Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1786 E. 2023/1548 K. 05.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1786
KARAR NO: 2023/1548
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/03/2020
NUMARASI: 2018/1065 E. – 2020/184 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davalı şirket ile müvekkili arasındaki ticari ilişki nedeniyle davalıdan satın alınacak emtialar için … Bankası A.Ş. Zaytinburnu Çarşı Şubesine ait 30.11.2018 tarih, … seri nolu, 138.000,00 TL bedelli çekin verilmesine rağmen, emtianın teslim edilmediğini, iade edileceğinin belirtilmesine rağmen çekin de iade edilmediğini, davalının sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirmediğini, dava konusu çekin davalı bankaya teminat olarak için verdiğini, davalı satıcının çek bedeline hak kazanmadığını ve dolayısı ile alacaklı sıfatına haiz olmadığını ileri sürerek, müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … Dış Tic. Ltd. Şti. vekili, savunmasında özetle; taraflar arasındaki ticari ilişkide davacı şirketin, müvekkilinden mal alarak karşılığında çek verdiğini, davacının iddialarının aksine müvekkilinin, bu ticari ilişki gereği malları teslim ettiğini, çekin karşılıksız çıkması nedeniyle çek bedelinin alınamadığını, haksız dava ile müvekkilinin alacağına ulaşmasını geciktirildiğini, tarafların ticari defterlerinin incelenmesi halinde de ticari ilişkinin belirleneceğini savunarak, davanın reddini istemiştir. Davalı … Bankası A.Ş. vekili, savunmasında özetle; diğer davalının, müvekkili bankanın kredili müşterisi olduğunu, davalının 16.05.2017 tarihli ve 5.000.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesine istinaden 120.000,00 TL kredi kullandığını, davaya konu çekin bu kredinin teminatı olarak bankaya verildiğini, süresinde ibraz edilen çekin karşılıksız çıktığını, müvekkilinin iktisabında iyi niyetli üçüncü kişi olduğunu, çekin lehtarı ile keşidecisi arasındaki iç ilişkinin müvekkili bankaya karşı ileri sürülemeyeceğini, davadaki taleplerin keşideci ile lehdar arasındaki nispi def’ilere dayandığını, çekin temel ilişkiden bağımsız olduğunu savunarak, davanın reddini iistemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…davacı taraflar arasındaki ticari ilişkiye istinaden davalı …’dan satın alacağı malların bedelinin ödenmesine yönelik 135.000,00-TL tutarlı çek verdiğini, ancak davalının satışa konu malı teslim etmemesi nedeniyle senedin bedelsiz kaldığını ileri sürerek çekten dolayı borçlu olmadığının tespitini talep etmiş; davalı … satışa konu malların teslim edildiğini, diğer davalı iyi niyetli hamil olduğunu savunmuştur. İspat yükü 6100 sayılı kanunun 190. Maddesinde düzenlenmiş olup, ilgili maddede İspat yükünün, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olduğu ve kanuni bir karineye dayanan tarafın, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altında olduğu ve kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı tarafın, kanuni karinenin aksini ispat edebileceği düzenlenmiştir. Dosyaya sunulan ve davalı tarafça da itiraz edilmeyen bilirkişi raporunda, davalı yasal defterlerinde kayıtlı tüm faturaların davacı defterlerinde de var olduğunu ve kayda alındığı ve ilgili çeke konu malların teslimatı yapıldığına dair davalı şirket tarafından sevk irsaliyesi, taşıma irsaliyesi, teslim tesellüm belgesi vb. belgeler ibraz edilmediği rapor edilmiştir. YHGK’nın 2017/19-823 Esas 2019/553 Karar sayılı ilamında belirtildiği gibi hiçbir tacir kendi defterine aleyhe kayıt düşemeyeceğinden faturaların davacı defterinde kayıtlı olması faturalar içeriğindeki malın davacıya teslim edildiğine karine oluşturur. Bu karinenin aksini bir başka deyişle faturalar içeriği emtianın teslim edilmediğini ispat yükü davacı tarafta olup, davacı tarafça karinenin aksi ispatlanmadığından..” gerekçesiyle, davanın reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Taraflar arasındaki çeke konu ticari ilişkideki emtiaların müvekkiline teslim edilmediğinin 24.09.2019 tarihli bilirkişi raporuyla belirlendiğini, raporda, davalının sözleşmesel yükümlülüğünü yerine getirmediğinin tespit edildiğini, buna rağmen ”hiçbir tacir kendi defterine aleyhe kayıt düşemeyeceğinden” bahisle davanın reddine karar verildiğini, ispat yükünün müvekkiline yüklenmesi ile haksız karar verildiğini, müvekkilinin beyaz eşya ticareti sektöründe faaliyet gösterdiğini, davacı ile uzun yıllara dayalı ticari ilişkisi bulunduğunu ve davalının müvekkiline emtia sattığını, sektörün doğası gereği bedeli peşin ödenen emtiaların uzun süre satıcının deposunda beklediğini, ihtiyaç halinde alıcıya sevk edildiğini, teslimle fatura düzenlenerek ticari defterlere kayıt edildiğini, karşılıklı güven ilişkisi içinde ticari ilişkinin bu şekilde devam ettiğini, faturaları ticari defterine kaydeden davacıya, faturaların içeriği olan emtianın teslim edilmediğinin ispat yükünün yükletilerek işbu davanın reddedilmesi hakkaniyete aykırı olduğunu, sektörün doğası gereği bir kısım faturaların teslimden önce de deftere işlenebileceğini, satıcının teslimi usulüne uygun şekilde kanıtlaması gerektiğini, faturanın kayıt edilerek itiraz edilmemesi ile ticari ilişkinin varlığının sabit olduğunu, ancak bu kapsamda emtia teslim edildiğinin davalı tarafından kanıtlanması gerektiğini, faturalar defterde kayıtlı olmasına rağmen, bilirkişi tarafından belirlendiği üzere davalının emtia teslimini kanıtlayamadığını, emtianın teslimine ilişkin belge sunulmadığını, emtianın teslimine ilişkin olarak sevk irsaliyesi, taşıma irsaliyesi, teslim tesellüm belgesi ve sair belgelerin düzenlemesi gerektiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne, karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, satım sözleşmesi kapsamında verildiği ileri sürülen çekin bedelsiz kalması nedeniyle menfi tespit istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın reddine, karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Taraflar arasında satım sözleşmesi ilişkisi bulunduğu ve çekin satım sözleşmesi kapsamında verildiği taraflarca kabul edilmiştir. Dava dilekçesi ile istinaf başvurusundaki açıklamalardan, faturaların tarafların tarafların ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, ancak fatura konusu emtianın teslim edilmediği ileri sürülmüştür. Davacı, satım sözleşmesi kapsamında davalının teslim edeceği emtia karşılığı peşin olarak avans çekleriyle ödeme yaptığını, ancak davalının emtiayı teslim edemediğini, avans olarak verilen çekin bedelsiz kaldığını ileri sürerek, çekler nedeniyle borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir. Dosya kapsamındaki belgelerden, taraflar arasında satım sözleşmesi ilişkisi bulunduğu, sözleşme kapsımında davalı tarafından düzenlenen faturaların karşılıklı olarak tarafların ticari defterlerinde kayıtlı olduğu anlaşılmıştır. Bu husus bilirkişi raporu ile de tespit edilmiştir. Ancak bilirkişi raporunda, dava konusu çekin verilmesine ilişkin ticari ilişkideki emtianın teslim edildiğinin sevk irsaliyesi, taşıma irsaliyesi, teslim belgesi gibi belgelerle kanıtlanması gerektiği belirtilmiştir.Mahkeme gerekçesinde de vurgulandığı üzere, çek kıymetli evrak olup, sebepten mücerret bir ödeme aracıdır. Çek kural olarak muaccel bir borcun tasfiyesi amacıyla verilir ve çek bir ödeme aracıdır. Çekin, taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle avans olarak verildiğinin davacı yanca kesin delillerle kanıtlanması gerektir. Davacı ve davalının beyanı ile çekin satım bedeli olarak verildiği kanıtlanmıştır. Davacının beyanlarına göre taraflar arasında açık hesap ilişkisi bulunmaktadır. Satılan emtiaya bağlı olarak bir kısım borçlar kıymetli evrakla ödenmektedir. TBK’nın 207. maddesine göre satım akdi kural olarak peşin olup, alıcı ve satıcının edimlerini aynı anda ifa etmesi asıldır. Satım konusu faturaların davalı tarafından düzenlendiği ve faturaların itirazsız şekilde kabul edilerek davacının ticari defterlerine kayıt edilmesi karşısında, artık emtianın teslimi de davalı tarafından kanıtlanmıştır. Zira satım sözleşmesinde, faturanın emtia ile birlikte gönderilmesi asıldır. Faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olması nedeniyle, davalının ayrıca teslim olgusunu da kanıtlamasına gerek bulunmamaktadır. Davalı, emtiayı teslim ettiğini davacının ticari defterleri ile kanıtladığından davacı vekilinin tüm istinaf başvuru nedenleri yerinde değildir.İlk derece mahkemesinin karar ve gerekçesi isabetli olup, davacı vekilinin istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden, HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına, bakiye 215,85TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.05.10.2023
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.