Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1960 E. 2023/1910 K. 23.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1960
KARAR NO: 2023/1910
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 01.10.2020
NUMARASI: 2019/501 Esas – 2020/381 Karar
DAVA: Genel Kurul Kararının Batıl Olduğunun Tespiti- İptali
Taraflar arasındaki asıl ve birleşen davaların ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine dair verilen hükme karşı, asıl ve birleşen davalarda davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, asıl davadaki dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirketin %25 oranında hissedarı olduğunu, davalı şirketin 19/04/2019 tarihli ve ertelenen 24/05/2019 tarihli genel kurul toplantılarında alınan kararların butlanın tespiti ile iptallerine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili birleşen davadaki dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin ortağı olduğu davalı şirkete ait 28/06/2019 tarihinde tutulan olağan üstü genel kurul toplantısında alınan kararların kanuna, şirket ana sözleşmesine ve objektif iyi niyet kurallarına aykırı olduğundan bahisle ayrı ayrı butlanının tespiti ile iptallerine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, asıl ve birleşen dava yönünden dosyaya sunmuş olduğu cevap dilekçeleri ve yargılama aşamasındaki savunmalarında özetle; davacının iddialarının doğru olmadığını, alınan genel kurul kararlarının yasaya ve şirket ana sözleşmesine uygun olduğunu, kararların iptalini gerektirir herhangi bir durumun söz konusu olmadığını, bu nedenlerle yasal dayanağı bulunmayan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; asıl dava yönünden dava konusu yapılan 19/04/2019 tarihli olağan genel kurul toplantısında yönetim kurulu üyelerinin seçimine ilişkin 4 nolu kararın TTK 413/3 maddesi gereğince finansal tabloların müzakeresine ilişkin olduğu, bu bağlamda söz konusu görüşmenin TTK 420.maddesi gereğince ertelenmesi gerektiği halde ertelenmeyip karar alınmasının kanuna aykırı olduğu, bu nedenlerle söz konusu maddenin iptal edilmesi gerektiği, aynı toplantının 5 ve 6.maddeleri yönünden davacı tarafın herhangi bir muhalefet şerhinin bulunmaması nedeniyle iptalinin istenemeyeceği, 24/05/2019 tarihli genel kurul toplantısında alınan 2 ve 4 nolu kararlar yönünden iptalini gerektirir herhangi bir hususun söz konusu olmadığı, 3 nolu karar yönünden toplantıda denetçinin bulunmasının TTK 407.maddesine göre zorunlu olmadığı, bu bağlamda bu hususa yönelik iptal isteminin yasal dayanağı bulunmadığı, birleşen dava yönünden dava konusu yapılan 28/06/2019 tarihli genel kurul toplantısına alınan ve iptale konu edilebilecek 3 ve 5 nolu kararların bilirkişi raporunda belirtildiği üzere şirketin yapısı, ekonomik durumu, bilançosu dikkate alındığında kanuna, şirket ana sözleşmesine ve objektif iyi niyet kurallarına aykırı bir durumun mevcut olmadığı… ” gerekçesiyle, asıl davanın kısmen kabulüne, davalı şirkete ait 19/04/2019 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan gündemin 7. maddesine ilişkin 4 nolu kararın iptaline, fazlaya ilişkin talebin reddine; birleşen davanın sübuta ermediğinden reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, asıl ve birleşen davanın davacısı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin hükme esas aldığı bilirkişi raporuna karşı itiraz dilekçelerinde ileri sürdükleri eksikliklerin mahkemece hangi sebeplerle kabul görmediğine dair gerekçeli kararda değerlendirme yapılmaksızın taleblerin reddine karar verilmesinin hukuka ve usule aykırı olduğunu, iki ayrı genel kurul toplantısı ile ilgili iptal taleplerinin dosyaların birleştirilmesi suretiyle incelendiğini ancak mahkemenin kararını verirken ve kararının gerekçesini yazarken her bir iptal talebi yönünden gerekçe yazmaya gerek görmeksizin yazılı şekilde hüküm oluşturduğunu, bu şekilde verilen kararın hukuka ve usule aykırı olduğunu, kararın kaldırılması gerektiğini belirterek, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, asıl ve birleşen davaların kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Asıl ve birleşen davalar hukuki niteliği itibariyle, davalı şirketin 19.04.2019 tarihli genel kurulunda, ertelenmeyle yapılan 24.05.2019 tarihli genel kurulda alınan kararlar ile 28.06.2019 tarihli olağan üstü genel kurul toplantısında alınan kararların TTK’nın 447. maddesi uyarınca butlanın tespiti, olmadığı takdirde TTK’nın 445 vd. maddeleri uyarınca iptali taleplerine ilişkindir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davalanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, asıl ve birleşen davada davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucu verilen hüküm gerekçesinde, 26.06.2020 tarihli alınan bilirkişi raporunun yeterli görüldüğü; asıl dava yönünden dava konusu yapılan 19/04/2019 tarihli olağan genel kurul toplantısında yönetim kurulu üyelerinin seçimine ilişkin 4 nolu kararın TTK’nın 413/3. maddesi gereğince finansal tabloların müzakeresine ilişkin olduğu, bu bağlamda söz konusu görüşmenin TTK’nın 420. maddesi gereğince ertelenmesi gerektiği halde ertelenmeyip karar alınmasının kanuna aykırı olduğu, bu nedenlerle söz konusu maddenin iptal edilmesi gerektiği, aynı toplantının 5 ve 6. maddeleri yönünden davacı tarafın herhangi bir muhalefet şerhinin bulunmaması nedeniyle iptalinin istenemeyeceği, 24/05/2019 tarihli genel kurul toplantısında alınan 2 ve 4 nolu kararlar yönünden iptalini gerektirir herhangi bir hususun söz konusu olmadığı, 3 nolu karar yönünden toplantıda denetçinin bulunmasının TTK’nın 407. maddesine göre zorunlu olmadığı, bu bağlamda bu hususa yönelik iptal isteminin yasal dayanağı bulunmadığı, birleşen dava yönünden dava konusu yapılan 28/06/2019 tarihli genel kurul toplantısına alınan ve iptale konu edilebilecek 3 ve 5 nolu kararların bilirkişi raporunda belirtildiği üzere şirketin yapısı, ekonomik durumu, bilançosu dikkate alındığında kanuna, şirket ana sözleşmesine ve objektif iyi niyet kurallarına aykırı bir durumun mevcut olmadığı, bu nedenlerle toplantıda alınan kararlara yönelik iptal isteminin de yasal dayanağı bulunmadığı gerekçesiyle hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. Dava dilekçe içeriklerinden davacının HMK’nın 111. maddesi gereğince terditli dava açtığı anlaşılmaktadır. Davacının ilk talebi genel kurul kararının yokluğunun ve butlanının tespitine ilişkindir. HMK’nın 111/2. fıkrasında, mahkemece, davacının asıl talebinin esastan reddine karar vermedikçe, feri talebini inceleyemeyeceği ve hükme bağlayamayacağına yer verilmiştir. Yasal düzenleme emredici niteliktedir. Terditli davada, davacılar ilk önce asıl talep hakkında karar verilmesini, feri talebini ise asıl talebinin reddedilmesi ihtimali için yaparlar. Davacının asıl talebinin reddine karar verilmedikçe feri talebi hakkında karar verilemez. Mahkemece, davacının genel kurul kararının batıl olduğunun tespitine dair asıl talebi hakkında bir değerlendirme yapılmalı, eğer asli talep yerinde görülmezse ancak o zaman iptal talebi bakımından, değerlendirme yapılmalıdır. Buna karşın, davacının dava konusu genel kurullarda alınan kararların TTK butlanla malul olduğunun tespiti ile iptalleri talebi yönünden ileri sürdüğü iddiaların her bir karar yönünden ilk derece mahkemesince gerekçe oluşturulmaksızın, bilirkişi raporunun yeterli görüldüğü gerekçesiyle ve sadece iptal isteminin reddi yönünde sonuca gidildiği anlaşılmaktadır. Anayasa’nın 141/3. maddesi ”Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır” hükmünü içermektedir. HMK’nun 297/c, 27/c maddelerinde ise mahkeme kararlarında her iki tarafın iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması, ret ve üstün tutma nedenleri, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonucu ve hukuki sebeplerin açıkça gösterilmesinin zorunlu olduğu hükme bağlanmıştır. Gerekçe, kararın denetiminin yapılabilmesi ve tarafların kararın doğruluğu veya yanlışlığı konusunda fikir sahibi olmasını sağlayarak kanun yollarına başvurma konusundaki tutumlarının belirlenebilmesi açısından önemli bir işlev görür. Somut olayda istinaf incelemesine konu ilk derece mahkemesi kararında, yukarıda belirtildiği üzere dava konusu genel kurul kararlarının butlanla malul olduğunun tespiti aksi halde iptalleri istemi yönünden davacı yanca ileri sürülen iddiaların her birinin her bir karar bakımından hangi nedenle yerinde görülmediği değerlendirilmediği ve gerekçelendirilmediği ve yine davacının ilk talebi olan dava konusu genel kurul kararlarının butlanla malul olduğunun tespiti istemi yönünden hüküm fıkrasında karar verilmediği anlaşılmaktadır. Karar bu haliyle istinaf incelemesine elverişli değildir.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, esasa dair istinaf nedenleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.a.6.maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep hâlinde, ilk derece mahkemesince iadesine,4-İİK’nın 36. maddesi uyarınca yatırılan teminatların, yatıran taraflara iadesine,5-Davacı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair;HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 23.11.2023