Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1907 E. 2023/1813 K. 09.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1907
KARAR NO: 2023/1813
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/03/2020
NUMARASI: 2018/604 Esas – 2020/247 Karar
DAVA: Tazminat
Taraflar arasındaki tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, davalılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … Limited Şirketinde şoför olarak çalıştığını, 02/04/2014 tarihinde … plakalı … marka şirket araca 394 adet dikime hazır trikoyu yüklediğini, çalıştığı iş yeri atölyesinin kapalı olmasından dolayı aracı kilitli vaziyette davalı Alışveriş Merkezinin açık otoparkına park ettiğini, otoparka ait özel güvenlik görevlilerinin bulunduğunu, alışveriş merkezindeyken aracın camlarının kırılmak suretiyle içindeki emtianın hırsız- lığa konu olduğunu öğrendiğini, olayda davalıların kusurunun bulunduğunu beyanla -fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla- 40.000,00 TL maddi tazminatın haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalılar … Anonim Şirketi ve … AVM’den tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, savunmasında özetle; 2014/220 Esas sayılı asıl davanın davacısı …’un müvekkili şirkette çalıştığını, olay günü meydana gelen hırsızlık olayında hırsızlığa konu em- tianın müvekkili şirkete ait olduğunu, otoparkta meydana gelen hırsızlık olayından davalıların sorumlu olduğunu, müvekkilinin 7.880,00 USD karşılığı olan 23.982,00 TL maddi tazminatın haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.Birleşen davanın davalıları … Anonim Şirketi ve … AVM vekili, olayın meydana geldiği alış veriş merkezinin müvekkilleri … A.Ş ve … A.Ş. tarafından işletildiğini, diğer davalı şirketin ise alışveriş merkezinde güvenlik hizmeti verdiğini, dolayısıyla alışveriş merkezini işle- ten müvekkilleri ile davacı arasında saklama sözleşmesi bulunmadığından bu müvekkilleri yönünden davanın reddi gerektiğini, davacının alışveriş merkezinin müşterisi olmadığı gibi ücretsiz ve kapalı olan otoparktan tüm gece boyunca yararlanma düşüncesiyle hareket ettiğini, otoparkta bulunan araçlardaki kıymetli eşyaların korunması gibi bir yükümlülüklerinin bulunmadığını, davacı tarafın kendisinden beklenen dikkat ve özen yükümlülüğünü yerine getirmediğini, kusurlu olduğunu, zararını ispatlaması gerektiğini beyanla davanın reddini savunmuştur.İhbar olunan … Merkezi Fransa Türkiye İstanbul Şubesi vekili; ihbara cevabında davalı … tarafından yapılan … nolu Şahıs Mali Mesuliyet ve İşveren Sigortası Hasar Fazlası Poliçesini ibraz etmiş, bu poliçenin hangi durumları teminat altına aldığı hususu ile muafiyet miktarının dikkate alınmasını, davacının sigortalısının kendi iradesi ile güvenlik riskine sebep olup olmadığı ve iş ile hasar arasında illiyet bağı bulunup bu- lunmadığı, kendisini bilerek ağır tehlikeye maruz bırakacak hareketlerde zarara sebebiyet verip ver- mediği konusunda bilirkişi incelemesi yapılmasını istemiştir. İhbar olunan … ihbar talebine cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Toplanan deliller ile dosyadaki bilgi ve belgelere göre, davacı … kendi çalışanı durumundaki … aleyhine açtığı tazminat davasının İş Hukuku hükümlerine göre değerlendirilebileceği gözetilerek iş bu davadan tefrikine, ayrı esasa kaydına karar verilmiştir. Davalılar … Anonim Şirketi ve … AVM aleyhine açılan dava ile sınırlı olarak yapılan yargılama sonucu ; dava konusu hırsızlık olayının AVM’nin açık olduğu saatlerde meydana geldiği ve taraflar arasında TBK anlamında saklama sözleşmesinin kurul- duğu, söz konusu hırsızlık olayında davacı şirketin aracı içindeki 21.430,61 TL değerinde emtianın çalındığı, zararın meydana gelmesinde ; davalı … A.Ş. nin % 40 (yüzde kırk) oranında , davalı … A.Ş.’nin %20 (yüzde yirmi) oranında , dava dışı … %15 ve davacı … Tic. San Ltd Şti nin % 25 (yüzde yirmibeş) oranında kusurlu olduğu, davacının kusuru oranında yapılan indirim sonucu % 75 kusur oranına isabet eden 16.072,96 TL emtia bedelinin tazmininden davalıların müteselsilen ve müştereken sorumlu olduğu…” gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, 16.072,96 TL tazminatın haksız fiili tarihi olan 02/04/2014 gününden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte … A.Ş.’den tahsil edilerek davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalılar vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalılar vekili, istinaf başvuru dilekçelerinde özetle; İlk derece mahkemesinin hatalı bilirkişi raporunu hükme esas alarak eksik incelemeye dayalı haksız bir hüküm oluşturduğunu, gerçekleştiği iddia edilen hırsızlık olayına konu emtiaya ilişkin davacı şirketin ticari defter ve kayıtları ile stoklarında herhangi bir kayda rastlanmadığı gibi hasar miktarı ile ilgili yapılan hesaplama da dayanaksız olduğunu, öncelikle bu nedenlerle hatalı mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini, yine davacının zarar miktarının tespiti için, somut deliller esas alınmadan hatalı hesaplama yapıldığını, bilirkişinin bu belirlemeyi sadece sevk irsaliyesine dayalı olarak yapmışsa da davacı dava dilekçesinde araçtan çalınan malların triko kazak olduğunu iddia ettiğinden bilirkişinin çalınan malların sevk irsaliyesinde yer alan triko kumaş olduğunu belirlemesi çelişki yarattığını, davacının çalındığını iddia ettiği malların ispatına ilişkin dosyaya somut bir delil sunulamamasına ve sevk irsaliyesi içeriğinde yazılı mallar ile araçta bulunan mallar arasında illiyet bağını ispatlar delil olmadığından bilirkişi tarafından yapılan bu belirlemenin gerçeğe ve hukuka aykırı olduğunu, Davacının söz konusu eşyaların araçta olduğuna dair somut bir delil dosyaya sunmamasına rağmen farazi yöntem ile çalındığı iddia edilen eşyaların araca nasıl sığacağı şeklinde hesaplama yapılmasının gerçeğe ve hukuka aykırı olduğunu, bilirkişinin bu hesaplamayı yaparken 30.08.2014 tarihli … nolu ve 08.09.2014 tarihli … nolu faturalarında benzer ürünler olan yün kazak birim fiyatını baz alarak yaptığını, bilirkişinin dosyadaki deliller ile savunmaların dışına çıkarak, davacının ticari kayıtlarında yer alan benzer faturaları dikkate almasının yasaya ve hukuka açıkça aykırı olduğunu ki kabul anlamına gelmemekle birlikte ek olarak belirtmek gerekirse davacı tarafın, huzurdaki davada söz konusu benzer faturalara delil olarak da dayanmadığını, somut delile dayanmayan iş bu görüş ve hesaplamanın hukuka aykırı olduğundan mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini, Davaya konu hırsızlık olayının meydana gelmesinde esas ve asli kusurun davacı üzerinde olduğunu, ayrıca müvekkili şirketin, mütefarik kusuru değerlendirilse dahi, bunun hükümde belirtilen %20 oranında olması fahiştir. zarar sorumluluğu kusur sorumluluğuna bağlı olduğundan müvekkili şirkete atfedilen kusur oranının haksız olduğunu, bu nedenle mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini, kararda belirtilen kusur nedenleri değerlendirildiğinde zararı doğuran olay ile zararın arasındaki illiyet bağının esas olarak davacı ve dava dışı … kusurlu eylemleri neticesinde meydana geldiği görüleceğini, nitekim kapı kilit mekanizmalarının ve alarm sistemlerinin olmaması, aracın açık alanda AVM otoparkında park edilmiş olmasının, durumu yetkililere bildirerek, alınacak ürünlerin nerede ve nasıl muhafaza edileceği hususunda talimat alması hususları müvekkilinin kusur sorumluluğunu kaldırdığını, nitekim, Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2008/10186 Esas – 2009/950 Karar, 27.01.2009 tarihli kararının da bu yönde olduğunu, Davaya konu olayın gerçekleşmemesi için müvekkili şirket üzerine düşen yükümlülükleri tam ve eksiksiz yerine getirdiğinden müvekkili şirketin kusurlu davrandığı iddiasıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulmasının haksız olduğunu, bu nedenle mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini, Raporda âdeta her araç başına özel güvenlik önlemi alınması gerektiği yönünde değerlendirme yapıldığını, ayrıca müvekkili şirketin hizmet satın aldığı özel güvenlik şirketi ile ilgili rutin denetimini olay günü de yerine getirdiğini ve üzerine düşen tüm yükümlülükleri yerine getirdiğini, olay günü güvenlik kameralarının çalışır vaziyette olduğu dosya içerisindeki CD’den de anlaşılmasına rağmen bilirkişinin ilave fiziki ve elektronik tedbirlerin alınmadığına dair görüşü gerçeğe ve hukuka aykırı olduğunu, bilirkişinin meydana gelen olayda müvekkilinin somut ihmal ya da davranışından ziyade genel olarak soyut ifadeler ile müvekkilinin sorumlu olduğunu iddia eder yorumda bulunduğunu, diğer davalı özel güvenlik şirketi ile risk değerlendirmesi yapılmasının dava konusu olayın meydana gelmesi arasında illiyet bağı kurulmasının izah edilebilir tarafı bulunmadığını, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davalı şirketlerce güvenlik ve yönetim hizmeti verilen Avm de meydana gelen hırsızlık sonucu uğranılan zararın tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalılar vekillerince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır Davalı … AŞ nin işlettiği, diğer davalı tarafından güvenlik hizmeti verilen alışveriş merkezinin otoparkında AVM nin açık olduğu saatler içinde davacıya ait emtiaların yüklü olduğu araçta hırsızlık olayının vuku bulduğu dosya kapsamıyla sabittir. Mahkemece yapılan yargılama sonucu davalıların kusuru oranında sorumluluğu kapsamında davanın kısmen kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır. HMK’nın 282. maddesi uyarınca hâkim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer deliller ile birlikte serbestçe değerlendirir. Buna göre, bilirkişi raporları takdiri delil niteliğinde olup mahkemece diğer delillerle birlikte serbestçe hükme esas alınır. Mahkemece sunulu deliller ile gerek görevsiz mahkemece gerekse görevli mahkemece yapılan yargılama aşamasında konusunda uzman bilirkişilerden oluşturulan bilirkişi kurullarından alınan rapor içeriğindeki tespitler dikkate alınarak ve sunulu deliller değerlendirilip, gerekçesi yazılmak suretiyle hüküm kurulduğu anlaşılmakla, davalılar vekillerinin eksik ve yetersiz bilirkişi raporu esas alınarak hüküm kurulduğu yönündeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. İlk derce mahkemesince sunulu deliller ışığında davacı şirket ticari defter ve kayıtları da inceletilmek suretiyle bilirkişi raporu alınmıştır. Alınan bilirkişi raporunda dosyaya sunulu deliller ile davacı defterleri incelenmek suretiyle çalınan emtia ve değeri yönünden inceleme de yapılarak rapor düzenlenmiştir. Mali ve emtia değeri yönünden bilirkişi rapor içeriğindeki tespitlere göre dava tarihinde hırsızlanan kazakların piyasa değerinin 21.430,61 TL kadar olabileceği belirlenmiş, mahkemece de bu tutar dikkate alınarak ve tarafların kusurları gözetilerek hüküm kurulmuştur. Bilirkişi raporundaki teknik değerlendirmeler ışığında kurulan hükümde isabetsizlik bulunmadığından, davalılar vekillerinin meydana gelen hasar ve zarar miktarının dayanaksız olduğu yönündeki istinaf nedenleri de yerinde görülmemiştir.Yine ilk derce mahkemesince yargılama sürecinde alınan ve daha önce görevsiz mahkemece alınan bilirkişi rapor içeriklerinde, gerek davalıların gerekse davacı ile hakkında tefrik kararı verilen davacı şoförünün meydana gelen olaydaki kusur durumları somut olay dikkate alınarak ayrı ayrı tartışılmış, buna göre tarafların müteraafık kusurları bulunduğu, davalıların ise toplam %60 kusurlu olabilecekleri değerlendirilmiştir. İlk derce mahkemesince de bilirkişi raporlarındaki tespitler ışığında belirlenen davalılar kusur durumu dikkate alınarak sonuca gidilmiş olup, buna göre davalılar vekillerinin müvekillerine atfedilen kusur ve oranının yerinde olmadığı yönündeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.Davalılar vekillerinin istinaf başvuru nedenleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucu ilk derece mahkemesince kurulan hükümde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun HMK 353/1.b1 maddesi uyarınca reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalılar vekilinin istinaf başvurularının esastan reddine, 2-Davalılar tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin karar harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 545,94 TL istinaf karar harcının davalılardan tahsiline, Hazineye gelir kaydına, 3-Davalılar tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 09.11.2023