Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1948 E. 2020/1472 K. 24.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1948
KARAR NO : 2020/1472
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul 21.Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2020/473 Esas
KARAR TARİHİ: 30/09/2020
DAVA: Menfi Tespit
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sırasında ihtiyati tedbir talebinin kısmen kabulüne yönelik verilen ara karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafın müvekillerinden herhangi bir alacağı olmadığını, bu sebeple icra takibine konu dosya ile ilgili olarak borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesi gerektiğini, takibe dayanak bononun, müvekkillerinin her ikisi açısından da borç doğurucu bir belge niteliğine olmadığını, taraflar arasındaki sözleşme uyarınca verildiği anlaşılan teminat bonosu olduğunu, yetkisiz temsilci tarafından imzalanan bono sebebiyle birliğe takip başlatılmasının mümkün olmadığını, bu sebeple Kütahya İli Damızlık Sığırcıları Yetiştiricileri açısından borçlu olmadıklarının tespitinin gerekli olduğunu, teminat bonusunun miktar ve imza kısmındaki kısımların alacaklı tarafça doldurulduğunu, teminat olarak verilen iş bu bonodan müvekkili Ahmet Ilık’ın herhangi bir sorumluluğunun olmadığını, tedbiren icra takibin durdurulmasını, mahkemece aksi kanaaat olması halinde icra veznesine giren paranın alacaklıya ödenmemesine ilişkin tedbir kararı verilmesi gerektiğini, ayrıntılı olarak açıklanan nedenlerle; öncelikle tedbiren takibin durdurulmasını, müvekkillerinin davalıya borçlu olmadığının tespitini, davalının haksız ve kötü niyetli takip yapmış olması nedeni ile alacağın % 20’si üzerinden kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi 30/09/2020 tarihli kararla, “…İhtiyati tedbir talep eden vekilinin talebi incelendiğinde, icra takibi yapıldıktan sonra açılacak olan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yoluyla takibin durdurulmasına karar verilemeyeceği ancak icra veznesine yatan paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde tedbir kararı verilebileceği, talep eden vekilinin iddiaları ciddi bulunduğundan ihtiyati tedbir talebinin İİK 72/3 maddesi hükmü çerçevesinde kabulüne, bu hüküm gereğince talep eden tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasındaki takibe konu borcun tamamının icra veznesine yatırılması halinde bu paranın karşı taraf alacaklıya ödenmemesi hususunda takdiren asıl alacak miktarının %20’i oranında teminat yatırılması durumunda ihtiyati tedbir konulmasına…” karar verildiği gerekçesiyle; İİK’nun 72/3. maddesi uyarınca talebin kısmen kabulü ile alacaklıya yapılacak ödeme hariç başlamış olan icra takibini tamamen durdurmak ve icra dosyasınca konulan hacizlerin kaldırılmak mümkün olmadığından icra takibinin tedbiren tamamen durdurulması yönündeki talep kısmının reddine, ancak çoğun içinde az da vardır ilkesi gereğince İİK’nun 72/3. Maddesi gereğince takip miktarının %20’si oranında teminat mukabilinde İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası için icra veznesine yatırılan paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle: Dava dilekçesinde ayrıntılı olarak dava konusu takibin usul ve yasaya aykırı olduğunun açıklandığını, müvekkilinin kamuya yararlı bir birlik olup takibin durdurulmaması halinde sadece müvekkili değil birçok kişinin telafisi mümkün olmayan zararlarla karşı karşıya kalacağını, bu nedenlerle teminatsız olarak takibin durdurulması gerektiğini, Müvekkili şirketin imza sirkülerine göre çift imza ile temsil ve ilzam edileceği belirtildiğinden söz konusu bononun birlik adına borçlandırıcı bir geçerliliği bulunmadığını, … ise imzayı birliğe istinaden birlik kaşesinin üzerine attığını, davalı taraf ile şahsi bir ticari ilişki içerisinde olmadığını, kefilliğe ilişkin bonodaki yazıların müvekkiline ait olmadığını, birliğin de davalıya borcu olmadığından her iki müvekkili açısından da davanın kabulü gerektiğini, Davalı tarafın edimlerini yerine getirmemesine rağmen alacaklı olduğunu iddia ettiğini, kaldı ki söz konusu bononun teminat olarak verildiğini ve sözleşmede açıkça ödeme taahhüdünün yerine getirilmemesi durumunda kullanabileceğinin belirtildiğini, alacağın şarta bağlı olduğunu, ticari defterlerin incelenmesi durumunda borçlu olmadıkları tespitinin yapılacağını, İlk derece mahkemesince takibin durdurulması taleplerinin kabul edilmeyerek %20 teminat mukabilinde icra veznesine yatırılan paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde verilen tedbir kararının müvekkillerini zarara uğratacağını ve kabulünün mümkün olmadığını, İİK’nın 72/3 maddesi gereği verilecek olan teminat oranının hem davacı hem davalı taraf gözetilerek belirlenmesi gerektiğini, müvekkillerinin haksız ve kötü niyetli olarak başlatılan takip neticesinde kendilerinden mahkemece de talep edilen yüksek teminat oranını karşılayamayacakları için haklı olmalarına rağmen büyük mağduriyet yaşayacaklarını belirterek, Yukarıda açıklanan nedenlerle İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/473 esas sayılı dosyasında verilen ihtiyati tedbir talebinin reddine yönelik kararının kaldırılmasına ve talepleri gibi karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, İİK 72/3 maddesi uyarınca takibe konu bonodan ötürü borçlu olunmadığının tespiti istemine (menfi tespit) ilişkindir. Dava içinde talep edilen ihtiyati tedbir isteminin mahkemece yazılı gerekçe ile kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı davacılar vekilince istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmıştır. İstinaf incelemesi HMK 355 maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Dava konusu takibin bonoya dayalı olarak yapıldığı, davanın da icra takibinden sonra açıldığı anlaşılmakla, davacılar vekilinin ihtiyati tedbir isteminin İİK 72/3 maddesi uyarınca değerlendirilerek karar verilmesinde yasa ve usule aykırılık yoktur. Ayrıca İİK 72/3 maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında icra veznesine girecek paranın takip alacaklısına ödenmemesi yönünde verilecek tedbir kararının % 15 oranından az olmamak üzere belirlenecek teminat karşılığı verilebileceği düzenlendiğinden, davacılar vekilinin % 20 oranıyla teminat belirlenmesinin doğru olmadığı yönündeki istinaf nedeni de yerinde değildir. İlk derece mahkemesi karar ve gerekçesinde isabetsizlik bulunmadığından, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacılar tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Davacılar tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. ve 391/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 24/12/2020