Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1827 E. 2020/1402 K. 10.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1827
KARAR NO: 2020/1402
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI: 2018/668 Esas – 2019/781 Karar
TARİHİ: 18/09/2019
DAVA: Alacak
Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik verilen karara karşı davalılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalıların İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı Konak Vergi Dairesi Müdürlüğünce …0012 vergi sicil numarasında kayıtlı ve İzmir Ticaret Sicilinin Merkez-… sicil numarasında tescilli her biri 25,00 TL kıymetinde 402 adet paya ayrılmış 10.050,00 TL sermayeli … LTD ŞTİ unvanlı şirketin hissedarı olduklarını ve hisselerini 02.05.2008 tarihli protokol ile diğer iki ortağa devrettiklerini, yaşanabilecek hukuksal sorunlara karşı protokol düzenlediklerini, müvekkilinin üzerine kayıtlı 134 adet hissenin 67 adedini şirketin ortağı …’e devrettiğini, kalan 67 adedini şirketin diğer ortağı …’e devrettiğini, müvekkilinin 02.05.2008 tarihli protokol uyarınca …’ın geçmiş dönem amme borçlarından sorumlu olmamasına rağmen protokolü kamu kurumlarına karşı ileri süremeyeceğinden 1.175,00 TL belediyeye, 6.285,00 TL Sosyal Sigortalar Kurumuna ödeme yapmak zorunda kaldığını ve bu bağlamda bu bedellerin tahsili için 2 davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünde … esas ve yine İstanbul … İcra Müdürlüğünde … esas sayılı dosyaları ile icra takibi başlattığını, müvekkilinin belediyeye yaptığı ödemeye istinaden …’den 587,50 tutarındaki alacağını tahsil etmiş fakat …’den tahsil edemediğini, müvekkilinin 6.285,00 TL tutarındaki ödemeye ilişkin … ve … aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Dairesinde … ve Karşıyaka … İcra Dairesinde … esas sayılı dosyaları ile ilamsız icra takibi başlattığını, davalıların ilamsız icra takiplerine haksız bir şekilde itiraz ettiklerini ve itirazların durdurulduğunu belirterek davanın kabulüne karar verilmesini, 16.10.2014 tarihindeki avans faizi işletilmek suretiyle, 587,50 TL tutarındaki alacağın ve 02.03.2015 tarihindeki avans faizi işletilmek suretiyle 3.142,50 TL tutarındaki alacakların davalı …’den, 3.142,50 tutarındaki alacağın da diğer davalı …’den tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle İzmir Mahkemelerinin yetkili olması nedeni ile yetkisizlik kararı verilmesini ve davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi 18/09/2019 tarihli, 2018/668 Esas – 2019/781 Karar sayılı kararında, “… SGK yazı cevapları ile kurum kayıtlarının tetkiki neticesinde davacı tarafından İzmir SGK’ya yapılan 6285 TL’lik ödemenin yapılandırma başvurusu kapsamında borçların taksitlendirildiği, ödemelerin tamamlandığı, şirketin başkaca borcunun bulunmadığı tespit edilmekle davacı tarafından yapılan ödemenin davacının banka hesabına 28/03/2018 tarihinde iade edildiği görülmekle 6.285-TL’lik ödemeye ilişkin davacı talebinin konusuz kaldığı anlaşılmıştır. Bu nedenle anılı talep konusuz kalmakla 6.285TL’lik alacak istemi yönünden karar tesisine yer olmadığına dair karar vermek gerekmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Esastan Sonuçlanmayan Davada Yargılama Gideri” başlıklı 331.maddesinin 1.fıkrasında; davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, Hâkimin, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini taktir edeceği hususu düzenlenmekle dava açıldığı zaman hangi tarafın haksız olduğunun tespit edilmesi ve tutumuyla dava açılmasına sebep olan tarafın yargılama gideri ile mahkum edilmesinin gerektiği anlaşılmıştır. Anılı ödemenin yersiz olarak tahsil edildiğinin anlaşılması ve kurum tarafından davacı tarafa iade edilmesinin yargılamanın ilerleyen safhalarında gerçekleşmesi karşısında davacının dava açıldığı tarihte haklı olduğu, bu hali ile konusuz kalan talep yönünden lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır. Diğer alacak kalemi olan ilan ve vergi cezası ödemesine ilişkin olarak ise davalı …’ün protokolün 9. maddesi gereğince hissesi (%50) oranında sorumlu olduğu, rücuen alacak talebi, başkasına ait bir borcu yerine getiren kişinin mal varlığında meydana gelen kaybı gidermeye yönelik tazminat niteliğinde olup, davacının mal varlığındaki eksilme ödeme tarihinde gerçekleştiğinden ödeme gününden itibaren faiz isteminin yerinde olduğu, ayrıca alacak isteminin dayanağı ticari iş niteliğini haiz olmakla avans faizine hükmedilmesinin mümkün olduğu (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 13/04/2016 tarih ve 2016/2239-2016/4044 E.-K. sayılı emsal kararı) anlaşılmakla…” davanın KISMEN KABULÜ ile İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile Karşıyaka … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı takip dosyalarına konu toplam 6.285,00-TL’lik talep konusuz kalmakla anılı miktar yönünden karar tesisine yer olmadığına, davanın 587,50-TL yönünden KABULÜ ile İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası yönünden tahsilde tekerrür etmemek kaydıyla 587,50-TL’nin ödeme tarihi olan 16/10/2014 tarihinden işleyecek avans faizi ile davalı …’den tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir. Bu karara karşı davalılar vekili tarafından tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf dilekçesinde gösterdiği nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE HMK’nın 341/2. maddesi uyarınca, miktar ve değeri 3.000 TL’yi geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Bu miktar, yeniden değerleme oranı ile hüküm tarihi itibariyle 4.400,00 TL’ye baliğ olmuştur. Her ne kadar davalılar vekilince, davanın kısmen kabulüne dair karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş ise de; davada taraf yığılması ( davalılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı ) mevcut olup, müteselsil tahsil de talep edilmemiştir. Dava dilekçesinde, davalı … yönünden 3.142,50 TL nin, davalı … yönünden 3.730,00 TL (3.142,50 + 587,50 ) nin tahsili için dava açılmıştır. Mahkemece davalı … yönünden davanın 587,50 TL yönünden kabulüne karar verilip, diğer alacak talepleri yönünden her iki davalı yönünden talepler konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, miktar itibariyle kararın her bir davalı taraf yönünden kesin olduğu anlaşılmaktadır. HMK’ nın 346. maddesi gereğince kesin karara yönelik istinaf başvurusu ile ilgili ilk derece mahkemesince karar verilebileceği gibi, bu konuda olumlu ya da olumsuz bir karar oluşturulmadan istinaf incelemesine gönderilen dava dosyaları ile ilgili olarak, aynı Kanun’un 352/1.b maddesi gereğince istinaf mahkemesince karar verilmesi mümkündür. Bu açıklamalar ışığında, kanun yolu başvurusuna konu edilen kararın, karar tarihi itibariyle kesin nitelikte olması nedeniyle, istinafı kabil bir karar olmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf dilekçesinin HMK 341/2, 346,352 maddeleri uyarınca reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İlk derece mahkemesinin kararı HMK’nın 341/2, 346 ve 352. maddesi gereğince karar tarihi itibariyle miktar yönünden kesin olduğundan, davalı vekilinin istinaf dilekçesinin HMK’nın 346. maddesi gereğince REDDİNE, 2-Davalı vekilince yatırılan istinaf peşin harcının talep halinde iadesine, 3-İstinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların, başvuran üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 352/1.b maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 19/10/2020
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.