Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1940
KARAR NO: 2023/1904
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 29.01.2020
NUMARASI: 2019/612 Esas – 2020/37 Karar
DAVA: İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davalılar ile müvekkili banka arasında imzalanan 25/07/2012, 27/10/20121 tarihli GKS ve Teminat sözleşmemelerine istinaden davalılara Taksitli Ticari kredi ve Ticari Araç Kredisi kullandırıldığını ayrıca … Kart tahsis edildiğini, davalıların bu kredilerden kaynaklanan borçlarını ödemediklerini, dava konusunun krediden kaynaklanan alacağa ilişkin olduğunu bu nedenle alacağın tahsili amaçlı asıl borçlu ve kefile tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla rehin takibi ve ilamsız takip başlatıldığını, tüketici kredilerinde asıl borçluya başvurmadan kefil hakkında dava açılması veya takip yapılmasının mümkün olmadığını, kredi için rehin verildi ise öncelikle rehnin paraya çevrilmesinin zorunlu olduğunu, sonuç olarak asıl borçlu hakkında yapılan takibin aciz vesikasına bağlanmadan ve rehin paraya çevrilmeden kefil hakkında icra takibi yapılmasının mümkün olmadığını ancak borçlu şirketin ticari kredi kullandığını ve diğer davalı …’ın da müteselsil kefil sıfatıyla sözleşmeyi imzaladığını, müteselsil kefalette alacaklının doğrudan doğruya asıl borçluya başvurmaksızın kefil aleyhine takibe geçmesinin mümkün olduğunu, müteselsil kefaletin alacaklıya tanıdığı imkanlar doğrultusunda konu alacağın tahsili amacıyla asıl borçlu şirket aleyhine tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapıldığını, müteselsil kefil olan … için ise İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasıyla ilamsız takip başlatıldığını, yasa gereği hem asıl borçlu hem de kefile karşı İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile başlatılan takibe borçluların itiraz ettiklerini, ilamsız takipte davalı kefilden alacağın tamamının, davaı şirketten ise yalnızca iade edilmeyen 10 adet çekin garanti tutarının talep edildiğini, davalıların iddia ettikleri gibi mükerrer bir takibin söz konusu olmadığını, davalı borçlu şirketin aleyhine açılan İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı menkul rehninin paraya çevrilmesi yolu ile takibe, davalı kefilin de aleyhine başlatılan İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takibe itirazda bulunmaları ile takiplerin durduğunu, takipten önce yapılan ödemelerin sehven alacak miktarından düşürülmediğini, yine faiz oranının da sehven yanlış belirtildiğini, dava değerinin ödemelerin düşülmesi ile belirlendiğini, takipten sonra da kısmi bir ödeme yapıldığını, borçluların itirazlarının haksız ve dayanaksız olduğunu beyanla itirazların iptaline, takiplerin devamına, davalıların alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeleri ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, savunmasında özetle; müvekkillerinin davacı tarafça yapılan ve takip ile talep edilen miktarda davacıya borçlarının olmadığını, davacı bankaya çeşitli dönemlere ödeme yaptıklarını, taraflar arasındaki borç ve alacak durumunun belli olduğunu, yapılan ödemelerin de belli olduğunu, bu belli olan alacak ve ödemelere rağmen fazladan talep edilen alacakların haksız olduğunu, taraflarında bulunan ödeme makbuz fotokopisi ve cari hesap ekstresine göre müvekkili … Araçlarının davacıya ödeme emrinde yazılı miktarda bir borcunun bulunmadığını, taraflar arasındaki sözleşme gereği ödenmesi gereken borcun bir kısmının müvekkili tarafından ödendiğini, bu konudaki tüm yasal ve cezai başvuru haklarının saklı olduğunu, cari hesap ekstrelerine göre alacak miktarının da belli olduğunu, ödeme emrinde gösterilen faiz miktarının da fahiş olduğunu, yıllık %94,5 yıllık temerrüt fazininin işletilmesi ve %5 gider vergisinin talep edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, keza aynı borçtan dolayı İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı ilamsız takip dosyasından da ödeme emri gönderildiğini, bu hususa da ayrıca itiraz ettiklerini beyanla davanın reddine, borcu olmayan bir miktarın icra takibi ile talep edilmesi nedeniyle davacının %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödemesine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Dosya Mahkememize gönderilmekle taraflara duruşma gün ve saatini bildirir davetiye tebliğ edilmiş, 29/01/2020 tarihli duruşmaya her iki taraf vekili katılarak sözlü yargılama aşamasına geçilmesini talep etmiş olduklarından, aynı duruşmada tahkikat aşamasının tamamlandığı bildirilerek sözlü yargılamaya geçilmiş ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporu doğrultusunda davacının, dava dilekçesi ile talep edilen miktarda alacaklı olduğu anlaşıldığı… ” gerekçesiyle, davanın kabulüne; davalıların İstanbul … İcra Dairesinin … Esas sayılı takip dosyasında itirazlarının kredi kartı hesabından kaynaklanan asıl alacak 5.524,32 TL, işlemiş faiz 524,00 TL ve %5 BSMV 26,20 TL; taksitli ticari kredi – ticari araç kredisi ve çek hamiline ödenen miktardan kaynaklanan asıl alacak 25.719,79 TL, işlemiş faiz 1.091,03 TL ve %5 BSMV 54,55 TL yönünden iptali ile takibin kredi kartı alacağı yönünden asıl alacak 5.524,32 TL üzerinden takip tarihinden itibaren işleyecek Merkez bankası tarafından 3’er aylık dönemler için belirlenecek faiz oranları ve fazini %5 BSMV’si, krediler yönünden asıl alacak 25.719,79 TL üzerinden takip tarihinden itibaren işleyecek %36,36 TL faiz oranı ile fazin %5 BSMV’si ile devamına, takipten sonra yapılan 1.035,43 TL ödemenin infazda nazara alınmasına, gayrinakdi çek kredisi yönünden davalıların itirazının iptali ile 10.000,00 TL çek bedelinin davacı nezdinde faiz getirmeyen bir hesapta bloke edilmesine, ödenmesi halinde takibin çek bedelleri yönünden ödeme tarihinden itibaren işleyecek %36,36 faiz oranı ve faizin %5 BSMV’si üzerinden devamına, hüküm altına alınan alacak üzerinden hesaplanan 8.677,97 TL icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalılar vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalılar vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkili adına sunmuş oldukları cevap dilekçesinde ve mahkeme aşamalarında da belirtmiş oldukları üzere, müvekkili ile davacı arasında hesap mutabakatı yapılmadığını, dolayısıyla davacı tarafın icra takibi ile talep etmiş olduğu miktarda müvekkilinin davacı tarafa borcu olmadığını, müvekkilinin davacı bankaya çeşitli dönemlerde belli miktarlarda ödemeler yaptığını, bütün bu ödemeler ve makbuz dikkate alınmadan müvekkilinden fazla miktarda para talep edildiğini, zaten dava safahatında (bozma öncesinde) gelen bilirkişi raporları da hem icra takibine yapmış oldukları itirazı hem de dava celselerinde yapmış oldukları savunmaları kanıtlar nitelikte olduğunu, Davacı taraf olan banka ile müvekkili arasında 25.07.2012 tarihli 500.000-TL ve 27.10.2012 tarihli 100.000-TL bedelli iki adet kredi sözleşmesi mevcut olduğunu, ancak bu kredilere ilişkin bankaya yapılan ödemeler dikkate alınmadığını, ayrıca ödeme emrinde; kredi dışı kredi kartı bedeli, çek yasal bedelleri de takibe dahil edildiğini, bu durumu kabul etmelerinin mümkün olmadığını, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, banka kredi alacaklarının tahsili amacıyla başlatılmış olan ilamsız icra takiplerine vaki itirazların İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali ve icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İlk derece mahkemesince kredi sözleşmeleri, kat ihtarları ile tebliğ şerhleri ile banka kayıtlarında yaptırılan inceleme ile bilirkişi kök ve itirazları gidermek üzere ek rapor alındığı, alınan rapor içerikleri ışığında; davacı banka ile davalı asıl borçlu … Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. arasında 25/07/2012 tarihli 500.000,00 TL bedelli, 27/10/2011 tarihli 100.000,00 TL bedelli genel kredi sözleşmelerinin imzalandığını, diğer davalının her iki sözleşmeyi de müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzaladığı, davacının hesabı kat ederek davalılara Noter ihtarnamesi gönderdiği, davalı şirkete 24/12/2012 tarihinde tebliğ edildiği ve verilen 24 saatlik süre sonu olan 26/12/2012 tarihi itibariyle temerrüdün gerçekleştiği, diğer davalıya ise 13/06/2013 tarihinde tebliğ edildiği ve bu davalı yönünden temerrüdün 15/06/2013 tarihinde gerçekleştiği tespitleri ile davacı tarafça takip tarihi itibariyle talep edilebilecek alacak miktarları hesaplanmıştır. Banka kredi alacaklarının talep edilmesi için davalı kredi borçlusuyla hesap mutabakatı yapma zorunluluğu bulunmamakla davlılar vekilinin bu yöndeki istinafı yerinde değildir. Yine bilirkişi rapor içeriğindeki hesaplamalarda davalı ödemeleri dikkate alınarak hesaplama yapıldığı, yapılan ve hesaplamada dikkate alınan başkaca ödemeler bulunduğu hususunun davalılarca kanıtlanmadığı dikkate alındığında, davalılar vekilinin yapılan ödemelerin dikkate alınmadığı, yapılan ödemeler kapsamında borcun bulunmadığı yönündeki istinafı da yerinde görülmemiştir. Yargılama aşamasında mahkemece davacı yana takipteki asıl alacak tutarı hususunda izahatta bulunması için süre verilmiş, davacı vekilinin bu yöndeki ara karar doğrultusunda davada harca esas değer olarak gösterilen tutar içinde taksitli kredi hesap alacağı, ticari araç kredi alacağı ve bussiness karttan kaynaklı kredi alacaklarının talebine ilişkin olduğu belirtilmiş olup, davalılar vekilinin ödeme emrinde kredi dışı kredi kartı bedeli, çek depo bedellerinin takip konusu alacak içinde talep edilmesinin doğru olmadığı yönündeki istinafı da yerinde değildir. Davalılar vekilinin istinaf başvuru nedenleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucu, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine, 2-Davalılar tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin karar harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 2.222,97 TL nispi istinaf karar harcının davalılardan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-Davalılar tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 23.11.2023