Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/193 E. 2020/242 K. 26.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/193
KARAR NO: 2020/242
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/12/2019
NUMARASI: 2019/840 E.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen ihtiyai haciz talebinin ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, karada yazılı nedenlerle verilen ihtiyati tedbir talebinin reddine karşı, davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil … Ltd. Şti. ‘nin bir dermotoloji laboratuarı kurduğunu ve bu yönüyle de kozmetik sektöründe önde gelen sanayi kuruluşlarından biri olduğunu, davalıya ait web sitesinde yayınlanan gerçek dışı ve aldatıcı yorumlar sebebiyle müvekkiline ait şirketin zarar gördüğünü, kamuoyunda ….com sitesi olarak bilinen sitenin işletmecisi ile temasa geçildiğini, asılsız şikayetlere yanıt verilmek istenildiği belirtildiğinde, davacı müvekkil şirkete “kurumsal üye olmanız gereklidir” yanıtı verildiğini davalı tarafın, davacı müvekkilinin markası ve logosunu, kendi sitesinde izinsiz bir biçimde kullanarak şikayetleri hiçbir eleme, bilgi ve belgeye tabi tutmadan yayınlayarak şikayet olunan firmaları da ücret mukabili sistemin içine çekmeye çalışarak bu yöntem ile haksız kazanç elde ettiğini, davalı şirketin, site içeriğinde davacının ürün ve hizmetlerini kötüleyen yazılara yer vermek suretiyle haksız rekabette bulunduğunu, müvekkili şirkete ait ‘…’ markasının ve imajının ticari olarak zarara uğratıldığını belirterek, ihtiyati tedbir taleplerinin kabulü ile haksız rekabetin menine, sürmekte olan saldırıya son verilmesine, www…com sitesindeki müvekkil davacı şirkete ait yayınların içerikten çıkarılmasına, hukuka aykırı yayınların durdurulmasına, bu yayınlara erişimin engellenmesine, davacı şirket aleyhine yaratılan haksız rekabetin men’ine, hükmün ilanına, müvekkil şirketin bilgi ve izni dışında markasını ve logosunu yayınlayarak müvekkili şirket aleyhinde ticari itibarını zedeleyici asılsız şikayetler yayınlandığından, bu sebeplerle davacının ticari itibarının, sorumluluk potansiyelinin ve ticari güvenilirliğinin zedelenmesi nedeniyle oluşan manevi zararın tazmini için 10.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının, haklarında yazılan şikayetlerden hangilerinin asılsız olduğunu taraflarına bildirmek yerine sanki bütün şikayetler asılsızmış gibi hareket etmek suretiyle haklarında yazılan tüm şikayetlerin kaldırılması talebinde bulunduğunu, verilen cevapta, şikayetçilere ait iletişim bilgilerinin kendileri ile ücretsiz bir şekilde paylaşılabileceğinin teklif edildiğini ve her bir şikayet için ayrı ayrı gerekçesini belirtmek suretiyle, üye olmalarına gerek olmaksızın itiraz haklarının bulunduğunun hatırlatıldığını, ancak bugüne kadar davacı firma tarafından, müvekkili ….com’dan talep edilen tek bir şikayetçi iletişim bilgisi olmadığı gibi, asılsız olduğu iddiasıyla kaldırılması yönünde itiraz edilmiş tek bir şikayetin de bulunmadığını, müvekkili firmanın içerik üreticisi değil yalnızca yer sağlayıcısı olduğunu, içerikleri kontrol etmek veya hukuka aykırı bir faaliyetin söz konusu olup olmadığını araştırmakla yükümlü olmadığını, hiçbir firmanın cevap hakkı kısıtlanmadığını, … platformunun üye firmalardan alınan ücretin kendileri için aylık, dönemlik ve yıllık şikâyet endekslerine ve haklarında yapılan şikayetlerin raporlamasına yönelik verilen hizmetin karşılığı olduğunu, firmaların şikayetlere ücretsiz cevap verebildiklerini, şikayetlerin kaldırılması, erişim yasağına uğraması gibi eylemlerin tüketicilerin yakınma haklarının ellerinden alınması anlamına geleceğini, müvekkili şirket aleyhine açılmış hukuki dayanaktan yoksun olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi, ihtiyati tedbir talebini değerlendirdiği 06.12.2019 tarihli ara kararıyla; ” …ihtiyati tedbir talep edilen ve karşı taraf şirketin internet sitesinde tedbir isteyen şirkete ilişkin yapılan şikayet ve yayınların haksız olup olmadığının, haksız rekabet teşkip edip etmediğinin uyuşmazlık konusu olduğu ancak yargılama sonunda verilecek hükümle bu hususların belirlenebileceği, dava sonunda elde edilecek yararın ihtiyati tedbir kararıyla elde edilmesinin mümkün olmadığı sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak ihtiyati tedbir talebinin reddine…” karar vermiştir. Bu ara karara karşı, davacı vekili tarafnıdan istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Dava dosyasına davalı şirkete ait internet platformundaki haksız rekabet oluşturan yazılar ve görüntülerin, mail yazışmalarının, arabuluculuk dosyasının, Yargıtay tarafından verilen emsal nitelikteki kararların sunulmuş olduğunu, Somut olayda içerik sağlayıcılarının oluşturduğu içeriklerin haksız eylem teşkil etmelerine karşı davalı tarafça bu içeriklerin siteye şikayeti, siteye bildirilmesi gibi uyar-kaldır sistemi sağlanarak bu içerikler ile haksızlığa uğrayan kişilere karşı bir kontrol imkanı sunulmadığını, Tedbir taleplerine konu zararın gerçekleşmiş olduğunun, en azından yaklaşık ispat derecesinde, ispatlandığını, Sadece tedbir istemi ile davanın sonundaki hukuki korumanın aynı konuya ilişkin olmasının ret kararı verilmesine sebep olmaması gerektiğini, Davaya konu yayınların erişime açık halde bırakılması halinde müvekkilinin telafi edilmesi güç zararlara uğrayacağını, Açıklanan bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kandırılmasına ve ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, TTK’nın 54 vd. maddeleri uyarınca haksız rekabetin tespi, meni, tazminat ve ihtiyati tedbir istemlerine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş, bu karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. TTK’nın ihtiyati tedbirler başlıklı 61/1. maddesinde, ”Dava açma hakkına haiz bulunan kimsenin talebi üzerine mahkeme, mevcut durumun olduğu gibi korunmasına, 56. maddenin birinci fıkrasının b ve c bentlerinde öngörüldüğü gibi haksız rekabet sonucu oluşan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, haksız rekabetin önlenmesine ve yanlış veya yanıltıcı beyanların düzeltilmesine ve diğer tedbirlere, Hukuk Usulu Muhakemeleri Kanunu’nun ihtiyati tedbir hakkındaki hükümlerine göre karar verilebilir ” düzenlemesi yer almaktadır. Buna göre, bu tür davalarda ihtiyati tedbir talepleri TTK’nın 61. maddesine göre değerlendirilmelidir. Burada hüküm bulunmayan konularda, tamamlayıcı hüküm olarak HMK’nın 389 vd. maddelerinden yararlanılmalıdır. Bu yasal düzenlemeye rağmen ilk derece mahkemesi davacının tedbir talebini 6100 Sayılı Yasa’nın ihtiyati tedbir başlıklı 389. maddesi kapsamında değerlendirerek uyuşmazlığı tümden çözecek nitelikte tedbir kararı verilemeyeceği gerekçesiyle davacının tedbir talebinin reddine karar vermiştir. Oysa, öncelikle özel hüküm olan TTK’nın 61. maddesinin uygulanması gerekir. İlk derece mahkemesinin bu yasal düzenlemeyi dikkate almaksızın, davanın esasını çözecek şekilde tedbir kararı verilemeyeceğine ilişkin gerekçesi usule aykırı olmuştur. Ancak, dosyanın mevcut durumu itibariyle haksız rekabet koşullarının mevcudiyeti, ve savunmada ileri sürülen konular ispata muhtaç durumdadır. Bu hususlar, yargılama içinde toplanıp incelenecek deliller ışığında yargılama sırasında ortaya çıkacaktır. Ara karar tarihi itibariyle ihtiyati tedbir için HMK’nın 390/3. maddesi uyarınca yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmediğinden, ilk derece mahkemesinin ret kararı sonucu itibariyle doğru olduğundan, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 26.02.2020 tarihinde oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: İİK’nın 258/son ve HMK’nın 362/1.f maddeleri uyarınca karar kesindir.