Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1884 E. 2020/1396 K. 10.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1884
KARAR NO: 2020/1396
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI: 2020/269 Esas
KARAR TARİHİ: 29/07/2020
DAVA: Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki sözleşmeye aykırı ve ayıplı satış nedeniyle açılan tazminat davasının yapılan yargılaması sırasında talep edilen ihtiyati haciz – ihtiyati tedbir talebinin reddine yönelik verilen ara karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ İhtiyati haciz – tedbir talep eden dilekçesinde özetle; davacı vekili, sözleşmeye aykırı ve ayıplı satış nedeniyle açılan tazminat davası içinde davalı şirkete ait araçlar, banka hesapları ve diğer malvarlıkları hakkında, alacağı karşılayacak miktar için ihtiyati hacze kararı verilmesini, yine davalı şirket hisselerinin devrinin engellenmesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ EK KARAR ÖZETİ İlk derece mahkemesince 29/07/2020 tarihli ara kararla, “…Her ne kadar davacı vekilinin davalının sözleşmeye aykırılık ayıplı işin ifası ve diğer sebeplerle davacının zarara uğradığı iddiası ile açılan tazminat davasında ihtiyati haciz talep etmiş olsa da davacı vekilinin sunmuş olduğu deliller, davacı tarafın göndermiş olduğu ihtarnameler, dosyaya sunulan diğer evrakların incelenmesi sonucunda davalı tarafından davacıya satılan makinenin ayıplı olup olmadığı, makinelerden beklenen performansın sağlanıp sağlanmadığı, ayıp ihbar süresi, davacının makineler ayıplı olsa dahi zararın bulunup bulunulmadığı hususunun bu aşamada anlaşılmadığı, bu hususların yargılamanın sonunda anlaşılabileceği, davacının bu aşamada haklılığını yaklaşık olarak ispat edemediği…” gerekçesiyle HMK’nın 390/3. Maddesi uyarınca ihtiyati haciz talebinin reddine karar Bu ara karara karşı ihtiyati haciz – tedbir isteyen davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati haciz – tedbir isteyen davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Davalı satıcı-imalatçının sözleşme konusu malı halen daha tam teslim etmemiş olmasının, sevk edilen ürünün sözleşmede belirtilen üründen farklı olmasının ve düşük performansla çalışmasının, sürekli sorun çıkarması ve ayıplı olmasının, müvekkilinin ısrarlı taleplerine rağmen işbu dava tarihi itibariyle halen daha ayıpların giderilmemiş olmasının ve benzeri nedenlerle müvekkilinin, itibar, kâr ve üretim kayıplarına uğradığını, iş ve taahhütlerinin sekteye uğradığını, maddi zarar gördüğünü, dava dilekçesi ekinde sunulan belgeler arasında iki raporun müvekkilinin davasında haklılığını tek başlarına dahi somut olarak ortaya koyduğunu, Satıcı-imalatçının kötüniyetli hareketlerinin ortada oluşu, dosyaya sundukları uluslararası denetçilerin hazırladıkları teknik ve mali raporlar; açılan davadaki müddeabihin büyüklüğü ile belirsiz alacağın ileride daha da yüksek çıkma ihtimali birlikte değerlendirildiğinde, uzun sürebilecek yargılama sürecinde davalının mal kaçırma ve/veya şirketi belki kasten iflasa sürükleme ihtimali, böylelikle müvekkilinin dava açmasındaki hukuki yararının ve alacağını tahsil imkânının ortadan kalkma ve bu şekilde müvekkilin telafisi imkânsız zarara uğrama ihtimali göz önünde bulundurularak en azından dava müddeabihleri kadar davalının menkul ve gayrimenkulleri ile 3. kişilerdeki hak ve alacakları üzerinde mümkünse teminatsız aksi halde makul teminat karşılığı ihtiyati haciz kararı verilmesini talep ettiklerini, ayrıca yine aynı gerekçelerle şirket hisselerinin 3. şahıslara devrinin engellenmesi amacıyla ihtiyati tedbir kararı verilerek Ticaret Sicil Müdürlüğüne müzekkere yazılmasını talep ettiklerini, ancak ilk derece mahkemesince yukarıdaki açıklamalar ve dosyadaki delillere rağmen müvekkilinin haklılığını yaklaşık olarak ispat edemediği iddia edilerek taleplerinin reddedildiğini belirterek, Yukarıda açıklanan nedenlerle ihtiyati haciz talebinin redine ilişkin kararın kaldırılmasına ve talepleri gibi ihtiyati haciz kararı verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, İİK’nın 257 vd. maddeleri uyarınca ihtiyati hacze ve HMK 389 vd. Maddeleri uyarınca ihtiyati tedbir istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, ihtiyati haciz – tedbir talebinin reddine dair verilen karara karşı, alacaklı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönleriyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dava, sözleşmeye aykırı ve ayıplı satış nedeniyle uğranılan zararların tahsili, satılandan bedel indirimi ve satılandaki değer kaybının tahsili için açılan tazminat davasıdır. Davacı esasa ilişkin açtığı iş bu dava içinde ihtiyati haciz ve davalı şirketin hisselerinin devrinin engellenmesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiş, mahkemece yazılı gerekçe ile talebin reddine karar verilmiştir. HMK’nın 389. maddesi uyarınca, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir.” Kanun hükmü, tedbir talep edenin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğunu düzenlemiştir. Ayrıca, eğer tedbir alınmazsa hakkın kullanılmasının önemli ölçüde zorlaşması veya imkansız hale gelmesi ihtimalinin de bulunması gerekir. Yine tedbirin sadece dava konusu olan şey hakkında verilebileceğini düzenlemiştir. Davanın konusu olmayan mal varlığı hakkında tedbir kararı verilemez. İhtiyati tedbirde, hakkında tedbir kararı alınan şey, esasen asıl davanın konusudur. Konusu para alacağı olan bir davada, davanın konusunu oluşturmayan hususlarda tedbir kararı verilemez. Ancak, para alacağına ilişkin davalarda, İİK’nın 257 vd maddelerindeki koşullar varsa, ihtiyati haciz kararı verilebilir. Somut olayda davacı vekilince davalı aleyhine, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında sözleşmeye aykırı ve ayıplı satış nedeniyle uğranılan zararların tahsili, satılandan bedel indirimi ve satılandaki değer kaybının tahsili için eldeki alacak davasının açıldığı anlaşılmaktadır. Buna göre ilk derece mahkemesince dava ve uyuşmazlık konusu olmayan davalı şirket hisseleri üzerine ihtiyati tedbir konulmaması sonucu itibariyle isabetlidir. Yine İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için İİK’nın 257. maddesindeki şartların oluşması gerekir. İİK’nın 257/1.maddesine göre, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı… ihtiyati haciz talebinde bulunabilir. İİK’nın 258/1. maddesinin 2. cümlesine göre: “İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacaklı, alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek delilleri göstermeye mecburdur”. Bu madde uyarınca İhtiyati haciz talep eden, İİK’nın 257/1. maddesi kapsamında bir para borcunun alacaklısı olduğunu, borcun rehinle temin edilmediğini ve borcun vadesinin gelmiş olduğunu yaklaşık olarak mahkemeye kanaat getirecek tarzda ispat etmek durumundadır. Somut olayda ileri sürülen iddia ve mevcut deliller itibariyle ihtiyati haciz koşullarının mevcut olmadığı sonuç ve kanaatine varıldığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. ve 391/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 10/12/2020
KANUN YOLU:HMK’nun 362/1.f ve 391/son maddeleri gereğince kesin karardır.