Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1867 E. 2020/1404 K. 10.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1867
KARAR NO: 2020/1404
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI: 2020/233 Esas
KARAR TARİHİ: 01/10/2020 tarihli ara karar.
TALEP: Şirket fesih ve tasfiyesi
Taraflar arasındaki şirket fesih ve tasfiyesi istemli davanın yapılan yargılaması sırasında ihtiyati tedbir talebinin reddine yönelik olarak verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLAR İDDİA VE SAVUNMA ÖZETİ Davacı vekili talep dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirketin ortağı olduğunu, diğer ortağın ise ihbar olunan … olduğunu, şirketi temsil etmekte davacı müvekkili ile ihbar olunanın müşterek yetkilerinin bulunduğunu, ancak taraflar arasında mevcut ihtilaf nedeniyle şirketin yönetilemediğini, bu nedenle şirketin fesih ve tasfiyesi istemli iş bu davanın açıldığını ileri sürerek, şirketi yönetmek üzere tedbiren kayyım atanmasını talep etmiştir. İhbar olunan vekili dilekçesinde özetle; davacı tarafın iddialarının doğru olmadığını, davacının kendi tutum ve davranışları nedeniyle genel kurul toplantısının yapılamadığını, kusurlu olan tarafın fesih davası açamayacağını, bu nedenlerle şirkete kayyım atanması yönündeki istemin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi 01/10/2020 tarihli, 2020/233 Esas sayılı dosyası üzerinden verilen ara kararında, “…Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; dava konusu şirketin halen organlarının mevcut olduğu ve şirketin ortaklarca müştereken temsil ve ilzam edildiği; şirkette yönetim zaafına sebebiyet verecek organ eksikliğinin bulunmadığı, ayrıca şirket yönetiminin diğer ortak ihbar olunan … tarafından engellendiği yönündeki iddianın araştırılmakta olup ve bu husustaki delillerin henüz toplanmadığı, bu bağlamda bu aşamada şirkete kayyım atanması yönündeki istemin HMK 389.maddesinde belirtildiği şekilde “hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkansız hale geleceği veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağı hususunun” mevcut delil durumuna göre yaklaşık ispat kapsamında dahi kanıtlanamadığı…” gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar vermiştir. Bu karara karşı davac vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalı şirketin 2 ortaklı bir anonim şirket olup, aynı zamanda müşterek imza ile yönetildiğini, müvekkili … ile ihbar edilen … ile birlikte %50’şer hisse sahibi ve müştereken şirketi temsil ve ilzama yetkili hissedar ve yönetim Kurulu üyesi olduğunu, Davalı şirkette müştereken temsil ve ilzam kararı bulunmasına rağmen fiilen ihbar edilen … ve ailesi tarafından yönetildiğini, ilk derece mahkemesince dosyaya celbedilen dava dosyalarının, imza sirkülerinin, vergi dairesi kayıtlarını incelemediklerini, sicil kayıtlarını da eksik incelediklerini, Şirketin imza sirkülerinin süresi dolduğunu, ihbar olunan davalı …’ın akrabalarının şirket gelir ve giderleri hakkında bilgi vermediğini, banka internet şifrelerinin kendilerinde olması nedeniyle müşterek imzaya gerek olmadan bankacılık işlemlerini yapabildiklerini, müvekkili …’nin şirket ortağı olarak şirketin yönetimi, taşınmazların kiraya verilmesi, gelir giderlerin düzenlenmesi konusunda bilgi istemiş ise de olumlu yanıt alamadığını, genel kurula katılmasının … tarafından engellendiğini, ayrıca …’ın fiilen şirkete gelmediğini, akrabalarının ise şirkette fiilen bulunduklarını, nitekim huzurdaki davalı şirketin vekili olmadığını, ortakların imza sirkülerinin süresinin dolması nedeniyle şirket için avukat görevlendirilemediğini, Şirketin gelir kaynağının taşınmaz ve kiralar olduğunu, kiracılara karşı ihtarname gönderilememekte olup icra takip işlemleri yapılamadığını, Davalı şirketin faaliyetinin durmasına sebep olan ortak … olmakla birlikte, yargılama sonucu ortaya çıkacağını, ancak bu aşamada ortaklar arasındaki ciddi anlaşmazlık bulunmakta olup, şirketin hesaplarının tutulması, yapılan harcamalar, elde edilen gelirin kontrolü, muhasebeci görevlendirmesinin dahili davalı ortak …’ın kardeşleri tarafından yapıldığını, müvekkiline hiç bir bilgi paylaşımı, gelirden paylaşım yapılmadığını, davalı şirket, ortaklarının kontrolünden çıktığını, davalı şirketin atanacak kayyım tarafından hukuki korunmasının sağlanabileceğini, bu nedenlerle eksik inceleme ve değerlendirme neticesi yanılgılı şekilde verilen kayyım atanmasına dair ihtiyati tedbir talebinin reddi kararının kaldırlımasını istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, TTK’nın 531. maddesi uyarınca, davalı Anonim Şirketin fesih ve tasfiyesine, şirkete tedbiren yönetim kayyımı atanmasına ilişkindir. İlk derece mahkemesince, ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Limited şirketler yönünden TTK’nın 636 ve 638. maddelerinde özel geçici hukuki koruma düzenlemesi getirildiği halde, anonim şirketler yönünden geçici hukuki korumaya ilişkin özel düzenleme yapılmadığından, tedbiren kayyım atanması talebi hakkında genel hüküm olan HMK’nın 389 vd. maddelerinin uygulanması gerekir. HMK’nın 389. maddesi uyarınca; “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir “. Aynı yasanın 390/3 maddesi,” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir. Somut olayda davalı şirketin iki ortaklı ve yönetim kurulundan oluşup davacının da müşterek imza ile yetkili olduğundan öncelikle davalı şirketin iş bu davada temsilinin sağlanması gerekir. Somut olayda ileri sürülen iddia, savunma, mevcut deliller ve dosya kapsamı gözetildiğinde, her ne kadar mahkeme gerekçesinde organ eksiği bulunmadığı belirtilmişse de, yönetim kurulunun görev süresinini 24.03.2019 tarihinde dolmuş olduğu da gerek ticaret sicil kayıtları gerekse ortakların dosyaya yansıyan beyanları ile ihtilafsız olduğundan, tarafların hak ve sorumluluk dengesinin korunması gerekir. Davalı şirket ortakları arasındaki karşılıklı güvenin zedelendiği anlaşılmaktadır. Bu sebeple şirketin yönetimi ile ilgili olarak geçici hukuki korunma sağlanması için şartların bulunduğu kanaati oluşmuştur. Bu nedenle davacı istinafının kabulü ile istinafa konu 01.10.2020 tarihli ara kararının kaldırılarak talep hakkında Dairemizce yeniden karar verilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; HMK’nın 353/1.b.2. ve 391/3. maddeleri uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin tedbir talebin reddine dair 01.10.2020 tarihli ara kararının kaldırılmasına, ihtiyati tedbir talebinin Dairemizce karara bağlanmasına, bu doğrultuda; 1-HMK’nın 389 vd. maddeleri uyarınca, davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile davacının ortağı olduğu, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasında kayıtlı davalı …’nin süresi dolmuş olan mevcut yöneticilerinin tüm temsil ve ilzam yetkileri kaldırılarak, bilirkişi listesinden resen seçilen … TC kimlik numaralı Mali Müşavir …’ın davalı şirkete yönetim kayyımı olarak atanmasına, 2-Kayyımın, münferit imzayla, şirket yöneticilerinin tüm yetkilerini kullanmak üzere yetkilendirilmesine, 3-Kayyım için aylık 5.000,00 TL ücret takdirine; görevin başlangıcında kayyıma ödenmek üzere üç aylık ücretin, davacı tarafından ilk derece mahkemesi veznesine yatırılması için, iş bu kararın ilk derece mahkemesince tebliğinden itibaren bir haftalık kesin süre verilmesine, kesin süre içinde avansın yatırılmaması halinde ihtiyati tedbirin kendiliğinden kalkmış sayılmasına, tebliğin ihtar yerine geçmesine; Sonraki aylara ilişkin ücretlerin her ay peşin olarak davacı tarafından ilk derece mahkemesi veznesine yatırılmasına, bu giderlerin ilk derece mahkemesince esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Yukarıda belirtilen bir haftalık kesin süre içinde üç aylık kayyım ücretinin yatırılması halinde, ilk derece mahkemesince kayyıma görevinin tebliğine, kayyımın görevinin tebliğle başlamasına,5-Kayyımın göreve başlamasından sonra kararın Ticaret Siciline Tescil ve ilanına, bu işlemlerin, masrafı davacı- karşı davalıya ait olmak üzere, kayyım tarafından yapılmasına, 6-Tedbirin mahiyeti, her iki tarafın menfaatlerinin korunması amacıyla tedbir kararının verilmiş olması ve gerekçede açıklanan diğer nedenlerle, HMK’nın 392. maddesi uyarınca, takdiren teminat alınmasına yer olmadığına, 7-İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf harcının Hazineye gelir kaydına; 54,40 TL peşin harcın talep halinde iadesine, 8-İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan masrafların, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 9-Gerekçeli kararın, ilk derece mahkemesince derhal taraf vekillerine tebliğine, 10-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.2. ve 391/3. maddeleri uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 10.12.2020 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve 391/3. maddeleri uyarınca karar kesindir.