Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1950 E. 2023/1913 K. 23.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1950
KARAR NO: 2023/1913
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 08.09.2020
NUMARASI: 2016/1078 Esas – 2020/431 Karar
DAVA: Kâr Payı Alacağının Tahsili
Taraflar arasındaki kâr payı alacağının tahsili davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin 6 ortaklı bir aile şirketi olduğunu, davalı şirketin kurucu …’in aktif olduğu dönemlerde kuruluş senedinde yer alan ağırlıklı tekstil işi olan icrai faaliyetlerini sürdürmüş olduğunu, ancak …’in yaşının ilerlemesinden sonra son 20 yıldan beri ana sözleşmede yer alan amaç ve faaliyetlerin hiç birini yapmadan şirkete ait olan oldukça değerli gayrı menkullerin kiraya verilerek gelir elde edilmekte olduğunu, …’in yaşının ilerlemesinin ardından şirket yönetiminden uzaklaştığını, yönetimde söz sahi olan …’in usulüne uygun olmayan kararlar almaya ve şirketi keyfi bir şekilde yönetmeye başlamış olduğunu, alınan kararların iptali ve şirketin tasfiyesi için davalar açılmış ve şirkete özel denetçi tayin ettirilerek denetçi raporu alınmış olduğunu, müvekkilinin yasal haklarını korumak için iş bu davaları açınca dava dosyasına sunulan bilirkişi raporu ve denetçi raporunda da belirtildiği üzere şirket Genel kurulunda kar payı dağıtımına karar verildiği halde müvekkiline kar paylarının ya eksik ödenmiş ya da hiç ödenmemiş olduğunu belirterek; TTK 507 ve devamı maddeleri hükmü gereğince şirketin 28/06/2013 tarihinde yaptığı olağan genel kurulda aldığı karar gereğince dağıtılmasına karar verilen kar payı tutarı 34.602,88 TL den eksik ödenen 4.602,88 TL’nin muaccel olduğu 28/06/2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline, şirketin 21/05/2014 tarihinde yapılan Olağan Genel Kurulunda aldığı kararla dağıtılmasına karar verilen kar payı hakkı tutarı 69,031,26 TL nin muaccel olduğu 21/05/2014 tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile davlıdan tahsiline bilirkişi incelemesi neticesinde belirlenecek tutarlar yönünden, iptal davası devam eden dönemler ve henüz genel kurul kararına bağlanmadığı için muaccel olmayan dönemler yönünden fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; davacının, kar payı ödenmemesi veya azalması iddialarının doğru olmadığını ve hem de haklı fesih ya da çıkma sebebi olamayacağını, şirketin 2013 yılına kadar kar payı ödemiş olduğunu, bu konuda taraflar arasında İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1078 E. sayılı dosyasının derdest olduğu, zira şirketin davacının kar payını vekalete istinaden davacının babasına ödemiş olduğunu, davacının da babasından fazlasıyla almış olduğunu, şimdi ise babasına 1998 yılında verdiği sonradan azlettiği vekaletin geçersizliğinden bahisle mükerrer olarak kar payı alma niyetinde olduğunu, bu ihtilaf davacı ile babası ve şirket arasında süren bir ihtilaf olduğunu, şirket kayıtlarına göre kar payı ödenmiş ya da adı geçen dava sonucuna göre mükerrer olarak tekrar ödeneceğini, bunun bir fesih sebebi olmadığını, Kar payının azalması meselesi ise yine fesih ya da çıkma sebebi olamayacağını ve dilekçesinde belirttiği diğer nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Tüm dosya kapsamına göre, davacının muvafakati sebebiyle davalı tarafça başvurulan yemin deliline dair sunulan yemin metninin dosya kapsamında uygun olduğu, HMK 225. v.d. maddeleri kapsamında usulüne uygun olarak yemin prosedörünün uygulanması sonrasında davacı tarafından metin içeriği doğrultusunda yemin edildiği, davacının yemininde sebat ettiği, yeminin kat’i delil niteliğinde olduğu ve dava konusu edilen kar payı alacağının davalı tarafından davacıya ödenmediği anlaşıldığından, talep edilen alacak miktarları yönünden davacının iddiasını ispat ettiği, işletilecek faiz istemine ilişkin olarak ise kar payının muaccel olduğu tarihin genel kurul karar tarihi olduğu değerlendirilerek; davacısının muaccel olmayan dönemlere ilişkin fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak… ” gerekçesiyle, davanın kabulü ile 28/06/2013 tarihli davalı şirket olağan genel kurulunda alınan karar uyarınca dağıtılmasına karar verilen ve eksik ödendiği kabul edilen 4.602,88 TL nin 28/06/2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 21/05/2014 tarihli davalı şirket olağan genel kurulunda alınan karar uyarınca dağıtılmasına karar verilen ve karar tarihi itibariyle davacıya ödenmediği kabul edilen 69.031,26 TL kâr payının 21/05/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, dava konusu edilen dönemler ve henüz davalı şirket genel kurul kararına bağlanmayan ve muaccel olmayan dönemler yönünden davacının kâr payı taleplerine ilişkin fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Şirket ortakları, kurucu baba ve kardeşlerden ibaret olduğunu, davacının her ne kadar kar payı almadığı iddiası ile işbu davayı açmışsa da adı geçen kar payları kendisine ödendiğini, şirket kayıtlarında da görüleceği üzere kar payları Kadıköy … Noterliğinin 10/08/1998 tarihli … yevmiye no’lu süresiz vekaletnamedeki yetkilere istinaden …’e ödendiğini, zira davacı senenin büyük kısmını yurt dışında geçirmekte ve geçimini şirketten aldığı kar payları ve babadan aldığı paralarla sağladığını, bu sebeple babasına 1998 senesinde vekaletname verdiğini, iş bu vekaletnameye danarak, davacının ve şirketin diğer ortaklarının babası olan …, … A.Ş ile ilgili olarak yapılan veyahut yapılacak olan olağan genel kurullara katılmaya, oy kullanmaya, kararları tanzim veya imzaya, itiraz-kabul veya reddetmeye, gerekli evrakları tanzim veya imzaya, davacının yapması gereken bütün bilumum işlemleri sonuna kadar ifaya ve neticelendirmeye yetkili kılındığını, bu vekalete istinaden, baba …’in, davacı adına şirket ile ilgili işlemleri yaptığını, yine bu vekalete istinaden kar payları babaya (3. Şahıs …’e) ödendiğini ve babanın da bu kar paylarını kendi hesabından davacıya ödediğini, elden ödemeler hariç banka yoluyla 2012 senesinde değişik tarihlerde toplam 7.725.00 TL ve 2013 yılında yine değişik tarihlerde 88.428.47 TL davacıya ödendiğini, sonraki yıllarda da yine bu şekilde ödemeler yapıldığını, yargılama sırasında tüm hesap dökümlerinin de mahkemeye sunulduğunu, deliller arasında yer alan İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/766 E., 2015/146 K. sayılı tespit dosyasında ve denetçi raporunda davacının kar payının ödenmedi gözükmesinin sebebi olduğunu, Şirket tarafından dağıtılan kar paylarının davacıya tahsilinin, yalnızca 2012-2013 yıllarında değil, yıllardır bahse konu vekaletnameye dayanarak … tarafından tahsil edilmekte ve sonrasında davacıya ödendiğini, davacının yıllardır süregelen bu duruma, şimdi davalı müvekkilleri ile davacı arasında bazı ailevi problemler olması sebebi ile karşı çıkıyor olmasının dürüstlük kuralına aykırılık oluşturduğunu, davacının TMK’nın 2.maddesine aykırı ve çelişkili tutumu hukuken korunamaz olduğunu, Hiç bir şekilde kabul edilmemekle birlikte, davacı tarafın kar payı alacağı var olsa dahi davacının kar payının faiz başlangıcı olarak belirttiği tarih hukuka uygun olmadığını, TTK’nın 539/4’e göre, kar payı alacağının, kar dağıtma kararının alınmasıyla muacceliyet kazanacağını, ancak kararda, dağıtımın usulü, tarihi belirtilmediyse ana sözleşmeye ya da mevzuata bakılması gerektiğini, şirketin ana sözleşmesinde kar payı dağıtımının gelir gider bilançosunu takip eden senelerde ödeneceğine ilişkin bir ibare olmaması ve davacının tarafımıza herhangi bir ihtarname çekmemesi sebebiyle kar payına işleyecek faiz dava dilekçesinin tarafına tebliği tarihinden itibaren başlaması gerektiğini, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 11.06.1997 tarihli, 1997/11-278 E., 1997/529 K. sayılı ilamının da bu yönde olduğunu, ilamı gereği ve ayrıca davacının bu konuda taraflarını bir ihtarname ile temerrüde düşürmemesi sebebi ile kar payına işleyecek faiz dava dilekçesinin taraflarına tebliği tarihinden itibaren başlaması gerektiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davalı şirketin 2013-2014 yılları Genel Kurullarında alınan ve dağıtılmasına karar verildiği iddia edilen kar payının davacının hissesine düşen 2 yıl toplamı 73.634,14-TL nin davalıdan tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı, 28.06.2013 tarihli genel kurul kararı uyarınca kâr payı olarak dağıtımına karar verilen 34.602,88 TL’den eksik ödenen 4.602,88 TL ve 21.05.2014 tarihli genel kurul kararları uyarınca dağıtılmasına karar verilen ve ödenmeyen 69.031,26 TL kâr payı tutarı toplamı 73.634,14 TL’nin tahsilini talep etmiş, ilk derce mahkemesince alınan bilirkişi raporları doğrultusunda, dava konusu kâr payı alacakları yönünden davalı şirket ilgili genel kurullarında karar alındığı, davacı hissesine düşen kâr payının ödendiğinin davalı yanca kanıtlanmadığı, davacının muvafakatı ile davalının teklif ettiği yeminin davacı tarafından eda edildiği, yeminin kesin delil etkisi bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.Davalı savunmasında dava konusu kâr payı alacağının ödendiğini savunmuştur. Buna göre kâr payı alacağının ödendiğini ispat yükü davalı üzerindedir. Davalı yan kâr payı alacaklarının davacı tarafından verilen vekalet uyarınca şirket ortağı babasının hesabına ödendiğini, babası tarafından da davacıya gönderildiğini savunmuştur. Toplanan deliller ve alının bilirkişi raporundaki tespitler gözetildiğinde, ödemelerin şirket hesabından yapılmaması, gerekse savunmada ileri sürülen vekalet ilişkisine ilişkin delil ibraz edilmemesi, tutar ve tarihlerin kâr payı ödemesiyle örtüşmemesi dikkate alındığında ve yine kâr payı alacağının davacı tarafından tahsil edildiğinin ve davalının ödeme savunmasının usule uygun delillerle kanıtlayamadığı, bunun üzerine davacı muvafakatı ile davalının yemin teklifi üzerine davacının yemini de eda ettiği gerekçesiyle davacının eksik ve ödenmediğini ile sürdüğü kâr payı tutarının tahsili talebinin kabulü yönünde kurulan hüküm isabetli olup, davacının kâr paylarının vekaleten babası … aracılığı ile ödendiğinin kabulü gerektiği yönündeki istinafı yerinde görülmemiştir. Kâr payı alacağı dağıtım kararı ile birlikte muaccel hale gelmekle birlikte, TBK’nın 117/1.maddesi uyarınca, muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer. Davacı tarafından eksik ve ödenmeyen kâr payı alacakları yönünden davalıya, davadan önce ihtarda bulunulduğu kanıtlanmadığından, temerrüt tarihinin dava tarihi olduğunun kabulü gerekir. Bu nedenle, ilk derece mahkemesince, kâr payı alacaklarının dağıtımlarına karar verilen genel kurul tarihlerinden itibaren temerrüt faizi yürütülerek tahsiline karar verilmesi isabetsiz olup, davalı vekilinin faizin yürütülme tarihine ilişkin istinafı yerinde görülmüş, kararın bu yönden düzeltilmesi gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece istinafa konu kararın faiz başlangıç tarihi yönünden düzeltilmek üzere kaldırılarak davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının faiz başlangıç tarihi yönünden düzeltilmek üzere kaldırılmasına, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda; 1-Davanın kabulü ile; a) 28/06/2013 tarihli davalı şirket olağan genel kurulunda alınan karar uyarınca dağıtılmasına karar verilen ve eksik ödendiği kabul edilen 4.602,88 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ve 3095 sayılı Kanun’un 2/2.maddesi uyarınca avans esasına göre hesaplanacak temerrüt faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, b) 21/05/2014 tarihli davalı şirket olağan genel kurulunda alınan karar uyarınca dağıtılmasına karar verilen ve karar tarihi itibariyle davacıya ödenmediği kabul edilen 69.031,26 TL kâr payı alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek ve 3095 sayılı Kanun’un 2/2.maddesi uyarınca avans esasına göre hesaplanacak temerrüt faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, c) İş bu dava konusu edilen dönemler ve henüz davalı şirket genel kurul kararına bağlanmayan ve muaccel olmayan dönemler yönünden davacının kâr payı taleplerine ilişkin fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına, 2-Karar harcı 5.030,00 TL’den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 1.257,49 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.772,45 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine adına irad kaydına,3-Davacı tarafından yapılan 1.286,69 TL ilk masraf, 180,40 tebligat ve müzekkere gideri, 2.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.180,00 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,4-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 5-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde geçerli AAÜT’ndeki esaslara göre belirlenen 17.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,6-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının HMK’nın 333. maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,7-İstinaf aşamasındaki harç ve yargılama giderleri yönünden; a-Davalı tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; davalı tarafından yatırılan 1.257,50 TL peşin istinaf karar harcının, talep hâlinde, ilk derece mahkemesince davalıya iadesine, b-Davalı tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf başvuru harcı gideri ve 58,90 TL posta gideri olmak üzere toplam 207,50 TL kanun yolu giderinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, 8-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 33, 355 ve 353/1.b.2 maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 23.11.2023 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.