Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1915 E. 2023/1811 K. 09.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1915
KARAR NO: 2023/1811
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 09.05.2019
NUMARASI: 2015/1209 Esas – 2019/390 Karar
DAVA: Alacak
Taraflar arasındaki alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı, her iki taraf vekilince istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davalı taraf ile olan 01/12/2012 tarihli Açık Satış Noktası sözleşmesinde Madde.2 müvekkilinin ürünlerini satışa arz edcek şeklide düzenli ve sürekli satmayı ve bulundurmayı Madde6. İşyerini başkasına devir ve temlik etmeyeceğini, made 9/b bira satışına ilişkin faaliyetlerini kısmamayı ve bira satışını azaltacak davranış ve eylem içerisine girmemeyi kabul ve taahhüt ettiğini; buna rağmen işletmeyi devrettiği( … adlı kişiye) İstanbul Anadolu 11. Sulh Mahkemesinin 2014/63 Diş. Dosyasıyla yapılan keşif ve bilirkişi raporuyla istihbar olduğunu davalı …’e sözleşmenin 11. Maddesi uyarınca 36.000,00 TL yapılacak katkının daha sonra 67.600,00 TL olarak gerçekleştiğini ve fatura ile tespit edileceği ek olarak sözleşmenin 20. Maddesi gereği davalının sözlşme süresi içinde işletmeyi kısmen veya tamamen çalıştırmaması veya sözleşme hükümlerinden birini ihlal etmesi halinde aldığı katkı payını ödeminin yapıldığı tarihten itibaren güncel TCMB avans işlemi faiz oranı ile birlikte geri ödeyeceğini ve ayrıca 20.000 USD cezai şart ödeyceği hükmü havi olduğunu davalıdan 67.600 TL katkı payı ile 20.000 USD cezai şartın dava tarihinden itibaren avans faiz oranı üzerinden faizi ile birlikte davalıdan tahsilini tüm yargılama masraf ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalıya usulüne uygun olarak dava dilekçesi ve tensip tutanağının tebliğ edildiği, ancak süresinde herhangi bir cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… Somut olayda hukuki ihtilaf davacının akde aykırılık nedeni ile davalıdan cezai şart ve katkı payı iadesi isteyip isteyemeyeceği noktasındadır.Parekende sektör bilirkişisin de yar aldığı heyetin tespitleri rapor ve ek raporu mevcuk olup, vardıkları sektörel yorumlar ve sonuçlar mahkememizce de olaya ve oluşa uygun bulunmuştur.Şöyleki Davalının işyerini devir ettiği tartışmasızdır.İşyeri devrinin davacının izni dışında olduğu yönünde bir delil yoktur.Davacı işyerini devralan dava dışı … 7.9.2013 tarihinde mal satmış ve faturalandırmıştır.Yaklaşık 1 yıl sonra yapılan tespit mevcut durumun ne olduğunu göstermek dışında devrin izinsiz olduğunu kanıtlamamaktadır.Tespitten 1 yıl önce devri bilen, devralana mal satışı yapan davacı 10 aylık sessizlikten sonra tespit yaptırma gereği duymuştur.Devralan kişi davacının ürünlerini satmakta rakip ürünler satmamaktadırKatkı payı sözleşmeden önce verilmiş bir katkı payı olup, sözleşmeden sonra verilmiş bir katkı payı bulunmamaktadır.10 ay boyunca devre sessiz kalan davacının devrin izinsiz olduğunu iddia etmesi MK 2 deki dürüstlük kuralına aykırıdır. Ayrıca davacı yan davalının başka bir işletmesine verdiği katkı payını davalının bir başka işletmesinden faturalandırıp talep etmektedir.Açıklanan bu nedenler ile devrin izinsiz olduğunun ,teespitle anlaşıldığının kabulü MK 2 ye uygun olmadığından davacının bilerek sessiz kaldığı zımni bir muvafakat olduğu nedenle cezai şart talep edemeyeceği ve sözleşmeden önce verdiği katkı payını da sözleşmeye dayalı verilmiş bir katkı payı gibi iade edilmesini isteyemeyeceği…” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, her iki taraf vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Hükme esas alınan bilirkişi raporunda bilirkişilerce, defaatle devrin yasak olmadığı sadece izinsiz devrin yasak olduğundan bahsedilmekte ve işletmenin devrinden sonra müvekkili şirketin oradaki nokta ile çalışmasının devri bildiğini gösterdiği iddia edildiğini, mahkeme tarafından iş bu durumun Türk Medeni Kanunu’nun 2.maddesindeki dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, müvekkili şirketin sessizliğinin zımni bir muvafakat olduğu yönünde değerlendirme yapıldığını, ancak, sözleşme maddesinin çok açık olduğunu, müvekkilin devri bilmesi veya bundan haberdar olması değil, işletme sahibinin işyerini devretmesi yazılı onay şartına bağlı olduğu ve iş yerinin müvekkili şirketin yazılı onayı ile devredildiğinde ispat yükünün davalı tarafa geçtiğini, hal böyle olunca, işletme sahibi davalının yazılı onay şartı yükümlülüğüne aykırı davranması sözleşmeye açıkça aykırılık olduğunu, Dosyada mübrez tüm beyanların davalı taraf işletmesini müvekkili şirketin yazılı onayı olmadan devrettiğini, bu haliyle, sözleşmede belirlenen katkı alacağı ve yine cezai şart taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerektiğini ve talep olunduğunu, nitekim taraflarınca dosyaya sunulmuş bulunan; İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1189 E., 2017/980 K., 20/12/2017 T. sayılı kararında ve Yargıtya 19. Hukuk Dairesi’nin 2015/1275 E., 2015/16543 K., 09/12/2015 T., sayılı ilamından da görüleceği üzere aynı emsaldaki davalarda da işletmenin yazılı onay alınmadan devredilmesinin sözleşmeye aykırılık teşkil ettiğini,Mahkeme tarafından verilen gerekçeli kararda her ne kadar katkı payının sözleşmeden önce davalıya verildiği belirtilmekte ise de bu husus külliyen yanlış olduğunu, dosyada mübrez ek rapor ile sabit olduğu üzere davalı ile müvekkili şirket arasında akdedilen 67.600,00.-TL katkı bedeli, 40.000.-USD cezai şart bedelli sözleşmenin 01.05.2012 tarihli olduğunu, katkı payının ise davalıya 17.05.2012 tarihinde ödendiğini, dolayısıyla anılan kararın eksik incemeleye matuf olduğu hususunda herhangi bir şüpheye yer bulunmadığını,Mahkeme tarafından verilen kararda dava dilekçemizin ıslahına ilişkin hiçbir husus yer almadığını, dosyada mübrez dilekçeleri ile sabit olduğu üzere tarafımızca ıslah dilekçesi sunularak dava dilekçedeki taleplerin ıslah edildiğini ve ıslah edilen tutara ilişkin harçların da tamamlandığını ancak mahkemenin gerekçeli kararı incelendiğinde cezai şarta ilişkin yapmış oldukları ıslahın hükümde yer almadığının görüldüğünü, şöyle ki, ilk olarak 36.000,00.-TL katkı bedeli, 20.000,00.-USD cezai şart talebi ile ikame edilen alacak talebinin ıslah edilerek 67.600,00.-TL katkı bedeli 40.000,00.-USD cezai şarta yükseltildiğini, mahkemenin bu hususu dahi gözden kaçırdığını, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle;İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verildiğini fakat mahkeme yazmış olduğu gerekçeli kararında lehlerine vekalet ücretine hükmedilmediğini, yazılan bu gerekçeli kararın hüküm kısmının hatalı olup, 6100 Sayılı HMK’nın 344.maddesi ve Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 2016/9881 Esas, 2016/10768 Karar ve 01/06/2016 tarihli ilamı gereği vekalet ücreti ve yargılama giderinin karşı taraf üzerinde bırakılması gerektiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının hüküm kısmının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve vekalet ücretine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, taraflar arasında düzenlenen açık satış noktası sözleşmesine aykırılık nedeniyle ödenmesi gerektiği ile sürülen cezai şart alacağının ve katkı payı alacağının tahsili istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, her iki taraf vekilince yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.İlk derce mahkemesince davacının dava dilekçesinde dayanak yaptığı 01.12.202 tarihli ve bu tarihten 30.11.2017 tarihleri arasında geçerli olduğu belirtilen sözleşme hükümleri uyarınca bu sözleşmede düzenlenen yükümlülükler kapsamında davalıya ödenen katkı payı ile cezai şart yönünden alınan bilirkişi raporu içeriğindeki tespitlere göre karar verildiği anlaşılmaktadır. Ancak davacı vekilince bilirkişi raporuna beyan dilekçesi ile birlikte dava ıslah edilerek ve taraflar arasındaki 01.05.2012 tarihli sözleşme ve bu sözleşmenin eki olan Kapalı ve Açık Nokta Sözleşmeleri Ek Protokolünü sunularak, davada talep edilen katkı payı ve cezai şart alacağı ıslah edilmiştir. İlk derece mahkemesince davacı yanın davayı ıslah dilekçesi ile ıslah doğrultusunda taraflar arasında imzalandığı ileri sürülen önceki tarihli 01.05.2012 tarihli sözleşme ve bu sözleşmenin eki durumundaki protokol hükümleri hiç değerlendirilmeksizin sonuca gidilmesi yerinde görülmemiştir. Taraflar arasında düzenlenen ve ıslah ile birlikte sunulan 01.05.2012 tarihli sözleşmenin 6 ve 7 maddelerinde işleticinin, davacıdan önceden bildirip yazılı onay almadan sözleşme süresince faaliyet alanını ve nevini değiştiremeyeceği, işyerini başkasına devir ve temlik edemeyeceği, kiralayamayacağı ve ortak alamayacağı, bunları ancak en az 30 gün önce şirkete yazılı bilgi verip şirketten yazılı onay almak ve sözleşmedeki tüm şartları yeni şahıslara da kabul ettirmek ve şirket ile yeni şahıs veya şahıslara veya onlarla birlikte aynı şartlarla akdin yapılmasını temin etmekle mümkün olabileceği, şirketin yazılı muvafakati olmadan işletmenin başkalarına devir ve temliki halinde şirketin devir alana mal vermesi hiçbir şekilde bu işleme muvafakat edildiği anlamına taşımayacağı, şirketin sözleşmeyi ihlal eden işleticiye karşı dava hakkının saklı olacağı düzenlenmiştir. Buna göre ilk derce mahkemesince işletmenin devrinin davacının yazılı onayı ile yapılıp yapılmadığının delillendirilmediği belirtilerek, bu hususta kanıt yükünün yanlış değerlendirme ile davacı yan üzerinde olduğu gerekçesiyle sonuca varılması da isabetsiz olmuştur. Yine aynı sözleşmenin 11.maddesinde, davacının, iş yerinin açılmasına veya işletilmesine katkıda bulunmak ve iş yerindeki ticari faaliyetleri artırmak amacıyla 67.600 TL tutarında nakit aktarım yaptığı anlaşılmaktadır. Sözleşmenin 16. maddesinde, davalının sözleşme süresi içerisinde işletmeyi kısmen veya tamamen çalıştırmaması veya devretmesi, değişiklik yapması veya sözleşme yükümlülüklerini ihlal etmesi, mevzuata aykırılıktan kaynaklanan nedenlerle faaliyetine son verilmesi nedeniyle, sözleşmenin feshine sebebiyet verilmesi halinde, şirket veya distribütör kayıtlarındaki alacaklar ile nakit bazlı katkılar ve her türlü sabit sermaye yatırımlarının verildiği tarihten itibaren işlemiş ticari faiziyle birlikte, nakden veya defaten ödeneceği, ayrıca 40.000 USD cezai şart ile birlikte uğranılan kâr kayıplarının da tazmin edilebileceği düzenlenmiştir.İstanbul Anadolu 11.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/63 D.İş sayılı dosyasında, alınan 20.07.2014 tarihli tespit raporundan davalının işletmesini 3. Kişiye devrettiği anlaşılmaktadır.Islah ile sunulan Taraflar arasındaki sözleşme, 01.05.2012 ile 30.04.2016 tarihleri arasında geçerli olmak üzere 01.05.2012 tarihinde imzalanmıştır. Sözleşmenin yukarıda belirtilen maddesinde, sözleşmeye aykırılık halinde ödenecek katkı payının tamamının, iade edileceği hüküm altına alınmıştır.İlk derece mahkemesince davacının ıslah dilekçesi ve bu dilekçe ile sunulan taraflar arasında imzalandığı ileri sürülen önceki tarihli 01.05.2012 tarihli sözleşme ve bu sözleşmenin eki durumundaki protokol hükümleri hiç değerlendirilip tartışılmaksızın sonuca gidildiği anlaşılmakla, İlk derce mahkemesi kararı belirtilen nedenlerle, yeterli inceleme ve gerekçeyi içermediğinden, istinaf incelemesine esas bir karar olarak kabul edilemez. Buna göre tarafların esasa dair istinaf başvuru nedenleri incelenmeksizin HMK353/1.a6 maddesi uyarınca istinafa konu ilk derce mahkemesi kararın kaldırılarak dosyanın mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.a.6.maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Taraflarca yatırılan istinaf peşin karar harçlarının, talep hâlinde, ilk derece mahkemesince iadesine,4-Taraflarca yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair;HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 09.11.2023