Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/179 E. 2021/775 K. 17.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/179
KARAR NO: 2021/775
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/11/2019
NUMARASI: 2019/378 2019/809
DAVANIN KONUSU: Zayi Belgesi Verilmesi
Zayi belgesi verilmesi talebinin ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle talebin reddine ilişkin verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil bankanın şubelerin birbirleri ile ve genel müdürlük arasında evrak gönderimini gerçekleştiren, … unvanlı kurye şirketine ait … plakalı aracın sol arka camının 14.01.2019 tarihinde kırılarak hırsızlık yapıldığını, şirketçe hırsızlığa ilişkin suç duyurusunda bulunulduğunu, bankaya ait ve 14.10.2019 tarihinde kurye tarafından teslim alınan belgelerin, müşteriler tarafından imzalı 139 adet belge ve 276 sahife evrak asılları, müşteriler tarafından imzalı 142 adet belge ve 281 sahife evrak asılları, Kurtköy şubesi tarafından banka adına ticari şubeye iletilmek üzere gönderilen ve müşteri tarafından imzalanan belge asılları, ikmal maliye okulu ve eğitim merkezi komutanlığı şubesi tarafından teslim edilen evraklar ve Tepeören OSB Ticari şubesi tarafından teslim edilen sözleşme asıllarının hırsızlık nedeniyle zayi olduğunu ileri sürerek, zayi belgesi verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “….Dava, 6102 sayılı TTK 64,82/7 vd. mad. uyarınca açılmış zayi belgesi verilmesi davasından ibarettir, davacı vekili dava dilekçesinde belirttiği kredi sözleşmeleri dosya evrakı, sözleşme öncesi bilgilendirme formları, kredi kartı başvuru formları,gelir belgesi maaş yazısı,sigorta istemiyorum müşteri talimatı,katılım sertifikası,katılım beyan formu,esnek hesap başvuru formu vb. belgelerin hırsızlık sonucu zayi olduğunu belirterek zayi belgesi verilmesini talep etmiş, bunlarla ilgili polis kayıtları celp edilmiştir. Ancak Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin yerleşmiş kararları uyarınca zayi olduğunun tespiti istenen defter ve belgeler TTK 64 vd. md. de açıklanan noterden tasdikli ve resmi özelliği olan belgeler olması gerekir. Davacı dava dilekçesnde bu konuda resmiyet taşıyan hiçbir açıklama olmaksızın salt soyut beyanlarla kredi sözleşmeleri dosya evrakı, sözleşme öncesi bilgilendirme formları, kredi kartı başvuru formları,gelir belgesi maaş yazısı,sigorta istemiyorum müşteri talimatı,katılım sertifikası,katılım beyan formu,esnek hesap başvuru formu vb.zayi olduğunu ileri sürmüştür. Bu itibarla bunların zayi olduğuna dair tutanak ve olay yeri inceleme raporu,görüntü ileme tutanağı dışında resmi belge sunmadığı gibi zayi olduğunun tespiti istenen bu belgelerin ticari defter özelliği bulunmadığı, kredi sözleşmeleri dosya evrakı, sözleşme öncesi bilgilendirme formları, kredi kartı başvuru formları,gelir belgesi maaş yazısı,sigorta istemiyorum müşteri talimatı,katılım sertifikası,katılım beyan formu,esnek hesap başvuru formu vb. tarihsiz, açıklamasız ve noter tasdiki olmadığı görülmekle, davanın mahiyeti ve sunulan belgelere göre de bilirkişi incelemesine gerek görülmemiş, zayi belgesi talep edilen belgelerin 6102 sayılı TTK 82-64/1 maddesinde kabul edilecek yasal belgelerden olmaması nedeni ile ve Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin bu konudaki yerleşik kararları ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13.Hukuk Dairesinin 2018/1012E.-2019/895K. Sayılı kararı da göz önünde bulundurularak bunlar hakkında zayi talebinin reddine…” gerekçesiyle davacının talebinin reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili bankanın şubeleriyle genel müdürlük arasında evrak gönderimini gerçekleştiren şirketin aracının camının 14.01.2019 tarihinde kırılarak, araçta bulunan ve dava dilekçesinin ekindeki beş adet listede dökümü bulunan belgelerin çalındığını, 5411 Sayılı Bankacılık Kanun’unun 42. ve 154. maddeleri uyarınca müvekkilinin bir kısım belgeleri 10 yıl süreyle saklamasının zorunlu olduğunu, bu nedenle zayi olan ve dava dilekçesinin ekinde belirtilen belgelerin zayi olduğunun tespitine karar verilmesi gerektiğini, mahkemece sadece TTK hükümlerine göre değerlendirme yapılmasının hatalı olduğunu, talebin 5411 Sayılı Bankacılık Kanunu’nun 42. ve 154. maddeleri uyarınca değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve zayi belgesi verilmesine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, TTK’nın 82/7.maddesi uyarınca, zayi belgesi verilmesi istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince talebin reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355.maddesi uyarınca, ile sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı, 5411 sayıl Bankacılık Kanunu’nun 4. maddesine göre bankacılık faaliyeti bulunan tüzel kişiliğin ilgili mevzuat gereğince tutmakla yükümlü olduğu belgelerin asıllarının zayi olduğunu belirterek zayi belgesi verilmesini istemiştir. İlk derece mahkemesince, zayi belgesi verilmesi istenen belgelerin TTK’nın 82 ve 64. maddeleri kapsamında tutulması zorunlu belgelerden olmadığı gerekçesiyle talebin reddine karar verilmiştir. TTK’nın 82/7. maddesi uyarınca, bir tacirin saklamakla mükellef olduğu defter ve kâğıtlar; hırsızlık veya yangın, su baskını, yer sarsıntısı gibi bir afet sebebiyle ve kanuni müddet içinde ziya uğrarsa, tacir ziyaı öğrendiği tarihten itibaren on beş gün içinde ticari işletmesinin bulunduğu yerin yetkili mahkemesinden kendisine zayi belgesi verilmesini isteyebilir. Mahkeme, lüzumlu gördüğü delillerin toplanmasını da emredebilir. Böyle bir vesika almamış olan tacir defterlerini ibrazdan kaçınmış sayılır. TTK’nın 82/7. maddesinde, zayi belgesi verilmesini gerektirecek zayi olma durumları sınırlı olarak sayılmamış ise de tacirin zayi belgesi isteyebilmesi için, defterlerin zayi olmasında kusur ve sorumluluğunun bulunmaması, tedbirli bir tacir gibi davranmasına rağmen zayi olayına engel olamamış durumda olması gerekir. 5411 sayılı Bankacılık Kanun’unun 42. maddesinde; “Alınan yazılar ve faaliyetler ile ilgili belgelerin asılları veya bunun mümkün olmadığı hâllerde sıhhatlerinden şüpheye mahal vermeyecek kopyaları ve yazılan yazıların makine ile alınmış, tarih ve numara sırası verilerek düzenlenecek suretleri, usûlleri çerçevesinde ilgili banka nezdinde on yıl süreyle saklanır. Bu belgelerin mikrofilm, mikrofiş şeklinde veya elektronik, manyetik veya benzeri ortamlarda saklanmaları mümkündür. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve esaslar Kurulca belirlenir.” düzenlemesi bulunmaktadır. Yine aynı Yasanın 154. maddesinde, 42. maddenin gereklerine aykırı davranılması halinde hapis ve adli para cezası öngörülmüştür. HMK’nın 33. maddesi uyarınca, Hakim, Türk hukukunu resen uygular. Başka bir anlatımla, taraflarca açıklanan maddi vakıalara hangi hukuki normların uygulanacağı hakim tarafından belirlenir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 10.08.2018 tarih ve 2016/8440 Esas, 2018/2536 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere, TTK’nın 82. maddesine paralel düzenleme taşıyan 5411 sayılı Bankacılık Kanun’unun 42. maddesinde de banka tarafından düzenlenen belgelerin 10 yıl süre ile saklanması yükümlülüğü getirilmiş, Kanun’un 4. maddesinde de bankanın faaliyet konuları sayılmıştır. Mahkemece zayi belgesi verilmesi istemine konu belgelerin 5411 sayılı Kanu’un 4 ve 42. maddesi kapsamında bulunan belgelerden olup olmadığı ve davacının 5411 sayılı Kanun hükümlerine tabi bulunduğu değerlendirilmeksizin, salt TTK’nın 82. maddesindeki “ticari defter” kavramına dayanılarak davanın reddine karar verilmesi hatalıdır. TTK’nın 82. maddesinde ticari belgeler için de zayi belgesi düzenlenebileceği öngörülmüş olup 5411 sayılı Kanun’un 42. maddesinde de bankanın faaliyeti ile ilgili hususlardaki belgeleri saklama zorunluluğu getirilmiştir. Bu durumda davacının zayi belgesi verilmesi istemine konu belgelerden, 5411 sayılı Kanun’un 4. maddesi kapsamında bankanın faaliyet alanı ile ilgili olanlar yönünden Kanun’un 42. maddesi gereğince 10 yıl saklama zorunluluğunun bulunması nedeniyle zayi belgesi verilmesi mümkün bulunduğundan, işin esasının incelenerek, gerekirse bankacılık konusunda uzman bilirkişi ile mali müşavir bilirkişiden rapor alınarak, belgelerin niteliği ile zayi olduğu ileri sürülen belgelerin saklanması zorunlu belgelerden olup olmadığı belirlenerek sonuca gidilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, ilk derece mahkemesinin hukuki nitelendirmede yanılgıya düşerek ve davacının delillerinin toplanarak değerlendirilmeden karar verildiği kanaatine varıldığından, HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca işin esası incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, işin esasına dair istinaf nedenleri incelenmeksizin, İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Davanın, yukarıdaki açıklamalar ışığında yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin harcının, ilk derece mahkemesi tarafından, talep halinde iadesine, 4-Davacı tarafından istinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin, davanın hasımsız olması nedeniyle kendi üzerinde bırakılmasına, 5-Gerekçeli kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine dair; HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 17.06.2021 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU:HMK’nın 362/1.ç maddesi uyarınca, çekişmesiz yargı işi olması nedeniyle karar kesindir.