Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1931 E. 2020/1389 K. 10.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1931
KARAR NO: 2020/1389
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/08/2020
NUMARASI: 2020/429 E. – 2020/427 K.
DAVANIN KONUSU: İhtiyati Haciz
Taraflar arasında görülen ihtiyati haciz talebinin ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, kararda yazılı nedenlerle verilen ihtiyati haciz kararına borçlu vekili tarafından yapılan itirazın reddine ilişkin verilen ek karara karşı, borçlu vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ İhtiyati haciz isteyen vekili dilekçesinde özetle; Borçlu tarafından 17/01/2019 keşide ve 20/02/2020 vade tarihli keşidecesi müvekkil …ve muhattabı borçlu … Anonim Şirketi olan 5000.000,00-USD bedelli 1 adet poliçe müvekkiline verildiğini, poliçenin vadesinde ve tutarında ödenmediğini, borçlu ile yapılan müteaddit görüşmeler sonuç vermediğini, borçlu şirkete gönderilen ödememe protestolarına yanıt gelmediğini, borçlunun mal kaçırma kastı ile hareket ettiği yönünde ciddi emareler bulunduğunu ileri sürerek borçlu hakkında ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, ihtiyati haciz talebinde bulunan alacaklının poliçe kapsamında alacaklı olduğunu belirlenerek talebin kabulü ile alacak miktarı ile sınırlı olmak kaydıyla, borçluların menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine karar verilmiştir. İtiraz eden borçlu itiraz dilekçesinde özetle; İmzalanan 07.02.2019 tarihli Protokol’ün 2.2.maddesinde taraflar arasında ödeme planı oluşturulduğunu, ihtiyati hacze dayanak yapılan bono dahil olmak üzere bu protokol kapsamında verilen bonoların tamamının teminat amaçlı olarak verildiğini ve teminat niteliğinde olduğunun açık bir şekilde karara bağlandığını, somut olayda da protokolün 2.2.maddesi uyarınca diğer bonolar gibi ihtiyati hacze konu edilen bononunda, protokolün 1.Nolu ekine eklenmek sureti ile doğrudan protokol ile ilişkilendirildiğini, ihtiyati haciz isteyenin, taraflar arasındaki anlaşma uyarınca takip yetkisi bulunmadığını, alacağın temlik edildiğini, ihtiyati haczi koşullarının oluşmadığı ileri sürerek, ihtiyati haczin kaldırılması talebiyle itirazda bulunulmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi 01.10.2020 tarihli, 2020/ 429-427 Değişik iş sayılı kararında,” Somut olayda mahkememizce verilen ihtiyati haciz kararı; vadesi geçmiş, borç ikrarı mahiyetinde bulunan bonoya dayalı olarak verilmiş olup, senet metninde nakden kaydı bulunup, teminat olarak verildiğine ilişkin bir kayıt bulunmamaktadır. Senedin teminat olarak verildiğine yönelik itirazda borçlu tarafından alacaklıya karşı İİK’nın 72. maddesi kapsamında açılabilecek bir menfi tespit davasında incelenebilecek hususlardan olup, İİK’nın 265. maddesindeki itiraz nedenlerinden sayılmadığından mahkememizce verilen ihtiyati haciz kararının usul ve yasaya uygun olması nedeniyle ihtiyati hacze itirazın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir. ” gerekçesiyle itirazın reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, ihtiyati hacze itiraz eden vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati hacze itiraz eden vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Mahkemece itirazın reddine ilişkin verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, taraflar arasındaki protokolün sunulmasına ve protokolde ihtiyati haciz kararı için gösterilen poliçelerin teminat amaçlı verildiğinin açıkça kararlaştırılmış olmasına rağmen, senetlerin teminat amacıyla verildiğine dair bir kaydın senet metninde bulunmaması, bu itirazın bir menfi tespit davasıyla incelenebilecek olması ve İİK madde 265 kapsamında itiraz nedenlerinden sayılmadığından bahisle itirazın reddine karar verildiğini, kararın Yargıtay içtihatlarına ve açık kanun hükümlerine aykırı olduğunu, oysa senetlerin kayıtsız şartsız borç ikrarını içermediği ve protokol kapsamında teminat senedi olarak verildiğinin açık olduğunu, teminat senedi olarak verilen poliçenin ihtiyati haciz kararına dayanak olamayacağını, zira bu senetlerde belirtilen alacakların varlığının yargılamayı gerektirdiğini, buna rağmen mahkemece bu itirazın yasada düzenlenen itiraz nedenleri arasında gösterilmemesinin yerinde olmadığını, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun yerleşik içtihatlarına göre teminat senedi olduğu ispat edilen senetlerin kambiyo senedi vasfını haiz olmadığını, bu hususun senet metninde belirtilmesinin gerekmediği, taraflar arasındaki bir protokol ile de belirlenebileceğinin açıkça belirlendiğini, yargılama aşamasında sunulan hukuki görüş yazısında da teminat senedi olan poliçenin kayıtsız şartsız borç ikrarı içermemesi nedeniyle ihtiyati hacze esas alınmayacağının bildirildiğini, bu hususun davacının da kabulünde olduğunu, bu kapsamda daha önce ödenmeyen poliçelerin İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında ilamsız takibe konu edildiğini, önceki takiplerin ilamsız takip olarak başlatılmasının nedeninin poliçelerin teminat amacıyla verildiğinin davacı tarafından kabul edilmesi olduğunu, mahkemece bu kabulün görmezden gelinerek karar verildiğini, kaldı ki protokolün 2/2.maddesi kapsamında davacının protokolden kaynaklanan alacaklarını … (…)’ya temlik ettiğini, aynı protokolün 2/4.maddesinde ödemenin …’ya değil, doğrudan … (…)’ya veya … (…)’nın talebi üzerine …’a yapılacağının belirlendiğini, bu durumda talep edenin alacaklı sıfatı bulunmaması nedeniyle istemin reddi gerektiğini belirterek, ilk derece mahkemesinin ret kararının kaldırılarak, itirazın kabulü ile ihtiyati haczin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Alacaklı vekili istinaf başvurusuna karşı sunduğu beyanında; poliçe metninde, poliçenin teminat olarak düzenlendiğine ilişkin hiçbir ibare bulunmadığına, borçlunun yapılan ihtiyati hacizde adresinde bulunamadığını, mal kaçırma gayreti içerisinde olduğunu, borcun davalının borcuna karışılık verildiğini, poliçenin vadesinde ödenmemesi üzerine protesto gönderildiğini, uzman görüşünde sözleşmenin borçlu lehine yorumlandığını, poliçenin tahsil yetkisini … Bankasına verildiğini, bu banka tarafından da … tahsil yetkisi verildiğini, protokolün ödeme ve ödemenin şeklini belirlediğini, buna rağmen protokole alacağın temlik edildiği sonucunun çıkarılamayacağını, sözleşmenin giriş kısmının 7.paragrafında da borçlunun müvekkiline olan borcunu ödenmesi için plan hazırlandığının belirtildiğini belirterek, istinaf başvurusunun reddini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, İİK’nın 265 vd. maddeleri uyarınca ihtiyati hacze itiraza ilişkindir. İlk derece mahkemesince, itirazın reddine dair verilen ek karara karşı, borçlu vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355.maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönleriyle sınırlı olarak yapılmıştır. İhtiyati haciz isteyebilmek için İİK’nın 257/1.maddesine göre, alacağın muaccel olması ve rehinle temin edilmemiş olması yeterlidir. İİK’nın 265.maddesinde ihtiyati haciz kararına karşı itiraz sebepleri sınırlı şekilde sayılmış olup, bu sayılanlar dışında başka bir sebebe dayanılarak ihtiyati hacze itiraz edilmesi mümkün değildir. Somut olayda ihtiyati haciz talep eden tarafından 20.02.2020 tarihli 500.000,00 USD bedelli poliçe düzenlenmiş olup lehtar olarak keşideci gösterilmiştir. Poliçenin muhatap tarafından kabul edildiği ön yüzüne atılan borçlu imzasından anlaşılmaktadır. Poliçe lehtar tarafından tam ciroyla … Banka ciro edilmiş bu kişi tarafından da … ciro edilmiştir. Poliçenin vadesinde ödenmemesi üzerine … tarafından ödememe protestosu düzenlenmiştir. Poliçe aslı davacının elinde bulunduğuna göre hak sahibinin ihtiyati haciz isteyen alacaklı olduğu kabul edilmelidir. Taraflar arasında düzenlenen 07.02.2020 tarihli sözleşmenin incelenmesinde, alacaklının borçluya ham madde sattığı, borçlunun borçlarını zamanında ödeyemediği, tarafların sözleşme ile borçlunun, alacaklıya olan borçlarını ödeyeceği bir ödeme planı üzerinden anlaşmaya karar verdikleri belirlenerek sözleşmenin 1.maddesinde kalan borç ve faizleri tespit edilmiştir. Sözleşmenin 2.maddesinde ödemelerin nakden ve sözleşmede belirlenen vadelerde yapılacağı düzenlenmiştir. Son ödeme tarihi 20.02.2020 olup bu tarihte 500.000,00 USD ödeneceği kararlaştırılmıştır. Sözleşmenin 2.2.maddesinde “Taraflar, …’nun …’ya (…) … (borçlu) kalan borcundan …’ya olan alacaklarını temlik ettiğini ve ayrıca borcun teminatı olarak …’ye kambiyo senetleri düzenlediğini teyit eder” sözleşmenin devamlı maddesinde düzenlenen poliçelerin kabul için davalıya havale edilecekleri, kabul edilen poliçelerin kopyalarının onay için alacaklıya iletileceği ve daha sonra …’nin talimatlarına göre saklanmak üzere …’ya havale edileceği veya …’ye gönderileceği ve alacaklının, …ın alıkoyduğu protestolu senetleri borçluya havale etmesini sağlayacağı düzenlenmiştir. Sözleşmenin 2.4.maddesinde ise ” madde 2.2 ve2.3 ile ilgili olarak … kalan borcun ödenmesini doğrudan …’ya değil, … tarafından …’ye yada … tarafından öyle istenildiği takdirde … A.Ş.’ye yapılacaktır. Madde 2.1 de belirtilen her bir taksitin ödenmesi üzerine … ve … …’in yada duruma göre …’nın ilgili taksitteki ödeme miktarına karşılık gelen poliçeleri iade ve ibra etmesini sağlayacaktır.” düzenlemesi bulunmaktadır. Poliçelerin teminat olarak verilmesi nedeniyle kayıtsız şartsız borç ikrarını içermediğine ilişkin borçlu istinafının incelenmesinde, taraflar arasındaki satım sözleşmesinde borçlunun borcunu ödememesi üzerine taraflar arasında borçların ödenmesi ile ilgili 07.02.2019 tarihli sözleşme imzalanmıştır. Sözleşmenin amacı, tarafların borçlunun borcunu ödeyebileceği bir plan üzerinde anlaşmasıdır. Ödeme planı sözleşmenin 2.1.maddesinde kesin vade şeklinde belirlenmiş olup 2.2.maddesinde alacaklının dava dışı bankaya olan borçları nedeniyle ödemenin öncelikle bankaya yapılması kabul edilmiştir. Borç kapsamında verilecek kambiyo senetlerinin ne şekilde düzenleneceği ve bankaların onayının ne şekilde alınacağı düzenlenmiştir. Sözleşme kapsamında uyuşmazlık konusu poliçe düzenlenmiş ve muhatap tarafından poliçenin kabul edilmesiyle borçlu kambiyo sözleşmesinin de tarafı olmuştur. Alacaklı tarafından poliçe dava dışı bankaya ciro edilmiş ise de vadesinde ödenmeyen poliçe aslının davacıda olması ve borçlu tarafından kesin vadelerle belirlenen borcun ödendiğinin savunulmaması karşısında poliçenin meşru hamili tarafından ihtiyati haciz istenilmesinde bir usulsüzlük bulunmadığı gibi mahkemece ihtiyati hacze yönelik itirazın reddinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Diğer yandan borçlu taraf istinaf başvurusunda, alacaklının alacağını temlik etmesi nedeniyle ihtiyati haciz talep etme hakkının bulunmadığını savunmaktadır. Yukarıda anlatıldığı üzere taraflar arasındaki sözleşme ile borçlunun ödemediği borcunu kesin vadeleri belirlenmiş ve borcun öncelikle alacaklının, dava dışı bankaya olan borçlarının ödenmesi suretiyle ödeneceği, bu kapsamda düzenlenen kıymetli evrakların bankanın onayına sunulacağı kabul edilmiştir. Borçlu tarafça alacaklı veya alacaklı adına üçüncü bir kişiye ödeme yapıldığı iddia edilmediğine göre protokolle belirlenen borç ve aslı alacaklı elinde olan poliçe kapsamında ihtiyati haciz koşulları oluşmuş olup, alacaklı İİK’nın 258.maddesi kapsamında alacağın varlığı ve miktarı konusunda yeterli kanıt sunduğundan ihtiyati hacze yönelik itirazın reddine dair verilen kararda bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, mahkemenin itirazın ret kararı ve gerekçesinde bir isabetsizlik bulunmadığından itiraz eden vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1. ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca, ihtiyati hacze itiraz edenin istinaf başvurusunun reddine, 2-İhtiyati hacze itiraz eden tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-İhtiyati hacze itiraz eden tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353.1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 10.12.2020
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca karar kesindir.