Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1966
KARAR NO: 2023/1908
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 18.06.2020
NUMARASI: 2019/331 Esas – 2020/196
DAVA: Tazminat
Taraflar arasındaki tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında başlangıç tarihli 5 yılı süreli acentelik sözleşmesi akdettiklerini, davacı … 50.000.00 TL tutarlı bir teminat talep edildiğini, iş bu teminat … tarafından 1. Derecede olmak üzere ipotek tesis edildiğini, Taraflar arasında akdedilen sözleşmenin süresinin 09.04.2015 sona erdiğini, ancak sözleşmenin süresinden sonra davalı tarafından müvekkilinin 50,000.00 TL tutarında borçlu bulunduklarını iş bu borcun 3 gün içinde ödenmesini aksi takdirde yasal işlemlere başlanacağına ilişkin ihtarnamenin gönderildiğini, Davalının acentelik ilişkisinden kaynaklanan nede davacılar aleyhine borç doğurucu başka bir işlemden kaynaklanan her hangi bir alacağının bulunmadığını, İpotek taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklanan 50,000.00 TL asıl alacak için değil tamamen acentelik sözleşmesinin teminatı amacı ile verildiğini, Davacı … her hangi bir borcunun bulunmaması nedeni ile tapu sicilindeki ipotek tescili yolsuz hale geldiğini, bu nedenle yolsuz tescilin terkini davası açmak durumunda kaldıklarını, Müvekkilinin acentelik faaliyetleri ile … Kargonun rekabet piyasasında önde yer almasına yol açtığından TTK. 122/1 gereği kendisine şimdilik 5,000,00 TL denkleştirme tazminatı ödemesi gerektiğini, davacının davalı şirkete borçlu olmadığının tespitini, yolsuz ipoteğin fekkini, davalı tarafından açılacak icra takibinin durdurulması, takip açılmış ise de satış bedelinin davalıya ödenmemesine yönelik ihtiyati tedbir kararı verilmesini, yargılama masrafları ve ücreti vekaletin de davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili savunmasında özetle; davacı taraf ile acentelik sözleşmesinin haklı sebeple fesih edildiğini, davacı tarafın iddialarının yerinde olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Somut olayda, davacı … ile davalı arasında 09/04/2010 tarihli, 5 yıl süreli acentelik sözleşmesi ve bu sözleşmesinin ek protokolünün düzenlendiği, diğer davacı …’ in de sözleşme uyarınca, davacı … ile davalı arasındaki acentelik sözleşmesinden kaynaklanan alacakların teminatı olmak üzere davacı … ’e ait … İli, … İlçesi, … mahallesinde … ada, … parselde kain üzerinde 2 blok halinde 5 katlı 20 daireli kargir apartman vasıflı taşınmaz üzerinde, davacı … davalı ….AŞ’den almış olduğu acentelik teminatı olarak 1. derecede 50.000 TL bedelle ipotek tesis edilmiş olduğu , davacının ipoteğin fekkini talep ettiği anlaşılmıştır. Taraflar arasında 5 yıl süreli acentelik sözleşmesi akdedildiği, daha sonra sözleşmenin davalı şirket tarafından feshedildiği, davacının menfi tespit talebi ile açtığı davanın İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesin 2019/185 E. Sayılı dosyasında alınan 05/10/2017 havale tarihli bilirkişi raporu incelendiğinde davacının davalı şirket nezdinde halen ödenmemiş borç bakiyesinin 133.231,86 TL olduğunun bildirildiği, davacı tarafın taraflar arasındaki acentelik sözleşmesi nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ile denkleştirme tazminatı istemine ilişkin davada İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesin 2019/185 E. 2019/787 K. Sayılı ilamı ile davanın reddine karar verildiği, tüm bu nedenlerle taraflar arasında akdedilen acentelik sözleşmesinin teminatı olarak tesis edilen ipoteğin fekkinin gerektiği yönündeki ispat olunamayan davacı iddiasının reddine karar verilerek…” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacılar vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Öncelikle iş bu dava ipoteğin fekki istemine ilişkin olduğunu, mahkemenin gerekçeli kararında İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/185 Esas sayılı dosyası kapsamında aldırılan bilrkişi raporu ile davacının davalı şirket nezdinde halen ödenmemiş borç bakiyesinin bulunduğunu ve İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/185 Esas 2019/787 K.sayılı ilamında davanın reddi karar vermesi şebebiyle tesis edilğn ipoteğin fekkine ilişkin davanın reddine karar verdiğini, ancak İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/185 Esas, 2019/787 K. Sayılı ilamı kesinleşmemiş olup iş bu ilama karşı istinaf kanun yoluna başvuru yapıldığını, iş bu yönüyle İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/185 Esas, 2019/787 K. Sayılı ilamında belirtilen bakiye borç miktarı, acentelik sözleşmesi nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ile denkleştirme tazminatını reddine ilişkin kararı işbu dava olan ipoteğin fekkinin hükme esas alınamayacağını, davacı … davalı tarafa herhangi bir borcu bulunmadığını, keza gerek istinaf ekinde sunulan düzenleme şeklinde vekaletname içeriğine bakıldığında davalı tarafça müvekkili …’e 25.05.2013 tarihinde taşınmaz sahibi babasına ait müvekkili … ait taşınmaz üzerindeki ipoteğin fekki hususunda vekaletname çıkarıldığını, bu hususun bile davalı tarafın müvekkilinden alacağı olmadığının açık kanıtı olduğunu, bu belge mahkemeye sunulmasına rağmen ve duruşmalarda bu hususu ısrarla belirtmelerine rağmen mahkemece bu hususta herhangi bir inceleme yapılmaksızın karar verildiğini, iş bu sebeple bile ipoteğin fekki gerekirken mahkemenin kararının hatalı olduğunu, İpotek konusunun davacı … ait … İli, … İlçesi, … Mahallesinde … Ada, … Parsel üzerinde bulunan taşınmaz aile konutu niteliğinde olduğunu, davacı … ile davalı tarafın arasındaki acentelik sözleşmesinin teminatı amacı ile diğer davacı müvekkili … ait ipotek konusu taşınmazın, ipotek kurulma tarihinde aile konutu niteliğinde olduğunu, mahkeme tarafından taşınmazın aile konutu olup veya olmadığına ilişkin bir araştırma yapılmamış olup iş bu yönüyle de mahkeme kararının eksik olduğunu, Davaya konusu taşınmaza şerh konulduğu için aile konutu olmadığını, aile konutu olduğu için şerh konulabildiğini, yine 4721 sayılı Kanun’un 193. Maddesİnde yer alan “Karunda aksine hüküm bulunmadıkça” ifadesinde yer verilmesinden hemen sonraki madde (194. m.) ile eşlerden birinin kanun hükmünde belirtilen işlemlerle sınırlı olarak fiil ehliyetini sınırlandırdığını, konuyla ilgili argıtay Hukuk Genel Kurulunun 2013/2-2056E, 2015/1201 K, 15.04.2015 tarihli ilamı ile doktrin görüşleri de dosyaya sunduklarını, Taşınmazın maliki … eşinden açık rıza alınmadığını, buna göre 4721 Sayılı Kanun’un 194/1. madde hükmü emredici nitelikte olup yapılan işlemin kesin hükümsüz olacağını, dava konusu taşınmazın maliki … eşinden ipoteğin kurulması sırasında açık rıza alınmaması sebebiyle yapıları işlem kesin hükümsüzlüğü nedeniyle geçersiz olduğunu, bu üçüncü kişi iyiniyeti “hiçbir şekilde ” korunmayacağı gibi hak kazanımı da söz konusu olamayacağını, Türk hukuk sisteminde tapu kayıtlarının oluşumunda illilik , diğer bir anlamla “hukuki sebebe” bağlılık prensibi esas alınmış olup, bu prensip uyarınca tescilin geçerli ve haklı bir sebebe dayanması zorunluluğu bulunduğunu, buna göre işbu konusu ipotek işlemi hukuki sebiepten yoksun bulunması sebebiyle yapılan tescilin yolsuz olduğunu, davalı tarafın illilik prensibi gereğince ipotlek işlemi baştan itibaren geçersiz olduğu için 4721 sayılı Kanun’un 1023, Maddesinin koruyuculuğundan bahsedilemez olduğunu, Sonuç olarak ipotek tarihinde taşınmazın aile konutu olduğu halde, taşınmaz malikinin eşinin rızasının alınmadığı, TMK’nın 194’ncü maddesi gereğince eşinin rızası alınmaksızın aile konutu üzerinde tasarruf edilemeyeceği, kanuna rağmen bu şart yerine getirilmeden alınan ipoteğin usule ve kanuna aykırı alınmış olması nedeniyle geçerli olmadığını, ipoteği tescilinin tescil olduğu iş bu sebepler ile ipoteğin terkinine karar verilmesi gerektiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, acentelik sözleşmesi kapsamında davalı lehine verilen ipoteğin fekki istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacılar vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Daha önce davacı acente tarafından davalıya karşı, İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 13/12/2017 tarihli 2015/748 Esas ve 2017/1078 Karar sayılı dosyasında menfi tespit, denkleştirme tazminatının tahsili ve ipoteğin kaldırılması talebiyle dava açıldığı, mahkemece yapılan yargılama sonucu davanın reddine karar verildiği, davacıların istinaf başvurusu üzerine Dairemizin 08.03.2019 tarihli kararı ile sadece ayni hak olan ipoteğin kaldırılması yönünden değerlendirme yapılarak kesin yetki kuralı ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırıldığı, mahkemece kaldırma kararı sonrası ipoteğin kaldırılması davası tefrik edilerek yetkisizlik kararı verildiği, yetkisizlik kararı ile dosya kendisine tevzi olunan Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/331 Esasına kayıtlanan davacıların ipoteğin fekki talebine ilişkin davanın yapılan yargılaması sonucu istinafa konu 2020/196 K sayılı 18.06.2020 tarihli kararı ile ipoteğin fekki talebinin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Ancak gerekçeli kararda bu talebin hangi sebeple reddedildiği yazılmamış sadece tefrik sonucu denkleştirme tazminatı ve menfi tespit davasında İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/185 E 2019/787 K sayılı davasında davacıların açmış olduğu menfi tespit ve denkleştirme tazminatı davasının reddedildiği gerekçe gösterilerek karar verildiği anlaşılmıştır. Anayasa’nın 141/3. maddesi ”Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır” hükmünü içermektedir. HMK’nun 297/c, 27/c maddelerinde ise mahkeme kararlarında her iki tarafın iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması, ret ve üstün tutma nedenleri, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonucu ve hukuki sebeplerin açıkça gösterilmesinin zorunlu olduğu hükme bağlanmıştır.Gerekçe, kararın denetiminin yapılabilmesi ve tarafların kararın doğruluğu veya yanlışlığı konusunda fikir sahibi olmasını sağlayarak kanun yollarına başvurma konusundaki tutumlarının belirlenebilmesi açısından önemli bir işlev görür.Somut olayda istinaf incelemesine konu ilk derece mahkemesi kararında, reddedilen ipoteğin kaldırılması davasında İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/185 E 2019/787 K sayılı davasında davacıların açmış olduğu menfi tespit ve denkleştirme tazminatı davasının reddedildiği gerekçe gösterilerek karar verildiği anlaşılmıştır. Ancak UYUP üzerinden yapılan incelemede, istinafa konu kararın gerekçesi olarak belirtilen İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/185 E 2019/787 K sayılı kararının istinaf edilmesi üzerine dairemizin 2020/1614 E 2023/1249 K 13.07.2023 tarihli kararı ile “İstinaf incelemesine konu ilk derece mahkemesi kararının gerekçe içermediği, mahkemece hiçbir gerekçe yazılmadan kaldırma kararından önceki karara atıf yapılmakla yetinildiği” belirtilerek kararın HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır. Buna göre istinaf incelemesi yapılan Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/331 E 2020/196 K sayılı 18.06.2020 tarihli kararına gerekçe olarak yer verilen İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/185 E 2019/787 K sayılı kararının istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 2020/1614 E 2023/1249 K 13.07.2023 tarihli kararı ile kaldırılmasına karar verildiği, bu durumda davacıların açmış olduğu menfi tespit ve denkleştirme tazminatı talepli davada verilen kararın kesinleşmediği sonucuna varılmıştır. Bu açıklamalara göre, ilk derce mahkemesince ipoteğin fekki talepli eldeki davada yeterli inceleme yapılmaksızın ve gerekçe yazılmaksızın, sadece İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/185 E 2019/787 K sayılı dosyasında verilen karar gerekçe gösterilerek sonuca gidildiği, oysa İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/185 E 2019/787 K sayılı kararının da istinaf incelemesi sonucu kaldırıldığı ve kesinleşmediği gözetildiğinde, istinafa konu ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1.a.6 maddeleri kapsamında kararın kaldırılması gerektiği soncuna varılmıştır.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, esasa dair istinaf nedenleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle 1-HMK’nın 353/1.a.6.maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacılar tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep hâlinde, ilk derece mahkemesince iadesine,4-İİK’nın 36. maddesi uyarınca yatırılan teminatların, yatıran taraflara iadesine,5-Davacılarca yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair;HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 23.11.2023