Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1775
KARAR NO: 2023/1837
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08.07.2020
NUMARASI: 2018/207 E. – 2020/246 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Taşıma Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davacı ve davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilince, 10.05.2017 tarihli sevk irsaliyesi ile “…” olarak isimlendirilen bir adet ürününün deneme amaçlı olarak dava dışı …San. A.Ş.’ye gönderildiğini, aynı ürünün 28.06.2017 tarihli sevk irsaliyesi ile müvekkiline geri gönderildiğini, taşıma işlemlerinin davalı şirketçe yapıldığını, geri gönderme sırasında üründe taşımadan kaynaklı hasar oluştuğunun tespit edildiğini, müvekkili şirketin çalışanları tarafından tutulan tutanak ile ürün fotoğrafların davalıya gönderildiğini, 17.10.2017 tarihinde hasarlı parçalarla ilgili yedek parça teklifi yapıldığını, hasara uğrayan ve değişmesi gereken parçaların değerinin 2.274,30 Euro olduğunu, aynı sorunun 08.12.2017 tarihli taşıma sırasında da yaşandığını, 21.08.2017 tarihli sevk irsaliyesi ile yine dava dışı …’ye gönderilen “…” isimli ürünün … tarafından müvekkiline geri gönderilirken taşıma sırasında hasar gördüğünü, bu ürünle ilgili tutulan tutanağın da davalıya gönderildiğini, aynı şekilde 19.12.2017 tarihinde hasarlı parçalarla ilgili yedek parça teklifi yapıldığını, bu ürünle ilgili hasara uğrayan ve değişmesi gereken parçaların toplam değerinin 2.789,00 Euro olduğunu, her iki taşımadan kaynaklanan zararların giderilmesinin 07.12.2018 tarihli ihtarname ile istenildiğini, TTK’nın 875/1. maddesine göre taşıma sırasında oluşan zararların tazmini gerektiğini, ürünlerin teslim alınmayarak davalı şirketin hasar servisine gönderildiğini ileri sürerek, her ürün için şimdilik 500 TL olmak üzere 1.000 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davacı vekili, 10.07.2019 tarihinde; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 5.461,25 TL’nin 12.02.2018 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile tahsilini talep etmiştir.Davalı vekili, savunmasında özetle; 28.06.2017 ve 08.12.2017 tarihlerinde göndereni …, alıcısı … olan ve manifestosu 80 kg/desi olan koli cinsi içeriği taraflarına beyan edilmeyen iki adet kargonun, Bursa’dan İstanbul’a gönderilmek üzere müvekkili şirketin … personeline teslim alındığını, gönderinin alıcı tarafından teslim alınmadığını, kargo göndericisine iade edilmek istendiğinde gönderenin iade almaktan imtina ettiği için kargonun müvekkili şirketin Marmara Bireysel şubede muhafaza edildiğini, taşımaya ilişkin müvekkili şirketin davacıya karşı herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, taşımada gecikme veya ziya karinesinin uygulanmasını gerektirecek bir durum olmadığını, ortada her hangi bir zarar olmadığını, kargonun aynen muhafaza edildiğini, bir an için ortada bir zarar olduğu düşünülse dahi bu durumun ancak gönderen tarafından yapılan yetersiz ambalajlamadan kaynaklandığını, TTK’nın 878-b maddesi uyarınca gönderenin sorumlu olacağını, somut olayda gönderici tarafından da ürünün hasarlı teslimi ihtimalinin bulunduğunu, teslim anında kargonun içeriği ve değerinin müvekkiline bildirilmediğini, olayda tam tazminata hükmedilmesini gerektiren koşulların bulunmadığını, talep edilen tazminat miktarının fahiş olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Her iki taşıma bakımından dava tarihi itibarı ile davalının sorumlu tutulabileceği azami miktar 5.461,25 TLolduğu, bu miktarın davacı zararı olan 5.063,30 EURO nun altında olduğu ve sınırlı sorumluluk tavanından davacı zararının tazmini gerektiği, davacının ambalaj kusuru bulunmadığı, taşıma sürecine alınırken tam ve sağlam olan yüklerin varma yerinde hasarlı olması karşısında, sorumluluktan kurtulma sebebi ileri süremeyen davalının meydana gelen zarardan sorumlu olacağı, davalının sorumluluğunun taşımaya alınan yükün bildirilen brüt birim kg miktarı başına 8,33 SDR karşılığı tazminat ile sınırlı olduğu, buna göre taşımaya alınma tarihi kurlarından hesaplanan tazminatın 5.461,25 TL miktarında olduğu tüm dosya kapsamı ve bilirkişi raporundan anlaşılmakla …” gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı ve davalı vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle;Hükmedilen tazminat miktarının düşük olduğunu, davaya konu iki adet makinenin hasar gören parçaları ile ilgili davalıya yapılan tekliflerin dosyada olduğunu, ancak davalı ile uzlaşma sağlanamadığını, tekliflere göre makinelerdeki toplam hasarın 5.063,30 Euro olduğunu, kesin miktarın yargılama sırasında tespit edileceğinden davanın belirsiz alacak davası şeklinde açıldığını, raporda her iki makinenin ağır hasarlı olduğunun tespit edildiğini, raporda zararın belirtilmesine rağmen tazminat hesabının sınırlı sorumluluk ilkesi doğrultusunda TTK 882. maddeye göre yapıldığını, itirazlarının değerlendirilmediğini, rapora göre karar verildiğini, zararın TTK 886. madde de belirtilen pervasızca bir davranışla meydana geldiğinin kabul edilmesi gerektiğini, taşıma işiyle iştigal eden davalının yüksekten düşme sebebi ile makinelerin kırılacağını, çatlayacağını ve zarar göreceğini ön görmesi gerektiğini, rapora itirazları karşılanmadan eksik inceleme ile karar verildiğini iddia ederek, yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırılması neticesinde TTK’nın 886. madde uyarınca hesaplanacak gerçek zararın tahsiline karar verilmesi gerektiğini,Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkili şirkete kusur izafe edilmemesi gerekirken aksi şekilde hüküm kurulduğunu, söz konusu kargonun muhafaza edilip herhangi bir zarar yok iken teslim alınmayan bu kargonun tazmin müessesinin gündeme dahi getirilmemesi gerekirken mahkeme tarafından hakka ve hukuka aykırı şekilde bilirkişi raporuna göre karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, hasarın meydana geldiğinin kabulünde dahi bunun yetersiz ambalajlanmadan kaynaklandığını, gönderen tarafından yapılan yetersiz ambalajlama neticesinde müvekkili şirketin şüpheli haller haricinde kargoların içini açıp bakma gibi bir yetkisinin bulunmadığını,Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine, karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, … kargo taşımasından kaynaklanan hasar bedelinin davalı taşıyandan tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, her iki taraf vekillerince, yasal süreleri içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Taraflar arasında, iki ayrı taşımanın varlığı konusunda herhangi bir uyuşmazlık mevcut değildir. Taşıma sözleşmesi TTK’nın 850 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre, taşıyıcı, taşıma sözleşmesiyle eşya ve yolcu taşıma işinin ve ikisini de birlikte üstlenen kişidir. Taşıma sözleşmesi herhangi bir şekil şartına tabi olmadığından sözleşmenin kurulması için TBK’nın 12.maddesine göre bir şekil şartı bulunmamaktadır. Davacının, iki adet makineyi taşımak üzere davalıya teslim ettiği ve bu makinelerin dava dışı … San.AŞ’ye gönderildiği, iade sırasında da emtiaların davalı tarafından taşındığı ve iadedeki taşımada emtianın hasara uğradığı davacı tarafından ileri sürülmektedir. Düzenlenen sevk irsaliyelerinde taşımaya ilişkin ödemenin davacı tarafından yapılacağı sevk irsaliyesine yazılmıştır. Bu durumda taşıma sözleşmesinin davacı ile davalı arasında yapıldığı kabul edilmelidir. Esasen emtianın gönderilmesine ilişkin taşıma sözleşmesinin taraflar arasında kurulduğu sabit olup deneme amaçlı gönderilen ürünün dava dışı taşıma ücreti davalıya ait olmak üzere davalıya teslim edilmiş olması karşısında gönderen tarafından, davacıya teslim edilmek üzere emtianın teslim edilmiş olması gönderen (iade eden) dava dışı … AŞ ile davalı arasında bir taşıma ilişkisi kurulduğunu göstermez. TBK’nın 40. maddesinde de yetkili bir temsilci tarafından bir başkası adına ve hesabına yapılan hukuki ilişkinin sonuçlarına doğrudan doğruya temsil olunanı bağlayacağı kabul edilmiştir. Esasen davalı da taraflar arasında iki adet makinenin … AŞ’ye gönderilmesi ve iadesi konusunda taşıma sözleşmesi kurulduğu kabul etmiş, ancak emtianın alıcısı tarafından teslim alınmadığını ve taşıma sırasında herhangi bir hasar oluşmadığını savunmuştur. Hasarın oluştuğu kabul edilmesi halinde de bu kez hasarın ambalaj yetersizliğinden kaynaklandığı belirtilerek taşıma sözleşmesinin varlığı kabul edilmiş ancak hasardan sorumlu olmadığı yönünde bir savunma geliştirilmiştir. Bu nedenle mahkemece davalı taşımacının, sözleşme kapsamındaki taşımadan sorumlu tutulması yerindedir.TTK’nın 875. maddesi uyarınca, taşıyıcı, eşyanın taşınmak üzere teslim alınmasından alıcısına teslim edildiği ana kadar geçen süre içinde eşyanın ziyaından veya hasarından doğan zararlardan sorumludur. Aynı Kanun’un 879. maddesi uyarınca, taşıyıcı, adamlarının görevlerini yerine getirmeleri sırasındaki fiil ve ihmallerinden de kendi fiil ve ihmali gibi sorumludur. Eldeki davada davalı taşımacı dava konusu iki adet makineyi sağlam şekilde teslim almıştır. Taslim sırasında emtianın ambalajında yetersizlik bulunduğu belirtilmediği gibi, görünüşe göre emtiada hasar oluştuğu da taşıma senedine şerh edilmemiştir. Bu nedenle sağlam şekilde teslim alınan emtianın varma yerinde de aynı şekilde teslim edilmesi gerekir. TTK’nın 876 ve 877. maddelerinde taşımacının sorumlu olmadığı hâller düzenlenmiş olup, somut olayda bu hallerin gerçekleştiği kanıtlanmadığı gibi 878.maddedeki özel hallerin de gerçekleştiği kanıtlanmamıştır. Taşımanın … taşımaya ilişkin olması nedeniyle bilirkişi tarafından TTK’nın 880.maddesine göre yapılan hesaplamanın TTK’nın 882. maddesinde belirlenen sınırın içinde kalması nedeniyle hükmedilen tazminat tutarı yerindedir. TTK’nın 886.maddesi gereğince, zarara kasten ve pervasızca bir davranışla böyle bir zararın meydana gelmesi ihtimalinin bilinci ile işlenmiş bir fiilin ve ihmalin sebebiyet vermesi halinde taşıyıcı sınırlı sorumluluktan yararlanamaz. Ancak taşıma sırasında hasara uğrayan emtiadaki hasarın taşımacının kast ve pervasızca hareketinden kaynaklandığı usulüne uygun delillerle kanıtlandığı söylenemez. Bilirkişi raporunun teknik değerlenme kısmında hasarın yüksekten düşmeden kaynaklandığı belirtilmesi başlı başına sınırlı sorumluluğu ortadan kaldırmaz. Bu nedenle mahkemece sınırlı sorumluluğun kabul edilerek karar verilmesi yerindedir. Mahkemece alınan raporun denetime elverişli olması ve tarafların itirazlarının hukuki nitelikte olduğu dikkate alındığından ek rapor alınmaması mahkeme takdirine göre yerindedir. Taşınan emtialarda hasar oluştuğu, bu hasarın süresinde tespit edilerek taşımacıya hasarın ihbar edildiği, taşıma faturalarının davacı adına düzenlenmesi nedeniyle taşıma sözleşmesinin tarafı olarak davacının talepte bulunabileceği, bilirkişi tarafından sınırlı sorumluluk ilkesine göre yapılan hesaplamaya göre belirlenen zararın tazminine karar verildiği, sınırlı sorumluluğu ortadan kaldıran herhangi bir nedenin varlığınının ispat edilmediği, hasarın taşıma sırasındaki özensizlikten kaynaklandığı, yetersiz ambalajdan kaynaklı bir hasar bulunduğunun kanıtlanmadığı, taşıma sırasında emtiada veya ambalajında bir hasar bulunduğunun taşımacı tarafından taşıma senedine şerh edilmediği anlaşılmakla, taraf vekillerinin yerinde görülmeyen istinaf başvuru nedenlerinin ayrı ayrı esastan reddine karar vermek gerekmiştir.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin karar harçlarının Hazineye irat kaydına; bakiye 215,45 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydına, 3-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin karar harçlarının hazineye irat kaydına; bakiye 279,79 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydına, 4-Taraflarca yapılan kanun yolu giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,6-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oy çokluğuyla ve kesin olarak karar verildi.16.11.2023
AZLIK OYU TTK’nın 850. maddesinde taşıyıcı, taşıma sözleşmesi ile eşya veya yolcu taşıma işini veya ikisini birlikte üstlenen kişi olarak tanımlanmıştır. Eşya her türlü yükü de kapsar. Eşya taşınmasına ilişkin hükümler ise TTK’nın 856 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Somut olayda, hasara konu her iki taşıma sözleşmesi davalı ile dava dışı … A.ş arasında düzenlenmiştir. Her ne kadar davacı ile davalı şirket arasında gerçekleşen taşımaya konu ürünlerin iadesi aşamasında hasar oluşsa da ürünlerin aynı firma tarafından iade edileceğine dair taraflar arasında dosyaya yansıyan bir sözleşme veya taahhüt veya iddia mevcut değildir. Tarafların kabulünde olduğu üzere davacı şirket tarafından 10.05.2017 tarihli sevk irsaliyesi ile dava dışı … A.Ş şirketine deneme amaçlı gönderilen ürünlerin taşınması sırasında herhangi bir hasar oluşmamıştır. Söz konusu mallara dair hasar dava dışı … A.Ş şirketi tarafından davacı alıcı şirkete ürünlerin tekrar gönderilmesi aşamasında oluşmuştur. Bu tarih ise dava dışı … A.Ş şirketi tarafından davacı adına düzenlenen sevk irsaliye tarihi olan 28.06.2017 dir. Dava konusu diğer hasarlı taşımada yine davacı şirketin dava dışı … A.Ş şirketine 21,08.2017 tarihli sevk irsaliyesi ile teslim edilen ürünlerin 08.12.2017 tarihinde geri gönderilmesi aşamasında gerçekleşen hasardır.08.12.2017 tarihli taşımaya dair sevk irsaliyesi dava dışı … A.Ş şirketi tarafından davacı şirket adına düzenlenmiştir. Davacı, davalı şirketçe gerçekleştirilen taşıma neticesinde davalının TTK’da yer alan taşıma hükümlerine aykırı eylemleri nedeniyle taşınan yükün zayi olduğunu iddia ederek tazminat talebinde bulunduğundan aktif dava ehliyetinin bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerekecektir. Aktif dava ehliyeti, sözleşmenin tarafı olan şirkete aittir. Eşyanın sahibi davacı ile davalı arasında hasarın oluştuğu taşımalarla ilgili bir taşıma sözleşme ilişkisi de bulunmamaktadır. Bu durumda, ilk derece mahkemesince, davanın aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle usulden reddi gerekirken, davanın esası ile hüküm tesisi isabetli olmadığı görüşünde bulunduğundan sayın heyetin çoğunluk görüşüne katılmıyorum.