Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1836 E. 2023/1779 K. 02.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1836
KARAR NO : 2023/1779
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/02/2020
NUMARASI : 2019/16 E. – 2020/108 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, davalı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin satarak teslim ettiği emtia bedelinin ödenmemesi üzerine toplam 62.942,07 TL alacağın tahsili amacıyla Gaziosmanpaşa … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında başlatılan takibe yönelik itirazın haksı olduğunu ileri sürerek, itirazının iptali ile %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, savunmasında özetle; müvekkili şirketin yaptığı imalatlar için, davalı şirketten ham madde satın aldığını, satılan ürünlerin laboratuvar incelemesinde kurşun oranının dünya standartlarının üzerinde ve kanserojen nitelikte olduğunun belirlendiğini, tarafların bu durumun çözümü için bir araya gelerek anlaştıklarını, bu kapsamda müvekkilinin ürünlerini sattığı şirketçe yansıtma faturası düzenlendiğini, ancak müvekkilinin düzenlediği yansıtma faturasının davacı tarafından kabul edilmediğini, test raporlarından anlaşılacağı üzere metaldeki kurşun oranın kabul edilebilir sınırın çok üzerinde olduğunu, müvekkilinin sadece davacıdan ham madde temin ettiğini, ürünlerin değiştirilmesi beklenirken takip başlatılmasının kötü niyetli olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…taraflar arasında mevcut ticari ilişki kapsamında davacının tedarikçi olarak temin etmiş olduğu ve irsaliyeli faturaya bağlı ürünleri davalı tarafa teslim ettiği, davalının da faturaları kendi ticari defterlerine kaydedip BA – BS formlarını Vergi Dairesine bildirdiği, davalı tarafın faturayla kendisine teslim edilen ürünlerin ayıplı olduğuna ilişkin TTK 23/1-c maddesi gereğince usulüne uygun olarak ayıp ihbarında bulunmadığı, bu bağlamda davacı tarafın düzenlemiş olduğu faturalara bağlı cari hesap alacağı olarak davacıdan 47.085-TL asıl alacak ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin tedarik şeklinde cereyan ettiği dikkate alınarak TTK 1530/2 maddesi gereğince tahakkuk eden 5.273-TL faiz alacağı olmak üzere takibin toplam 52.358-TL üzerinden devamına, davalının likit olan alacağa yapmış olduğu itiraz nedeniyle davacı lehine %20 icra inkar tazminatına…” gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile davalının Gaziosmanpaşa … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yönelik itirazın kısmen iptaline, takibin 47.085,00 TL asıl alacak ve 5.273,00 TL işlenmiş faiz olmak üzere toplam 52.358,00 TL üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına, hükmedilen alacağın %20’si oranında 10.471,00 TL icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Kararın eksik inceleme sonucu verildiğini, müvekkilinin ticari kayıtlarını usulüne uygun şekilde tuttuğunu, yapılacak düğme ve diğer aksesuarlar için hammadde ihtiyacının davacıdan temin edildiğini, teslim sonrası yapılan testlerde, alınan hammaddelerde kurşun oranın yüksek çıkması nedeniyle emtianın ayıplı olduğunun ortaya çıktığını, ayıbın davacıya ihbar edildiğini, müvekkilin, hammaddeyi işleyip sattığı … ile davacı şirket arasında anlaşma yapıldığını ve … tarafından müvekkiline yansıtma faturası düzenlendiğini, güvene dayalı esaslar çerçevesinde yapılan anlaşma nedeniyle yazılı bir sözleşme yapılmadığını,Hükme esas alınan raporda hatalı tespitler yapıldığını, raporda peşin olarak davacının haklı görüldüğünü, TTK’nın 23. maddesinin raporda hatalı değerlendirildiğini, maddede açık ayıpların iki gün içinde bildirilmesi gerektiğinin belirlendiğini, açık ayıbın ise gözle görülen ve testlere ihtiyaç duyulmadan belirlenebilen ayıplar olduğunu, açık ayıp bulunması dahi aynı maddede inceleme yapılarak sekiz gün içinde satıcının ihbar hakkının bulunduğunun düzenlendiğini, fiili süreç gözetildiğinde taraflarca anlaşma sağlandığını, ayıbın sözlü olarak ve yazışma yoluyla bildirildiğini, yasadaki asıl amacın da, tarafların bu hususta bilgi sahibi olmaları olduğunu ve davacının ayıptan haberdar edilmesi nedeniyle davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, test raporlarının teknik anlamda analiz edilmeden ve detaylı raporlama yapılmadan karar verilmesinin eksik inceleme niteliğinde olduğunu, analiz gerektiren bu duruma açık ayıp yaklaşımı ile bakmanın hatalı sonuçlara neden olacağını, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, satım sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan ilamsız icra takibine yönelik itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davacı tarafından 30.05.2017 tarihinde İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 29.03.2016 tarihli ve 11.441,28 TL bedelli fatura, 20.04.2016 tarihli ve 12.074,94 TL bedelli fatura, 09.05.2017 tarihli ve 6.007,38 TL bedelli, 26.05.2016 tarihli ve 8.131,38 TL bedelli fatura, 07.06.2016 tarihli fatura ve 21.06.2016 tarih, 8.531,40 TL bedelli satım faturasına dayalı olarak toplam 56.292.99 TL asıl alacak ile 6.649,08 TL işlemiş faizinin tahsili amacıyla ilamsız takip başlatılmış; davalının yetki itirazı üzerine dosyanın gönderildiği Gaziosmanpaşa …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında tebliğ edilen ödeme emrine süresinde itiraz edilmesi üzerine takibin durduğu ve davanın süresinde açıldığı anlaşılmıştır.Davalı vekilince, mahkeme hükmündeki işlemiş faize yönelik açık bir istinaf başvurusu bulunmadığından takip öncesi temerrüt hali istinaf incelemesi sırasında denetlenmemiştir. Hüküm davalı vekilinin istinaf başvuru nedenleri ile kamu düzenine ilişkin hususlar yönünden incelenmiştir.Davalı vekili istinaf başvurusunda, satılan metal emtiasında kabul edilebilir oranın üzerinde kurşun bulunması ve satılan ürünün kanserojen içeriği nedeniyle tekstil emtiasında kullanılamayacağını, bu hususun ürünleri tekstil emtiasında kullanan dava dışı şirketçe yapılan laboratuvar incelemesinde belirlendiğini, müvekkilinin sadece davacıdan ürün aldığını, analiz raporları sonrası davacı, davalı ve müvekkilinin ürünleri sattığı üçüncü kişi … bir araya gelerek ürünlerin ayıplı olduğu konusunda anlaştıklarını, bu nedenle … işletmesince müvekkiline yansıtma faturası düzenlendiğini, müvekkilinin de davacıya yansıtma faturası düzenlediğini, süresinde ayıp ihbarı yapılarak yansıtma faturası düzenlenmesi nedeniyle satım sözleşmesinden kaynaklanan borcun bulunmadığı belirtmiştir.Taraflar arasında satım sözleşmesi ilişkisi bulunduğu ve fatura konusu ürünlerin davalıya teslim edildiği, fatura bedellerinin ödenmediği sabittir. Uyuşmazlık, dava konusu ürünlerde ayıp bulunup bulunmadığı, bulunuyorsa niteliği ve bu niteliğine göre süresinde ayıp ihbarı yapılıp yapılmadığı, ayıp nedeniyle yansıtma faturası düzenlenip düzenlenmediği ve bu kapsamda davalının satım faturaları nedeniyle borçlu olup olmadığı noktasındadır. TTK’nın 23. maddesinde ticari satış ve mal değişimi başlığı altındaki düzenlemenin 23/1-c bendinde, malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcının iki gün içinde satıcıya ihbar etmesi gerektiği, açıkça belli değilse alıcının malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa haklarını korumak için durumu bu süre içerisinde satıcıya ihbarla yükümlü olduğu, diğer durumlarda TBK’nın 223. maddesinin 2. fıkrasının uygulanacağı belirtilmiştir. TBK’nın 223/2 maddesinde ise alıcının gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse satılanı kabul etmiş sayılacağı, ancak satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde bu hükmün uygulanmayacağı, bu tür bir ayıbın bulunduğunun sonradan anlaşılması durumunda hemen satıcıya bildirilmesi gerektiği, bildirilmezse satılanın bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılacağı düzenlenmiştir. Somut olayda davalı şirket vekili, müvekkilinin satın aldığı ürünleri dava dışı şirkete sattığını ve bu şirketin imalat sırasında yaptığı testlerde ürünlerde olağanın dışında kanserojen kurşun metalinin bulunması nedeniyle ayıp ihbarında bulunulduğunu savunulmaktadır. Davalı ayıp iddiasında bulunularak, ayıplı olduğunu iddia ettiği emtiaya dair iade faturası düzenlediğini savunmuş ise de, yapılan bilirkişi incelemesinde iade faturasına denk gelinmemiştir. Davalı tarafından cevap dilekçesi ekinde 28.06.2018 ve devamı tarihlerini içeren bir kaç adet test raporu ibraz edilmiş ise de, bu raporların satılan emtialara ilişkin olduğu kanıtlanmamıştır. Davalı, davacı dışında kimseden emtia alınmadığını savunsa da, ibraz edilen testlerin, davalıdan ürün satın alan dava dışı … tarafından yaptırıldığı ve davacının sattığı ürünlerden numune alınarak testlerin yapıldığı veya davacının sattığı malzemenin kullanılarak üretilen ürünler üzerinde inceleme yapıldığı kanıtlanmamıştır. Diğer yandan ayıbın tespit edilmesi halinde bu ayıbın süresinde ihbar edilmesi gerekmektedir. Davacı vekili 30.06.2019 tarihli dilekçesinde, ürünlere ilişkin olduğu belirtilen olumlu testleri sunmuş ve davalı yanca satılan emtia için ayıp ihbarı yapılmadığını ve yansıtma faturası gönderilmediğini ileri sürmüştür. Davalı ürünleri satın aldığını kabul etmiş, ancak ürün bedelinin ayıp nedeniyle ödenmediğini savunmuştur. Savunmaya kanıt olarak yansıtma faturası gösterilmesine rağmen, yansıtma faturası ve davalının ticari defterleri ibraz edilmemiştir. Bilirkişi raporuna yönelik itiraz dilekçesinde de dava ve istinaf dilekçesine benzer iddialar tekrar edilmiştir. Ayıp ihbarına yönelik yazılı bir ihbar yapılmadığı, güven ilişkisi nedeniyle ayıp hususunda davacı ve dava dışı şirketle bir sözleşme düzenlenmediği savunulmuştur. Davalı süresinde ayıp ihbarında bulunduğunu savunmasına rağmen, buna ilişkin hiç bir kanıt sunmamış ve bu durumu taraflar arasında güvene dayalı bir ticari ilişki bulunmasına dayandırmıştır. Bu durumda, davalının süresinde ayıp ihbarında bulunduğu ve bu hususu kanıtladığından söz edilemeyeceğinden, davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm istinaf başvuru nedenleri reddi gerekmiştir.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin karar harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 2.411,37 TL istinaf nispi karar harcının davalıdan tahsiline,3-Davalı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.02.11.2023