Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1909 E. 2020/1375 K. 10.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1909
KARAR NO: 2020/1375
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23.09.2020 ara karar
NUMARASI: 2020/79 Esas
DAVANIN KONUSU: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
Taraflar arasında görülen dava içinde talep edilen ihtiyati tedbirin ilk derece mahkemesince kabulüne dair ara kararına karşı, davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili davasında özetle; müvekkili …’in müşterek muris …’ nun boşandığı ilk eşi Nazmiye’den olan tek çocuğu olduğunu, davalılardan …’ın murisin muvazaalı olarak boşandığı ikinci eşi, diğer davalıların ise murisin ikinci eşi …’den olan çocukları olduğunu, davalı … A.Ş.’nin muris … tarafından kurulduğunu, murisin farklı zamanlarda şirket hisselerini davalılar üzerine devrettiğini, davalı şirketin de ortağı olduğu … A.Ş. adına kayıtlı bulunan İstanbul ve Samsun illerinde çok değerli malvarlığı bulunduğunu, muris …’nun yasal mirasçısı olan müvekkilinden mal kaçırmak gayesi ile muvazaalı işlemler yaptığını belirterek; fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere, muris muvazaası nedeniyle müşterek muris …’nun mirasçısı olan davacıdan mal kaçırmak gayesi ile davalı şirketteki hisselerinin davalılara devrine ilişkin işlemin iptaline ve terekeye iadesine, bu durumun mümkün olmaması halinde tenkisine, dava sonuna kadar hisse devirlerinin ve şirkete ait mal varlığının üçüncü kişilere devrinin önlenebilmesi için ticaret sicil kaydına ve şirket üzerine kayıtlı menkul ve gayrimenkuller üzerine ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini, müvekkilinin ekonomik durumu itibari ile yargılama harç ve giderlerini ödeme gücü bulunmadığından adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; davalı şirket hisseleri üzerinde gerçekleşmiş olan tüm devir işlemlerinin yasal düzenlemelere uygun olarak yapıldığını, davacının davasının zamanaşımına uğradığını, dava konusu genel kurul kararlarının iptalinin davacı yan tarafından hak düşürücü süre içerisinde de istenmemiş olduğunu, tüm dava değeri üzerinden nispi oranda harç alınması gerektiğini, muris … ile davacı yanın annesi olduğu belirtilen … isimli hanımefendi arasında herhangi bir boşanma olgusu bir başka ifadeyle herhangi bir evlilik bağı bulunmadığını, davalı … ile muris …’nun İstanbul 11. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/768 Esas ve 2002/437 Karar sayılı ilamıyla boşandıklarını, yaklaşık yirmi yıl gibi uzun bir süre sonra birilerinin çıkıp, mahkeme kararı ile gerçekleşmiş olan bu boşanma işleminin muvazaalı olduğunu iddia etmesinin mümkün olmadığını, murisin içerisinde bulunduğu ekonomik zorluklar nedeniyle bir kısım menkul ve gayrimenkul malvarlıklarını sağlığında satmak zorunda kaldığını, ayrıca tenkis davası açma hakkının, mirasçıların saklı paylarına tecavüz edildiğini öğrendikleri andan itibaren bir yıl olup, hak düşürücü süre içerisinde tenkis davası da açılmadığını, davacı yanın iddia ve talebinin haklılığına ilişkin yaklaşık ispatın kuralıda gerçekleşmediğini belirterek, somut olayda ihtiyati tedbirin şartları oluşmadığından davacı yanın ihtiyati tedbir talebinin reddine, davacı yana dava dilekçesinde somut olmayan hususları somutlaştırması için kesin süre verilmesi ile aksi halde usulden davanın reddine karar verilmesini, davacının dava konusu ettiği hisse devir işlemlerinin üzerinden 1, 2, 5 ve 10 yıllık süreler de geçtiğinden davacının davasının esasa girmeksizin zamanaşımı yönünden davanın reddine, esas yönünden de haksız ve hukuka aykırı davasının reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davacı … vekili Av. … 17/09/2020 havale tarihli dilekçesinde özetle; Mahkemenin 10/09/2020 tarihli duruşma ara kararı ile Davalı … yönünden davalı şirketin sicilden terkin edilip faal olmadığından hukuki ve fiili işlem ehliyeti bulunmadığı gözetilerek tedbir kararının reddine karar verildiğini, Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinin 20 Nisan 2020 tarihli ve 10062 sayılı yayınını sunduklarını, şirketin sicilden terkin edilmediğini ve faal durumda olduğunu, belirterek mahkemenin tensiben vermiş olduğu 15 numaralı ara karardan rücu edilmesini ve reddedilen tedbir talebinin şirket yönünden kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi 10.09.2020 tarihli ara kararında; davalı … A.Ş’ nin sicilden terkin edilip faal olmaması sebebiyle hukuki ve fiili işlem ehliyeti olmadığından tedbir talebini reddetmiştir. Davacı yan 18.02.2020 tarihli dilekçesi ile şirket hisse ve malvarlığının üçüncü kişilere devrinin önlenmesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi 21.02.2020 tarihli ara kararının 4.maddesinde ; davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin dosya kapsamında ibraz edilen belgeler ile yaklaşık ispat ve HMK’nın 389. maddesi koşulları gerçekleşmediğinden reddine karar vermiştir. İlk derece mahkemesi, 23.09.2020 tarihli ara kararında; davalı … A.Ş. (İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü Sicil No:…-…)’nin hisselerinin üçüncü kişilere devir ve temliğinin önlenebilmesi için teminatsız olarak ihtiyati tedbir konulmasına, bu konuda İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne müzekkere yazılmasına, diğer ihtiyati tedbir taleplerinin dava konusu olmadığından reddine karar vermiştir. Bu ara karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Davacı vekili tarafından ilk derece mahkemeye sunulmuş olan 18/02/2020 tarihli dilekçe ile dava sonuna kadar hisse devirlerinin ve şirkete ait mal varlığının üçüncü kişilere devrinin önlenebilmesi için ticaret sicil kaydına ve şirket üzerine kayıtlı menkul ve gayrimenkuller üzerine ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesinin bir kez daha talep edildiğini, davacı vekilinin bu talebi üzerine ilk derece mahkemesi tarafından yapılan değerlendirme neticesinde 21/02/2020 tarihli 4 no.lu ara karar ile; “Davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin dosya kapsamı ibraz edilen belgeler ile yaklaşık ispat ve HMK 389 koşulları gerçekleşmediğinden reddine” dair karar verildiğini, Ancak daha sonra ilk derece mahkemesi resen tesis etmiş olduğu 23/09/2020 tarihli ara kararı ile; “Davalı … A.Ş. (İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü Sicil No:…-…)’nin hisselerinin 3. kişilere devir ve temliğinin önlenebilmesi için teminatsız olarak ihtiyati tedbir konulmasına, bu konuda İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne müzekkere yazılmasına, diğer ihtiyati tedbir taleplerinin dava konusu olmadığından reddine” dair usul ve yasaya aykırı bir şekilde yokluklarında karar verildiğini, İlk derece mahkemesinin 23/09/2020 tarihli ihtiyati tedbir kararı her ne kadar hak düşürücü süre içerisinde infazı talep edilmediğinden kendiliğinden kalkmışsa da herhangi bir hak kaybı yaşamamak adına haksız ve hukuka aykırı ihtiyati tedbir kararına karşı istinaf kanun yolu başvurusunda bulunma gereksiniminin hasıl olduğunu belirterek; İlk derece mahkemesinin 23.09.2020 tarihli “Davalı … A.Ş. (İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü Sicil No:…-…)’nin hisselerinin 3. Kişilere devir ve temliğinin önlenebilmesi için teminatsız olarak ihtiyati tedbir konulmasına” dair hukuka, yasaya, usule ve Yargıtay içtihatlarına açıkça aykırı ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davalı şirket hisselerinin muris tarafından diğer davalılılara muvazaalı olarak devredildiği iddiasına dayalı olarak, muris tarafından yapılan devrin iptali ile şirket payının miras hissesi oranında davacı adına tesciline, olmadığı takdirde tenkis talebine ilişkindir. Dava içerisinde sözkonusu hisselerin üçüncü kişilere devir ve temlikini önleyici nitelikte tedbir talep edilmiştir. İlk derece mahkemesince, tedbir talebinin kabulüne dair 23.09.2020 tarihli ara karar verilmiş; bu ara karara karşı, davalı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönleriyle sınırlı olarak yapılmıştır. İlk derece mahkemesince verilen 23.09.2020 tarihli ara karar uyarınca davacının talebinin teminatsız olarak kabul edildiği ancak kararın infazı konusunda ilk derece mahkemesince İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne müzekkere yazılması yönünde karar verildiği sözkonusu müzekkerenin 09.12.2020 tarihi itibariyle yazıldığı anlaşılmaktadır. Bu noktada somut olay açısından tedbirin infazı için tarafların başvurusunun aranmadığı görülmektedir. Davalı vekili sözkonusu ara karara karşı doğrudan istinaf başvurusunda bulunmuştur. HMK’nın 341/1. maddesinde istinafa tabi kararlar açıkça sayılmıştır. İhtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddi kararlarıyla, bu taleplerin kabulü halinde itiraz üzerine verilen kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir. Ayrıca, yüze karşı verilen ihtiyati tedbir kararlarına karşı da doğrudan istinaf kanun yoluna başvurulabilir. Karşı tarafın yokluğunda verilen ihtiyati tedbir kararlarına karşı doğrudan istinaf kanun yoluna başvurulamaz. Aleyhine tedbir kararı verilen tarafın, HMK’nın 394/1. maddesi uyarınca öncelikle kararı veren mahkeme nezdinde itiraz yoluna başvurulması gerekir. Somut olayda istinaf başvurusuna konu ara kararı, dosya üzerinden yani, karşı tarafın yokluğunda verildiğinden, davalının öncelikle itiraz yoluna başvurması gerekir. Doğrudan istinaf kanun yoluna başvurulması mümkün değildir. Açıklanan bu gerekçelerle, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması mümkün olmadığından ve böylece başvuru koşulları gerçekleşmediğinden, başvurunun usulden reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Yukarıda yapılan hukuki açıklamalar ışığında, caiz olmadığı tespit edilen istinaf başvurusunun HMK’nın 351.ç maddesi uyarınca USULDEN REDDİNE, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf peşin harcının, talep halinde iadesine, 3-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 352. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi 10/12/2020
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f maddesi uyarınca karar kesindir.