Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/1891
KARAR NO : 2021/488
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/06/2017
NUMARASI: 2014/851 E. – 2017/502 K.
DAVANIN KONUSU:Menfi Tespit (Kıymetli Evrak İptali)
Taraflar arasında görülen menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik verilen hükme karşı davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında … plakalı 2005 model Mercedes-Benz marka ikinci el otobüsün alım satımına ilişkin kredi sözleşmesi düzenlenerek müvekkiline 120.000,00 Euro kredi kullandırıldığını, kredi borcunun teminatı olarak müvekkilince davalıya teminat bonoları verildiğini, taraflar arasında düzenlenen 04.08.2005 tarihli ilk sözleşme uyarınca 36 adet 4.240 Euro tutarındaki senetlerin davalıya verildiğini, daha sonra davalı yanca bu sözleşmenin iptal edildiği belirtilerek 03.04.2006 tarihinde imzalanan yeni sözleşmeyle 1 adet 20.000 Euro ve 27 adet 2.500 Euro bedelli bonoların davalıya verilerek satıma konu … plakalı otobüs üzerine 05.09.2005 tarihli 06/1816 sayılı sözleşme nedeniyle rehin konulduğunu, ikinci sözleşme yapılırken ipotek tesis edildiği gibi peşin olarak 60.000 Euro’nun davalıya ödendiğini, satıma konu … plakalı otobüs için bugüne kadar davalıya 174.190,00 Euro ile 24.129,00 TL ödeme yapıldığını ve buna ilişkin makbuz ve dekontları dava dilekçesi ekinde sunulduğunu, otobüs bedelinin tamamının ödenmesine rağmen, davalının haczinden dolayı müvekkilinin bu araçtan yararlanamadığını, ayrıca davacıya ait taşınmazlar üzerindeki ipoteklerin de devam ettiğini, davalı tarafından başlatılan takiplerdeki borç ve senetteki imzalara itiraz edilerek icra hukuk mahkemelerinde açılan davaların derdest olduğundan bu davaların bekletici mesele yapılması gerektiğini ileri sürerek, teminat amaçlı verilen ve takibe konu edilen 20 adet bononun iptaline, davacının, davalıya borçlu olmadığının tespitine, davalının haksız şekilde, feshedilen ilk sözleşmeye dayalı olarak başlatığı takipler nedeniyle davacının uğradığı zararlar için şimdilik 500,00 TL maddi ve 5.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline, iptali istenen senetlerden kaynaklı başlatılan icra takiplerinde, anılan senetlerdeki imzaya ve borca itiraz nedeniyle derdest olan İstanbul 5.İcra Hukuk Mahkemesinin 2007/1441 Esas sayılı dosyası ile İstanbul 4.İcra Hukuk Mahkemesinin 2010/308 Esas sayılı dosyasındaki davalarının bekletici mesele yapılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının, icra takibinden sonra açtığı menfi tespit davasında hiçbir takip dosyasından bahsetmediğini, iptalini istediği bonolar ve bu bonoların konu olduğu takip dosyalarını açıkça bildirmediğini, dilekçede bahsedilen İstanbul 4. ve 5. İcra Hukuk Mahkemelerindeki dosyaların davacı aleyhine İstanbul …İcra Müdürlüğünün … ve İstanbul ….İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile bağlantılı olduğunu, taraflar arasındaki ticari ilişkinin 2005 yılında başlayarak dava tarihine kadar sürdüğünü, davacının, müvekkili ile herhangi bir ilgisi bulunmayan ve ayrı bir tüzel kişiliğe sahip .. A Ş. bayisi dava dışı satıcı … A.Ş.’den … plakalı 2015 model yolcu otobüsünü satın aldığını, satış bedelinin 160.000,00 Euroluk kısmını müvekkili şirketten kredi kullanarak ödendiğini, davacının müvekkilinden araç satın almadığını, sadece bu aracı satın alabilmek için gereken satış bedelinin bir kısmı için müvekkili şirketten 04.08.2005 tarih ve 05/1816 sayılı kredi sözleşmesi ile 160.000,00 Euro ticari taşıt kredisi kullandığını, davalının kredi borcunun sözleşme ve geri ödeme planı gereğince, 05.09.2005 tarihinden başlamak üzere 36 taksitle toplam 184.215,81 Euro olarak ödemeyi taahhüt ederek, ödeme planı gereğince düzenlediği 36 adet bonoyu müvekkiline teslim ettiğini, söz konusu bonoların teminat olarak alınmadığını, ödeme planında ilk 2 taksitin 20.000,00 Euro, sonraki 34 taksitin ise 4.241,64 Euro tutarında olduğunu, plana göre son taksitin 04.08.2008 tarihinde ödenmesi gerektiğini, kredi sözleşmesinden doğacak borçlarının teminatı olmak üzere satıma konu … plakalı aracın trafik kaydına rehin konduğunu ve davacıya ait taşınmazın ipotek edildiğini, davacının ödeme planına göre vadesi geçen ilk 4 taksiti ödememesi üzerine 14.12.2005 tarihinde İstanbul ….İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 2005/Eylül,Ekim,Kasım ve Aralık ayları taksitleri için 48.482,00 Euro asıl alacağın tahsili amacıyla kambiyo senetlerine mahsus takip başlatıldığını ve takibin itirazsız kesinleştiğini, davacının vadesi geçmiş borçlarını ödemek için sözleşmenin teminatını oluşturan ipotekli taşınmazını satmak istediğini, başka bîr taşınmazın ipotek verileceğinin taahhüt edilmesi ve sözleşme geri ödeme planının tadil edileceği hususunda anlaşma sağlanması üzerine ipoteğin 10.02.2006 tarihinde kaldırıldığını, davacının taşınmazı aynı gün satarak müvekkili şirketin hesabına 57.500,00 Euro ödediğini, bu ödemeyle davacının takibe konu taksit borçlan kapanmasına rağmen vadesi geçmiş borçlarının tamamen ödenmediğini, davacının 174.490,00 Euro ve 24,149,00 TL ödediği iddiasının doğru olmadığını, davacının müvekkili şirkete 04.08.2005 tarihinden bugüne kadar ödediği toplam tutarın 115.725,00 Euro ve 2.140,00 TL olduğunu ve ödemelerin 05/1816 sayılı sözleşmeye ait hesap ekstresi ve ödeme tablosunda açıkça görüldüğünü, davacının satın aldığı araca peşinat olarak ödediğini iddia ettiği 57,500,00 Euronun 05/1816 sayılı sözleşmeye konu vadesi geçmiş muaccel borçlara karşılık yapılan ödemeler olduğunu, davacının talebi üzerine 04.08.2005 tarih ve 05/1816 sayılı kredi sözleşmesinin diğer tüm hükümleri aynen geçerli kalmak üzere sadece geri ödeme planının 03.04.2006 tarihinde tadil edildiğini ve bu tarih itibariyle davacının müvekkili şirkete 119.791,01 Euro anapara borcunun bulunduğunu, davacının bu tutarı 4.242,43 Euroluk 34 taksitle (Nisan ayı ödemesiz olduğu için 33 taksitte) toplam 140.000,16 Euro olarak geri ödemeyi taahhüt ettiğini, ödeme planının davacı tarafından imzalandığını ve bu yeni ödeme planı uyarınca 33 adet bononun tanzim edilerek müvekkiline teslim edildiğini, bu şekilde 04.08.2005 tarihli sözleşmenin sadece geri ödeme planının değiştirilerek sözleşmenin başında alınan bonoların iptal edildiğini, ancak davacının bizzat teslim almaması nedeniyle bonoların halen müvekkilinde olduğunu, iptal edilen bonoların hiç bir işleme konu edilmediğini, davacının iddia ettiği gibi 04.08.2005 tarihli sözleşmenin feshedilerek 03.04.2006 tarihinde ikinci bir sözleşme imzalanmadığını, 03.04.2006 tarihinde sadece 04.08.2005 tarihli sözleşmenin geri ödeme planının karşılıklı rızayla değiştirilerek diğer tüm hükümlerinin aynen muhafaza edildiğinden, davacının ileri sürdüğü iddiaların 04.08.2005 tarihli 05/1816 sayılı sözleşme çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğini, 03.04.2006 tarihinde revize edilen ödeme planı sebebiyle Nisan/2006 tarihi itibariyle herhangi borcu bulunmayan davacının Mayıs-Ağustos 2006 dönemine ait 4 taksit karşılığı 16.970,00 Euro ödemesi gerekirken sadece 8.500,00 Euro ödediğini, revize sonrası ilk olarak, 14.08.2006 tarihinde İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından ödenmeyen kısmi alacakların tahsili amacıyla takip başlatıldığını ve takibin itirazsız kesinleştiğini, davacının, müvekkili şirkete haricen ödeme yapmaya devam ettiğini ve bu takibe konu borçların aslını takipten sonra yaptığı ödemeler ile Kasım ayı sonunda kapatabildiğini, davacının, ödemelerinin yetersiz olması sebebiyle, Kasım 2006 sonu itibariyle vadesi geçmiş borçlarının bulunduğunu, davacının 24.01.2008 tarihinde takibin iptali için İstanbul 10.İcra Hukuk Mahkemesinin 2008/197 Esas sayılı dosyasında dava açtığın, takip sonrası kısmi ödemelerin devam etmesi ve takibe konu borcun ödenmesi sonrası dosyanın kapatılması nedeniyle takibin haksız olmadığının açık olduğunu, tüm ödemelerin cari hesapta kayıtlı olduğunu, sürekli temerrüt sonucu yapılan ödemelerin sözleşme gereğince faiz ve masraflara mahsup edilmesi nedeniyle borcun kapatılamadığını, bu nedenle 14.02.2007 tarihinde İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile ödenmeyen Aralık 2006 ile Ocak ve Şubat 2007 taksitlerinin tahsili amacıyla kambiyo senetlerine mahsus takip başlatıldığını, davacının bu takibe karşı İstanbul 2.İcra Hukuk Mahkemesinin 2007/554 Esas sayılı dosyasıyla 23.02 2007 tarihinde itiraz ettiğini haricen yapılan ödemelerle borcun kapatıldığını ancak icra giderlerinin ödenmemesi nedeniyle dosyanın kapatılamadığını, davacının yaptığı ödemelerin geçmiş borçlara mahsup edildiğini, vadesi gelen yeni borçların ödenmemesi nedeniyle 31.08.2007 tarihinde İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasıyla Nisan-Ağustos 2007 tarihleri arasındaki bonolardan kaynaklanan 21.212,15 Euro alacağın takibe konu edildiğini, davacının bu borcun 12.727,00 Euroluk kısmına karşı İstanbul 5.İcra Hukuk Mahkemesinin 2007/1441 Esas sayılı dosyasında dava açtığını, ayrıca 20.05.2009 tarihli şikayet dilekçesiyle bu takibe konu olan bonoların teminat bonosu olduğu ve borcu bulunmadığı iddiasıyla İstanbul 1. İcra Hukuk Mahkemesinin 2009/988 Esas sayılı dosyasında dava açıldığını, her iki dosyanın bağlantı ve derdestlik nedeniyle birleştirildiğini, cari hesap ekstresinin incelenmesinde davacının 31.08.2007 itibariyle müvekkili şirkete olan borcunun 21.207,26 Euro olduğunu, aynı tarihte açılan takip tutarının ise 21.212,15 Euro olduğunu, Nisan-Ağustos 2007 dönemdeki 5 taksit miktarının buna denk gelmesi nedeniyle takibin haksız olmadığını, İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasıyla ödenmeyen Eylül-Kasım 2008 dönemine ait 15 taksit toplamı 63.636,45 Euro’nun tahsili amacıyla dördüncü kez takip başlatıldığını, davacının takibe, bonoların teminat bonosu olduğu ve bir kısım bonolar altındaki imzaların kendisine ait olmadığı yönünde itiraz ettiğini, itirazı inceleyen İstanbul 4. İcra Hukuk Mahkemesinin 29.01.2009 tarih ve 2009/257 Esas, 2009/216 Karar sayılı karan ile itirazın reddine karar verdiğini, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 06.07.2009 tarih ve 2009/9007 Esas sayılı kararıyla sair itirazlarının reddine karar verilerek imza incelemesi yapılmasının istenildiğini, İstanbul 4. İcra Hukuk Mahkemesince bozmaya uyulmasına rağmen davacının iki oturumda katılmayarak tatbike esas imzalarını bildirmediğini, davacının İstanbul 4.İcra Hukuk Mahkemesinin 2009/2702 Esas sayılı dosyasında kıymet takdirine itiraz ve aşkın haciz nedeniyle şikayette bulunduğunu, fiili haciz uygulanan … plakalı aracın davacının itirazları nedeniyle satışının uzadığını, takibe konu edilmeyen vadesi geçen Aralık 2008-Ocak 2009 taksitlerinin ödenmememi üzerine yeniden takip başlatıldığını, bu kapsamda sözleşme tadilinden önce bir sonrasında dört takip yapıldığını, buna rağmen davada bono ve takip numaralarının belirtilmeyerek soyut olarak 20 adet teminat bonosunun iptali ve menfi tespit istenilmesinin usulsüz olduğunu, dava dilekçesinde 174,190,00 Euro ve 24.149.00 TL ödeme yapılarak 05/1816 nolu sözleşme borcunun tamamım ödediğinin idida edilmesine rağmen borcun ödenmediğini, İİK’nın 68/b maddesi uyarınca Büyükçekmece … Noterliğinin 26.03.2010 tarih vc … yevmiye sayılı hesap kat ihtarnamesinin keşide edilmesine rağmen itiraz edilmediği gibi borcun vadesinde ödenmediğini, kesinleşen güncel borçların ödenerek istirdat davası açılması gerektiğini, davacının iddialarının aksine sözleşmenin başlangıcından bugüne kadar toplam 115.725,00 Euro ve 3.140,00 TL ödeme yaptığını, bu tutann 58.225,00 Euro ve 2.140.00 TL’sinin geri ödeme planının 03.04.2006 tarihinde tadilinden önce olduğunu, tadil sonrası 33 taksit toplamı 140.000,00 Euro borcu olan davacının yaptığı ödemelerin 58.225,00 Euro ve 2.140,00 TL’nin mahsubu sonrası faiz ve giderler harici anapara borcunun 80.000,00 Euro olduğunun, gönderilen ihtarnamede 84.643,86 Euro anapara borcu olduğunun belirtilerek işlemiş faiz ile takip masraflarının ayrı ayrı gösterildiğini, 05/1816 nolu sözleşmenin 6. maddesinde yapılacak ödemelerin Borçlar Kanununun 84 vd. hükümleri gereğince öncelikle vadesi geçmiş yada kısmen ödenmiş taksit, faiz, masraf vb. alacaklarına mahsup edileceğini, davacının sürekli temerrüddü nedeniyle müvekkilinin yapılan ödemeleri öncelikle faiz ve masraflara mahsup ettiğini, davacı tarafından verilen bonoların teminat bonosu olmadığını, bonoların kullandırılan kredinin karşılığı verildiğini, sözleşmede de bonoların teminat bonosu olduğuna ilişkin bir hüküm bulunmadığını, kredi sözleşmesindeki ödeme planına uygun bono düzenlenmesinin yasal olduğunu, aksinin kesin delillerle kanıtlanması gerektiğini, savunarak, davanın reddini istemiştir. Davacı asıl cevaba cevap dilekçesinde özetle; davalının beyanlarının gerçek dışı ve yanıltıcı olduğunu, davalının 160.000,00 Euro kredi kullandırıldığına ilişkin beyanının doğru olmadığını, davalının kullandırıldığını beyan ettiği kredinin ne şekilde kimin adına, nereye ne surette yatırıldığını kanıtlaması gerektiğini, bahsi geçen kredinin kullanılmadığını, taraflar arasında sadece ikinci el … plakalı aracın alımına ilişkin 04/08/2005 tarih ve 05/1816 sayılı sözleşmenin akdedildiğini ve davalının hukuka aykırı surette anılan sözleşmeyi feshetmesi sonucu 03.04.2006 tarihli sözleşmenin kurulduğunu, davalı tarafça ibraz edilen 05/1816 tarihli sözleşmenin sıfır … marka otobüs alımına ilişkin olarak düzenlendiğini, sözleşmenin haksız şekilde feshedildiğini, davalının … Tic.ve San. A.Ş. Bursa Oto Şubesi olan bayisinden sıfır model … marka araç alım satım sözleşmesi yapıldığını, ancak kendisine herhangi bir aracın teslim edilmediğini, bu nedenle sözleşmenin bedelsiz ve verilen teminat senetlerinin konusuz kaldığını, davalı ile aralarında cari tek sözleşmenin 03.04.2006 tanzim tarihli sözleşme olduğunu, dava ve takip konusu teminat senetlerinin güvence teşkil ettiği 05/1816 tarihli sözleşmenin feshedilmesiyle sözleşmeden doğan borçlara teminat olarak verilen bonoların bedelsiz kaldığını, bedelsiz olan bonoların istenilmesine rağmen iade edilmediğini, 05/1856 sayılı sözleşmenin tek taraflı feshi üzerine 03.04.2006 tarihinde davalı ile yeni bir sözleşme imzalandığını, yeni şartları içeren içeren ve bağlayıcılığı olan sözleşmenin 03.04.2006 tarihli sözleşme olduğunu, anılan sözleşme hükümleri gereğince aylık taksitlerin 2.500,00 Euro olduğunu ve sözleşmeden doğan tüm borçların ödendiğini ve davalıya hiçbir borcunun kalmadığını, sözleşmenin teminatı olmak üzere alım-satım konusu aracın kaydına rehin konulduğu gibi taşınmazın da ipotek edildiğini, doğabilecek borçların güvencesini teşkil etmek üzere 20 adet teminat senedi verildiğini, taraflar arasındaki geçerli sözleşme olan 03.04.2006 tarihli sözleşmeden kaynaklanan tüm edimlerin ifa edilmesine rağmen davalının haksız şekilde alacaklı olduğunu iddia ettiğini, ödeme dekontlarının dava dilekçesi ekinde sunulduğunu, davalının tek yanlı haksız surette feshettiği sözleşmeden doğan ve herhangi bir taksit borcunu ödememe durumunun güvencesi olarak verilen ve bedelsiz kalan 20 adet dava konusu teminat senetlerini beş adetinin İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasıyla takibe konu ettiğini, ayrıca İstanbul ….İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasıyla 15 adet 4,242 Euro bedelli teminat senedine dayalı takip başlatıldığını, dava dilekçesiyle bu takiplerin tedbiren durdurulmasının istenilerek menfi tespit istendiğini, senetlerin teminat senedi olduğunu ve sözleşmeden doğan taksitlerin tamamen ödenmesine rağmen kötü niyetle takiplerin başlattığını, senetlerin teminat senedi olmaları, sözleşmenin iptal edilmesi ve senetlerin temin ettikleri alacakların tamamen ödenmesi nedeniyle bedelsiz kalan senetler nedeniyle yapılan her iki takibin iptali ve davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerektiğini, tarafların karşılıklı mutabakatıyla akdedilen ancak davalı tarafça tek taraflı olarak 2005 yılının Aralık ayında haksız surette feshedilen 04.08.2005 tarih ve 05/1816 sayılı sözleşme nedeniyle verilen teminat senetlerinin bedelsiz kalması nedeniyle iadesinin gerektiğini, davalı tarafından İstanbul 5.İcra Hukuk Mahkemesine sunulan 23.01.2008 tarihli dilekçede feshedilen sözleşme nedeniyle verilen teminat bonolarının hiçbirinin takip konusu yapılmadığını beyan etmesine rağmen bu hususun doğru olmadığını, iptal edilen sözleşme nedeniyle verilen bonoların iade edilmediğini, taraflar arasında 03.04.2006 tarihinde düzenlenen ve davalının elinde bulunan sözleşmenin taraflar arasındaki tek geçerli ve bağlayıcı sözleşme olduğunu, geçerli sözleşmenin ibrazı için davalıya kesin süre verilmesi gerektiğini, bu sözleşmenin hükümleri ile ödemelerin dikkate alınması halinde bakiye borcun bulunmadığının anlaşılacağını, taraflar arasındaki tek sözleşme ilişkisinin 2005 model … plakalı ikinci el … marka otobüsün satımına ilişkin olduğunu, satım bedeli olarak 174.190 Euro ve 24.149 TL’nin ödenmesine rağmen fazladan tahsilat yapılmaya çalışıldığını, sözleşmenin teminatı olarak araca rehin konulduğu gibi taşınmazın da ipotek ettirildiği halde mahkemelerin yanıltılarak ihtiyati haciz kararı alındığını, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında ve rehinin paraya çevrilmesi yoluyla İstanbul ….İcra … Esas sayılı dosyasında da takip başlatıldığını, cevap dilekçesinde 115.725 Euro ve 2.140,00 TL’nin ödendiğinin ikrar edildiğini, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına ilişkin olarak 57.500 Euronun banka aracılığıyla davalı şirket hesabına yatırılarak 2.500,00 Euro’nun elden ödendiğini, … ile olan ticari ilişkisi nedeniyle bu şirket aracılığıyla 50.000 Euro, 57.500 Euro’nun İstanbul …İcra Müd. … Esas sayılı dosyasına konu senetler mukabilinde 10.02.2010 tarihinde ödendiğini, ayrıca 4,000 Euro’nun banka aracılığıyla 2.500,00 Euro’nun ise davalı şirket yetkililerine elden verilerek toplam 174.190 Euro ve 24.149 TL ödeme yapıldığının davalının ticari defterlerinin incelenmesiyle ortaya çıkacağını, belirterek, davanın kabul ile tedbire karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Tüm takip dosyaları, İcra Hukuk Mahkemeleri dosyaları, banka kayıtları, ticari defter ve kayıtlar üzerinde yapılan inceleme ve düzenlenen 3 ayrı rapor dikkate alınarak hep birlikte değerlendirildiğinde açılan dava icra takiplerinden sonra açılan menfi tespit ve madde-manevi tazminat istemlerine ilişkindir. Taraflar arasında … plakalı 2005 model yolcu otobüsünün satın alınabilmesi için 04.08.2005 tarihinde 05/1816 nolu sözleşme ile kredi sözleşmesi imzalamışlar ve davacıya 160.000,00-Euro kredi bu sözleşme kapsamında kullandırılmış geri ödemesi için 05.09.2005 tarihinden başlamak üzere 36 taksitle toplam 184.215,81-Euro ödemesi tahaahüt edilmiştir. Esasen dava dilekçesindeki ikrarlar sonucu bu husus taraflar arasında nizak değildir. Sadece yargılama safhatında davacı tarafça kaşenin olmamasının sözleşmeyi geçersiz kıldığı belirtilmiş ise de kredi sözleşmesi şekil şartına bağlı olmayıp salt kaşenin olmaması sözleşmeyi geçersiz kılmamaktadır. Ayrıca yapılan kredi sözleşmesi karşılıklı iradelerin uyuşması sonucu imzalanmış , kredi kullandırılmış ve hatta davacı tarafından geri ödeme taksitlerinden bir kısmı ödenmiştir. Buna göre hukuken geçerli bir kredi sözleşmesi olup ayrıca sözleşmenin mahiyeti gerei temel ilişki yani otobüsün alım satımının nereden olduğu veya kredinin çekilme sebebi yapılmış kredi sözleşmesini bağlamamaktadır. Davacı tarafça dava açılırken 20 adet senedin teminat senedi olduğu iddia edilmiş ise de HMK 201/1 Mad.gereğince senede karşı senetle ispat kuralı uyarınca bu hususun yazılı belge ile ispatlanması gerektmekte olup teminat senedi iddiasına ilişkin herhangi bir yazılı delil sunulmamış ve bonoların kredi sözleşmesi kapsamında ifa maksadıyla verildiği kanaatine varılmıştır. Taraflar arasında yapılan 04.08.2005 tarih ve 05/1816 sözleşme ile yapılan geri ödeme planına göre 05.09.2005 tarihinden başlayan 36 Adet senet verildiği, ilk 4 taksidin ödenmediği için takip yapıldığı, daha sonra tüm senetler yönünden geri ödeme planı tadil edilerek Mayıs 2006 tarihinden başlayan bonoların tanzim edildiği, ilk geri ödeme planı çerçevesinde tadil nedeniyle iptal edilen bonoların davalı vekilince dosyaya sunulduğu 36 Adet senedin kasaya alındığı, senetlerin tadil tarihinden sonra herhangi bir takibe konu edilmediğinin anlaşıldığı, 2.geri ödeme planı çerçevesinde senetlerin ödenmemesi nedeniyle temerrüde düşen davacı için birden fazla takip yapıldığı, ilk yapılan takiplerin davacı tarafından itiraz edilmeden kesinleşmiş olduğu hesap ekstrelerine göre bu ödeme planına göre haricen ödemelere devam etmeye çalıştığı, en son yapılan İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası ve İstanbul ….İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası kapsamında dayanak yapılan 20 Adet senetten borçlu olmadığını davacı iddia etsede yaptırılan bilirkişi incelemeleri sonucunda takip tarihleri itibariyle, ihtarname tarihinde ve dava tarihi sırasında davacının davalı şirkete gerek Euro cinsinden gerekse icra masrafları ve vekalet ücretleri için TL cinsinden borç bakiyesinin bulunduğu, takiplerin ödenmeyen senetler için yapıldığı, takip tarihindeki borç miktarlarının ticari defterlerle ispatlanmış olduğu, bu yönden borçlu olmadığı iddiasıyla açılan menfi tespit davasının ve 20 Adet senedin iptaline ilişkin istemin reddine karar vermek gerektiği, yapılan takiplerin haksız ve hukuka aykırı olmaması gözetilerek talep edilen tazminat miktarlarının da reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı, davacı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde; taraflar arasında … A.Ş Bursa Oto Şubesinden alınacak sıfır km … araç için 04.08.2005 tarihli ve 05/1816 sayılı kredi sözleşmesi düzenlenerek 36 adet her biri 4.241, 64 Euro tutarında bononun davalıya verildiğini, dava dışı … A.Ş tarafından satışı taahhüt edilen aracın temin edilememesi ve ileri bir tarihte temin edileceğinin beyan edilmesi üzerine, davacının dava dışı … A.Ş’den satın aldığı… plakalı araç üzerine sözleşmenin teminatı olarak rehin konulduğunu, … plakalı sayılı aracın davalının kullandırdığı krediyle alınmadığını, aracın dava dışı … A.Ş’den satın alınmadığını, … sayılı davacı tarafından bedeli ödenerek dava dışı … A.Ş’den Bursa …. Noterliğinin 09.08.2005 tarih … yevmiye nolu sözleşmesiyle alınarak bedelinin satıcıya ödendiğini, dava dışı … San A.Ş’nin taahhüt ettiği sıfır km aracı tedarik edilememesi ve araç tesliminin sürekli ertelenmesi üzerine, davalı … A.Ş’nin kredi sözleşmesini iptal ederek 03.04.2006 tarihli ve tek taraflı olarak yeni bir kredi sözleşmesi düzenlediğini, bu sözleşmeye rağmen davacıya sıfır araç satışı ve teslimi gerçekleştirilmediğini, davalı şirketin kardeş kuruluşu olan bayinin elinde, 05/1816 sayılı kredi sözleşmesi kurulduğu sırada teslime hazır satışı taahhüt edilen aracın bulunmaması nedeniyle bedelini ödeyerek dava dışı şirketten satın aldığı… plakalı araca rehin konulduğunu; ilk derece mahkemesince bu hususlara ilişkin beyan ve delillerin dikkate alınmadan karar verildiğini, kredi sözleşmesinin … plakalı araç için yapıldığı kabul edilerek senetlerin bu nedenle verildiği varsayımıyla davanın reddine karar verildiğini, oysa 05/1816 sayılı kredi sözleşmesinin … plakalı araç için düzenlenmediğini, kredi sözleşmesinde bu yönde bir kayıt bulunmadığını, bu araç için sözleşme yapılması halinde aracın ruhsat bilgilerinin de sözleşmede yazılması gerektiğini, sözleşmenin satıcı bayi … San A.Ş tarafından teslim edilecek sıfır km araç için yapılmasına rağmen bayi tarafından araç teslim edilmediğini, aracın bedeli karşılığı dava dışı … Ltd. Şti.’nden alındığını buna rağmen mahkemece aksinin kabul edilerek karar verilmesinin hatalı olduğunu, 05/1816 sayılı sözleşmenin iptal edildiğinini davalının resmi belgeleriyle sabit olduğunu, 05/1816 sayılı sözleşmenin bizzat davalı tarafından 03.04.2016 tarihinde iptal edildiğine ilişkin cari hesapta kayıt bulunduğunu, bu durumda iptal edilen sözleşme kapsamında alınan senetler nedeniyle alacak talep edilemeyeceğinin Yargıtayın kararlılık kazanan içtihatlarıyla sabit olduğunu, tacir olan davalının defterindeki kayıtların aleyhine delil olarak kullanılabileceğini, sözleşmenin revize edildiği ve sadece ödeme tarihlerinin değiştirildiği yönündeki davalı savunmasının yerinde olmadığını, sözleşme aslının mahkemeye sunulmadığını, iptal edilen sözleşme kapsamında verilen senetlerin yeni sözleşmenin imzası anında teslim edilmemesinin de yeni sözleşmenin karşılıklı olarak imzalanmadığını gösterdiğini, davalının yeni sözleşme aslını mahkemeye sunmadığını, yeni sözleşmenin bulunmamasına rağmen mahkeme ve bilirkişilerin sanki sözleşme varmış gibi karar vermesinin usulsüz olduğunu, senetlerin sözleşme kapsamında verildiği tarafların kabulünde olduğuna göre alacak borç ilişkisinin sözleşme ve ödemelere göre belirlenmesi gerektiğini, takip konusu bonolarda malen kaydı bulunduğunu, oysa davalının kendisine kullandırdığı bir kredi bulunmadığının açıklığa kavuştuğunu, yapılan kısmi ödemelerin haciz baskısı altında yapıldığının dikkate alınmadığını, davalı veya grup şirketleri tarafından malen kaydı bulunan bonolar nedeniyle kendisine araç teslim edilmediğini, 05/1816 sayılı sözleşmenin davalı tarafından vergi dairesine bildirilmediğini, davalının 160.000,00 Euro kredi kullandırdığınını iddia etmesine rağmen böyle bir kredinin kendisinin veya aracı satın aldığı şirketin hesaplarına aktarıldığına ilişkin davalının hesaplarında hareket bulunmadığını, davalının dayandığı ve sadece ödeme tarihlerinin revize edildiğini iddia ettiği 05/1816 sayılı kredi sözleşmesinin 2. Maddesinde “Kredi, doğrudan Kredi alan nam ve hesabına yurt içi/dışındaki bayiye ve/veya bu bayinin yetkili bayisi olduğu yurt içinde/yurt dışındaki ithalatçı firmaya (kısaca “bayi” ve sigorta bedeli sigorta şirketine/acenteye ödenmesi ile birlikte aracın kredi alana teslimi ile kullandırılır. “İs bu sözleşme Kredi Veren tarafından kredinin bayiye ödenme anında tekemmül eder ve tarafları bağlar” düzenlenmesi bulunmasına rağmen davalının adı geçen bayi … A.Ş veya başka bayiye ödemede bulunmadığını, ödendiği iddia edilen kredi kapsamında kendisine araç teslimine ilişkin belge bulunmadığını, yargılama aşamasında ibraz edilen davacıya atfedilen bir adet talimat yazısı ile … Şirketine atfedilen bir adet talimat yazısındaki imzanın kendisine ait olmadığını, bu tür adi belgelerin har zaman düzenlenmesinin mümkün olduğunu, bonoların davalı şirketin ticari kayıtlarında bulunmamasının usulsüz olduğunu, bilirkişi ve mahkeme kabulüne göre senetlerin gerçekten ifa yerine verilmiş olması halinde bu senetlerin davalı defterlerinde kayıtlı olması gerektiğini, mahkemece verilen kesin sürede davalı defterlerinin incelemeye sunulmaması nedeniyle incelenmemesi gerektiğini, mahkemece yerinde yaptırılan incelemenin hükme esas alınamayacağını, bilirkişi raporunda defterlerin yerine muavin kayıtların esas alınmasının yerinde olmadığını, hesap kat ihtarının kendisine tebliğ edilmediğini, davalı tarafça iptal edildiği beyan edilen 36 adet senedin mahkemeye teslim edilerek kasaya alındığını, ancak bu senetlerin incelemeye tabi tutularak takibe konu senetlerle karşılaştırılmadığını, bu senetler üzerinde inceleme yapmasına izin verilmediğini, ibraz edilen bu senetlerin sahte olma ihtimalinin bulunduğunu, yargılama sırasında sunulan isim ve imzası bulunan belgeler üzerinde imza incelemesi yapılmadan karar verilmesinin hatalı olduğunu, aynı şekilde teslim edilen bonoları inceleme imkanı verilmemesi nedeniyle sahtelik iddiası gereklerinin yerine getirilmediğini, raporlar ve gerekçede 63.989,32 Euro borç bakiyesi olduğunun kabul edildiğini, dava konusu İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyada 21.212,15 Euro ve İstanbul ….İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 63.636,45 Euro olmak üzere takibe konulan senetlerin toplamının 84.848,60 Euro olduğunu, bu durumda mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerektiğini, kredi sözleşmesi kapsamında çok sayıda haksız haciz nedeniyle maddi ve manevi zarara uğramasına rağmen maddi ve manevi tazminat isteminin reddine karar verilmesinin usulsüz olduğunu belirterek, il derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, taraflar arasında düzenlenen tüketici finansmanı sözleşmesi kapsamında davalı tarafından düzenlenen bonolara dayalı takip nedeniyle, davacının borçlu olmadığının tespitine, davacının uğradığı maddi ve manevi zararların tahsili istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince, davacı tarafından yapılan kısmi ödemelerin mahsubu sonrası davacının takip dosyaları nedeniyle borçlu olduğunun anlaşılması nedeniyle sabit görülmeyen davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı yasal süresi içinde davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Taraflar arasında düzenlendiği tartışmasız olan 04.08.2005 tarihli tüketici destek kredisi ve rehin sözleşmesinin incelenmesinde, davacının satın alacağı araç için davalı tarafından 160.000,00 Euro kredi kullandırıldığı, kredinin geri ödemesinin 184.215,00 Euro olduğu, geri ödeme planında davacının imzasının bulunduğu, düzenlenen bonoların sözleşmedeki miktarlarla uyumlu olduğu görülmüştür. Bu sözleşme kapsamında düzenlenen 36 adet bono davalı tarafından mahkeme kasasına ibraz edilmiş, istinaf incelemesi sırasında dosya ekinde bulunan ve cevap dilekçesinde açıklandığı üzere 48.482,00 Euroluk ilk dört bononun takibe konu edilerek tahsil edildiği, diğer bonoların üzerilerine iptal yazısı yazılarak asıllarının sunulduğu görülmüştür. Yapılan tespit karşısında ilk sözleşme kapsamında verilen bonoların takibe konu edilmediği sabittir. Esasen ilk derece mahkemesince de bu husus belirlenmiş olup, sonradan taraflarca yapılan yenileme sözlemesi kapsamında davacı tarafından yeni vadelere uygun bonoların verilmesi nedeniyle, bedelsiz kalan ilk sözleşmeye bağlı bonoların takibe konu edilmemesi, iptal edilen asıllarının mahkemeye ibraz edilmesi ve borç hesabında dikkate alınmaması karşısında bu yöne ilişkin davacı istinafı yerinde görülmemiştir. Yargılama sırasında sunulan belgelerden, davalı tarafından, kullandırılan kredinin aracın satın alındığı …A.Ş.’nin belirtilen hesabına gönderilmesinin istendiği, satıcı şirketin davalıdan, satım bedelinin satıcı şirketin davalıdan daha önce kullandığı kredilere mahsup edilmesini talep ettiği görülmüştür. İstinaf başvurusunda bu belgeler üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmadığı belirtilmiş ise de aşağıda ayrıntısı ile belirtildiği üzere dava ve cevaba cevap dilekçesinde aracın dava dışı … A.Ş.’den davalının temin ettiği krediyle alındığının belirtilmesi ve aracın teslim alınarak kredinin tümüyle geri ödendiğinin davadaki olgular olarak ileri sürülmesi nedeniyle, artık davacı iddialarına göre belgedeki imzaların incelenmesinde hiçbir hukuki yarar bulunmamaktadır. 04.08.2005 tarihli sözleşme kapsamında borcun ödenmemesi için davalı yanca 4 taksitin tahsili amacıyla takip başlatılmış ve takip konusu miktarlar takip sonucu tahsil edilmiştir. Bu aşamada taraflarca yeni bir ödeme planı üzerinde anlaşılarak 03.04.2006 tarihli kredi ödeme planı düzenlenmiştir. Kredi ödeme planında davacının imzası bulunmaktadır. Esasen davacı da yeni bir sözleşme yapıldığını ve ticari ilişkinin bu sözleşme kapsamında yürütüldüğünü kabul etmektedir. Dosyada bulunan yazılı sözleşmeye göre, taraflarca düzenlenen belgenin yeni bir sözleşme olmayıp önceki sözleşmenin ayrılmaz bir parçası olduğu, önceki sözleşmenin hükümlerinin geçerli olduğu ve tarafların geri ödeme planı konusunda anlaştıklarının açıklanması ve bu belgelerin davacının 17.12.2010 tarihli ihtiyati tedbir talep eden dilekçesinin ekinde sunulması karşısında, belgelerin davacı yönünden bağlayıcı olduğu kabul edilmelidir. Bu nedenlerle, davacı yanını ikinci sözleşmenin niteliği, satıma konu aracın teslimi, bedelinin kim tarafından ödendiği, davalı tarafından araç satıcısına yapılan ödemelere ilişkin istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmemiştir. Somut olayda dava ve cevaba cevap dilekçesinin birlikte değerlendirilmesinde, taraflar arasında ikinci el … plakalı … marka otobüsün davacı tarafından satın alınmasına ilişkin 04.08.2015 yılında 05/1816 nolu finansman sözleşmesinin düzenlendiği, sözleşme kapsamında davacının, davalıya menfi tespit talep edilen bonoları verildiği sabittir. Aynı dilekçelerden, anılan sözleşmenin ifasındaki güçlükler nedeniyle iptal veya revize edilerek taraflarca 03.04.2016 tarihli sözlemenin imzalandığı ve bu sözleşme kapsamında da bir kısım bonoların verildiği açıktır. Dava ve cevaba cevap dilekçesindeki anlatımlara göre, her iki sözleşme … plakalı aracın davacı tarafından alınması için düzenlenmiş olup, davacı yan her iki dilekçesinde de aracı teslim aldığını kabul etmektedir. Ayrıca davacının, sözleşmeler kapsamında tüm ödeme yükümlülüklerini yerine getirmesine rağmen, ilk sözleşme kapsamında verilen bonoların takibe konu edilerek haksız kazanç elde edildiğini ileri sürülmektedir. Davalı yan ise, taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinden davacının satın aldığı araç için 160.000,00 Euro kredi kullandığını, kredinin 36 taksitle 184.215,81 Euro olarak geri ödenmesinin kararlaştırıldığını, ilk iki taksitin 20.000 Euro kalan taksitlerin ise 4.241,64 Euro olarak belirlendiğini, son taksitin 04.08.2008 tarihinde ödeneceğini, ancak ilk dört taksitin ödenmemesi üzerine İstanbul ….İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 48.482,00 Euro asıl alacağın tahsili istemiyle takip başlatıldığını, ilerleyen süreçte 57.500,00 Euro ödendiğini ancak bu sırada yeni borçların muaccel hale geldiğini, bu borçlar nedeniyle çeşitli takipler yapıldığını, temerrüt nedeniyle ilk sözleşme hükümlerinin aynen geçerli olmak üzere 03.04.2006 tarihinde yeniden ödeme planı yapıldığını, bu tarihte ana para borcunun 119.791,01 Euro kaldığını, bu tutarında 4.242,43 Euro 34 taksitle toplam 140.000,16 Euro olarak ödenmesi konusunda tarafların anlaştığını savunmaktadır. Bu durumda taraflar arasında düzenlenen 30.04.2006 tarihli geri ödeme planının değiştirilmesine ilişkin sözleşmenin esas alınarak uyuşmazlığını çözülmesi gerekmektedir. Bu sözleşmenin varlığı ve ticari ilişkinin sözleşme kapsamında yürütüldüğü, dava, cevap ve cevaba cevap dilekçeleriyle sabittir. Hukuk yargılamasında tarafların iddia ve savunmalarının belirlenen sürede teksif edilmesi ve yargılamanın ileri sürülen vakıalara göre yapılması esastır. Yukarıda incelenen belgelerden de davacının ikinci sözleşmenin varlığını ikrar ettiği ve bu sözleşme kapsamında tüm borçlarını ödediğini iddia ederek önceki sözleşme kapsamında verilen bonolar nedeniyle menfi tespit istediği açıktır. Taraflar arasında tek bir aracın satışına ilişkin finansman sağlanması konusunda sözleşme ilişkisi bulunmaktadır. Bu durumda davacının sözleşme kapsamında kullanmış olduğu ve kredi borcunu tam olarak ödediğini kanıtlaması halinde takiplerden sorumlu olmayacağı açıktır. Diğer bir anlatımla davacı sözleşme kapsamında kullandığı kredi borcunu tam olarak ödediğini kanıtlamalıdır. Bunun dışında dava ve cevaba cevap dilekçesinde sözleşmenin varlığı ikrar edilip, aracın teslim alındığı ve sözleşme kapsamında tüm ödemelerin yapıldığı açıklandıktan sonra usulüne uygun ıslah yapılmaksızın sözleşmenin varlığı ve araç teslimine ilişkin ileri sürülen istinaf sebepleri HMK’nın 357.maddesi kapsamında incelenemez. Açıklanan nedenlerle davacının sözleşmenin varlığı ve aracın teslimine ilişkin istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmemiştir. İlk derece mahkemesince belirlenen ve dairemizce denetlenen niteliğe göre, taraflar arasındaki bir adet ticari aracın satımına ilişkin sözleşme ve ödeme tablosu dikkate alınarak davacının bakiye bir borcunun bulunup bulunmadığı değerlendirilmelidir. Sözleşmenin 6.maddesinde gecikme veya kısmi ödeme halinde yapılan ödemelerin öncelikle eski borçlar, faiz ve masraflardan mahsup edileceği düzenlenmiştir. Davacının sözleşme kapsamında gerek başlatılan takipler üzerine , gerekse de harici olarak bir kısım ödemeler yaptığı sabittir. Dava ve cevaba cevap dilekçesinde davacı yan, davalının ticari defter ve belgelerine dayanmış olup yapılan ödemeler ve davacının ticari defterlerindeki kayıtlar dikkate alınarak uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekir. Nitekim ilk derece mahkemesince yapılan ödemelerin değerlendirilerek bakiye borç bulunup bulunmadığı konusunda davalı defterleri incelenerek rapor ve ek raporlar alınmıştır. 19.12.2014 tarihli ilk raporda, davacı ödemelerinin mahsubu sonrası bakiye 63.989,32 Euro asıl alacak ile 8.238,80 TL icra vekalet ücretinin bulunduğu, davacının toplam ödemesinin 115.725,00 Euro ve 2.140,00 TL olduğu belirlenmiştir. Ek raporda ise, benzer görüşler tekrar edilmiştir. Mahkemece alınan 18.11.2016 tarihli raporda yapılan toplam ödemeler ve sözleşmenin 6. maddesi hükmü dikkate alındığında, davacının 51.517,76 TL ve 63.989,32 Euro borçlu olduğu anlaşılmıştır. Davacının, raporlarla tespit edilenler dışında ödemesinin bulunmadığı, ödemelerin tamamının davalı defterlerinde kayıtlı olduğu, mahkemece her iki tarafın dayandığı davalının ticari defterleri üzerinde yerinde inceleme yapılması konusunda yetki verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, sözleşmenin davalı tarafından vergi dairesine bildirilmemesinin sözleşmenin geçerliliği üzerinde bir etkisinin bulunmadığı bu hususun ancak vergi hukuku yönünden davalı ile vergi idaresi arasında uyuşmazlıklara konu olabileceği, kıymetli evrak olan bononun ticari defterlerde kayıtlı olmamasının bononun geçerliğini etkilemeyeceği, malen kaydı bulunan bono karşılığında ticari aracın teslim alındığının dava ve cevaba cevap dilekçesinde kabul edildiğinden ayrı bir sevk irsaliyesi veya teslim belgesinin, teslim varlığı için zorunlu olmadığı, kredi bedelinin dava dışı satıcının davalıya olan borçlarına karşılık ve satıcının talebiyle cari hesapta mahsup edilerek ödenmesinde bir usulsüzlük bulunmadığı, esasen bu gibi bir iddianın araç satıcısı tarafından ileri sürülebileceği, davalının, üçüncü kişiye ödemeyi cari hesaptan mahsuplaşarak yaptığı, esasen davacının da davalının ödemelerinin dışında araç alıcısına bir ödeme yaptığını ileri sürerek kanıtlayamadığı, davalının ticari defterlerinin incelenmesinde bir usulsüzlük bulunmadığı, davacının incelemeye katılımının engellendiğini, usulüne uygun delillerle kanıtlanmadığı, sözleşme ve bonolarda vadenin kesin olarak belirlenmiş olması nedeniyle kat ihtarının tebliğ edilmemesinin temerrüde bir etkisinin bulunmadığı, kısmi ödemelerin faiz ve masraflara mahsubu sonrası bilirkişi raporuyla belirlenen borç miktarında bir hata bulunmadığı, sözleşme ve bono altındaki imzaların davada inkar edilmediği, davalının süresinde tahsil edemediği vadesi belirlenmiş borçlar nedeniyle takip yapmasının yasal olduğu ve bu kapsamda uygulanan hacizler nedeniyle davacının maddi veya manevi zararının oluştuğunun kabul edilemeyeceği anlaşılmakla, davacının tüm istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmemiştir.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, bakiye 27,90 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline.3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 15.04.2021 tarihinde oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.