Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1956 E. 2023/1901 K. 23.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1956
KARAR NO: 2023/1901
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 25.02.2020
NUMARASI: 2016/739 Esas – 2020/204 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari satımdan kaynaklanan)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin fatura alacağına müsteniden davalıda kalan bakiye alacağının tahsili için İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile genel haciz yolu ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı borçlunun alacağın tümüne ferileri ile birlikte itiraz etmesi neticesinde takibin durduğunu, taraflar arasında bugüne dek yapılan ticari alış-veriş neticesine göre müvekkilinin alacağının mesnedi olan fatura muhteviyatındaki malların, davalı borçluya gönderilmek üzere ambara teslimine ilişkin faturaların üzerlerinde ilgili ambarların kaşesinin bulunduğunu, müvekkili tarafından ambara teslim edilen işbu malların, davalıya teslimine ilişkin ambar teslim-tesellüm fişlerinin ise ilgili kurumdan veya şirketten celp edilebileceğini, davalı tarafından vadelerinde ödenmeyen işbu ödemeler nedeniyle, müvekkilinin mağdur edildiğini ve maddi kayıplara uğradığını belirterek, haksız ve mesnetsiz itirazın iptaline, alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsilini, fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak asıl alacağa takip tarihinden itibaren reeskont faizi uygulanmasına karar verilmesini vekaleten talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, savunmasında özetle; taraflar arasında uzun yıllardır ticari ilişkilerin sürdüğünü ve cari hesap ilişkisi bulunduğunu, müvekkili tarafından fatura karşılıklarının gerek nakit ödeme, gerek çek ödemesi ya da banka havalesi ve fiyat farkı faturası ile gerçekleştirildiğini, 16.12.2013 tarihinde son olarak taraflarınca yapılan ödeme ile davacı ile ilgili cari hesap bakiyesinin sıfırlandığını, cari hesapta görülen tüm nakit ödemelere ilişkin şirket yetkilisi … imzalı tahsilat makbuzları bulunduğunu, firma yetkilisi olarak kendisini tanıtan … davalı müvekkili ile davacı şirket adına tüm işlemleri yürüttüğünü, huzurdaki dava açılmadan önce kendini şirket sahibi olarak tanıtan …’ün davalı müvekkilini ziyaret ederek, … kendini dolandırdığını, nakit tahsilatları şirkete teslim etmediğini, tahsilat makbuz defterlerinden birinin kayıp olduğunu belirttiğini, bunun akabinde …’ün İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile taraflarına icra takibi başlatıldığını, Denizli ilinde yaptıkları araştırmada davacının tüm ticaret yaptığı firmalara giderek aynı hususu belirttiğini ve başka firmalara da icra takibi girişiminde bulunduğunu, … ile … piyasada çalıştıkları dolandırma kastı ile hareket ederek sebepsiz zenginleşme çabası içinde bulunduklarını beyanla davanın reddini, %20 kötü niyet tazminatına ve tüm yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller ve alınan kök ve ek bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; dosya kapsamında alınan Bilirkişi kök ve ek raporları denetime elverişli bulunmakla Mahkememizce de değerlendirmeye esas alınmıştır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık icra takibine konu, 28.08.2013 tarihli 5.181,66-TL., 14.09.2013 tarihli 7.011,56-TL., 19.09.2013 tarihli 3.398,40-TL., tutarlarında fatura alacaklarına ilişkin bulunmaktadır. Davalı taraf takip konusu faturaları davacı çalışanı … ödediğini iddia etmekte, ticari defterlerini delil olarak göstermektedir. Davacı taraf ise takip konusu faturaların ödenmediğini iddia etmekte ve … kendisi adına tahsilata yetkili bulunmadığını beyan etmekte olup bu hususta yemin deliline başvurmuş bulunmaktadır. Ancak davacı ve davalı kayıtlarının incelenmesinde; davalıdan tahsilat makbuzu karşılığı … tarafından yapılan 21.03.2013 tarih ve 360-TL, 1.650-TL, 27.08.2013 tarih ve 150-TL, 1.707-TL, 01.10.2013 tarih ve 1097, 63-TL, 02.11.2013 tarih ve 1.800-TL, 2.000-TL, 3.500-TL, 3.500-TL, 16.122013 tarih ve 4.979,60-TL davacı kayıtlarına işlenmiş bulunmaktadır. Davalı tarafça … ‘ a yapılan ödemeleri davacı taraf kayıtlarına işlemekle yapılan bu ödemeler kabulünde bulunmaktadır. Bu itibarla davacı tarafın başvurmuş olduğu yemin delili değerlendirmeye alınmamıştır. Bulunla birlikte davacı kayıtlarında yer alan ve icra takibine dayanak teşkil eden 28.08.2013 tarihli 5.181,66-TL., 14.09.2013 tarihli 7.011,56-TL., 19.09.2013 tarihli 3.398,40-TL., miktarlı faturaların bakiye kısmının ödendiğine ilişkin davalı ticari defterlerinde bir kayda rastlanmamış olup bu hususta davalı tarafça başkaca bir delil de getirilmemiştir. Taraflara ait vergi dairesi kayıtları da birbirini teyit eder nitelikte bulunmaktadır.Davacı ile davalı ticari defterleri birbirini teyit eder nitelikte bulunmakta olup 10 adet fatura karşılığı 31.017,65-TL kayıtlı görülmektedir. Davalı taraf icra takibine yönelik itirazında takip konusu üç adet faturanın ödendiğini iddia etmekle ispat yükünü üzerine almış bulunmaktadır. Ancak davalı taraf takip konusu tutarın bir kısmını ödediğini davacı taraf ticari defterlerindeki kayıtlar ile ispat etmiş bulunmakla birlikte bilirkişi raporunda da tespit edildiği… ” gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile davalının İstanbul Anadolu … icra Müdürlüğünün …. esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptaline, takibin 10.273,42 TL asıl alacak ve asıl alacağa taleple bağlı kalınarak takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, kabul edilen tutarın % 20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davacı firmanın ve müvekkili firmanın uzun yıllardır ticari ilişkilerini sürdürdüklerini, davacı firma ve davalı müvekkili arasındaki ilişki cari hesap ilişkisi olduğunu, bu nedenle müvekkili tarafından fatura karşılıkları gerek nakit ödeme gerek çek ödemesi, banka havalesi ve fiyat farkı faturası ile gerçekleştirildiğini, 16.12.2013 tarihinde son olarak taraflarınca yapılan ödeme ile davacı ile ilgili cari hesap bakiyesinin sıfırlandığını, cari hesapta görülen tüm nakit ödemelere ilişkin şirket yetkilisi … imzalı tahsilat makbuzları bulunduğunu, Davacı ile … arasındaki iş ilişkisi ve ticari ilişki aşağıda belirtilen ve ekte yer alan davacı tarafından kesilmiş 16/12/2013 tarihli irsaliyeli fatura ile kanıtlandığını, … davacı yanında çalıştığına dair davacı … tarafından kesilen (16/12/2013 tarihli … seri numaralı 4.979,60 TL tutarındaki) davacı kaşesi ve imzası ile ramzan yamaç’ın imzasının bulunduğu iş bu faturayı dikkate sunduklarını, Firma yetkilisi olarak kendini tanıtan … davalı, müvekkili ile davacı şirket adına tüm işlemleri yürüttüğünü, huzurdaki dava açılmadan önce kendini şirket sahibi olarak tanıtan …’ün davalı müvekkilini ziyaret ederek … kendini dolandırdığını nakit tahsilatları şirkete teslim etmediğini, tahsilat makbuz defterlerinden birinin kayıp olduğunu belirttiğini, ilgili firma yetkilisine de müvekkili davalı tarafından tüm tahsilat makbuzları ibraz edildiğini, bunun akabinde; davacı …’ün İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü … E. numarası ile taraflarına ilgili icra takibini başlattığını, Denizli ilinde yaptıkları araştırma neticesinde davacı tüm ticaret yaptığı firmalara da giderek aynı hususu belirtmiş ve haksız ve sebepsiz zenginleşme kastı ile taraflarına olduğu gibi diğer firmalara da icra takibi girişiminde bulunduğunu, … adına açılan İstanbul …. İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosya ile de haksız ve kötü niyetli olarak icra takibi girişimde bulunduğunu ve … tarafından yapılan itiraz neticesinde İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1601 E. numarası ile itirazın iptali davası açıldığını, ilgili dosyada davacı ve … arasındaki iş akti tespit edilmiş ve ilgili dosya kesinleştiğini, cevap dilekçesinde de iş bu dosya delil olarak gösterilmiş ise de mahkeme tarafından ilgili dosya dikkate alınmadığını, İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1601 E. sayılı dosya konusu huzurdaki dava ile aynı olduğunu, nitekim davalınn borçlu olmadığı tespit edilmiş olup ilgili dosya kesinleştiğini, iş bu dosyanın gerekçeli kararı dilekçe ekinde ibraz edildiğini, 13/07/2017 tarihli bilirkişi raporunda müvekkiline ait tüm evraklar yerinde incelenerek ilgili rapor tanzim edildiğini ve müvekkilinin defter kayıtları 13/09/2017 tarihli bilirkişi raporu ile incelendiğini ve bu inceleme neticesinde müvekkilinin davacıya herhangi bir borcu bulunmadığının tespit edildiğini, 04.07.2019 tarihli bilirkişi raporunda ise sadece davacının defter ve kayıtlarının incelemeye alındığını, ilgili raporda müvekkili davalıya ait sadece mevcut evraklar incelenerek hüküm kurulduğunu, bu nedenle 04.07.2019 tarihli raporu kabul etmelerinin mümkün olmadığını, Dosyadaki 2 bilirkişi raporu arasında çelişkiler içerdiğini, bu nedenle raporlardaki çelişkinin giderilmesi gerektiğini, fakat mahkemenin 2 rapor arasındaki çelişkiyi gidermeden iş bu hükmü kurduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, taraflar arasındaki ticari satım ilişkisinden kaynaklı faturaya dayalı alacağın tahsili için başlatılan ilamsız takibe vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davacı, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında takip ve alacağa dayanak gösterdiği 28.08.2013 tarihli 5.181,66 TL, 14.09.2013 tarihli 7.011,56 TL ve 19.09.2013 tarihli 3.398,40 TL tutarlı faturalar nedeniyle davalıdan alacaklı olduğunu, davalı ise taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında … ‘ a yapılan nakit ve çek ödemeleri, yine davacıya kesilen iade faturaları kapsamında borcun bulunmadığını, borcun ödendiğini savunmuştur. Somut olayda davalı ödeme savunmasında bulunarak borcun ödendiğini ispat yükünü üstlenmiştir. ( Yargıtay 19 HD 2015/17272 E 2016/5236 K 23.03.2016 tarihli karar içeriği) Mahkemece taraf ticari defter ve kayıtlarında yapılan bilirkişi incelemesi sonucu alınan rapor içeriklerinden, tarafların cari hesap dökümü faturalar bakımından uyumlu olduğu, taraf defterlerinde kayıtlı 10 adet fatura kapsamında ticari ilişki bulunduğu, toplam tutarın 31.017,65 TL olduğu anlaşılmaktadır. Davacının kendi ticari defter ve kayıtlarında 21.205,43 TL alacaklı göründüğü, davalının ise kendi kayıtlarında borçlu görülmediği anlaşılmaktadır. Davalının ödeme olarak iddia ettiği bir kısım tahsilat ve çeklerin davacı kayıtlarına alınmaması ve bazı ödeme makbuzlarının kayda farklı tutarlarda alınmış olduğu ve yine ödeme ve havalelere ilişkin tüm belgelerin sunulmamış olduğu anlaşılmıştır. Davalı kayıtlarında yer alan ve …’ a yapıldığı ileri sürelen nakit ve çek ödemeleri toplamı 20.744,23 TL olup, davalı kayıtlarında görülen bu tutar ödeme olarak kabul edilerek, bu tutarın mahsubu ile bakiye davacı alacağının 10.272,42 TL olduğu, bu tutara ilişkin ise ödemeyi ispat yükü üzerinde olan davalının ödemeyi kanıtlamadığı gerekçesiyle kurulan hüküm isabetlidir. Davalı vekilince bu tutar hesabına ilişkin 20.12.2020 tarihli bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesinde talimat ile kendi ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme ile alınan bilirkişi raporunun 3 sayfasında işaret edilen 7.119,65 TL lik fiyat farkı faturası ile 1.250,00 TL banka havale ödemesinin ile ilgili inceleme yapılmadığı ileri sürülmüş ise de, davalının fiyat farkı faturasının dayanağını da ispatlamadığı dikkate alındığında kurulan hüküm isabetli görülmüştür. Buna göre davalı vekilinin aksi yöndeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Davalı vekilince, davacının açmış olduğu ve benzer uyuşmazlıkta İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1601 E sayılı dosyasında görülen davada davalı durumunda olan …’ ün lehine karar verildiğini ileri sürmüş ise de, davalı vekilinin emsal olarak görülmesi gerektiğini ileri sürdüğü davanın taraflarının farklı olduğu da gözetildiğinde, bu yöndeki istinafı da yerinde değildir.HMK’nın 282. maddesi uyarınca hâkim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer deliller ile birlikte serbestçe değerlendirir. Buna göre, bilirkişi raporları takdiri delil niteliğinde olup mahkemece diğer delillerle birlikte serbestçe hükme esas alınır. Mahkemece sunulu deliller ile taraf ticari defterleri de inceletilmek suretiyle alınan bilirkişi raporları ve sunulu deliller değerlendirilip, gerekçesi yazılmak suretiyle hüküm kurulduğu anlaşılmakla, davalı vekilinin raporlar arasındaki çelişki giderilmeksizin hüküm kurulmasının doğru olmadığı yönündeki istinafı yerinde görülmemiştir.Yukarıdaki açıklamalar ışığında, davalı vekilinin istinaf başvuru nedenleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucu ilk derece mahkemesi karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin karar harcının Hazineye gelir kaydına, -Davalı tarafça yapılan kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 23.11.2023