Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1912 E. 2023/1719 K. 26.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1912
KARAR NO: 2023/1719
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 17.12.2019
NUMARASI: 2018/214 Esas – 2019/1199 Karar
DAVA: Maddi ve Manevi Tazminat İstemi
Taraflar arasındaki maddi ve manevi tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, davalı bankanın Üsküdar Şubesinin … no.lu müşterisi olduğunu, müvekkil bankadaki hesabını … fatura ödemeleri nedeniyle kullandığını, ayrıldığı kafeterya hizmeti sunan şirketinde tek ortağı ve yetkilisi olduğunu, müvekkilinin tüm taahhütlerini yerine getirmiş olmasına rağmen haksız olarak borç çıkarıldığını, bu borcun iptaline yönelik girişimlerden sonuç alınamadığını, akabinde mesnedi olmayan alacaktan dolayı TCMB kara listesine düştüğünü, müvekkilinin aynı zamanda basiretli bir tacir olduğunu, müvekkilinin kara listeye girmekle ticari faaliyetleri sekteye uğradığını, banka ve finans kuruluşlarından talep ettiği krediyi kullanamadığını, Müvekkilinin kredi veren kuruluşlardan kredi alamaması nedeniyle zarara uğradığını, müvekkilinin 18.000,00 TL Maddi zarara uğradığını, Müvekkili ticari itibar kaybına maruz kaldığı için ciddi anlamda derin elem, keder ve ızdırap yaşadığı belirtilerek 50.000,00 TL manevi tazminat talep etme koşullarının da doğmuş olduğunu, Müvekkilin maddi ve manevi zarara uğratılması nedeniyle davanın kabulüne, toplam 68.000-TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; davacı maddi zarara uğradığını iddia etmekte olduğunu ve bunu ispatla yükümlü olduğunu, davacının kullanmış olduğu KMH kredisinin kanuni takip hesabına aktarılmadan ödenmesi için yoğun çaba sarfedildiğini, ancak sonuç alınamayınca kanuni takip hesabına aktarılıp hesabın kat edildiğini, davacının müvekkili bankadan 2 adet taksitli destek kredisi kullandığını, davacının da belirttiği üzere kredi borcu kanuni takip hesabına aktarılmadan önce SMS gönderilerek kredi borcunun ödenmesi için azami gayretin sarf edildiğini, hesabın kat edilmiş olmasının müşteriyi rahatsız etmek amacıyla değil, borcun kanuni takip hesabına intikal edip müşterinin kredi kuruluşları nezdinde güç durumda kalmasını önlemek için olduğunu, davacıya 22.04.2016 tarihinde ihtarname gönderildiğini, akabinde 15.12.2016 tarihinde kredi borcunun kapatıldığını, KMH borcunun idari takip aşamasında kapatıldığı için KKB bu kayıt “ kapalı takip, tahsil edilmiş “ olarak gözüktüğünü, davacının zarara uğradığının ispatına yönelik olarak sunmuş olduğu hiçbir delilin bulunmadığını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Dava Konusu Taksitli Kredinin: davacı tarafından 16.03.2015 tarihinde 50.00 TL, 04.08.2015 tarihinde 50.00 TL, 08.01.2015 tarihinde 87,00 TL sinin ödendiği, Geri ödemelerin 05.03.2015 tarihinden başlamak üzere her ay düzenli olarak 12 ay süresince ödenmesi gerekirken, sadece ilk taksidin gününde ödendiği sonrasındaki ikisinin gecikmeli diğerlerinin ise hiç ödenmemesi üzerine davalı banka tarafından dava konusu krediyi 22.04.2016 tarihinde 541,00 TL bakiye alacak üzerinden kesip kat edilerek ve ilgili kurumlara olumsuzluk kaydıyla bildirdiği anlaşılmıştır.Davacı, davalı bankanın TCMB ve … A.Ş.’ne olumsuzluk kaydı bildirmesi nedeniyle iş hacimlerinin küçüldüğünü ve maddi zarara maruz kaldıklarını iddia ederek maddi manevi tazminat talebinde bulunmakta olup, davacı, tacir olup bu kapsamda Yıllık gelir vergisi beyannamesine göre 18.809,43 TL zarar ettiğini bu zararı davalı bankanın … A.Ş.’ne yaptığı kredi olumsuzluğu bildirimine dayandırmakta ise de Bahse konu zarar ile davalı bankanın KKB yaptığı bildirim arasında sebep-sonuç ilişkisi bakımından bir illiyet bağı kurulamadığı, söz konusu zararın davacının 1 yıllık ticari faaliyeti sonucunda elde ettiği gelirin giderleri karşılayamaması sonucunda oluşan gelir-gider farkı olup bankanın KKB yaptığı bildirime dayanması haksız ve kusurlu bir durumun söz konusu olmadığı anlaşılmıştır.Davalı banka ödenmeyen-geciken kredi ve faiz alacağını ilgili kurumlar olan TCMB; BDDK ve KKB gibi vesaire kuruluşlara hem 5411 sayılı Bank.K’nun 53, 73 ve 93 m. deki yasal mevzuat uyarınca ve hem de bankalar arası mesleki dayanışma anlaşmaları uyarınca bildirmekle yükümlü olup dolayısıyla sözkonusu bildirimler nedeniyle davalı bankaya atfedilebilecek herhangi bir kusur ve sorumluluğun bulunmadığı gibi davacının maddi anlamda uğradığı zararını da açıkça ispatlayamamış olduğu anlaşılmış olup anılan durum karşısında davalı bankaya atfedilebilecek herhangi bir kusurun bulunmadığı bu nedenlerle davacının, maddi tazminat talep etme koşulları oluşmadığı gibi, somut bir maddi zararının varlığını açıkça ispatlayamadığı…” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İlgili dava dosyasının 11/09/2018 tarihli duruşmasında verilen 4 no.lu ara kararı ile “dosyanın bankacı bilirkişi … tevdi ile davacının davalıdan bir alacağı olup olmadığının varsa miktarının belirlenmesine,” karar verilmiş olmasına rağmen; düzenlenen 30.06.2019 tarihli bilirkişi raporunda, mahkemenin talebinden öte, “Davacının, maddi tazminat talep etme koşulları kanımca oluşmadığı gibi, davacı da zaten somut bir maddi zararının varlığını açıkça ispatlayamamıştır” denilmek suretiyle yetkisini aşarak, neredeyse mahkemenin yerine geçerek, objektiflikten uzak, yeterli ve gerekli değerlendirme yapılmadan ve hatalı olarak rapor düzenlediğini, bu husustaki itirazlara rağmen, İlk Derece Mahkemesi tarafından bu husus göz ardı edilerek ilgili bilirkişi raporu hükme esas alınarak hüküm kurulduğunu, Her ne kadar, … faturası bedeli davacının kredili mevduat hesabından davalı bankaca ödendiği, hesapta davacının kendi parası olmadığı için fatura ödemesi krediden karşılandığı ve sonrasında davacının KMH oluşan borç bakiyesini taksitlendirmek için davalı bankaya 05.02.2015 tarihinde müracaat ederek KMH oluşan borç bakiyesinin taksitli destek kredisine dönüştürülmek talebinde bulunduğu ve bu talebinin davalı banka tarafından kabul edilerek imzalı ödeme planı çerçevesinde davacıya 550,00 TL’lık taksitli destek kredisi kullandırıldığı, belirtilmişse de; müvekkili … faturalarını otomatik talimat haricinde ödediğini, bu hususta ilk derece mahkemesi tarafından gerekli ve yeterli araştırma yapılmadığını, İlk Derece Mahkemesince “Bahse konu zarar ile davalı bankanın KKB yaptığı bildirim arasında sebep-sonuç ilişkisi bakımından bir illiyet bağı kurulamadığı” kanaatine varılmış ise de müvekkili davalı banka ile arasında mevcut ilişki gereği tarafının her neviden edimini yerine getirmesine ve dahi, davalı bankaya da herhangi bir borcu bulunmamasına rağmen haksız ve hukuka aykırı olarak mesnetsiz borç beyan edildiğini, nitekim, davalı bankanın bu haksız ve kanuni mesnedi olmayan alacak talebi nedeniyle Merkez Bankasının kara listesine düşürüldüğünü, Davalı Bankanın herhangi bir ifa yükümlülüğü olmayan müvekkiline yönelik haksız ve mesnetsiz uygulaması ve dahi müvekkilinin, T.C. Merkez Bankası nezdinde tutulan kara listeye aksettirilmiş olması nedeniyle ticari faaliyetleri de sekteye uğramış, işletmesinin devamı adına zorunlu olan bir takım eylem ve işlemleri işbu hal neticesi kredi veren kurumlar ile borç ilişkisi kuramamış olması hasebiyle gerçekleştirememesi nedeniyle; müvekkilinin ticari işletmesi ciddi boyutlarda zarara uğradığını, iş yerini kapatmak zorunda kaldığını, Müvekkilin banka kayıtlarının, ödeme dekontlarının davalı tarafça ilgili dava dosyasına celbi ile müvekkilinin tüm ödemeleri, tüm borçları tek tek yazılarak anlaşmazlığa, çelişkiye mahal vermeyecek şekilde, rapor düzenlenmesi akabinde hüküm kurulması gerekeceğini, ayrıca kabul anlamına gelmemek ve müvekkil aleyhine yorumlanmamak kaydıyla; hükme esas alınan bilirkişi raporunda ” davacının hangi bankaya hangi teminatı göstermek suretiyle kredi almak için müracaat edilip, kredi başvurusunun olumsuz sonuçlandığına ilişin somut bir belge ibraz edilmiş değildir.” denilmişse de; kara listeye alınan herhangi bir gerçek ve/veya tüzel kişinin kredi fonlarından faydalamasının mümkün olmayacağı herkesçe bilinen bir husus olup; bu konunun ispatı için herhangi bir belgeye ihtiyaç olmadığını, Doğrudan zarar-dolaylı zarar kavramları öğretide ve uygulamada farklı iki anlamda kullanıldığını, yansıma zararın tespit edilmesi, dolaylı zarara verilen bu anlamların arasında gizli olduğunu, birinci anlamda doğrudan zarar, saldırının doğrudan sonucu olan zararı ifade edeceğini, bu kavramla ardışık olarak kullanılan dolaylı zarar ise, zarar nedeniyle ve onun sonucu olarak malvarlığında oluşan tüm azalmaları ifade edeceğini, bu durumda dolaylı da olsa bir zarar gören kişinin hakkı ihlal edilmiş ya da geniş anlamda hukuka aykırılık çerçevesinde failin eylemi neticesinde bir nispi hakkı ihlal edilmişse ortaya çıkan doğrudan ve dolaylı zararları giderileceğini, bu bağlamda fiili zararlar ile yoksun kalınan kar ve buna ilişkin olarak yapılan masraflar da failin sorumluluğu kapsamında değerlendirilebileceğini, Ayrıca müvekkilinin hayatı boyunca kanunlara riayet ettiğini, hususi ve ticari hayatında mevzuatın gerekliliklerini gerektiği gibi ifa ettiğini, davalı bankanın, davalının malvarlığını haciz edeceğine yönelik tehditleri kısa mesajlar ile sınırlı olmayıp; annesi ile beraber yaşadığı ortak konutun telefonundan ve dahi müvekkilinin şahsi cep telefonu hattından da şifaen aranmak suretiyle devam ettiğini, nitekim, müvekkilinin annesinin de haksız ve hukuka aykırı benzer cebri icra/haciz tehditlerine muhatap kalması ve dahi davalı bankanın iş bu tehdit içerikli şifai görüşmelerden birini annesi ile yapması, ve yaşı gözetildiğinde de rahatlıkla anlaşılabileceği üzere, fenalaşan annesini görmesi ertesi huzuru ve sukunu bozulmakla kalmayıp, derin elem, keder ve ızdırap yaşadığı anlaşılabileceğini, manevi tazminat yönünden davalı tarafın bu haksız eylemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından dikkate alınmadığını, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, bankacılık işleminden kaynaklı zararlar nedeniyle maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.HMK’nın 282. maddesi uyarınca hâkim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer deliller ile birlikte serbestçe değerlendirir. Buna göre, bilirkişi raporları takdiri delil niteliğinde olup mahkemece sunulan deliller değerlendirilerek ve gerekçesi yazılmak suretiyle hüküm kurulduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin yetki aşılarak düzenlenmiş, yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak karar verildiği yönündeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.Banka kayıtlarında yapılan inceleme ile alınan bilirkişi rapor içeriğindeki tespitler ışığında, davacının … fatura ödemeleri nedeniyle davalı bankaya otomatik ödeme talimatı vermiş olduğu, söz konusu otomatik ödeme talimatına atfen … faturası bedellerinin davacının davalı banka nezdindeki kredili mevduat hesabından ödendiği, hesapta davacının hesabında bakiye bulunmadığı için faturaların bu şekilde tahsilinin sağlandığı, sonrasında davacının KMH oluşan borç bakiyesini taksitlendirmek için davalı bankaya 05.02.2015 tarihinde müracaat ederek KMH oluşan borç bakiyesinin taksitli destek kredisine dönüştürülmek talebinde bulunduğu ve bu talebinin davalı banka tarafından kabul edilerek imzalı ödeme planı çerçevesinde davacıya 550,00 TL’lık taksitli destek kredisi kullandırıldığı, ancak banka kayıtlarında yapılan inceleme sonucu davacının kredi taksitlerini ödemede temerrüde düştüğü anlaşılmakla, davacının … faturalarını haricen ödediği, buna göre bankaya karşı kredi borcu bulunmadığı, buna rağmen banka tarafından haksız kat işlemi yapılarak KKB ye bildirim yaptığı ve Merkez Bankasının kara listesine düşürüldüğü yönündeki istinaf nedeni de yerinde görülmemiştir.Davalı banka ödenmeyen-geciken kredi ve faiz alacağını ilgili kurumlar olan TCMB; BDDK ve KKB gibi vesaire kuruluşlara hem 5411 sayılı Bank.K’nun 53, 73 ve 93 m. deki yasal mevzuat uyarınca ve hem de bankalar arası mesleki dayanışma anlaşmaları uyarınca bildirmekle yükümlü olup dolayısıyla sözkonusu bildirimler nedeniyle davalı bankaya atfedilebilecek herhangi bir kusur ve sorumluluğun bulunmadığı anlaşılmıştır. Buna göre davalı vekilinin davalı banka tarafından KKB ve Merkez bankasına yaptığı bildirimlerin yerinde olmadığı ve bu nedenle müvekkilinin doğrudan ve dolaylı olarak uğradığı zararlardan sorumlu görülmesi gerektiği yönündeki istinaf nedenleri de yerinde değildir. Kaldıki mahkeme gerekçesinde işaret edildiği üzere davacı yanca uğranıldığı ileri sürülen maddi zararlar somutlaştırılamadığı gibi kanıtlanmamıştır. Davalı bankanın yaptığı işlem ve bildirimlerde yasaya aykırılık bulunmadığı, yapılan işlemlerde bankaya izafe edilecek kusur bulunmadığı da gözetildiğinde, davacı vekilinin manevi tazminat istemlerinin reddinin de doğru olmadığı yönündeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.İlk derce mahkemesi karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin karar harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 215,45 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline,3-Davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların davacı üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353.1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 26.10.2023 tarihinde, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.