Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1815 E. 2023/1679 K. 19.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1815
KARAR NO: 2023/1679
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/07/2020
NUMARASI: 2018/685 E. – 2020/366 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit ve Çek İstirdadı
Taraflar arasındaki menfi tespit ve çek istirdadı davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; keşidecisi … İnş. İhr. San ve Tic. Ltd.Şti. olan … bank AŞ. Muğla Şubesine ait 30.04.2018 tarih ve 23.592,21 TL bedelli çekin müvekkilince dava dış … San.Tic.Ltd.Şti’den alındığını, müvekkilinin meşru hamili olduğu çeki 17.01.2018 tarihinde dava dışı … şirketine gönderilmek … Kargo şirketine teslim ettiğini, çekin kargo aracından çalınması nedeniyle suç duyurusunda bulunduğunu, İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/87 Esas sayılı dosyasında çek iptali davasının açıldığını, çekin kötü niyetli kişiler tarafından iktisap edilerek Çorum … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında takibe konulduğunu, takibe karşı süresinde Çorum İcra Hukuk Mahkemesinin 2018/258 Esas sayılı dosyasında borca itirazda bulunulduğunu, müvekkilinin çekte cirosu bulunan cirantalarla ticari ilişkisinin bulunmadığını, çek bedelinin haciz baskısı altında keşideci tarafından icra veznesine bloke edildiğini ileri sürerek, çek nedeniyle müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine ve icra dosyasına ödenen bedelin müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; müvekkilinin dava konusu çekin yasal ve meşru hamili olduğunu, ciro silsilesinin düzgün olduğunu, müvekkilinin dava konusu çeki hangi nedenle elinde bulundurduğunun ispatla yükümlü olmadığını, aksi halin mücerretlik ilkesi ile bağdaşmayacağını savunarak, davanın reddi ile tazminata karar verilmesini sitemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…dava konusu 30/04/2018 tarih 23.592,21 TL bedelli çekin keşideci … San ve Tic. Ltd.Şti ‘nin … bank A.Ş. Muğla Şubesi’ndeki hesabına tanımlı olduğu ve lehdar … San. ve Tic. A.Ş. emrine düzenlendiği, ciro yoluyla ve sırasıyla davacı … San. ve Tic. Ltd.Şti, … Tic. Ltd.Şti, … San. Tic. Ltd.Şti, … San. Ve Tic. Ltd. Şti ve en son (davalı) … Ticaret … a devir edildiği, çek üzerindeki davacı şirket cirosuna el yazısı ile … notu düşüldüğü, … Kargo tarafından düzenlenen 25/01/2018 tarihli tutanağa göre davacı … Şirketi tarafından 16/01/2018 tarih … nolu fatura ile Hadımköy -Birmes Şube varışlı olarak alıcı … olan 1 adet kargonun kayıp duruma düşmesi nedeniyle alıcıya teslim edilemediğinin belirtildiği, ancak gönderi içeriği hakkında bir bilgiye yer verilmediği, olay ile ilgili olarak kargo şirketi görevlisinin başvurusu üzerine Orhaneli Polis Merkezi Amirliğince tahkikat yapıldığı,polis merkezinde kalan nüsha bozuk olduğundan kamera görüntülerinin temin edilemediği, davacının bilahare dava konusu çek ile ilgili olarak İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde 2018/87 Esas nolu hasımsız çek iptali davasının açtığı, çekin davalı tarafça ibrazında söz konusu dava dosyası üzerinden verilen ödemeden men kararı nedeniyle ödeme yapılmadığı, bunun üzerine davalı … tarafından keşideci, lehdar ve davacının da aralarında cirantalar aleyhine Çorum … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden takibe girişildiği, takip borçlusu durumundaki keşideci … Taş. İnş. İhr. San ve Tic. Ltd.Şti , … San. ve Tic. A.Ş. ve … San. ve Tic. Ltd.Şti tarafından yetki itirazı ile açılan ve Çorum İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2018/258 Esas sayılı dosyası üzerinden birleştirilerek görülen davaların, takip alacaklısı … vekilinin kabulü üzerine ‘davanın kabulü’ hükmü ile sonuçlandığı, UYAP ortamından yapılan sorgulamada davalı hakkında çok sayıda soruşturma ve dava bilgisinin bulunduğu, ancak söz konusu çek ile ilgili olarak davalı hakkında yapılmış bir soruşturma veya ceza davası kaydının bulunmadığı, çek üzerindeki ciro zincirinin de kopuk olmadığı görülmüştür. Yerleşik Yargıtay kararlarına göre davalının söz konusu çeki ne şekilde elde ettiğine dair bir ispat külfeti bulunmamaktadır. Aksi halin kabulü mücerretlik ilkesine aykırılık oluşturmaktadır. Davacı ,davalının söz konusu çeki iktisapta kötü niyetli ve ağır kusurlu olduğunu ispata yarar yasal delil sunamamıştır. Kambiyo senetlerinin asıl ilişkiden mücerret olarak borç içerdiği, çek üzerine atılan ciro imzası ile kambiyo taahhüdünde bulunan davacının söz konusu çek nedeniyle davalıya borçlu olduğu, menfi tespit ve istirdat koşullarının oluşmadığı…” gerekçesiyle davanın reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemece 10.05.2019 tarihli duruşmanın 2/c ara kararıyla bilirkişi incelemesi için kesin süre verilmesine rağmen, verilen ara kararın yerleşik Yargıtay kararlarına uygun olmadığını, hakimin belirlediği sürelerin kural olarak kesin olmadığını, ancak hakim sürenin kesin olduğuna karar vermesi halinde yapılacak işlemleri duraksamaya yer vermeyecek şekilde açıklaması ve kesin süreye uymamanın sonuçlarının anlatılması gerektiğini, ara kararda belirtilen şekilde işlem yapılmadığını, bu nedenle süresinden sonra yatırılan delil avansı ile bilirkişi incelemesi yapılarak karar verilmesi gerektiğini, bilirkişi raporunun dosyayı aydınlatacak ve taraflardaki adalet duygusunu tatmin edebilecek bir delil olduğunu, mahkemece inceleme yapılması halinde müvekkilinin borçlu olmadığının anlaşılabileceğini, delillerin tam olarak değerlendirilmemesinin kararın kaldırılması sebebi olduğunu; Müvekkilinin müşterisi … San. ve Tic. Ltd. Şti’nden alacağı için aldığı dava konusu çeki başka bir müşterisi olan … şirketinin borçları için ciro edilerek kargo şirketine verildiğini, 17.01.2018 tarihinde kargo dağıtımı sırasında aracın Tuzla Deri Organize Sanayi Bölgesinde kargo aracındaki personelin kargo teslimi için aracı terk ettiği sırada, müvekkilinin çeklerinin de içerisinde bulunduğu plastik kasanın çalınması nedeniyle suç duyusunda bulunulduğunu, ayrıca çeke ilişkin ödeme yasağı talepli iptal davası açıldığını, ödeme yasağı kararının ilgili bankaya gönderilmesi ile çekin çalıntı olduğunun davalı tarafından bilinecek hale gelmesine rağmen çekin iktisabının kötü niyetli olduğunu, çekin hırsızlık sonucu alınarak piyasaya sürüldüğünü, müvekkil şirket cirosundan sonraki ciroların gerçek bir ticari ilişkiye dayanmadığını, davalının basiretli tacir olarak bunu dikkate alması gerektiğini, müvekkilinin kendisinden sonraki çek cirantaları ile ticari ilişkisinin bulunmadığını, bilirkişi incelemesiyle müvekkilinin borçlu olmadığının anlaşılacak olmasına rağmen, rapor alınmadan karar verilmesinin hatalı olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne, karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, menfi tespit ile TTK’nın 792. maddesi gereğince çek istirdadı (bedelinin) talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönleriyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı, dava dışı … San. ve Tic. Ltd. Şti’nden ciro yoluyla aldığı çeki, ticari borcu nedeniyle kargo yoluyla dava dışı … şirketine göndermek üzere kargoya verdiğini, kargo görevlisinin başka gönderileri dağıttığı sırada içinde çekin bulunduğu paketin kargo aracından çalındığını ve müvekkilince hırsızlık suçundan suç duyurusunda bulunulduğunu, çekteki davacı cirolarından sonraki ciroların gerçek bir ticari ilişkiye dayanmaması nedeniyle geçersiz olduğunu, davalının basiretli bir tacir olarak gerekli araştırmaları yapmayarak çeki iktisap etmesi nedeniyle iktisabında ağır kusurlu olduğunu ileri sürerek menfi tespit ve çek için keşideci tarafından ödenen miktarın istirdadını istemiştir. Keşidecisi …İnş.ltd.Şti olan 30.04.2018 keşide tarihli … bank Muğla Şubesine ait 23.592,00 TL bedelli çekin dava dışı … San. ve Tic. Ltd. Şti. emrine keşide edildiği, çekin lehdar cirosu ile davacı tarafından iktisap edildiği anlaşılmıştır. Çekte davacının da cirosu bulunmaktadır. Davacı beyaz ciro ile çeki ciro ederek ticari alacağına karşılık ciro edilerek, alacaklısına göndermek üzere kargo şirketine teslim etmiştir. Çekteki imza ve kaşenin davacı şirkete ait olması nedeniyle davacının herkese karşı ileri sürülebilen mutlak defi olan imza def’isini ileri sürmemiştir. Davacı imza def’isi dışında kambiyo hukukuna dayalı olarak çek borcundan sorumlu olmayacağına ilişkin bir neden de ileri sürüp ispatlayamadığından davacının çek borcundan sorumlu olduğu anlaşılmıştır. Davacının cirosu beyaz ciro olup, çeki iktisap eden sonraki hamilin hakları beyaz ciro hükümlerine göre korunmalıdır. Çek nedeniyle davalı aleyhine yapılmış bir suç duyurusu veya ceza soruşturması bulunduğu ileri sürülmemiş, hırsızlık nedeniyle suç duyurusunda bulunulduğu belirtilmiştir. Davacı cirosundan sonra çekin başka kişilerce iktisap edildiği ve birbirini takip eden muntazam ciro silsilesi ile çekin davalı tarafından iktisap edildiği, cirolarda kopukluk bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu nedenle ceza soruşturmasının sonucunun beklenmesinin bir yararı bulunmamaktadır. TTK’nın 792. maddesi; “Çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790. maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötü niyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür.” hükmünü haiz olup anılan kanuni düzenleme bağlamında iyi niyetli hamilin hak sahibi olmayan kimselerden elde ettiği kazanımlar korunmaktadır. Bu kapsamda bir kimsenin muntazam bir ciro zinciriyle çeki iktisabı, kendisine ancak şeklî anlamda meşru hamil sıfatını kazandıracak olup maddi hukuk anlamında hak sahipliğinin mevcudiyeti için devralanın çeki iktisabında kötü niyetinin yahut ağır kusurunun bulunmaması gerekmektedir. Aksi takdirde TTK’nın 792. maddesi uyarınca açılacak istirdat davası sonucu çeki iadeye mecbur kalır. Bu davada, davacının çekin rızası hilafına elinden çıktığını ve çeki elinde bulunduran şahsın kötü niyetli veya iktisabında ağır kusurlu olduğunu ispat etmesi gerekir. Aynı Kanunun 790.maddesinde ise “Cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kişi, son ciro beyaz ciro olsa bile, kendi hakkı müteselsil ve bir birine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde yetkili hamil sayılır. Çizilmiş cirolar yazılmamış hükmündedir. Bir beyaz ciroyu diğer bir beyaz ciro izlerse, bu son ciroyu imzalayan kişi çeki beyaz ciro ile iktisap etmiş sayılır” düzenlemesi bulunmaktadır. TTK’nın 792. maddesinde belirtilen kötü niyetten maksat, senedin önceki hamilin elinden rızası hilafına çıktığını bilmek veya bilebilecek durumda bulunmaktır. Ağır kusur ise senedin iktisabında olağan özenin gösterilmemesini ifade eder. Yine, TTK’nın 792. maddesindeki “Çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa…” ibaresi, çekin önceki hamilin elinden rızası hilafına çıkmış olmasını, yani çalınmasını, tehdit ya da hile ile alınmasını, kaybedilmesini veya rıza ile fakat devri sakatlayan hukuki olgularla elden çıkmasını ifade etmektedir. Ancak çeki çalan veya hile ile hamilinden alan ya da bulan kişinin senedi ciro ile devretmesi hâlinde, bunu bilmeyen ve bilebilecek durumda da olmayan, başka bir deyişle kötü niyetli ve ağır kusurlu bulunmayan yeni hâmil korunur. Bu tür davalarda, yukarıda da belirtildiği gibi çekin önceki hâmilin elinden rızası hilafına çıkarak yeni hâmil tarafından kötü niyet veya ağır kusur ile iktisap edildiği iddiasını ispat külfeti davacıya ait olup anılan olgular tanık dâhil her türlü delille kanıtlanabilir (Yargıtay HGK’nın 06/04/2021, E. 2017/11-159, K. 2021/417 tarih ve sayılı kararı). Bu bilgilere göre davacı, dava konusu edilen çekin hamili iken rızası dışında elinden çıktığını ve davalının çeki iktisabında kötüniyetli veya ağır kusurlu bulunduğunu kanıtlamakla yükümlüdür. Somut olayda davacı tarafından belirtilen şekilde bir kanıt sunularak, çeki iktisap eden davalının iktisabında ağır kusurlu veya kötü niyetli olduğu kanıtlanmamıştır. Davacı defterlerinde yapılacak inleme bu hususu kanıtlamaya yeterli değildir. İncelenecek defterlerde, davacının sonraki ciranta veya cirantalara borçlu olmadığının veya bu kişilerle ticari ilişkisinin bulunmadığının belirlenmesi, davalının kötü niyetini veya iktisabında ağır kusurlu bulunduğunu kanıtlamaya yeterli değildir. Bu nedenle davacı defterlerinde bilirkişi incelemesi yapılması mevcut durum itibariyle yargılamanın uzamasından başka bir fayda sağlamayacaktır. Kaldı ki ilk derece mahkemesinin 10.05.2019 tarihli 2/c maddesi ile bilirkişi incelemesi yapılması için gerekli giderler belirlenmiş ve delil avansının yatırılmaması halinde bilirkişi deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağına karar verilerek ihtar yapılmıştır. Vekil ile takip edilen davada delil avansının yatırılmamasının sonucunun açıkça hatırlatılması karışında mahkemece verilen ara kararın usulüne uygun olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Çekin kargo ile gönderimi aşamasında kaybolduğu iddiasına dayanarak kargo şirketi ve davacı tarafından hırsızlık eyleminin failleri hakkında suç duyurusunda bulunulmuş olması davalının iktisabındaki iyiniyeti kaldırmaya yeterli değildir. Açıklanan bu gerekçelerle HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin karar harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 215,45 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline,3-Davacı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.19.10.2023
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.