Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1911 E. 2020/1401 K. 10.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1911
KARAR NO: 2020/1401
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI: 2020/395 D.İş – 2020/395 Karar
KARAR TARİHİ: 16/09/2020
TALEP: İhtiyati Haciz
Taraflar arasında görülen ihtiyati haciz talebinin ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda verilen ihtiyati haciz kararına itirazın kabulüne dair verilen ek karara karşı ihtiyati haciz isteyen vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ İhtiyati haciz talep eden dilekçesinde özetle; müvekkilinin, borçlulardan alacağı olan 977.819,04-TL (142.650-USD) alınmasının temini bakımından İcra İflas Kanununun 257. maddesi gereğince, davalılara ait araçlar, banka hesapları ve diğer malvarlıkları hakkında, alacağı karşılayacak miktar için ihtiyati hacze kararı verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince 29.07.2020 tarihli kararla, “…Yukarıda hüviyeti yazılı alacaklının borçlulardan alacağı olan 977.819,04-TL (142.650-USD) alınmasının temini bakımından vaki isteği İcra İflas Kanununun 257. Maddesinin 1.fıkrasına uygun bulunmuş, alacak rehinle temin edilmemiş ve diğer taraflarla üçüncü şahısların muhtemel zarar ve ziyanlarına karşı kafi teminat da alınmış bulunduğundan adı geçen borçlu; …, …, malları ile 3. Şahıslardaki hak ve alacaklarının; İcra ve İflas Kanununda muayyen tahditler dairesinde, İHTİYATEN HACZİNE… ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı borçlular vekilince itiraz edilmiş olup, itiraz dilekçesinde; dava konusu borca konu senedin taraflar arasında bulunan sözleşme kapsamında düzenlendiğini, sözleşmenin akdedildiği tarihte talep eden şirket elemanlarınca sözleşme konusu mallardan 45.000 adet ihkakı hak yoluyla kaldırıldığını, borca mahsuben 500.000-TL değerinde malın teslim edildiğini, takibe konu borcun bu denli yüksek olmasının mümkün olmadığını, uygulanan haksız ihtiyati haciz nedeniyle müvekkili şirketin hesaplarına bloke ve araçlarına haciz konulduğunu, bloke edilen hesaplar nedeniyle şirket çalışanlarının maaşlarını ödemede sıkıntıya düştüğünü, ödemelerini alamayan ve alınamayan ödemeler nedeniyle üretime geçemeyen müvekkilinin sözleşmelerinin sona erdirildiğini, ticari itibarının zedelendiğini ve yüklü miktarda zarar ettiğini, ihtiyati hacze konu senet üzerinde ödeme yeri olan Bakırköy ifadesinin yer aldığını, dolayısıyla genel kural olarak senette ödeme yerinin yetkili olduğu mevzuat gereği ifade bulunduğundan mahkemenin ve mahkemenin yetki çerçevesine bağlı icra dairelerinin yetkili olmadığını belirterek, dosyanın yetkili mahkeme olan Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesini ve ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ EK KARAR ÖZETİ İlk derece mahkemesince itirazın değerlendirildiği 10/09/2020 tarihli ek kararla; “…Somut olayda; dayanak senet metninde düzenleme yeri ve ödeme yeri Bakırköy olup, keşideci borçlunun ikamet adresi de Bursa’dır. Bu durumda niteliği itibariyle aranacak borçlardan olan kambiyo senedinden kaynaklanan alacağa dayalı ihtiyati haciz isteminde yetkili mahkeme; akdin ifa yeri olarak kabulü gereken ödeme yeri ve genel yetki kuralı uyarınca borçlunun ikametgahının bulunduğu yer olacaktır. İhtiyati haciz isteminde yetkili mahkeme ödeme yeri Bakırköy mahkemesi olacaktır. Mahkememiz yetkisizdir. Bu nedenle itiraz eden borçluların yetki itirazının kabulüne karar verilmesi gerekmiş, aşağıdaki şekilde karar tesis edilmiştir. İtiraz eden vekilinin ihtiyati tedbir talebi verilen karar gereğince itiraz eden borçlunun acil korunacak yararı dikkate alınarak alacağın %15 i oranında teminatla kabul edilmiş, teminat yatırıldığı takdirde İstanbul … İcra müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasındaki takibin tedbiren durdurulmasına, itiraz eden tarafın diğer tedbir ve taleplerinin reddine karar vermek gerekmiştir…” gerekçesiyle, Mahkeme yetkisiz olduğundan itirazın kabulü ile 2020/395-395 değişik iş sayılı ve 29/07/2020 tarihli ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına, itiraz eden vekilinin ihtiyati tedbir talebinin alacağın %15’i oranında teminatla kabulüne, teminat yatırıldığı takdirde İstanbul …icra müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasındaki takibin tedbiren durdurulmasına, itiraz eden tarafın diğer tedbir ve taleplerinin reddine, karar verilmiştir. Bu ara karara karşı, ihtiyati haciz isteyen vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati haciz isteyen vekili istinaf dilekçesinde özetle: Öncelikle ihtiyati hacze itirazın süresinde olmadığından reddine karar verilmesi gerektiğini, yetkili mahkemelerin İstanbul Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğundan borçlunun yetki itirazının reddi gerektiğini, İlk derece mahkemesi tarafından %15 oranında teminatla ve teminat yatırıldığı takdirde İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasındaki takibin tedbiren durdurulmasına karar verilmişse de ilk derece mahkemesinin icra dosyasını durdurma gibi bir yetkisi bulunmamakta olup dayanaktan yoksun ve hukuka aykırı karar verdiğini belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, kambiyo senedine dayalı ihtiyati haciz karanına yöneltilen itirazın kabulü kararının istinafına ilişkindir. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Borçlular vekilince ihtiyati haciz kararının tebliğ olmaksızın 07.08.2020 tarihinde öğrenildiği ileri sürülerek 12.08.2020 tarihinde itiraz edilmiştir. Borçluların daha önce ihtiyati haciz kararını öğrendiklerine ilişkin alacaklı yanca kanıt sunulmadığı gözetildiğinde, itirazın süresinde yapıldığının kabulü gerekmiş olup, aksi yöndeki alacaklı vekilinin istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Somut olayda, alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak ihtiyati haciz talebinde bulunulduğu, bonoda borçlu … A.Ş.’ nin keşideci, talep eden … Tic. Ltd. Şti. ’nin lehtar olduğu, borçlu …’ ın müteselsil kefil olarak imzası bulunduğu, lehtar … Tic. Ltd. Şti. tarafından ihtiyati haciz talebinde bulunulduğu anlaşılmaktadır. Talep tarihi itibariyle bononun vadesinin geçmiş olduğu, bonoda düzenleme ve ödeme yerinin Bakırköy olarak yazıldığı anlaşılmaktadır. İİK’nın 258. maddesi atfıyla aynı Kanun’un 50. maddesi uyarınca, ihtiyati hacizde yetkili mahkeme, HMK’nın mahkemelerin yetkisini düzenleyen hükümlerine göre belirlenir. Poliçe, bono ve çek birer ibraz senedidir. Ancak, bu kıymetli evrakların ibrazı, yapıldığı kişi ve sonuçları bakımından farklılık gösterir. İbraz, poliçede muhataba, bonoda tanzim edene, çekte ise muhatap bankaya yapılır. İbraz, bono ve poliçe de borçlunun ödeme yapacağı kimseyi öğrenmesini sağlayıcı bir fonksiyona sahiptir. Bu sayede ibraz üzerine poliçe ve bono borcu götürülecek borç haline dönüşmektedir. Bu durumda alacaklının ikametgahı mahkemesinde ihtiyati haciz talep edilebilir. Ne var ki somut olayda alacaklı adresi yerleşim yeri itibariyle de mahkemenin yetki olduğu benimsenemeyecektir. Bu açıklamalara göre, bonoya dayalı olarak borçlunun ikametgahının bulunduğu yerdeki genel yetkili icra dairesinde (HMK. 6.md.), bonoda öngörülen ödeme yerinde ve düzenleme yerinde talepte bulunabilir. Somut uyuşmazlıkta, bonodaki ödeme ve düzenleme yeri Bakırköy olup, genel yetkili yer olan borçluların yasal ikametgah adresi de Bursa olduğundan kaldı ki alacaklı adresi itibariyle de mahkeme yetkisiz olup, mahkemenin yetkisine yönelik yapılmış olan itirazın kabulü ile ihtiyati haciz kararının kaldırılması isabetlidir. Bu nedenle aksi yöndeki alacaklı vekilinin istinaf başvurusu yerinde değildir. Uyuşmazlık ihtiyati haciz kararına ilişkindir. Menfi tespit davası ve istemi söz konu su değildir. Mahkemece itiraz üzerine ihtiyati haciz kararının kaldırılması ile yetinilmesi gerekirken itiraz edenlerin talebi doğrultusunda alacaklı tarafından başlatılan takibin durdurulmasına karar verilmesi isabetsiz olmuştur. Bu yönden alacaklı vekilinin istinaf başvurusu yerinde olup, HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinin istinafa konu 10.09.2020 tarihli ek kararının kaldırılarak ek kararın 2 nolu bendi çıkarılarak dairemizce yeniden aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca ihtiyati haciz talep edenin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu 10.09.2020 tarihli ek kararının düzeltilmek üzere kaldırılarak, itiraz ve talep hakkında Dairemizce yeniden karar verilmesine, bu doğrultuda; 1-İlk derece mahkemesi yetkisiz olduğundan itirazın kabulü ile ilk derece mahkemesinin 2020/395-395 değişik iş sayılı ve 29/07/2020 tarihli ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına, 2-İcra takibinin durdurulmasına yönelik ihtiyati tedbir talebinin, ihtiyati hacze itiraz aşamasında ileri sürülmesi hukuken mümkün bulunmadığından reddine, 3-İhtiyati hacze itiraz edenler vekil ile temsil edildiğinden, yürürlükte olan AAÜT gereği 935,00 TL ücreti vekaletin ihtiyati haciz talep edenden alınarak ihtiyati hacze itiraz edenlere verilmesine, 4-İstinaf aşamasındaki yargılama giderleri yönünden; a-İhtiyati haciz talep eden tarafından istinaf kanun yoluna başvuru harcı olarak yatırılan 148,60 TL’nin Hazineye gelir kaydına, b-İhtiyati haciz isteyen tarafından yatırılan 54,40 TL istinaf peşin karar harcının, talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine, c-İhtiyati haciz isteyen tarafından istinaf yargılaması sırasında yapılan 34,50 TL posta ve tebligat gideri, 148,60 TL istinaf yoluna başvuru harcı olmak üzere toplam 183,10 TL yargılama giderinin, ihtiyati hacze itiraz edenlerden alınarak, ihtiyati haciz isteyene verilmesine, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.2 ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 10/12/2020
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca karar kesindir.