı davacıya sattığını, satılan taşınmazın 01.07.2018 tarihinde davacı şirkete teslim edildiğini, ancak diğer davalı … A.Ş’nin yarattığı haksız ve mesnetsiz muaraza nedeni ile tapu devir işlemini gerçekleştiremediğini, müvekkili şirketin Toskana Vadisi 3 Faz olarak tanımlanan etaplarda satışa başlamadan evvel, diğer davalı … A. Ş ile 28.01.2013 tarihinde niyet mektubu ve toplantı tutanağını imzalayarak, … ada … parsel sayılı ve daha önce kat irtifakı kurulmuş taşınmaz üzerinde proje geliştirmek için mutabakata vardıklarını, ardından müvekkilinin … ada … parselde kayıtlı taşınmazda 187 adet villanın yapılması ve satışı için diğer davalıyla hasılat paylaşımı esasına dayalı Kadıköy … Noterliğinin 19.06.2014 tarih … yevmiye numaralı “Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesi” imzalandığını, ana sözleşmenin imzalanmasından sonra davalılar arasında Kadıköy … Noterliğinin 23.10.2015 tarih ve … yevmiye numaralı ek sözleşmesinin düzenlendiğini, ilk sözleşmenin imzalanmasından sonra satış ve pazarlama konusundaki yetkinin, sözleşmelerle müvekkili şirkete verildiğini, bu nedenle proje tanıtımının, proje ortaklığı olarak birlikte yapıldığını, müvekkilinin sözleşmedeki satış yetkisi uyarınca … ada … parsel villa niteliğindeki 307 nolu bağımsız bölümü satış vaadi sözleşmesiyle davacıya sattarak teslim ettiğini, ancak müvekkilinin edimini yerine getirmesine rağmen diğer davalı tarafından tapu devir ve tescil işleminin gerçekleştirmediğini, diğer davalının yarattığı haksız muarazanın giderilmesi için müvekkilince dava açıldığını, dava konusu taşınmazın tapusunun halen diğer davalıda olduğunu, uyuşmazlığın davalının yükümlülüklerini yerine getirmemesinden kaynaklandığını savunarak, ileri sürülen davacı taleplerinin müvekkil şirket yönünden reddine karar verilmesini savunmuştur. Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının müvekkiline karşı maddi hukuka dayalı hiçbir alacağının ve talep hakkının bulunmadığından, müvekkilinin eldeki davada davalı sıfatının bulunmadığını, davacı ile diğer davalı arasında yapılan satış vaadi sözleşmesinin tarafı olmayan, arsa maliki müvekkili aleyhine cebrî tescil veya tazminat talebini içeren dava açılmayacağını, davalılar arasındaki sözleşmenin adi ortaklık sözleşmesi niteliğinde olmadığını, müvekkiline ait arsa üzerinde fuzuli şâgil konumunda olan davacıya karşı yasal hakların kullanılacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesinin kararında; “….Tüm dosya kapsamından; somut uyuşmazlık 6502 sayılı Kanunun 3.maddesine göre tüketici işlemi veya tüketiciye yönelik uygulamalardan doğmuş olup, aynı kanunun 73.maddesi gereği davaya bakmak görevi tüketici mahkemesine aittir. Davanın açıldığı tarih itibarı ile 6502 sayılı Kanun yürürlüğe girmiştir. Bu kanun hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.(İstanbul 9.BAM 2018/2349 Esas, 2018/939 Karar ilamı, İstanbul BAM 7.Hukuk Dairesinin 2020/183 Esas, 2020/269 Karar sayılı kararı ile 2020/356 Esas, 2020/633 Karar sayılı kararları da bu doğrultudadır.) HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca görev dava şartıdır ve aynı kanunun 115.maddesine göre mahkemeler dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Bu durumda davaya bakmaya Tüketici Mahkemesinin görevli olması nedeniyle Bakırköy 4.Tüketici Mahkemesinin 19/03/2019 tarih 2019/176 Esas, 2019/141 Karar sayılı görevsizlik kararı gereğince davacı vekilinin süresi içerisinde verdiği gönderme talep dilekçesi üzerine mahkememize tevzi edilen dava dosyasında mahkememizin görevsizliğine…” gerekçesiyle davacının açtığı davada ticaret mahkemesinin mahkememizin görevli olmaması nedeniyle HMK’nın 114/1/c ve maddesi uyarınca dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine, mahkemenin görevsizliğine, görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olduğunun belirlenmesine, karar vermiştir. Bu karara karşı davalı … A.Ş vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı … AŞ. vekili istinaf başvuru dilekçesinde; İlk derece mahkemesinin görevsizlik kararının hukuka aykırı olduğunu, mahkemenin keyfi karar verdiğini, kararda TTK’nın 19.maddesinin hatalı yorumlandığını, tüzel kişi tacirlerin tüketici olamayacağı yönünde uygulama bulunmasına rağmen TMK’nın 1.maddesi hükmüne aykırı olarak, hem açık kanun hükümlerinin, hem de yerleşik bilimsel görüşlerin bir kenara bırakılarak keyfi bir sonuca varılarak tüzel kişi tacirlerin tüketici olarak kabul edildiğini, ilk derece mahkemesi kararının hatalı değerlendirme üzerine bina edilerek TKHK’nın 3.maddesi ile TTK’nın 19.maddesi hükümlerinin hatalı yorumlandığını, TKHK’nın 3-k maddesinde hiçbir şekilde tüzel kişi tacirlerin de tüketici sayılabileceğinin ifade edilmediğini, sadece “Tüketici: Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi……ifade eder.” düzenlemesinin getirildiğini, maddede kast edilen tüzel kişilerin genel olarak ticari ve mesleki olmayan amaçlarla hareket eden tüm tüzel kişiler olduğunu, maddede özellikle dernekler, vakıflar, sendikaların kastedildiğini, bununla birlikte, tüzel kişi tacirlerin TTK’nın 19.maddesi uyarınca adi yani ticari olmayan bir alanı bulunmaması nedeniyle, tüzel kişi tacirlerin TKHK’nın 3.maddesinde tanımlanan tüzel kişilerden olmadığını, ilk derece mahkemesi kararının hatalı olduğunun Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun ile ilgili Adalet Komisyonu raporlarıyla anlaşılacağını, dava konusu taşınmazın konut olarak kullanmak maksadıyla satın alınmasının ve konutta oturulmasının bu işleme tüketici işlemi niteliği kazandırmayacağını, tüzel kişi tacirlerin taraf olduğu tüm işlemlerin mutlak anlamda ticari işlemler olduğundan görevsizlik kararının hukuka aykırı olduğunu, bu hususun bir çok Yargıtay kararında benimsendiğini belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Davacı, davacı ile davalı … A.Ş arasında düzenlenen satım vaadi sözleşmesi kapsamında davalı tarafından davacıya satışı vaadedilip teslim edilen taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tescili, olmadığı takdirde ödenen bedelin güncel değerinin tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, uyuşmazlığın taraflarının tacir olmasına rağmen, satılan taşınmazın niteliği ve kullanım amacına göre tüketici işlemi bulunması nedeniyle görevsizlik kararı verilmiş; davalı vekili tarafından karar istinaf edilmiştir. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355.maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Somut olay değerlendirildiğinde, davacı şirketin İstanbul ili, Büyükçekmece ilçesi … Köyü, … ada, … parselde kayıtlı bulunan, konut niteliğindeki 307 nolu villayı satış vaadi sözleşmesiyle satın aldığı, taşınmazın davalı … tarafından fiilen davacıya teslim edildiği anlaşılmıştır. Davacı ile davalı satıcı arasında düzenlenen 02.03.2018 tarihli düzenleme şeklindeki satım vaadi sözleşmesinde, satılan taşınmazın niteliği, kullanım amacı, sözleşme bedeli ile sözleşmenin diğer hüküm ve sonuçları belirlenmiştir. Davacı, sözleşme uyarınca ödemeyi yaptığına ilişkin ödeme makbuzlarını dosyaya sunmuştur. Davanın açıldığı tüketici mahkemesince, uyumazlığın ticari dava olması nedeniyle görevsizlik kararı verilmiş, anılan karar istinaf edilmeksizin kesinleşmiştir. Davanın gönderildiği ticaret mahkemesince istinafa konu görevsizlik kararı verilmiştir. Davaya tüketici mahkemesi tarafından bakılabilmesi için davanın taraflarından birinin tüketici olması ve uyuşmazlığın Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un uygulanmasından kaynaklanması gerekmektedir. Somut uyuşmazlıkta, davacının ve davalıların tüzel kişi tacir olduğu açıktır. TTK’nın 16. maddesi uyarınca, ticaret şirketleri tacirdir. Aynı Kanun’un 19/1. maddesi uyarınca, bir tacirin borçlarının ticari olması asıldır. Sadece gerçek kişi tacir, bu ticari iş karinesinin aksini kanıtlayabilir. Tüzel kişi tacirlerin, yani ticaret şirketlerinin, ticari iş karinesinin aksini iddia ve ispat etmelerine Kanun izin vermemiştir. Bu nedenle, davacı şirket, tüketici olduğunu, taşınmazı ticari olmayan amaçlarla, aldığını iddia ve ispat edemeyeceğinden, davacının tüketici olarak kabulü mümkün değildir. Bu durumda uyuşmazlık Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında değerlendirilemeyeceğinden, tacir olan tarafların ticari işletmelerinden kaynaklanan davanın TTK’nın 4.maddesi kapsamına giren nispi ticari dava olup, asliye ticaret mahkemeleri görevli olduğundan, mahkemece verilen görevsizlik kararı isabetsiz olup, ilk derece mahkemesinin görevli olduğu halde, mahkemenin görevsizliğine ilişkin verilen kararının kaldırılması gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin görevsizlik kararının HMK’nın 353/1.a.3. maddesi uyarınca kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.a.3. maddesi uyarınca, görevsizlik kararını veren İlk Derece Mahkemesinin görevli olduğu anlaşılmakla, ilk derece mahkemesinin istinafa konu görevsizlik kararının KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davalı vekili tarafından yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; istinaf peşin karar harcının, ilk derece mahkemesi tarafından, talep halinde iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.a.3. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 24.06.2021 tarihinde, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.