Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1949 E. 2023/1906 K. 23.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1949
KARAR NO: 2023/1906
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/09/2020
NUMARASI: 2020/41 2020/387
DAVANIN KONUSU: Alacak (Şirket hisse devir bedelinin tahsili)
Taraflar arasındaki alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine dair verilen karara karşı, davacılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilleri … ve … San.ve Tic.A.Ş.’nin kuruluş işlemlerinin tamamlanarak tescil ve ilan edildiği 17.01.1995 tarihinden başlayarak, hisselerini davalı …’a devrettikleri 03.12.2012 tarihine kadar hissedarı olduğunu, davalının, müvekkilere ait bir inşaat ve taahhüt şirketinde 1983 yılından başlayarak …’un kurulduğu 1995 yılına kadar 12 yıl inşaat mühendisi sıfatıyla personel olarak çalıştığını, …’un kuruluşu ile birlikte şirkete %10 oranında hissedar yapıldığını ve aynı zamanda şirketi müdür sıfatıyla temsil ve ilzama yetkili kılınmış bir şahıs olduğunu, …’un 1999 tarihinde Kocaeli İli, Gebze İlçesi, … Köyü, … Mevkii adresinde kain … pafta, …, …, … ve … parsel numaralarına kayıtlı 4 adet tapudan müteşekkil 35773 M2 yüzölçümlü arazileri satın aldığını, müvekkiller ile davalı arasında Hisse Devir Sözleşmesi akdedildiğini, davalının müvekkillere ödemesi gereken hissenin 1.258,345 USD olduğunu, davalının bilgileri yer alan; Mersin ili, Anamur ilçesi, … Mah. … Ada, … parsel, Kocaeli İli, Gebze ilçesi, … Mah. … Ada, … Parsel,…Kat, …nolu Bağımsız Bölüm, Antalya İli, Konyaaltı ilçesi, … Mah. … Ada, .. parsel, … Blok, … Kat, … nolu Bağımsız Bölüm taşınmazlarına ihtiyati tedbir konulması gerektiğini talep etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; davaya dayanak protokol başlıklı belgenin tarafları davacılar ile dava dışı … A.Ş. olmakla beraber protokolün tamamen ileriye yönelik vaatleri içerdiğini, davacı tarafça hiçbir zaman yerine getirilemediğinden protokol de geçerlilik kazanamamış ve kadük kaldığını, davacıların ne protokol tarihinde ne de sonraki bir tarihte hiçbir zaman %53 hisse sahibi olmadıklarını, Gebze tesis arazinin satışı ve paylaştırılmasının vaat mahiyetinde olduğunu, davacılar tarafından taahhüt edilen 2236 adet hissenin hiçbir zaman davalı müvekkile veya … A.Ş’ye devrinin gerçekleşmediğini, davacı tarafından bahsi geçen mail ekinde olduğu iddia edilen tablonun ne şekilde oluşturulduğunun belli olmadığını, davacı tarafa iddialarının kabul anlamına gelmemekle ve sadece davadaki çelişkilerini ortaya koymak amacıyla, protokol lafzında taraflar münhasıran tek bir hesabı esas aldığını ve bunun dışındaki tüm hesaplamaları kasten dışladıklarını, davacı tarafın daha önce mahkememize sunmuş olduğu tedbir talebinin reddedilğini, davacı tarafça Antalya İli, Konyaaltı İlçesi … Mah. … Ada … Parsel … Blok … Kat:… … olarak beyan edilen taşınmazın müvekkiline ait olmadığını, açıklanan nedenlerle yetki itirazlarının dikkate alınarak yetkisizlik kararı verilmesini, pasif dava ehliyeti yokluğundan davanın husumetten reddine ve davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Dava, anonim şirket hisse devrinden kaynaklanan alacak iddiası talebinden ibarettir. Davacı vekili davacıların dava dışı … San. Tic. A.Ş.’nin imzaya ve temsile yetkili müdürü davalı ile yapılan davcılara ait şirket hisse devirlerini içeren protokol imzalandığını, protokol uyarınca dava dışı … San. Tic. A.Ş.’ye ai Gebze’de bulunan tesisin satışı ile hisse devrinin gerçekleşeceğinin kararlaştırıldığı, Gebze’de bulunan tesisin 23/1/2012 tarihinde satılmasına rağmen davacılara hisse devir bedelinin ödenmediğinden bahisle şirket hissse değerinin davalıdan tahsili ile davacılara ödenmesini talep etmiştir. Mahkemenin taraflar arasında dava konusu hakkın esası hakkında bir karar verebilmesi için, bu kişilerin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatlarına sahip olmaları ve davaya dahil edilmiş olmalar gerekir. Bir davada taraf olarak gösterilen kişiler, taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkisine sahip olsalar bile, taraflardan birinin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatı yoksa, davanın esası hakkında bir karar verilemez; dava, taraf teşkili sağlanamadığından reddedilir. Taraf sıfatı usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu sübjektif hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunu olduğundan taraf sıfatı sağlanmadan yargılamaya devam edilmesi mümkün değildir ve bu gerekçeyle davanın reddi gerekir. Somut olayda; davacılar ile davalı arasında imzalanan ‘…’ başlıklı 17/07/012 tarihli belgenin tetkikinde davacıların ‘SATICI’ olarak davalının … A.Ş.’yi temsilen ‘ALICI’ olarak anılacağının belirtildiği ve davvalının alıcı olarak protokolü imzaldığı anlaşılmıştır. Dava dilekçesinde davacı tarafça da belirtildiği üzere davalı, dava dışı … San. Tic. A.Ş.’nin imzaya ve temsile yetkili müdürü olup dava konusu yapılan protokolü de dava dışı şirketi temsilen imzaladığı, bu haliyle davalının dosya kapsamında taraf sıfatı bulunmadığı anlaşılmakla davanın husumet dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. ” gerekçesiyle, davanın pasif husumet yokluğu nedeni ile reddine karar verilmiştir. 09.11.2020 tarihli tashih şerhi ile; 22/09/2020 tarih ve 2020/41 Esas; 2020/387 Karar sayılı ilamının 5. Bendinin “Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereği hesaplanan 8.454,14 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,” şeklinde tashihine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacılar vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacılar vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin 22.09.2020 tarihli kararında husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verildiği ancak 16.03.2020 tarihli dilekçe ile husumet konusuna açıklık getirildiği, ancak söz konusu izahatların incelenmediğini, protokolün başlangıcındaki cümleye dayanarak alıcı tarafın … şirketi ve davalı …’a husumet yöneltilemeyeceğinin belirtildiğinden davanın reddine karar verildiği, protokolden sonra müvekkillerinin … Şirketinde pay sahibi olmaması, …’un ise adı geçen protokolde alıcı olması kaynaklı hisselerinin müvekkillerin devir ettikleri hisseler ile aynı oranda artmış olması sonucu iddialarının ispatının mümkün olduğunu, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne müzekkere yazılmasının talep edildiğini, mahkeme tarafından bahsedilen yerlere yazı gönderilmediğini ve araştırılmadan husumet yoluğundan reddine karar verildiğini, Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 07.06.2017 tarihli ve 2016/18306 E., 2017/9193 Karar sayılı kararında dilekçe de yer aldığını, Yargıtay kararında da görüleceği üzere araştırılmadan direk davalının beyanları dikkate alınarak verilen kararın hatalı olduğunu, müvekkiller dışında kalan diğer şirket ortaklarının almış oldukları yeni yatırım kararı üzerine şirkette birlikte ortak olarak kalma şartları kaybolduğunda davalı … tarafından müvekkillere müvekkillerin şirketteki hisselerini davalıya satmaları teklif edildiği ve bu teklifin prensipte kabul edilmesi üzerine sürecin başladığını, sözleşmenin müvekkil … AŞ hisselerinin davalı …’a satışı amacıyla hazırlandığını, davalının, hisse bedellerinin nasıl tespit edileceğini, müvekkillerden olan şahsi alacağının ne kadar olduğunu, bu tutarın hisselerin satış bedelinden nasıl düşülmesi gerektiğini de belirttikten sonra, müvekkillerin alacaklarının nasıl ödeneceğini dahi protokole açıkça yazdığını, bahis konusu protokol’de alıcı sıfatını haiz olan kişi …’dur ifadesinin sehven veya hazırlayan kişi olması nedeniyle kasıtlı olarak sözleşme içeriğine konulduğunu, sözleşmenin devamının okunduğunda bunun rahatlıkla anlaşılabileceğini, müvekkillere yollanan söz konusu bilançoya göre …’un tapu ile maliki olduğu Gebze Tesisi arazisinin satılmasından elde edilen nakit gelirin 8.187.746.- USD olduğu ve müvekkillerin Protokolde belirtilen bütün tenzillerden sonra toplam 1.794.931.-USD alacaklarının bulunduğu davalı tarafından beyan edildiğini, protokol hükümleri çerçevesinde yapılan gebze tesisi satışı uyarınca davalı’nın müvekkillere ödemesi gereken hisse devir bedeli 1.258.345 USD olduğunu, dava dosyası içeriği ile sabit olduğu üzere Müvekkiller … A.Ş.’de … hisse meblağına sahip olup bu husus arasında imzalanan Protokol’e ek gayri-resmi bilançoya göre de tarafların kabulünde olduğunu, ayrıca müvekkillerin hisse bedellerini ödemek için kaynağa sahip olmayan davalının, paranın ödenmesini … A.ş.’ye ait bir arsanın satışından sonra sağlanacak fonla karşılanacağı şartına bağladığı da apaçık belli olduğunu, kaldı ki; sözleşme içeriğinde müvekkillerin şirketteki cari hesaplarına atıf yapıldığı durumlarda … “un, bunun dışında sözleşmenin esasına ilişkin bütün hükümlerde davalının alıcı olarak tanımlandığını, doğruluk ve dürüstlük kuralına göre eğer somut durumun bütün şartları ve tarafların açıklamaları göz önüne alındığında yanlış açıklamanın yanlış olduğu anlaşılıyorsa, yanlış beyanın sözleşme içeriği haline gelemeyeceğini, bir başka ifade ile dava dilekçesi ekinde sunulan Protokol hükümlerinin müvekkillere ait … AŞ hisselerinin alıcısının davalı o lduğunu açıkça gösteriyor olması karşısında yukarıda bahsedilen nedenlerle sözleşmede adı geçen bu şirketin sözleşmenin giriş bölümünde hatalı olarak alıcı olarak gösterilmesinin bu şirketi gerçek alıcı yapamayacağını, bu sebeplerle istinaf talebinin kabulüne, İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/41 E. 2020/387 K. ve 22.09.2020 tarihli kararının kaldırılmasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretlerinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle anonim şirket hisse satış bedelinin tahsili istemiyle açılmış bir alacak davasıdır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacılar vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dava, anonim şirket hisse devrinden kaynaklanan alacak iddiası talebinden ibarettir. … San. Tic. AŞ’ye ait Gebze’de bulunan tesisin satışı ile hisse devrinin gerçekleşeceğinin kararlaştırıldığı, Gebze’de bulunan tesisin 23/11/2012 tarihinde satılmasına rağmen davacılara hisse devir bedelinin ödenmediğinden bahisle şirket hissse devir bedelinin davalılardan tahsili talep edilmiştir. Davalı vekili husumet itirazı ve zaman aşımı defi ile birlikte davanın esas bakımından da reddini talep etmiş, ilk derce mahkemesince davacının delil olarak dayandığı protokol başlıklı 17/07/012 tarihli belgede davacıların “SATICI” olarak davalının ise … AŞ’yi temsilen “ALICI” olarak anılacağının belirtildiği ve davalının alıcı olarak protokolü imzaldığı anlaşılmakla, davacı tarafça da belirtildiği üzere davalı, dava dışı … San. Tic. AŞ’nin imzaya ve temsile yetkili müdürü olup dava konusu yapılan protokolü de dava dışı şirketi temsilen imzaladığı, bu hâliyle davalının dosya kapsamında taraf sıfatı bulunmadığı gerekçesiyle davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir. Davacı vekilince davalının husumet itirazına karşı 16.03.2020 tarihli dilekçe ile beyanda bulunulmuş, bu konuda hisse devir işleminin tarafının davalı olduğu ileri sürülerek, davalının husumetinin bulunduğunun kabulü için aynı dilekçede deliller bildirilmiştir. Davacıların hisselerinin kime devredildiği konusunda taraflardan izahatta istenerek sunulan deliler ışığında sözleşmenin gerçek tarafının belirlenmesi gerekir. Husumet itirazı aşılırsa zaman aşımı defi de değerlendirilmek suretiyle sonuca gidilmesi gerekir. Her ne kadar ilk derce mahkemesince 17.07.2017 tarihli protokol başlıklı belgede “Bu protokolde … ve … SATICILAR, … AŞ’yi temsilen … olarak alınacaktır.” ifadesiyle davacıların satıcı dava dışı … AŞ’ nin alıcı olacağı tespiti ile davalının pasif husumetinin yokluğu sonucuna varılmış ise de aynı protokolün altının Alıcı olarak … ismiyle imzalandığı, TBK’nın 19. maddesi uyarınca bir sözleşmenin içeriğinin belirlenmesi ve yorumlanmasında tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın gerçek iradelerinin esas alınacağına dair düzenlemesi de dikkate alınarak, davacıların hisse devirlerini ne şekilde ve kime yaptıklarının tespiti sonucunda davalının pasif husumet ehliyetinin bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerekir. Bu yönüyle HMK’nın 31. maddesindeki hâkimin aydınlatma yükümlülüğü kapsamında davacılar vekilinin yukarıda söz edilen 16.03.2020 tarihli dilekçesi kapsamında delillerinin araştırılarak ve hisse devrinin fiilen kime yapıldığı da belirlenerek sonuca gidilmesi gerekirken, yetersiz incelemeyle davanın husumet yönünden reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, esasa dair istinaf nedenleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesini istinafa konu kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.a.6.maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacılar tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep hâlinde, ilk derece mahkemesince iadesine,4-İİK’nın 36. maddesi uyarınca yatırılan teminatların, yatıran taraflara iadesine, 5-Davacılarca yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair; HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 23.11.2023