Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1936
KARAR NO: 2023/1809
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 16.07.2020
NUMARASI: 2018/1200 Esas – 2020/353 Karar
DAVA: Alacak
Taraflar arasındaki alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin taşımacılık işiyle uğraştığını, 05/07/2017 … marka 2016 model … plaka numaralı aracı taşımacılık işi için satın aldığını, 6 ay sonra araçta arıza nedeniyle bilyelerinin değiştiğini, aracın frenlerinin kilitlendiğini, aracın satın alınmasından bu yana iki kez aküsünün değiştirildiğini bu nedenle müvekkilinin de yolda kaldığını, aracın etblue sisteminin arızalanması nedeniyle aracın eksozlarının tıkandığını ve müvekkilinin aracı çalıştıramadığını, yenilenmesine rağmende aynı arızanın yeniden olduğunu, ABS sisteminde de arızanın meydana geldiğini, aracın yolcu taşımacılığında kullanıldığını ve sürekli arızalanması nedeniyle yolcuların can güvenliği açısından tehlike yarattığını, müvekkilinin ayıplı araçta sürekli arızanın meydana gelmesinden dolayı kazanç kaybına da uğradığını, öncelikle aracın yenisiyle değiştirilmesini, değişim olmadığı takdirde aracın fatura bedeli olan 166.000,00-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili, savunmasında özetle; dava dilekçesindeki iddiaların gerçek dışı olduğunu, davadaki talebin garanti şartlarına, kanuna ve yerleşmiş Yargıtay İçtihatları’na aykırı olduğunu, araçta bilye dağılmasının aracın normal ağırlığını aşacak şekilde fazla yolcu taşınması ve araca uygun olmayan kalitesiz balata kullanılmasından kaynaklanabileceğini, fren ısınmasının kullanıcı hatalarından kaynaklanabileceğini, akünün kullanım şekline göre ömrünün değişeceğini ve araçta bulunan güvenlik kamerası, aracın sürekli çalışması gerektiğinden güvenlik kamerasının fazla elektrik çekmesi sebebiyle ve araca takılan ek donanımlarında akünün ömrünü kısaltabileceğini, akü ayıplı olarak nitelendirilemeyeceğini, adblue arızasının da kullanıcı hatasından kaynaklandığını, ABS sistem arızanında frenlerin aşırı ısınmasından kaynaklı olacağını ve kullanıcı hatası olduğunu, araçta meydana gelen arızaların garanti kapsamında olmamasına rağmen tüm arızaların giderildiğini, ayıp ihbarının süresinde yapılmadığını, müvekkilinin davaya konu aracın üreticisi değil sadece ithalatçısı olduğunu, davaya konu aracı müvekkili …’nun satmağını, davaya konu araçta üretimden kaynaklanan bir ayıp bulunmadığını, davanın reddine, yargılama gideri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Mahkememizce tarafların bildirmiş oldukları delil ve belgeler toplanmış, akabinde makine mühendisi ve sorumluluk uzmanı bilirkişilerden oluşan heyetten rapor aldırılmıştır. Dosyaya sunulan 03/06/2019 tarihli bilirkişi heyeti raporu ve tarafların itirazı üzerine aldırılan 10/02/2020 tarihli ek rapor uyarınca; dosyaya sunulan iş emri kabul formlarına göre dava konusu olan ve davacıya ait … plaka sayılı 2016 model … marka minibüsün 18/05/2017 tarihinde trafiğe çıktığı, 1,5 yıllık süre içinde periyodik bakımlar hariç aracın 17 kez servise geldiği, davacı tarafın servise bildirdiği şikayetlerin (el freni tutmuyor, fren balatası sorunu, ABS-ASR çalışmıyor ve benzeri) aracın yolcu taşıyan minibüs olarak kullanılması, sürekli dur kalk yapması ve istiap haddinin üzerinde yolcu taşıma ihtimali birlikte değerlendirildiğinde imalat hatasından kaynaklanmadığı, kullanım hatasından ve kullanım yoğunluğundan kaynaklandığı anlaşılmıştır.Yukarıda özetlenen bilirkişi raporları ve dosyaya sunulan ve celp olan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacının satın aldıktan sonra kullanıma bağlı olarak gelişen araç arızalarının imalat hatasından kaynaklanmayıp, aracın aşırı kullanımına ve kullanım amacına (yolcu taşımacılığı) bağlı olarak gelişen zaman zaman da orjinal parça kullanılmamasına dayalı arızalar olduğunun anlaşıldığı, buna göre aracın ayıplı olduğunun kabulünün mümkün olmadığı ve açıklanan durumda davalıların sorumluluklarının bulunmadığı ” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkilinin, Mersin-Mezitli arasında yolcu taşımacılığı yaptığını, 05.07.2017 tarihinde davalı … Tic. Ltd. Şti.’den … marka 2016 model yolcu taşımacılığı için üretilmiş minibüsü bu işi ifa etmek için satın aldığını, müvekkilinin yolcu taşımak için satın aldığı davaya konu … plakalı, 2016 model, … marka minibüs, ilk olarak trafiğe çıktığı 18/05/2017 tarihinden 2 ay sonra 21/07/2017 tarihinde ve 18793 km de başlamak üzere yaklaşık 1.5 yılda periyodik bakımlar hariç 17 kez arıza nedeni ile servise gittiğini, aracın 3 kez el freninin tutmaması, 7 kez fren balatası değiştirilmesi, 2 kez ABS, ASR ve …’in çalışmaması nedeniyle, 5 kez de diğer arızalar nedeni ile servise gittiğini, müvekkilinin aracını sürekli arıza yapması nedeniyle servise götürmek zorunda kaldığını ve kazanç kaybına uğradığını, daha fazla kazanç kaybına uğramamak ve taşıdığı yolcuların can güvenliğini düşünerek aracın ayıplı olması nedeniyle öncelikle aracın yenisi ile değiştirilmesini, değişim olmadığı takdirde aracın bedelinin ödenmesini davalılardan talep ettiğini, davalıların seçimlik haklardan herhangi birini kabul etmediklerini, bunun üzerine dava açma zarureti hasıl olduğunu, yapılan yargılama sonunda mahkemenin 03/06/2019 tarihli bilirkişi raporu ile 10/02/2020 tarihli ek bilirkişi raporunu karara esas alarak davanın reddine karar verdiğini, Karara esas alınan bilirkişi raporlarının denetime elverişli olmayıp hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, bilirkişilerin kök rapora karşı sunmuş oldukları itirazlara hiç değinmediklerini, dosyaya taraflı bir şekilde yaklaşarak sanki davalı vekili gibi rapor düzenlediklerini, müvekkilinin aracı dolmuş olarak kullanmak üzere satın aldığını, davalı taraf da bu aracı dolmuş olarak kullanmak üzere sattığını, dolmuş olarak kullanılan bir aracın sürekli gel-git yapması nedeniyle kısa zamanda çok kilometre yapması ve sık sık dur-kalk yapması gayet normal olduğunu, müvekkilinin aracı sürekli arıza yaptığı için aracını kullanması gerektiği gibi de kullanamadığını, aracın sık sık serviste kaldığını, ayrıca aracı kullanan şoförün tecrübeli olup benzer bir çok araç kullandığını, sürekli olarak kullanım hatası yapacak tecrübesizlikte olmadığını, tüm bu hususların ve itirazların bilirkişiler tarafından göz ardı edildiğini, Davalı … San. Ve Tic. A.Ş. tarafından üretilen … marka minibüsün, yolcu taşıma amacıyla üretildiğini, müvekkilinin de … plakalı aracını Mersin ili ile Mezitli ilçesi arasında yolcu taşımacılığında kullandığını, Mersin- Mezitli arasında yolcu taşımacılığı yapan bir minibüsün koltuk sayısı kadar (istiap haddi sınırları içinde) yolcu taşımakta ve oldukça az dur-kalk yaptığını, bu sebeplerle şehir içi hatlarda, hatlı dolmuş- minibüs olarak kullanılmak üzere üretilmiş bir minibüsün fazla yolcu taşıması ve sürekli dur- kalk yapması nedeni ile alındığı günden 1,5 ay sonrasından itibaren sürekli arıza vermeye başlamasının açıklanabilir bir tarafı olmadığını, kaldı ki müvekkilinin aracını Mersin- Mezitli hattında çalıştırması nedeni ile de istiap haddinden fazla yolcu taşıması ve normalden fazla bir şekilde dur-kalk yapmasının da söz konusu olmadığını, Müvekkilinin, davalılardan aldığı dava konusu … plakalı araç ve aynı tarihlerde Mersin- Mezitli hattında çalışmak için davalılardan alınan aynı marka ve model araçların bir çoğunun benzer arızaları verdiğini, hatta bunlardan bir tanesinin de … plakalı aracı olduğunu, Mersin ilinde ki yetkili … servislerine (…San ve Tic. Ltd. Şti. den) sorulduğunda 2016 model,…. marka minibüslerin, trafiğe çıktıktan kısa süre içerisinde benzer arızalar verdiği tespit edilebileceğine ilişkin taleplerinin mahkemece değerlendirmediğini, eğer bu durum tespit edilseydi davalı … San. Ve Tic. A.Ş. tarafından üretilen 2016 model, … marka minibüslerinin bu üretim serisinde hata olduğunun anlaşılacağını, Bu nedenlerle mahkemenin “aracın yolcu minibüsü olarak kullanılması, sürekli dur kalk yapması ve yolcu taşımacılığı nedeniyle istiap haddinin üzerinde yolcu taşıma ihtimali birlikte değerlendirildiğinde, davacının şikayet ettiği hususların imalattan kaynaklanmadığı” şeklindeki gerekçesine katılmalarının mümkün olmadığını, zaten aracın şehir içi hatlarda yolcu taşımak için üretildiğini, şehir içi hatlı minibüs olarak çalıştırılan bir minibüsün, elbetteki yoğun yolcu taşımacılığına ve dur- kalk yapmaya uygun olması gerektiğini, kaldı ki müvekkilinin aracını Mersin- Mezitli arası yolcu taşımacılığında kullanıldığından İstanbul- Ankara gibi büyük şehirlere kıyasla daha az yolcu taşımakta ve daha az dur- kalk yaptığını, ayrıca bedelde yapılacak indirime ilişkin alınan bilirkişi raporunda bilirkişi, bedelde indirim meblağı olarak öngörülen 30.000,00 TL yi nasıl tespit ettiğini, hangi kriterleri uygulayarak bu rakamı takdir ettiğini açıklamadığını, Somut olayın özellikleri değerlendirildiğinde, yapılması gereken indirim miktarının daha yüksek olması gerektiğini, müvekkilinin dava konusu olan bu aracı satın alması nedeni ile hem ayıplı bir araca sahip olmuş hem de aracın tamirde geçen günlerde aracın çalışamaması nedeni ile gelir kaybına uğradığını, müvekkilinin, aracının 1,5 yılda 17 kez tamire gitmesi ve aracın yapmış olduğu arızaların tamir süresi, müvekkilin aracının yolda kalması nedeni ile yolcuların ve müvekkilinin uğramış olduğu mağduriyet, müvekkilinin aracının sürekli arıza yapması, yolda kalması nedeni ile sarsılan itibarı değerlendirildiğinde takdir edilen 30.000 TL indirim miktarı çok az olduğunu, bu nedenle daha yüksek bir meblağ üzerinden bedelde indirim yapılmasına karar verilmesi gerektiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, satım konusu aracın ayıplı olduğu iddiasıyla ayıplı aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesine, bunun mümkün olmaması halinde ise araç için ödenmiş olan bedelin iadesine karar verilmesi talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş, karara karşı yasal sürede davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davacı, davalı … Şirketi’nden 05/07/2017 tarihinde 2016 model … marka minibüsü taşımacılık faaliyeti için satın aldığını, 6 ay sonra araçta arızalar meydana gelmeye başladığını, yetkili serviste değişik tarihlerde onarım gördüğünü, son olarak ABS uyarı sensörünün yanması nedeniyle yetkili servise gittiğinde garanti kapsamı dışında kaldığından bahisle arızanın giderilmediğini, araçta sık sık arıza meydana gelmesi nedeniyle aracın ayıplı olduğunu bu nedenle öncelikle aracın yenisi ile değiştirilmesini, değişim olmadığı takdirde araca ödenen bedelin faizi ile tahsilini talep etmiştir.İlk derece mahkemesince tarafların bildirmiş oldukları delil ve belgeler toplanmış, özellikle araca ilişkin servis kayıtları dosyaya kazandırılarak, konusunda uzman makine mühendisinin de bulunduğu bilirkişi kurulundan rapor alınmıştır. Sunulan bilirkişi kök ve ek rapor içeriğinden, servis raporları ve iş emri kabul formlarına göre davacı tarafın servise bildirdiği şikayetlerin (el freni tutmuyor, fren balatası sorunu, ABS-ASR çalışmıyor ve benzeri) aracın yolcu taşıyan minibüs olarak kullanılması, sürekli dur kalk yapması ve istiap haddinin üzerinde yolcu taşıma ihtimali birlikte değerlendirildiğinde imalat hatasından kaynaklanmadığı, kullanım hatasından ve kullanım yoğunluğundan kaynaklandığı sonucuna varılmıştır. Buna göre davacının satın aldıktan sonra kullanıma bağlı olarak gelişen araç arızalarının imalat hatasından kaynaklanmayıp, aracın aşırı kullanımına ve kullanım amacına (yolcu taşımacılığı) bağlı olarak gelişen zaman zaman da orjinal parça kullanılmamasına dayalı arızalar olduğunun tespiti ile kurulan hüküm isabetli olup, aksi yöndeki davacı vekili istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. HMK’nın 282. maddesi uyarınca hâkim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer deliller ile birlikte serbestçe değerlendirir. Buna göre, bilirkişi raporları takdiri delil niteliğinde olup somut olayda, Dairemizce de hüküm kurmaya elverişli bulunan bilirkişi kök ve taraf itirazlarını gidermek üzere alının ek rapor mahkemece diğer delillerle birlikte değerlendirilerek yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiş ve davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf sebeplerinin reddi gerekmiştir. İlk derece mahkemesinin 02.07.2019 tarihli oturum 4 nolu ara kararında karara bağladığı üzere, benzer araçların arızaları kapsamında araştırma yapılmaması esasa etkili görülmediğinden, davacı vekilinin bu yönde eksik delil toplandığı yönündeki iddiası da yerinde görülmemiştir.İlk derce mahkemesince dava konusu araçta ayıp bulunmadığı, buna göre davalıların ayıp nedeniyle sorumlu görülemeyeceği sonucuyla hüküm kurulduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin alınan bilirkişi raporlarındaki bedel indirim değerlendirmelerinin yerinde olmadığı yönündeki istinaf nedeninin sonuca etkili olmadığı ise tartışmasızdır. Davacı vekilinin istinaf başvuru nedenleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucu, ilk derece mahkemesi karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1.b1 maddesi uyarınca reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin karar harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 215,45 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 09.11.2023