Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1906 E. 2022/1674 K. 08.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1906
KARAR NO: 2022/1674
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/07/2020
NUMARASI: 2017/53E. – 2020/444 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat
Taraflar arasındaki tazminat davasının ilk derece makemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine dairemizce gönderilmiş olup dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davacıya ait Kırklareli’deki şeftali ağaçlarının farklı sigorta poliçeleri ile davalı tarafça sigortalandığını, poliçelere ilişkin primlerin tamamının ödendiği, davacının bahçesinde bulunan şeftalilerin tamamının 22.08.2016 tarihinde oluşan fırtına ile hasar gördüğünü, durumun davalıya 23.08.2016 tarihinde ihbar edildiğini, davalı eksperlerinin 26.08.2016 ve 31.08.2018 tarihlerinde ekspertiz incelemesi yaptığını, yapılan ekspertiz sonucunda hasarın sıfır bulunduğunu ve ödeme yapılmadığını, hasarın 0 olduğuna dair hiçbir gerekçe gösterilmediğini, davalı tarafın hatalı ve gerekçe gösterilmeyen eksper raporlarını kabul etmediklerini, bahçede bulunan R6 kodlu şeftalinin erken hasat edilen şeftalilerden olduğunu, dolayısıyla fırtınanın olduğu ve daha sonraki tarihlerde R6 türü şeftalilerin hasat zamanının geçmiş olduğunu, buna rağmen eksperlerin hasat zamanı yazarak büyük bir teknik hata yaptıklarını, hasar tarihinde Tarsim eksperlerinin ağaçların diplerine dökülen şeftalilere dokunulmamasını istediklerini, bu nedenle müvekkili şirketin her şeyi olduğu gibi bıraktığını, dalında dahi iki gün beklemesi halinde satışa engel hale gelen şeftalilerin fırtına ile koparak günlerce yerde bekleyen ürünün müvekkilince hasat edildiği iddiasının yerinde olmadığını, davalı şirketin haksız yere ödeme yapmadığını, sonuç olarak 19 poliçede söz konusu hasara uğrayan şeftali ağacı sayısının 3.885 olduğunu, zararın kilogramı 2,50 TL’den 300.000,00 TL olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 78.375,00 TL’nin hasar tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte ödenmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; aktif husumetin bulunmadığını, yapılan ekspertiz çalışmasında normal hasat evresi döneminde olan ağaçlarda hasara dair emare belirlenmediğini, yere dökülen meyvelerin hasat olgunluğuna gelip ağaçta tutumu zayıflayan, meyve sapından koparak düştüklerinin tespit edildiğini, tespit esnasında fırtına hasarına dair emareler arandığını ancak iz bulunamadığını, ağaçlarda dal-dalcık kırılmaları, meyvelerde tek yöne doğru dökülmeler, mısır ve ayçiçeğinde ise kırılmalar, kopmalar görülmediğini, durumun hasar tespit esnasında çekilen fotoğraflarla kayıt altına alındığını, bu nedenle riske bağlı hasarın %0 olarak belirlendiğini, talebin teminat dışı olduğunu, meyvelerin bir kısmının çürümeye yüz tuttuğunu, bir kısmının henüz taze ve sağlıklı meyveler olduğunun fotoğraflardan görüleceğini, kabul manasına gelmemekle birlikte faizin hasat tarihinden itibaren talep edilebileceğini, yasal faize hükmedilebileceğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte prim poliçe muafiyet hesabının yapılması gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… Mahkememizce alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya ve denetime elverişli bulunmuş, bilirkişi heyetince dosya kapsamında bulunan tüm deliller değerlendirilmek suretiyle rapor tanzim edildiği anlaşılmıştır. Bilirkişilerce hasarın fırtına nedeniyle vuku bulduğu ve sigorta kapsamında davalının sorumlu bulunduğu tespit edilmiş, bu nedenle rapor doğrultusunda davanın kısmen kabulüne, oluşan hasar bedeli olan 67.996,00-TL’nin davalıdan tahsiline karar vermek gerekmiştir. Davalı vekilince, her ne kadar hasarın hasat zamanının meydana gelmesi sebebiyle meydana geldiği, bu nedenle sorumluluklarının olmadığı yönünde itirazda bulunulmuş ise de, buna delil olarak gösterilen başkaca ağaçlarda dal kırılmalarının bulunamaması gibi bir takım emarelere, bilirkişilerce fırtınanın her yerde aynı şiddette olmayacağı görüşüyle itibar edilmediği anlaşılmıştır. Bilindiği gibi, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1409. Maddesi: “Sigortacı, sözleşmede öngörülen rizikonun gerçekleşmesinden doğan zarardan veya bedelden sorumludur. Sözleşmede öngörülen rizikolardan herhangi birinin veya bazılarının sigorta teminatı dışında kaldığını ispat yükü sigortacıya aittir.” hükmünü haizdir. Davalı taraf dosya kapsamında sunmuş olduğu delillerle rizikonun teminat dışında kaldığını ispatlayamamıştır. Hal böyle olunca rapor doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir. Öte yandan Yargıtay 11. HD’nin 2016/12898 E: 2018/6247 K. Sayılı ilamında: “Devlet Destekli Bitkisel Ürün Sigortası Genel Şartları’nın “Tazminatın Ödenmesi” başlığı altında yer alan B.7. maddesinde kesinleşmiş hasar miktarının en geç 30 gün içinde sigortalıya ödeneceği ve tazminatın her halükarda hasat tarihinden önce ödenmeyeceği düzenlenmiş olup bu itibarla ıslahla arttırılan kısım yönünden de hasat tarihi olan 01.09.2011 tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmesi doğru görülmemiş, kararın davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir. ” gerekçesi ile ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar verildiğinden, kabul edilen tutar yönünden hesaplanacak faizin her halükarda hasat tarihinden itibaren başlayacağı kanaatine varılmış, taraflar arasında akdedilen poliçelerde yazılı en geç hasat tarihi olan 07/10/2016 tarihinden itibaren avans faizine hükmedilmiştir. Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, alınan bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasındaki uyuşmazlığın davacı tarafın bahçesinde meydana gelen fırtına nedeniyle oluşan hasarın sigorta poliçesi kapsamında olup olmadığına ilişkin olduğu anlaşılmış, Mahkememizce alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya ve denetime elverişli bulunmuş, rapor uyarınca hasarın fırtınanın vukua gelmiş olmasından kaynaklı olduğu ve davalının sorumlu olduğu anlaşılmış, haliyle davalının rizikonun teminat dışı kaldığını ispat edemediği … ” gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 67.996,00 TL hasar bedelinin poliçelerde belirlenen en son hasat tarihi olan 07.10.2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacının taleplerinin poliçe teminatı dışında olduğunu, ürünlerin hasat olgunluğu nedeniyle döküldüğünün delillerle sabit olduğunu, müvekkil kurumun hiçbir tazminat ödeme yükümlülüğü bulunmadığını, delilleri dikkate alınmaksızın, farazi görüş bildiren rapor üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, sigortalı tarafından, …- …-…- …- …- …- …- …- …- …- …- …- …- …- …- …- …- …- …- … numaralı poliçeler için 23.08.2016 tarihinde davacı tarafından “fırtına hasarı” ihbarı yapıldığını, … numaralı poliçe için 26.08.2016 tarihinde “fırtına hasarı” ihbarı yapıldığını, ihbar “fırtına hasarı”na ilişkin olduğundan 26.08.2016 ve 31.08.2016 tarihinde yapılan ekspertiz incelemesinde doğal olarak “fırtına hasarı” emaresi olup olmadığı yönünde inceleme yapıldığını, poliçe teminatı kapsamındaki fırtına hasarının neyi ifade ettiğinin Genel Şartlar A.2.2’de açıkça düzenlendiğini, buradaki tanıma göre fırtına hasarı olması için fırtına sırasında, rüzgârın devirdiği, sürüklediği veya attığı şeylerin çarpma etkisiyle zarar oluşması gerektiğini, bu kapsamda yapılan hasar tespit incelemelerinde; ürünlerin ”normal hasat evresi”nde olduğu, fırtına hasarına dair emare olmadığının tespit edildiğini, yere dökülen meyvelerin hasat olgunluğuna ulaşması sebebiyle ağaçta tutumu zayıflayarak meyve sapından kopup düştüğünü, fırtına hasarı emareleri olan; ağaçlarda dal-dalcık kırılmaları, meyvelerde tek bir yöne doğru olan dökülmeler görülmediğini, işbu durumun hasar tespiti esnasında çekilen fotoğraflarla kayıt altına alındığını, sigortalı alanın tamamının gezildiğini, fırtına hasarına ait belirtilerin arandığını, hatta çevrede bulunan mısır ve ayçiçeği bitkilerinde de emareler araştırıldığını, ancak fırtına etkisi gösteren emareye rastlanmadığını, hükme esas alınan bilirkişi raporu tamamen denetime elverişsiz, farazi görüşlerden ibaret olduğunu, rapora itirazlarının dikkate alınmadığını, raporda “…fırtınanın yere düşürdüğü şeftali oranı bizlere göre %25’tir” şeklinde hasar olduğu görüşü bildirilmiş ise de r denetime elverişli şekilde açıklama yapılıp temellendirilmediğini, poliçe teminatının kapsamının dikkate alınmadığını, kök bilirkişi raporunda “Meyvelerin kendiliklerinden dökülmüş olabileceklerini söylemek kolay değildir. Önemli olan fırtınanın vukua gelmiş olmasıdır. Meyvelerin kendiliğinden olgunlaşınca yere düşmesi ve üreticinin bu duruma seyirci kalması hayatın olağan akışına aykırıdır.” gibi bir tespitin bilimsellikten tamamen uzak olduğunu, raporda “Meyvelerin kendiliklerinden dökülmüş olabileceklerini söylemek kolay değildir. Önemli olan fırtınanın vukua gelmiş olmasıdır. Meyvelerin kendiliğinden olgunlaşınca yere düşmesi ve üreticinin bu duruma seyirci kalması hayatın olağan akışına aykırıdır.” gibi dayanaksız yorumlaradayalı tazminat hesaplaması yapıldığını, ancak başka bir nedenle zarar oluştuğunda, poliçe teminatındaki bir risk gerçekleşmiş gibi hasar tazminatı talep edilmesi oldukça sık rastlanan bir durum olduğunu, davacının, bilirkişilerin ifade ettiği gibi bu duruma seyirci kalmayıp ürünlerini hasat ettiğini, meteoroloji verilerine göre hasar tazminatı ödenmesinin mümkün olmadığını, esas olanın yerinde yapılan inceleme olduğunu ve eksper raporunun esas alınması gerektiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, Tarsim Devlet Destekli Bitkisel Ürün Sigortası Poliçesi kapsamında sigortalanan şeftali ürününde meydana geldiği iddia edilen fırtına hasarı bedelinin, sigortacıdan tahsiline dair tazminat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş bu karara karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dosya kapsamından; davacı ile davalı Tarım Sigortaları Havuzu’nun (TARSİM) acentesi arasında düzenlenen 19 adet Devlet destekli bitkisel ürün sigortası poliçesi ile davacıya ait birden fazla parselde bulunan şeftali ağaçlarının teminat altına alındığı, 22.06.2016 tarihinde meydana gelen fırtına nedeniyle şeftali ağaçlarının bir kısmının zarar görerek şeftalilerin döküldüğü, davacın ihbarı üzerine davalı eksperlerince yapılan inceleme sonunda hasarın 0 olarak tespit edilerek davacının tazminat ödenmesi talebinin reddedildiği görülmektedir. Uyuşmazlık davacının zararının teminat kapsamında kalıp kalmadığı, davacıya ait şeftalilerin fırtına nedeniyle zarar görüp görmediği noktasındadır. Hasarın sigorta teminatı dahilinde olmadığını ispat yükü sigorta şirketinde, hasarı ve hasar miktarını ispat yükü sigortalının üzerindedir. …- …- …- …- …- …- …- …- …- …- …- …- …- …- …- …- …- …-… sayılı poliçeler dosya kapsamında mevcut olup, davacı tarafından süresinde hasar ihbarının yapıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, 09.09.2017 tarihli kök rapor ve 20.11.2019 tarihli ek rapor esas alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Kırklareli Meteoroloji Müdürlüğünün yazı cevabından 220.08.2016 tarihinde olayın meydana geldiği yere en yakın gözlem ölçüm istasyonundan alınan verilere göre en yüksek rüzgar hızının 18,6m/s olduğu belirtilmiştir. Ziraat Mühendisi, Meteoroloji Mühendisi ve Sigorta Uzmanından oluşan bilirkişi heyetinden alınan bilirkişi raporlarında; meteoroloji kayıtlarına göre 22.08.2016 günü esen rüzgarın hızının 18,6 m/s (62 km/saat) olarak belirlendiği, bu hızdaki bir rüzgarın fırtına olarak tanımlandığı, davacıya ait şeftali çeşidinin erken hasat edilen cinsten olduğu, bu fırtınanın meyveleri dökebileceği, hasat olgunluğuna ulaşan şeftalilerin şayet hasat gecikirse elbette yavaş yavaş dallarından kopacağı, yere düşeceği, bu davada söz konusu şeftalilerin erkenci oldukları ve tez olgunlaştıkları, hasatın zamanında yapılmadığı ve geciktiği için meyvelerin kendiliğinden dökülmüş olabileceklerinin söylenmesinin pek kolay olmadığı, şeftalilerin oldukça nazik meyveler olduğu, bayağı olgunlaşmış şeftalilerin yumuşak olacağı, üreticilerin meyvelerin kendiliğinden olgunlaşınca yerlere düşmeleri ve bu duruma seyirci kalmalarının hayatın normal akışına aykırı olduğunu, bütün bu durumların hasarın var olduğunu ve fırtınanın hasara sebebiyet verdiğini gösterdiğini, fırtınanın dalları kırmaması ve resimlerde kırık dal görülmemesinin zararın fırtına tarafından oluşturulmadığı anlamına gelmeyeceğini, fırtınanın her yerde aynı şiddeti göstermeyeceği, dökülen ağaçların şeftali oranlarının her yerde aynı olmadığının görüldüğü, ortalama bir şeftali ağacının 35 kg meyve verdiği, dava konusu hasarda takriben %25 oranında yere düşmüş şeftalinin mevcut olduğu, davacının uğradığı hasar değerinin 84,994,00 TL olarak hesaplandığını, poliçe şartları gereği muafiyet ve müşterek sigorta tenzilinden sonra davacının talep edebileceği hasar miktarının 67.996,00 TL olduğu kanaati bildirilmiştir. Bilirkişilerce dosya kapsamında bulunan bilgi ve belgeler ile fırtına sonrasında davalı eksperleri tarafından çekilen fotoğraflar üzerinde inceleme yapıldığı, fotoğrafların geometrik olarak değerlendirildiği de nazara alındığında bilirkişi kök ve ek raporlarının denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunduğu, hasarın poliçe teminat kapsamında olduğu anlaşılmış olup mahkemece davanın bu kapsamda kısmen kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiş ve davalı vekilinin istinaf sebeplerinin reddine karar vermek gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olup davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı vekili tarafından peşin olarak yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına, bakiye 3.482,81 TL istinaf karar harcının davalıdan tahsiline Hazineye gelir kaydına,3-Davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesinegönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 08.12.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.