Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1795 E. 2020/1403 K. 10.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1795
KARAR NO: 2020/1403
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI: 2020/58 Esas
KARAR TARİHİ: 02/07/2020
TALEP: Haksız Rekabetten kaynaklı maddi ve manevi tazminat
Taraflar arasındaki haksız rekabetten kaynaklı maddi ve manevi tazminat davasının yapılan yargılaması sırasında ihtiyati tedbir talebinin kabulüne yönelik olarak verilen karara karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLAR İDDİA VE SAVUNMA ÖZETİ Davacı vekili tedbir talepli dilekçesinde özetle; davalının, sözleşme gereğince bütün müşteri portföylerini ofise bırakacağını ve ayrıldığı ofisin bölgesinde bu portföylere ait herhangi bir müşteriyle çalışmayacağını kabul ettiği halde bu hususa ilişkin yükümlülüklerini yerine getirmediğini, davacı şirketin portföylerini kullanarak haksız rekabet içeren ticari faaliyetine devam ettiğini, davacı şirketle imzalanan sözleşmede belirtilen rekabet edilmeyecek alan içerisinde ve rekabet etmemesi gereken sürede davacı şirketin müşteri portföylerini kullanarak zarara uğrattığını, davalının, 16 Ağustos 2018 tarihinden itibaren kendi adına rekabet yasağı olan bölgede çalışmalarını sürdürdüğünü, çeşitli internet sitelerinde gayrimenkul satış veya kiralama ilanları verdiğini, yine davalının ofisin portföyünde olan aktif bir şekilde pazarlanan, müşterilere sunulan, internette ilanları girilen evlerde bulunan müvekkiline ait brandaları kopartarak, buralara kendi adına yaptırdığı brandaları astığını, sözleşmeye ve hukuka aykırı bu tür fiil ve işlemleri gerçekleştirdiği 04.09.2018 tarihinde Büyükçekmece … Noterliği tarafından bizzat ilgili mahallerde düzenlenen … Yevmiye no.lu tespit tutanağıyla tespit edildiğini, davalının, Büyükçekmece-Esenyurt-Hadımköy-Arnuvutköy bölge sınırları içerisinde iki yıl süreyle çalışmasının yasak olduğu halde zaman zaman kendi adını kullanırken, zaman zaman da müşterilere hala müvekkili … A.Ş.’de çalıştığını söyleyerek faaliyetlerini sürdürmeye devam ettiğini, belirtilen faaliyetleri ve haksız rekabet içeren eylemleri sonucunda müvekkili şirketi maddi ve manevi olarak zarara uğrattığından, davalının müvekkili şirkete ait portföy bilgilerini, anahtarlarını iade etmesini, davalı yanın müvekkili şirkete ait afiş, branda, kart vb. araçlarının teslimini gerçekleştirmesini, davalı tarafından, müvekkili şirketin faaliyet alanı içerisinde kullandığı, kendisine ait afiş, branda, levha gibi araçların sökülmesini, bu araçların söz konusu bölgede kullanılmasının engellenmesini, davalı tarafın, müvekkili şirketin faaliyet alanı olan bölgede bulunan taşınmazlara ilişkin internet sitelerinde verdiği ilanların kaldırılmasını ve ilan vermesinin engellenmesini, davacı şirketin daha fazla zarara uğramaması için davalının rekabet yasağı olan bölgede faaliyetlerini devam ettirmemesi ve buna ilişkin gerekli tedbirlerin alınmasını talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin, yaklaşık 19 yıl önce sözleşmeye konu bölgede gayrimenkul danışmanlığı işine başladığını ve bu güne kadarda bu işle iştigal ettiğini, müvekkilinin babası …’ın … isimli siteyi şimdi mahalle olan bölgede … bünyesinde 45 yıl çalışmış ve sitenin kuruluş aşamasında bulunarak sitedeki taşınmazların satışının sorumluluğunu üstlendiğini ve dolayısı ile bu site ve çevresinde ticari ve sosyal ilişkileri çok iyi olduğunu ve müvekkilinin de bu ilişkileri kullandığını ve bu durumu çok iyi bilen davacı yetkilisi ve broker …’in bu bölgede … Türkiye temsilciliğini aldıktan sonra müvekkiline birlikte çalışmayı teklif ettiğini ve böylece 17 yıl önce çalışmaya başladıklarını, hatta bu dönemde davacı firma sahibi ve broker … müvekkilini ikna etmek için “istediğin zaman ayrılıp kendi hesabına çalışabilirsin hiçbir sorun olmaz” dendiğini, ancak uzun süre RAPP sistemi ile çalışan müvekkilinin, maksimum sistemine geçmek isteyince müvekkiline, dosyada mübrez sözleşmenin imzalanması gerektiğini, yoksa sisteme dahil olamayacağının söylendiğini ve yine davacı firma sahibi ve broker …’in müvekkiline prosedür gereği imzalandığını, içeriğinin çok önemli olmadığını, zaten 17 yıldır birlikte çalıştıklarını aralarında sorun olmayacağını söylediğini, bu nedenlerle müvekkilinin sözleşmeyi imzaladığını belirterek, tedbir talebinin reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi 02/07/2020 tarihli, 2020/58 Esas sayılı dosyası üzerinden verilen ara kararında, “…Somut olayda, taraflar arasında gayrimenkul danışmanlık sözleşmesinin bulunduğu, sözleşmenin 16/08/2018 tarihinde fesih olunduğu, tedbir talebinin ise davalı tarafa teslim edilen veyahut kullanılmasına müsade edilen fikri haklara ilişkin olduğu, sözleşmenin fesih ile haklılık durumuna bakılmaksızın tedbire konu hususların davacı tarafa iadesinin veyahut kullanılmaması gerektiği…” gerekçesiyle 50.000 TL teminat karşılığı hükümde belirtilen 5 bent ( a,b,c,d,e ) kapsamında ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar vermiştir. Bu karara karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davaya cevap dilekçesinde de belirttikleri gibi müvekkilinin kendisine yapılan haksızlıklara ve baskılara dayanamayarak sözleşmeyi 16.08.2018 günü feshettiğini ve tüm portföy ve bilgiler ile davacı tarafa ait afiş, ilan vs, tüm materyali ofiste bırakarak ofisten ayrıldığını, bu nedenle müvekkilinde davacıya ait portföy, anahtar veya herhangi bir materyal bulunmadığını, Haksız rekabet oluşup oluşmadığının yargılama sonucunda ortaya çıkacağını, bu nedenle Anayasamıza da aykırı olan rekabet yasağı gibi ağır bir yaptırımın tedbiren uygulanmasının müvekkili açısından telafisi güç sonuçlara yol açacağını, zira emlakçılığın bir bölgede güvene dayalı olarak yapılan bir iş olup müvekkilinin bu bölgede yıllardır tek geçim kaynağı olarak yaptığı işi engelleyen bu kararın müvekkili ile birlikte tüm ailesini de etkileyeceğini, kaldı ki teminat miktarı belirlenirken dava değerinin göz önüne alınmasının yerinde olmadığını, çünkü müvekkiline uygulanacak rekabet yasağının değeri ile dava değeri arasında herhangi bir bağ bulunmadığını, Mahkeme tarafından verilen tedbir kararında herhangi bir süre belirtilmediğini, oysa davacının dayanmış olduğu 01.07.2017 tarihli Gayrimenkul Danışmanlığı Sözleşmesinde gereği 2 yıllık bir rekabet yasağı süresi belirlendiğini, sözleşme gereğince rekabet yasağının 16.08.2020 tarihinde sona erdiğini, dolayısıyla süre verilecekse dahi tedbride bu süre için verilmesi gerektiğini, Davacı tarafından 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa muhalefet suçlaması ile müvekkili hakkında Büyükçekmece Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunulduğunu, iş bu suç duyurusunda da 2 yıl süre ile rekabet yasağı olduğunun belirtildiğini, 2019/48769 soruşturma numarası ile soruşturma yapıldığını, tarafların ifadeleri ve toplanan deliller ışığında bilirkişi raporu alındığını ve bilirkişinin şüphelinin eylemlerinin haksız rekabet kapsamında değerlendirilemeyeceği şeklindeki raporu doğrultusunda da “şüphelinin üzerine atılı eylemiicra ettiğine dair müşteki vekilinin soyutbeyanı dışındakamu davası açmaya yeter nitelikte her türlü şüpheden uzaksomut ve inandırıcı delil bulunmadığı anlaşılmakla” denilerek 22.01.2020 tarihinde kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar verildiğini, iş bu karardan da anlaşılacağı üzere ortada bir haksız rekabet bulunmadığını belirterek, Yukarıda açıklanan nedenlerle 02.07.2020 tarihli ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Uyuşmazlık dava içinde verilen ihtiyati tedbir ara kararına ilişkindir. Dava, taraflar arasında imzalanan Gayrımenkul Danışmanlığı Sözleşmesinden kaynaklı haksız rekabet nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zarar tazmini ile cezai şart alacağı tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece dava içinde talep üzerine 02.07.2020 tarihli verilen ihtiyati tedbir ara kararına karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi HMK 355 maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararına davalı yanın itirazı üzerine 20.08.2020 tarihli ara kararda yer verilen gerekçeler ile itirazın kısmen kabulüne karar verilerek, fazla istemin reddi ile 02.07.2020 tarihli tedbir kararının c, d ve e bentleri ile verilen tedbir kararlarının kaldırılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece 20.08.2020 tarihli karar gerekçesinde de yer verildiği üzere c,d ve e bentleriyle verilen tedbir kararının taraflar arasındaki sözleşmedeki rekabet yasağı süresi dikkate alınarak kaldırıldığı, a ve b bentleri kapsamında verilen tedbir kararının ise teminat karşılığı verildiği, sözleşmedeki rekabet yasağı süresine bağlı olmayan hususlara ilişkin olup, rekabet süresine bağlı olmaksızın davalı yükümlülüğünde olan hususlar çerçevesinde bulunduğu anlaşılmakla yasa ve usule aykırı olmadığı sonucuna ulaşılmaktadır. Mahkemece 20.08.2020 tarihli karar kapsamında itiraz reddedilen tedbir kararı kapsamı gözetildiğinde, kaldırılan tedbir kapsamı itibariyle davalının faaliyetine engel teşkil edecek nitelikte ihtiyati tedbir kararı bulunmadığı gözetildiğinde, davalı vekilinin uygun bir teminat karşılığı müvekkilinin faaliyetinin devamına izin verilmesi yönündeki talebinin konusuz olduğu sonucuna ulaşılmaktadır. Tüm bu hususlara göre esasa ilişkin yargılamayı sürdüren ilk derece mahkemesince değişen delil durumuna göre ihtiyati tedbir yönünden her zaman değerlendirme yapılabileceği de dikkate alındığında, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca esastan reddine, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1.uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 10.11.2020
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f maddesi uyarınca karar kesindir.