Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1934
KARAR NO: 2023/1582
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 29.09.2020
NUMARASI: 2019/268 Esas – 2020/417 Karar
DAVA: İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davacı şirket ile davalı arasında 29.03.2018 tarihinde, 35.990,00 USD bedelli satış sözleşmesi imzalandığını, ancak jeneratör satış bedeli bakiyesi olan 6.523,67 USD davalı şirket tarafından tüm ihtarlara rağmen ödenmediğini, bunun üzerine davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından icra takibine geçildiğini, borçlunun takibe haksız ve kötü niyetli olarak itiraz etmiş olup ve takip durduğunu, borçlunun itirazları haksız ve mesnetsiz olduğunu, Neticeten açıklanan nedenlerle itirazın iptaline ve takibin devamına, borçlu aleyhine %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine yargılama giderleri vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir. Davalı vekili, savunmasında özetle; davacı ile davalı arasında yapılan 29.03.2018 tarihli sözleşme çerçevesinde, davalı davacıdan bir adet … marka/model jeneratörün 35.990 USD mukabilinde satımı hususunda anlaştığını, davacı söz konusu satıma ilişkin 6.523,67 USD bedelin ödenmediği iddiasıyla davacı hakkında icra takibi başladığını, taraflar arasında kararlaştırılan satış bedelinin 7.500 USD lik kısmı nakit olarak sözleşme sırasında davacıya ödendiğini, davalı kalan 28.490 USD’ye karşılık ise dolar kuru 1USD=4TL kabul edilerek, davacıya 02.07.2018 ve 02.08.2018 tarihli 56.980 TL tutarlı iki adet çek verildiğini, yapılan anlaşmaya ve sözleşmeye uygun olarak iş bu borç tüm fer’ ileri ile birlikte eksiksiz olarak davacı tarafa ödendiğini, ödenmiş olan borca istinaden yapılan icra takibine davacımızın itirazı haklı olduğunu, takibinde haksız ve kötüniyetli olduğu aşikar olan davacı mesnetsiz davasının reddi ile % 20 ‘den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Davacı ile davalı arasında ticari ilişki bulunduğu, davacı taraf ile davalı arasında akdedilen 29.03.2018 tarihli sözleşme çerçevesinde, davalı taraf davacı yandan bir adet … Dizel marka/model jeneratörün 35.990,00 USD mukabilinde satımı hususunda anlaşmış oldukları, ilgili sözleşmede davacı ve davalı yanın kaşelerinin ve davalı şirketin imzasının yer aldığı, davacı yan tarafından davalı yana 09.04.2018 tarihli 144.000,00 TL tutarlı fatura düzenlenmiş olduğu, davacı yan tarafından davalı adına düzenlenen fatura bedelinden, davalı yan tarafından davacı yana yapılan ödeme tutarları düşüldüğünde davacı yanın davalı yandan TL Bakiyesi olarak alacağının bulunmadığı, ancak taraflar arasındaki uyuşmazlığın kur farkından dolayı davacının davalıdan alacak talebinde bulunup bulunamayacağından kaynaklandığı, davalı taraf ödemelerini çek ile yaptığından dolayı Yargıtay içtihatlarına göre kur farkının istenemeyeceği yönünde itirazda bulunmuşsa da taraflar arasında düzenlenen Sözleşmenin 3.7 Döviz Kuru Maddesinde : “Bir Amerikan doları kuru 4,00 TL/DörtTürklirası olacağı tahmin edilerek, tahmini kurlara göre yukarıdaki Türk Lirası çek/senet bedelleri hesap edilmiştir. Satış bedeli, 3.5 maddede gösterilen Amerikan doları cinsindendir. 3.6 maddede gösterilen TL Tutarlar, hiçbir şekilde satış bedelinin Türk Lirasına dönüştürüldüğü anlamına gelemez. Çek/senet bedelleri; her bir çekin/senedin ödeme günündeki TCMB efektif satış kuru esas alınarak, her bir çek/senet için Amerikan Doları cinsinden çevrilir ve 3.5 maddede gösterilen Amerikan Doları cinsinden satış bedelinden mahsup edilir. Son ödemeden sonra Satıcı tarafından yapılacak hesaplama sonucu Alıcı/Satıcı borçlu çıktığı takdirde, her bir çekin ödeme gününde doğan fark 3 (üç) gün içinde, ayrıca bir ihbar ya da ihtara gerek olmaksızın Satıcı’ya/Alıcı’ya nakden ve defaten ödemek zorundadır. Ödemediği takdirde, ödemediği tutar kadar bir miktarı ayrıca ceza-i şart olarak ödemeyi gayrikabil-i rücu olarak beyan, kabul ve taahhüt eder. Satış bedeli Amerikan Doları cinsinden olduğundan, Türk Lirası ödeme yapılması halinde aradaki kur farkı olduğu Alıcı tarafından öne sürülemez” düzenlemesinin açık olduğu, sözleşme serbestisi ilkesi gereğince tarafların söz konusu düzenlemeyle bağlı oldukları ve tarafların sözleşmedeki imzaya ilişkin bir itirazının bulunmadığı anlaşıldığından, çek/senet bedellerinin ödeme günündeki TCMB efektif satış kuru esas alınarak USD cinsinden çevrileceği ve eksik kalan kısım yönünden davalının ödemesi gerektiğinin kararlaştırıldığı anlaşıldığından Mahkememizce davacının kur farkından kaynaklanan alacağını talep edebileceği kabul edilerek; düzenlenen uzman bilirkişi raporunun da mahkememizce dosya kapsamına uygun ve denetime elverişli bulunması nedeniyle davacı tarafın davalıdan takip tarihi (18.10.2018) itibariyle davalı yandan 37.193,39 TL Asıl 810,61 TL işlemiş faiz olmak üzere toplamda 38.004,00 TL alacaklı olduğu, davacının dava dilekçesi ile 37.193,39 TL asıl alacak talebinde bulunduğu ve dava değeri olarak 37.193,39 TL bildirdiği anlaşıldığından taleple bağlı kalınarak davacının davalıdan 37.193,39 TL alacağının bulunduğu tespit edilmiştir. Davacı tarafın başlattığı davacı tarafın başlattığı İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasında borçlu davalı tarafından 37.193,39-TL asıl alacağa yönelik yapılan itirazın iptaline, takibin takip talebindeki şartlarla kaldığı yerden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, ayrıca alacağın likit olması nedeniyle takibe haksız itiraz eden borçlu davalı aleyhine hükmolunan asıl alacağın %20’si (7.438,67TL) oranında icra inkar tazminatı yüklenmesine… ” gerekçesiyle, davanın kabulü ile davacı tarafın başlattığı İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasında borçlu davalı tarafından 37.193,39-TL asıl alacağa yönelik yapılan itirazın iptaline, bu tutar üzerinden takibin takip talebindeki şartlarla kaldığı yerden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, hükmolunan asıl alacağın %20’si (7.438,67-TL) oranında icra inkar tazminatının borçlu davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Taraflar arasında imzalanan 29.03.2018 tarihli sözleşme uyarıca satıma konu jeneratörün bedeli 35.990 USD olarak belirlendiğini, yine sözleşme uyarınca USD – 4 TL olarak kabul edildiğini, müvekkilinin kararlaştırılan satış bedelinin 7.500 USD lik kısmını sözleşme sırasında davacıya ödediğini, kalan 28.490 USD’ye karşılık ise kabul edilen USD kuru üzerinden davacıya 02.07.2018 ve 02.08.2018 tarihli 56.980TL tutarlı iki adet çek verdiğini, yapılan anlaşmaya ve sözleşmeye uygun olarak işbu borç, tüm fer’ileri ilc birlikte eksiksiz olarak alacaklı tarafa ödendiğini, Yargılama sırasında davacı tarafın ticari defterlerinde yapılan incelemede davalı yandan alacağının olmadığı bakiyenin sıfır olduğu hususu bilirkişi raporu ile de tespit edildiğini, öncelikle tarafların tacir olduğu ve tüm ticari işlemlerinin defterlerinde kayıtlı olmasının zorunlu olduğu gözetildiğinde, kendi ticari defterlerinde dahi alacaklı olduğu gözükmeyen davacının, müvekkili davalıdan kur farkı nedeniyle alacak talebinde bulunamayacağının kuşkusuz olduğunu, Taraflar arasında imzalanan sözleşmede alım satım akdinin USD cinsinden olduğu ve ödemelerin TL üzerinden yapılmış olmasının bedelin Türk Lirasıtla dönüştürüldüğü anlamına gelmeyeceğinin kararlaştırıldığını, bu durumda kural olarak kur farkı istenebilmesi mümkün ise de somut olayda dava konusu mal bedeline karşılık TL üzerinden düzenlenen çeklerin verildiğini, çekin bir ödeme vasıtası olup ibrazında tahsil imkanı bulunduğundan verildiği andaki döviz satış kuru üzerinden hesap cdilerek çek bedelinin taraflarça kararlaştırıldığının ve döviz üzerinden çek düzenlenmesi mümkün iken TL olarak çek alan davacı artık kur farkı isleyemeyeceğini, Yargıtay yerleşik ictihatları bu yönde olup ilişkili yargıtay kararlarının ekte olduğunu, (Ek-Y.19. HD, 2016/6067 E, 2017/842 K, Y.19. HD. 2017/3234 E, 2019/1778 K,) Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, taraflar arasındaki jeneratör alım- satım ilişkisi kapsamında bakiye alacağın tahsili için başlatılan ilamsız takibe vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir. İlk derce mahkemesince yapılan yargılama sonucu yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verildiği, karara karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmaktadır. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Taraflar arasında 29.03.2018 tarihli sözleşme ile jeneratör alım- satımının kararlaştırıldığı, davacı tarafından satım konusu jeneratörün davalıya teslim edildiği ihtilafsızdır. Davacı davalı ödemelerinden sonra 6.523,67 USD alacağının bulunduğunu ileri sürerek bu alacağın tahsili için 37.193,39 TL asıl alacağın ve 843,47 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 38.036,86 TL nin tahsili için icra takibi başlatmış, davalı ise sözleşme uyarınca dolar kurunun 4 TL olarak belirlendiğini, davacıya sözleşme sırasında 7.500 USD nakit, kalan 28.490 USD ye karşılık olarak kabul edilen kur üzerinden 02.07.2018 ve 02.08.2018 tarihli 56.980,00 TL tutarlı çekler ile ödeme yapıldığını, buna göre bakiye borcun bulunmadığı ileri sürülmüştür. Taraflar arasında ihtilafsız 29.03.2018 tarihli sözleşmenin 3.5. maddesinde satış bedelinin 35.990.-USD olduğu açıkça belirtilmiştir. Sözleşmenin 3.6. maddesinde ise ödemenin nasıl yapılacağı düzenlenmiştir. Buna göre, 7.500.-USD banka havalesi ile peşin, 14.245.-USD karşılığı 56.980.-TL 02.07.2018 tarihli çek ve 14.245.-USD karşılığı 56.980.-TL 02.08.2018 tarihli çek ile ödenecektir. Sözleşmenin 3.7. maddesinde ise “Döviz kuru: 1 Amerikan Doları kuru 4.00.-TL olacağı tahmin edilerek, tahmini kurlara göre yukarıdaki çek bedelleri hesap edilmiştir. Satış bedeli, 3.5. maddede gösterilen Amerikan Doları cinsindendir. 3.6. maddede gösterilen tutarlar, hiçbir şekilde satış bedelinin Türk Lirasına dönüştürüldüğü anlamına gelmez. Çek bedelleri, her bir çekin ödeme günündeki TCMB efektif satış kuru esas alınarak, her bir çek için Amerikan Doları cinsine çevrilir ve 3.5. maddede gösterilen Amerikan Doları cinsinden satış bedelinden mahsup edilir. Son ödemeden sonra Satıcı tarafından yapılacak hesaplama sonucu Alıcı borçlu çıktığı takdirde, her bir çekin ödeme gününde doğan farkı 3 gün içinde ayrıca bir ihbar yada ihtara gerek olmaksızın Satıcı’ya nakden ödemek zorundadır. Ödemediği takdirde ödemediği tutar kadar bir miktarı ayrıca cezai şart olarak ödemeyi gayrıkabili rücu olarak beyan, kabul ve taahhüt eder. Satış bedeli Amerikan Doları cinsinden olduğundan Türk Lirası ödeme yapılması halinde aradaki farkın kur farkı olduğu Alıcı tarafından öne sürülemez” şeklinde düzenlenmiştir. Sunulu deliller ile alınan bilirkişi rapor içeriğine göre, davalının sözleşmede kararlaştırılan peşinatı ve çekleri ödediği ihtilafsız olup, davalının ödediği ihtilafsız olan 144.000,00 TL’lik ödeme, sözleşmenin yukarıda yer verilen hükümleri uyarınca 29.466,33 USD karşılığı olduğu anlaşılmaktadır. Buna göre davalının sözleşme hükümleri uyarınca bakiye 6.523,67 USD (takip tarihinde 37.193,39 TL) alacağı bulunduğu tespiti ile davacı talebi ile bağlı kalınarak itirazın iptali yönünden kurulan hüküm isabetli olup, aksi yöndeki davacı vekili istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Davalı yanca, çekin ödeme vasıtası olması nedeniyle, TL çekler ile yapılan ödeme kapsamında kur farkı talep edilemeyeceği ileri sürülmüş ise de davalının bu yöndeki iddiası taraflar arasında kur farkı talep edilebileceğine ilişkin sözleşme hükümleri bulunması hâlinde geçerli değildir. Yukarıda yer verilen sözleşme hükümleri doğrultusunda davalı vekilinin bu yöndeki iddia ve istinaf nedeni de yerinde görülmemiştir. Yukarıdaki açıklamalar ışığında davalı vekilinin istinaf başvuru nedenleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucu, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin karar harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 1.905,18 TL istinaf karar harcının davalıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına, 3-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 11.10.2023
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.