Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1807 E. 2020/1391 K. 10.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1807
KARAR NO: 2020/1391
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/06/2020
NUMARASI: 2019/114 E. – 2020/313 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen hükme karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında imzalanan 01.01.2015 tarihli açık satış sözleşmesi (standart sözleşme-miktar taahhütlü) imzalandığını, bu sözleşme uyarınca davalının davacıya 100.000,00 TL işletme faaliyetlerine katkı payı ödeme taahhüdünde bulunduğunu, davalının talebi üzerine müvekkilinin önce düzenlenen 80.000,00 TL tutarlı faturanın ödendiğini, daha sonra ise bakiye 20.000,00 TL’nin ödenmemesi üzerine 26.05.2015 tarihinde 20.000,00 TL’lik faturanını düzenlenerek davalıya gönderildiğini, davalının bu faturayı iade ederek ödemeden kaçındığını, gerekçe olarak sözleşmeye aykırı davranışların ileri sürüldüğünü, müvekkilinin sözleşmeye aykırı bir davranışının bulunmadığını, davalı tarafın piyasadaki hakim konumunu kötüye kullanarak davacının başka firma ürünlerini satmasını engellemeye çalıştığını, davalının bakiye 20.000,00 TL katkı payını ödememesi üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasıyla ilamsız icra takibine giriştiklerini, davalının haksız olarak takibe itirazı sonucu takibin durduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline ve %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında sözleşme imzalandığını, davacının satış sözleşmesinde kendi üzerine düşen yükümlülüklerini yerine getirmediğini, sözleşme hükümlerine aykırı olarak davalıya ait dolap, pano, reyon dizaynını bozduğunu ve kırdığını, davalıya ait görselleri bozarak işyerinden atmak suretiyle sözleşmeye aykırı davrandığını, yine davacının cari hesap borcunu ödememek suretiyle sözleşmeye aykırı davrandığını, bu konuda davacı aleyhine İstanbul …İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile icra takibine giriştiklerini ve takibin kesinleştiğini, davacının sözleşme uyarınca yeterli alım yapmadığını, bu konuda kendisine uyarı ve ihtarların gönderilmesine rağmen davacının sözleşmeye aykırı davranışlarına son vermediğini, taraflar arasındaki sözleşmenin her iki tarafa hak ve borç yükleyen nitelikte bir sözleşme olup kendi edimini yerine getirmeyen ve sözleşmeye aykırı davranan davacının sözleşmeye dayalı olarak edim talebinde bulunma hakkının olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini, davanın … A.Ş.’ye ihbarını istemiştir. Dava kendisine ihbar edilen … A.Ş. vekili; davacının sözleşmeyle üstlendiği edimleri yerine getirmediğini, sözleşmeye aykırı olarak müvekkili şirkete ait görsellerin ve fıçı kulelerinin sökülüp yerlere atıldığını, sözleşmede belirtilen düzenlilik ve süreklilik arz edecek şekilde mal alımının tespit edilmediğini, sözleşmenin 16 ve 21.maddeleri uyarınca, davacının sözleşmenin birden fazla hükmünü ihlal etmiş olması nedeniyle bakiye katkı payını talep etme hakkının olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen karar, davalının istinaf başvurusu üzerine Dairemizin 2018/1673 Esas, 2019/245 Karar sayılı ilamıyla, delillerin tam olarak toplanmadan ve davalının savunmaları değerlendirilmeden karar verilmesi nedeniyle kaldırılmıştır.Mahkemece, yeniden yargılama yapılarak bilirkişi raporu alınmış ve davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesinin kararında; “…Tüm dosya ve deliller birlikte değerlendirildiğinde, dava, hukuki niteliği itibariyle, taraflar arasında imzalanan açık satış sözleşmesi uyarınca davacıya ödenmesi gereken bakiye 20.000,00 TL katkı payının tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali ve icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkindir. Davacı katkı payının hiçbir koşula bağlı olmaması nedeniyle ödenmesi gerektiğini iddia etmiş, davalı ise davacının sözleşmeye aykırı davrandığını, kendi edimini yerine getirmediğini, satışı yapılan ürün ve firmanın reyon dizaynı, ilgili pano ve resimlerin dizaynı, satın almış olduğu ürün miktarı gibi hususların davacı tarafından ihlal edildiğini iddia ederek davacının karşı taraftan edim talep etme hakkının bulunmadığını ileri sürmüştür. Sözleşmenin 12. maddesinde davaya konu fatura içeriği olan işletme katkı payı belirtilmiştir. Sözleşmenin 2. maddesi; ‘İşletici…. adresinde işletmekte olduğu işyerinde şirketin yetkilendirmiş olduğu bayi ve distribütör vasıtasıyla dağıtımın yaptığı bira ürünlerini, tüketici taleplerine uygun, düzenli ve süreklilik arz edecek şekilde satın almayı, müşteri talebini karşılayacak şekilde etkin olarak bulundurmayı ve satmayı taahhüt eder.’ şeklindedir. Sözleşmenin 3. maddesinde; ‘İşletici işletmekte olduğu işyerinde şirketin pazarlama, dağıtım ve satışını gerçekleştirdiği bira ürünlerinden 80.000 litre miktarındaki ürünü müşterilerine satmayı taahhüt etmektedir. İşbu sözleşme herhangi bir süre sınırlamasına bağlı olmaksızın işbu satış miktarının tamamlanması ile birlikte kendiliğinden sonra erecektir. İşbu madde ile şirkete ait bira ürünlerinin işleticiye ait satış noktasında bulunurluğunun sağlanması hedeflenmekte; işleticiye Rekabet Kurulu’nun 22.04.2005 tarih 05-27/317-80 sayılı kararına aykırı olacak nitelikte tek marka satma yükümlülüğü getirilmemektedir.’ denilmektedir. Sözleşmenin 10. Maddesi; ‘İşleticinin satış ve tanıtım faaliyetleri ile ilgili olarak uyması gereken kural ve şartlar ile yükümlülükler bu maddede düzenlenmektedir.’ şeklindedir. Sözleşmenin 21. Maddesi; ‘İşletici, sözleşme süresi içinde işletmeyi kısmen veya tamamen çalıştırmaması, işletmeyi devretmesi veya işletmede iş değişikliği yapması veya işbu sözleşmede belirtilen hükümlerden herhangi birini ihlal etmesi veya ilgili mevzuatlara aykırılıktan kaynaklanan nedenler ile faaliyetine son verilmesi veya askıya alınması gibi nedenler ile işbu sözleşmenin feshine sebebiyet vermesi halinde, kredi veya katkının kendisine henüz ödenmemiş kısmını talep etme hakkını yitireceği gibi şirket veya bayi veya distribütör kayıtlarındaki borçları ile şirketten veya bayi ve distribütörden almış olduğu nakit veya nakit bazlı mali katkılar ile kredi ve diğer her türlü sabit yatırım harcamalarının tümü ile kendisine uygulanan iskonto tutarlarını verildiği tarihten itibaren işlemiş ticari faizi de dahil olmak üzere T.C Merkez Bankası tarafından uygulanan avans işlemlerindeki güncel faiz oranı üzerinden hesaplanacak faizi ile birlikte şirket veya bayi veya distribütöre nakden ve defaten itirazsız geri ödemeyi ve ayrıca şirkete 50.000 ABD doları cezai şart ile birlikte şirket veya bayi ve distribütörün kar kaybı da dahil olmak üzere uğradığı her türlü zararını itiraz etmeksizin nakden ve defaten ödemeyi kabul ve taahhüt eder.’ şeklindedir. Davacının dava tarihinden önceki dönemde günlük ortalama mal alımlarında sürekli artış olduğu bilirkişilerce tespit edilmiştir. O halde; davacının sözleşmenin 2. ve 3. maddesini ihlal etiğinden bahsedilemez. Her ne kadar davalı taraf, davacının sözleşme gereğince satışı yapılan ürün ve firmanın reyon dizaynı, ilgili pano ve resimlerin dizaynı hususunda yükümlülüklerini ihlal etiğini iddia etmiş, bunu ispatlamak için delil ibraz etmiş ise de; elden tebliğ edildiği belirtilen belgede imza bulunmadığı, kime tebliğ edildiğinin bilinmediği görüldüğünden Mahkememizce bu belgeye itibar edilmemiştir. Ayrıca davalı tarafından dosyaya sunulan fotograf çıktılarının ne zaman çekildiği, işletme kurulurken mi sonraki dönemde mi çekildiği tespit edilememiş, taraflar arasında akdedilen sözleşme ekinde yerleşim planı ve kroki de bulunmadığından bu fotograflarla karşılştırma yapılamamış, bu bağlamda; davacının sözleşmeden kaynaklanan yükümlüğünü ihlal ettiği iddiası sabit görülmemiştir. Tüm bu bilgiler ışığında; davalının iddialarını kanıtlayamadığı, davacının sözleşmeden doğan yükümlülüklerine aykırı davrandığının tespit edilemediği, bu nedenle sözleşmenin 21. Maddesine dayanarak ‘kredi ve/veya katkının kendisine henüz ödenmemiş kısmını talep etme hakkını yitireceğine’ dair hükmün uygulanamayacağı, davacının dava konusu faturayı sözleşme hükümlerine uygun olarak düzenlediği, faturanın ticari defter ve kayıtlara göre ödenmemiş olduğu, davacının bu nedenle 20.000,00-TL alacaklı durumda bulunduğu, faturanın ve ihtarnamenin 08.06.2015 tarihinde tebliğ edildiği, sözleşme hükümlerine göre 30 gün sonrası olan 09.07.2015 tarihinde davalının temerrüte düşeceği buna göre hesaplanan faizin 1.563,33-TL olduğu anlaşılmakla; açılan davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş, ayrıca dava konusu likit yani belirlenebilir olduğundan davacı tarafça talep edilip davalı da itirazında haksız olduğundan; kabul edilen asıl alacağın %20 oranında icra inkar tazminatına hükmetmek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. “gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile davalının İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin 20.000,00 TL asıl alacak ve 1.563,33 TL işlemiş faiz üzerinden iptaline, asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Cevap dilekçesindeki savunmaları tekrarlayarak, davacının sözleşme hükümlerine aykırı davrandığını, davalı şirkete ait dolap, pano ve reyon dizaynını bozduğunu, kırdığını, bunun gerekçesi olarak da başka bir içecek firması ile anlaşmış olmasını gösterdiğini, davacının sözleşme hükümlerine uyması konusunda uyarıldığını, bu konuda tebligatlar yapılmasına rağmen aykırılığın giderilmediğini, davacının sözleşmedeki taahhütlerine uygun ürün alımı yapmayarak sözleşmeyi ihlal ettiğini, yine davacının cari hesap borcunu ödememesi nedeniyle hakkında icra takibine giriştiklerini, bu şekilde de davacının sözleşmeye aykırı davranışlarını devam ettirdiğini, davacının kayıtlarında tespit edilen alımların bir çoğunun müvekkilinden yapılan alımlara ilişkin olmadığını, ilk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunun yetersiz olduğunu, hükme esas alınamayacak bir rapor olduğunu, davacının kendi lehine delil oluşturmak amacıyla bir takım mail ve ihtarname düzenlediğini, davacının faturasının, davacının sözleşmeyi ihlal etmesi nedeniyle ödenmeyip iade edildiğini, bilirkişi raporunda bu hususa değinilmediğini, ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, ilk kararın kaldırılma gerekçesinde sözleşme hükümlerinin değerlendirilmemesinin gösterilmesine rağmen yeniden alınan raporda da itirazlarının değerlendirilmediğini belirterek, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, taraflar arasında imzalanan açık satış sözleşmesi uyarınca davacıya ödenmesi gereken bakiye 20.000,00 TL katkı payının tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67.maddesi uyarınca iptali ve icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, sözleşme hükümlerine göre davacının alacağının bulunduğu belirlenerek, davanın kısmın kabulüne karar verilmiş, karar davalı vekilince istinaf edilmiştir. İstinaf incelemesi HMK’nın 355.maddesi uyarınca, davalı vekili tarafından ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı katkı payının hiçbir koşula bağlı olmaması nedeniyle ödenmesi gerektiğini iddia etmiş, davalı ise davacının sözleşmeye aykırı davrandığını, sözleşmenin iki tarafa hak ve borçlar yükleyen bir sözleşme olup kendi edimini yerine getirmeyen davacının karşı taraftan edim talep etme hakkının bulunmadığını belirterek buna ilişkin delillerini mahkemeye sunmuştur. Taraflar arasında 01.02.2015 tarihinde düzenlenen “Açık Satış Noktası Sözleşmesi” bulunduğu tartışmasızdır. Anılan sözleşmenin münhasırlık içermediği sözleşmenin tamamından anlaşılmaktadır. Sözleşmenin 2.maddesi; “İşletici…. adresinde işletmekte olduğu işyerinde şirketin yetkilendirmiş olduğu bayi ve distribütör vasıtasıyla dağıtımın yaptığı bira ürünlerini, tüketici taleplerine uygun, düzenli ve süreklilik arz edecek şekilde satın almayı, müşteri talebini karşılayacak şekilde etkin olarak bulundurmayı ve satmayı taahhüt eder.” şeklindedir. Sözleşmenin 3. maddesinde; ” İşletici işletmekte olduğu işyerinde şirketin pazarlama, dağıtım ve satışını gerçekleştirdiği bira ürünlerinden 80.000 litre miktarındaki ürünü müşterilerine satmayı taahhüt etmektedir. İşbu sözleşme herhangi bir süre sınırlamasına bağlı olmaksızın işbu satış miktarının tamamlanması ile birlikte kendiliğinden sonra erecektir. İşbu madde ile şirkete ait bira ürünlerinin işleticiye ait satış noktasında bulunurluğunun sağlanması hedeflenmekte; işleticiye Rekabet Kurulu’nun 22.04.2005 tarih 05-27/317-80 sayılı kararına aykırı olacak nitelikte tek marka satma yükümlülüğü getirilmemektedir.” düzenlemesi bulunmaktadır. Sözleşmenin 10.maddesinde, işleticinin satış ve tanıtım faaliyetleri ile ilgili olarak uyması gereken kural ve şartlar ile yükümlülükler düzenlenmiştir. Anılan maddenin A bendinde, davacının, şirkete ait görselleri sözleşme ve krokiye uygun yerlerde sergilemeyi, kullanmayı ve muhafaza etmeyi taahhüt ettiği görülmüştür. B maddesinde ise, davacının satış azaltacak şirket ve emtiası hakkında imajını olumsuz yönde etkileyecek şilemleri yapmayacağı kararlaştırılmıştır. Devam eden bentte davacının emtianın satışını sürekli yapacak şekilde gerekli olacak belgeleri alacağı kararlaştırılmıştır. Devam eden bentlerde de, davacının, davalıya ait markayı koruyacağı, satışların sürekli ve düzenli şekilde yapılmasına, işletmede yapılacak değişiklikler yönünden davalının izninin alınacağına ilişkin bir takım düzenlemelerin yapıldığı görülmektedir. Taraflar arasındaki sözleşmenin 12.maddesi gereğince, davalı, işyerinin açılmasına veya işletilmesine katkıda bulunmak ve işyerindeki ticari faaliyetlerini artırmak amacıyla tarafların karşılıklı mutabakata vardığı 100.000,00 TL tutarındaki nakdi vermeyi kabul etmiştir. Taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 16.maddesinde davacının, işletmenin dekorasyonu konusunda davalının onayını almakla yükümlü olduğu, buna aykırı davranılması halinde sözlemenin 13.maddesi gereğince kredinin verilen kısmının ödenmeyeceği, sözleşmenin feshedilebileceği ve ödenen miktarla cezai şartın tahsil edilebileceği düzenlenmiştir. Sözleşmenin 21.maddesinde ise , “İşletici, sözleşme süresi içinde işletmeyi kısmen veya tamamen çalıştırmaması, işletmeyi devretmesi veya işletmede iş değişikliği yapması veya işbu sözleşmede belirtilen hükümlerden herhangi birini ihlal etmesi veya ilgili mevzuatlara aykırılıktan kaynaklanan nedenler ile faaliyetine son verilmesi veya askıya alınması gibi nedenler ile işbu sözleşmenin feshine sebebiyet vermesi halinde, kredi veya katkının kendisine henüz ödenmemiş kısmını talep etme hakkını yitireceği gibi şirket veya bayi veya distribütör kayıtlarındaki borçları ile şirketten veya bayi ve distribütörden almış olduğu nakit veya nakit bazlı mali katkılar ile kredi ve diğer her türlü sabit yatırım harcamalarının tümü ile kendisine uygulanan iskonto tutarlarını verildiği tarihten itibaren işlemiş ticari faizi de dahil olmak üzere T.C Merkez Bankası tarafından uygulanan avans işlemlerindeki güncel faiz oranı üzerinden hesaplanacak faizi ile birlikte şirket veya bayi veya distribütöre nakden ve defaten itirazsız geri ödemeyi ve ayrıca şirkete 50.000 ABD doları cezai şart ile birlikte şirket veya bayi ve distribütörün kar kaybı da dahil olmak üzere uğradığı her türlü zararını itiraz etmeksizin nakden ve defaten ödemeyi kabul ve taahhüt eder.” şeklinde düzenlenme bulunmaktadır. Sözleşmenin 5.maddesinden bayinin sözleşmeden doğan veya doğacak her türlü hükümlülüklerini, taahhütlerini veya sorumluluklarını zamanında eksiksiz ve tam olarak yerine getirmeyi, emtianın türüne dair kurul kararlarına uygun hareket edeceği anlaşılmıştır. Davacı tarafından düzenlenen 26.05.2015 tarihli faturayla işletme katkı payının kalan kısmı talep edilmiş, fatura noter aracılığıyla davalıya tebliğ edilmiştir. Faturanın ödenmemesi üzerine 01.04.2016 tarihinde alacağın tahsili amacıyla İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında takip başlatılmış, davalının borç ve ferilerine süresinde itiraz etmesi nedeniyle takip durmuştur. Davalı taraf davacının sözleşmedeki edimlerini yerine getirmediğini savunmaktadır. Bu kapsamda 25.01.2016 tarihli 2.498,86 TL emtia bedelinin ödenmemesi üzerine 27.01.2016 tarihinde takip başlatıldığı, incelenen İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında alacağın haricen tahsil edilmesi nedeniyle hacizlerin kaldırılması, davalı vekilinin 30.11.2016 tarihli dilekçesi ile tebliğ edilmiştir. Davacının fatura tebliği üzerine, davalı tarafça keşide edilen 12.06.2015 tarihli ihtarla fatura iade edilmiş ve davacının sözleşmeye aykırı eylemleri bulunduğu, ariyet olarak verilen malzemelerin bulundukları yerden söküldüğü, dekorasyonda değişiklik yapıldığının fotoğraflarla belgelendiği, eylemlerin sözleşmenin 2. ve 10. maddesine aykırı olması nedeniyle bakiye işletme katkı payı alacağı olmadığı belirlenmiştir. Mahkemece tarafların ticari defterleri üzerinde yapılan incelemede, davacının 2015 yılında 6.461,37 TL 2016 yılında 13.810,00 TL olmak üzere toplam 26.307,00 TL alım yaptığı, sözleşmenin 12.maddesi gereğince alacağın şarta bağlanmaması nedeniyle bulunduğu belirlenmiştir. İtiraz üzerine alınan ek raporda sözleşme hükümleri değerlendirilmeden önceki görüşler tekrar edilerek alım konusunda herhangi bir süre ve miktarın açıkça öngörülmemesi nedeniyle alacağın bulunduğu kabul edilmiştir. Dairemiz kararından sonra mahkemece 21.01.2020 tarihli bilirkişi kurulu raporu alınmış, davacının sözleşmeye aykırı davranışta bulunduğu belirlenmediğinden alacağı hak kazandığı anlaşılmıştır. Davalı yan, davacının sözleşmeye aykırı davranışışları bulunduğunu iddia etmesine rağmen sözleşmenin, haklı nedenle feshedildiğinin savunmamıştır. Cari hesap alacağının tahsili amacıyla davalı tarafından takip başlatılmış, ancak davacının cari hesap borcunu ödediği, bu hususun fesih nedeni yapılmadığı anlaşılmıştır. Davacının sözleşmeye aykırı olduğu iddia edilen diğer eylemleri nedeniyle de davalı tarafından sözleşme feshedilmemiş, ancak davalının edimini yerine getirmeyerek sözleşmenin pasif hale getirilerek davalı tarafından yerine getirilmediği cevap dilekçesinde açıklanmıştır. Bu durumda, sözleşmenin esasen davalı tarafından yerine getirilmediği anlaşılmaktadır. Diğer yandan, sözleşme kapsamında davacıya katkı payı verilmesine ilişkin 12.maddesinde, katkı payının herhangi bir şarta bağlanmaksızın derhal ödenmesi kararlaştırılmış olup, edimin ifasının öncelikle davalı tarafından yerine getirilmesi gerekmektedir. Belirlenen hukuki durum karşısında, ilk derece mahkemesinin karar ve gerekçesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin tüm istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmemiştir.
Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının ve gerekçesinin usul ve yasaya uygun olduğu, ileri sürülen istinaf başvuru nedenlerinin yerinde olmadığından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, 3- 853,00 TL bakiye istinaf karar harcının davalıdan tahsiline, Hazineye gelir kaldına, 4-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 6-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 10.12.2020
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.