Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/181 E. 2022/1649 K. 08.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/181
KARAR NO: 2022/1649
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 21/05/2019
NUMARASI: 2017/453 E. – 2019/513 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile dava dışı … AŞ arasında riziko adresinin … Pafta, … Ada, … Parsel Pendik / İstanbul olduğu … Binası yapımına ilişkin all risk sigorta sözleşmesinin bulunduğunu, …’a ait alanın güvenliğinin davalı şirket tarafından sağlanmakta olduğunu, 14.11.2015 tarihinde meydana gelen hırsızlık nedeniyle hazırlanan 25.02.2016 tarihli ekspertiz raporunda da tespit edildiği üzere değeri 40.925,13 TL olan elektrik kablolarının çalındığını, 14.11.2015 tarihinde söz konusu … inşaatı şantiyesinde gerçekleşen hırsızlık neticesinde oluşan zararın, o alanın güvenliğini sağlamakla sorumlu olan davalıya ait olduğunu, 5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanunun 2/L maddesinde, ”Özel hukuk tüzel kişileri ve özel güvenlik şirketleri, istihdam ettikleri özel güvenlik görevlilerinin üçüncü kişilere verecekleri zararların tazmini amacıyla Özel güvenlik mali sorumluluk sigortası yaptırmak zorundadı” şeklinde yapılan düzenleme ile özel güvenlik şirketlerinin verecekleri zararların tazmini hususunun açıkça belirtilmiş olduğunu, poliçedeki muafiyet oranı çıkarıldıktan sonra kalan 19.371,63 TL’nin dava dışı sigortalı işveren … Pazarlama AŞ’nin 22.02.2016 tarihli muvafakati ile üçüncü kişi olan yüklenici … Tic. AŞ’ye ödendiğini, hasarın ödenmesiyle müvekkilinin sigortalısının yerine halef olduğunu, sigortalının zarara sebebiyet verenler aleyhine mevcut her türlü haklarının müvekkiline intikal ettiğini, müvekkili tarafından ödenen bu miktarın davalıdan rücuen tahsili için İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini, itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına, davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; müvekkilinin, davacı ile dava dışı ödeme yapılan … Tic. AŞ arasında herhangi bir sorumluluk sözleşmesi olmadığını, davacı ile dava dışı … AŞ arasında yapılan sigorta poliçesinde lehdar olarak dahi gözükmediğini, müvekkili ile … AŞ arasında yapılan sözleşmenin sınırlı olduğunu, projenin yapımı sırasında çalışacak başka firmaların depolarının güvenliğini sağlamanın davalının sorumluluğunda olmadığını, projede çalışan firmaların kendi depo görevlileri olduğunu, firmaların depolarının güvenliğini kendi bekçileri ve güvenlik kameraları ile sağladığını, bu alan içinde iş yapan taşeron firmaların kendi korumasında olan ve onlar tarafından getirilip götürülen mallarla ilgili müvekkilinin bilgisinin ve sorumluluğunun olmasının beklenemeyeceğini, hırsızlık olayının şaibelerle dolu olduğunu, hırsızlık yapıldığına dair hiç bir iz ve emare olmadığını, projede çalışan firmaların mal sirkülasyonu olduğunu, müvekkili şirketin, şantiyeye giren çıkan malların nevi, cinsi, miktarı ile ilgili bir bilgiye de sahip olmadığını, poliçeye göre teminat kapsamı dışında bir hasarın ve ödemenin söz konusu olduğunu, davalının sözleşme gereği tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, işverenin talimatlarına uygun davranmakla yükümlü olan güvenlik şirketlerinin işverenin eksik önlemleri dolayısıyla oluşacak zararlardan sorumlu tutulamayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… İstanbul Anadolu … İcra dairesinin … e sayılı takip dosyasının celp edilerek incelenmesinde, alacaklının İstanbul … İcra dairesinin … e sayılı dosyası ile takip başlattığı, ödeme emrinin borçluya 03/08/2016 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu vekilinin İstanbul Anadolu … İcra dairesinin … muharebe sayılı sayısı ile 04/08/2016 tarihli itirazı nedeniyle takip dosyasının İstanbul Anadoul … İcra müdürlüğünün … İcra müdürlüğüne tevzi edilerek … esasını aldığı, yeniden gönderilen ödeme emrinin 06/12/2016 tarihinde borçluya tebliğ edildiği, borçlu vekilinin 09/12/2016 tarihinde süresinde itiraz dilekçesi vermesi üzerine takibin durdurulduğu, bormçlu gider avansı olmadığından itiraz dilekçesinin alacaklıya tebliğ edilmediği anlaşılmıştır. Davacı itirazı öğrenme tarihinden bir yıllık hak düşürücü sürede İ.İ.K. 67. M istinaden itirazın iptali davasını açmıştır. Mahkemece Elektrik Mühendisi Sigorta uzmanı ve olay yeri inceleme güvenlik uzmanından oluşan bilirkişi heyetinden aldığı, 09/07/2018 tarihli raporda; hırsızlık olayının meydana gelmesinde davalının kusuru bulunmadığından sorumluluğunun bulunmadığı, hırsızlık olayının davacının dava dışı sigortalısı ile imzaladığı 01/11/2014 – 30/09/2015 tarihnide kapsayan inşaat tüm riskler sigorta poliçesinin A.1.1.1. Hükmüne göre meydana gelen hırsızlık şeklinin teminat dışı olduğu, davacının sigortalısına ödemesinin lütuf ödemesi olduğu, lütuf ödemesinin halefiyet ilkesi ihlali olduğundan rücuen tazminat talep hakkını sonlandırdığı, davacının temlik niteliğinde ibranamesinin dosyada bulunmadığı rapor edilmiştir. Dosyada mevcut tüm delillerin incelenerk değerlendirlimesinde; davacı ile dava dışı sigortalı arasında risk sigortası bulunduğu, hırsızlık olayının sigorta döneminde olduğu, ancak hırsızlık şeklinin sigorta poliçesinin A.1.1.1 e göre teminat dışı olduğu, davacının teminat dışı hırsızlık şekline rağmen sigortalısına lütuf ödemesinde bulunduğu, lütuf ödemesinin halefiyet ilkesinin ihlali olduğu, davacının temlik niteliğinde ibranemeyi de dosyaya sunmadığı, davalının kötüniyet teminatı talebinin ise advanın yargılamayı gerektirmesi nedeniyle koşullarının oluşmadığı … ” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının, dosyada mübrez delillere ve Yargıtay kararlarına aykırı olduğunu, davalı şirketin güvenliğinden sorumlu olduğu …’a ait alanda 14.11.2015 tarihinde meydana gelen hırsızlık olayı sonucunda sigortalının muvafakati ile yapılan ödemenin davalıdan talep edilmesinin hukuka uygun olduğunu, muvafakat yazısının dosyada bulunduğunu, davacının, muvafakatnameye istinaden yapılan ödeme sonucunda TTK’nın 1472. maddesi uyarınca sigortalısının yerine halef olduğunu, bu nedenle yerel mahkemenin davacının temlik niteliğinden ibranameyi dosyaya sunmadığı şeklindeki kanaatinin haksız olduğunu, bilirkişi raporuna karşı itirazlarının yerel mahkeme tarafından değerlendirilmediğini, müvekkil sigorta şirketi ile dava dışı sigortalı arasında yapılan poliçede teminata ilişkin hususların açıkça belirtildiğini, hırsızlık hasarlarının ödenebilmesinin ön şartının, bu malzemelerin kapalı yerde ise kilit altında, açık yerde ise etrafı dışardan girişi engelleyecek biçimde çevrilmiş ve bekçi korumalı yerlerde depolanmış olması olduğunu, yerel mahkeme tarafından yapılan lütuf ödemesi tespitinin hatalı olduğunu, olay yeri inceleme tutanağı, ifade tutanağı ve hırsızlık olayının akabinde … Mühendislik çalışanı ve yetkilisi … tarafından tutulan tutanakta çalınan malların tespiti yapılarak ”.14.11.2015 sabahı şantiyeye geldiğimizde … Mühendislik depomuzun kapısının kırılarak hırsızlık olduğu mesai saati başlangıcında depo sorumlumuzun depoya gelmesi ile fark edilmiş ve bana bildirilmiştir. Depoya gelerek gördüğümde asma kilidin kırılarak kapısının açıldığı..” şeklinde beyanda bulunulduğu, yine depo sorumlusu …’nin 14.11.2015 tarihli olay yeri inceleme raporu formunda; “…metal saçtan olan kapının kapı kilidi zorlanmak sureti ile içeri girilip…” şeklindeki beyanında da kapının zorlandığı ve kapının kilidinin kırılarak hırsızlık olayının meydana geldiğinin ortaya konulduğunu, ifadelerden anlaşılacağı üzere davalı güvenlik şirketinin gerekli güvenlik tedbirlerini almaması/eksik alması ve görevini yapmaması sonucu hırsızların güvenliği aşarak şantiye alanına girdiğini ve güvenliğin buna engel olamadığı, davalı şirketi asli kusurlu olduğunu, raporda davalı güvenlik şirketinin görev ve sorumluluklarını ortadan kaldırır nitelikte haksız ve hukuka aykırı değerlendirmelerde bulunulduğunu, bu değerlendirmenin davalı güvenlik şirketinin güvenliği sağlamakla sorumlu olduğu şantiye alanındaki görev tanımıyla bağdaşmadığını, ekspertiz raporunda ”Sigorta konusu şantiye sahasında yapılan incelemelerde proje alanının yaklaşık 1.000.000 m2 büyüklüğünde … içinde yer aldığı, …’a ait alanın etrafının duvar üzeri çit ve tel örgü ile çevrili olduğu, GİRİŞ ÇIKIŞLARIN TEK NOKTADAN YAPILDIĞI, bu noktada güvenlik kulübesi ve bekçilerin yer aldığı, giriş çıkışların kontrollü olduğu sahanın güvenliğinin … tarafından sağlandığı, şantiyede 24 saat boyunca 2 vardiya şeklinde güvenlik firmasının hizmet verdiği, vardiyada 3 bekçi bulunduğu görülmüştür. Sigorta konusu inşaatın yapıldığı yerde … arazisi içinde ayrıca etrafı tel çit ile çevrilmiş bir alanda yer almakta, gece 1 (bir)- gündüz 1 (bir) kişi olacak şekilde ilaveten bekçi çalıştırılmakta, inşaatın girişinde güvenlik kulübesi yer almakta ve belli noktalarda kameralar ile güvenlik sağlanmaktadır” şeklinde güvenliği sağlanacak alan ve güvenlik şirketinin uygulamış olduğu güvenlik tedbirleri hususları belirtilmek suretiyle davalının sorumluluğunun açıkça ortaya konulduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, İİK’nın 67. maddesi uyarınca, inşaat tüm riskler sigorta poliçesi ile sigortalanan ve davalı tarafından güvenlik hizmeti verilen inşaat alanında meydana gelen hırsızlık sonucu üçüncü kişiye ödenen tazminatın rücuen davalıdan tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine, davalı tarafından yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dosya içeriğinde bulunan İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine 01.08.2016 tarihinde 19.371,63 TL asıl alacak ve 616,18 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 19.987,81 TL’nin işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili için ilâmsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya 06.12.2016 tarihinde tebliğ edildiği, davalı tarafça 09.12.2016 tarihinde borca itiraz edildiği, itiraz üzerine takibin durduğu, eldeki itirazın iptali davasının da 1 yıllık yasal süre içinde açıldığı anlaşılmaktadır. Dosya kapsamının incelenmesinden; davacı ile dava dışı sigortalı … AŞ arasında riziko adresi ”… Pafta, … Ada, … Parsel Pendik / İstanbul” olarak belirtilen 01.11.2014-30.03.2016 tarihleri arasında geçerli inşaat tüm riskler sigorta poliçesi bulunduğu, söz konusu riziko adresinin … binası inşaat alanı olduğu, poliçe ile sigortalı şirket ile inşat sahasında işveren sıfatıyla, müteahhit sıfatıyla, ve/veya alt müteahhitler ve/veya taşeronlar, alt taşeronlar ve/veya supervısorlar adına inşaat ve montaj sırasında gerek makina gerek ekipman gerekse tüm emtialar üzerinde vuku bulabilecek rizikoların teminat altına alındığı, hırsızlık teminatının da bulunduğu, sigortalının bu inşaatın yüklenci firması olduğu ve dava dışı …AŞ ile arasında alt yüklenici taşeron sözleşmesi bulunduğu, dava dışı … Mühendislik firmasının da adı geçen alt taşeron olan … AŞ’nin elektrik işlerini yapan alt taşeron firma olduğu, 14.11.2015 tarihinde inşaat alanında … Mühendisliğin deposundan bir kısım elektrik kablolarının çalındığı, bu nedenle meydana gelen zarara ilişkin 19.371,63 TL tazminatın dava dışı sigortalının verdiği muvafakat ildava dışı alt yüklenici … AŞ’ye ödendiği, ödenen bedelin davalının kusurlu olduğu iddia edilerek rücuen tahsilinin talep edildiği görülmektedir. TTK’nın 1472.maddesi uyarınca, sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde hukuken sigortalı yerine geçer. Sigortalının gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak tazmin ettiği bedel kadar sigortacıya intikal eder.Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir. Eldeki davada, davacı sigorta şirketi, dava dışı sigortalı ile aralarında düzenlenen inşaat tüm riskler sigorta poliçesi uyarınca sigortalının muvafakati ile dava dışı alt yükleniciye ödediği tazminattan davalının kusurlu olduğunu ileri sürerek rücuen tazminat isteminde bulunmuş, mahkemece, ödemenin teminat dışı bir lütuf ödemesi olduğu, bu nedenle halefiyet ilkesinin ihlal edildiği, davacının temlik niteliğindeki ibranamesini de dosyaya sunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Dava konusu inşaat tüm riskler sigorta poliçesinin ”Özel Şartlar”ına göre, şantiye sahası ve temin edilmiş olması halinde şantiye sahası dışındaki depolarda bulunan sigortalı kıymetler için geçerli olmak üzere meydana gelebilecek hırsızlık hasarlarının ödenebilmesinin ön şartının, bu malzemelerin kapalı yerde ise kilit altında; açık alanda ise etrafı dışarıdan girişi engelleyecek biçimde çevrilmiş ve bekçi korumalı yerlerde depolanmış olması olduğu anlaşılmaktadır. Riziko adresi olan … binası inşaat alanında alt taşeron … AŞ’nin elektrik işlerini yapan … Mühendisliğin deposundan bir kısım elektrik kablolarının çalınması sebebiyle … AŞ’ye tazminat ödemesi yapılmış ise de; gerek kolluk görevlilerince düzenlenen olay inceleme tutanağı, gerek … Mühendislik çalışanı olduğu belirtilen …’un kollukta alınan ifadesinden, depo bekçisi olduğu belirtilen …’ın kolluktaki ifadesinden ve eksper raporundan çalınan malzemelerin kapalı yerde ise kilit altında tutulup tutulmadığı, hırsızlığın kilidin kırılmak suretiyle içeri girilerek gerçekleşip gerçekleşmediği anlaşılamamaktadır. Bu durumda, yukarıda yer verilen özel şartlar uyarınca ödemenin teminat kapsamında bir ödeme olmadığı görülmektedir. TTK’nın 1472.maddesi uyarınca sigortalının haklarına halef olduğunu belirterek eldeki davayı açan davacının, dava dışı sigortalının davalıya karşı olan takip ve dava haklarını temlik aldığına dair temliknamenin de bulunmadığı görülmektedir. Davacı vekili sigortalının ödemeye onay verdiği muvafakatnamenin bulunduğunu belirmiş ise de, bu belgede sigortalının, meydana gelen hırsızlık olayı sebebiyle zarardan dolayı sorumlulara karşı dava haklarını davacıya temlik ettiğine dair bir ibare yer almadığı görülmektedir. Bu durumda davacının teminat kapsamı dışında kalan tazminat ödemesi nedeniyle davalıya rücu hakkı bulunmadığı anlaşıldığından, mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiş ve davacı vekilinin istinaf isteminin reddine karar vermek gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
KARAR:Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irat kaydına, bakiye 36,30 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.08.12.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.