Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/177 E. 2023/334 K. 02.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/177
KARAR NO: 2023/334
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/10/2019
NUMARASI: 2015/231 E. – 2019/1310 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirketten 2004 model, … plakalı, … motor ve … şasi numaralı sıfir km … marka çekici araç satın aldığını, davalı şirketten alınan dava konusu araçta üretimden kaynaklı motor arızasının bulunduğunu, aracın motor silindir bloğunda çatlama olduğunun tespit edilmesi üzerine müvekkili tarafından davalılar aleyhine dava ikame edildiğini, davada araçta üretim hatasından kaynaklanan çatlak nedeni ile garanti kapsamında araç motorunun yenisi ile değiştirilmesi sureti ile arızanın giderilmesi gerektiğini bunun mümkün olmaması halinde aracın yenisi ile değiştirilmesini, müvekkili tarafından yaptırılmak sureti ile müvekkili tarafından zorunlu olarak yapılan 15.768,43 TL tutarında tamirat bedelinin ve 82 gün işte işletilememesinden kaynaklı 32.014,44 TL tutarında gelir kaybının davalılardan tahsili istemi ile İstanbul 30. Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde dava açıldığını, mahkemenin 2011/418 Esas sayılı karan ile … plakalı çekicinin motor bloğundaki çatlak nedeni ile üretim hatası bulunduğu, bu nedenle yenisi ile değiştirilmesi gerektiğine karar verildiğini, motorun teslimi ve tamiri için 15 günlük süre verildiğini 2.268,75 € karşılığı olan 4.101.68 TL’nin davalıdan alınarak davacı yana verilmesini hükmettiğini, iş bu karar da Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 05.06.2014 tarih, 2014/4081 Esas, 2014/10576 Karar sayılı ilamı ile kesinleştiğini, kesinleşmiş mahkeme kararı ile de araçta üretim hatasının bulunduğunun tespit edildiğini, motorun yenisi ile değiştirilmesinin 09.09.2014 tarihinde gerçekleştiğini, buna rağmen aracın randıman vermediğini, aracın arızalandığı 2006 yılından kararın kesinleştiği ve motorun değiştirildiği 09.09.2014 tarihine kadar aracın randımanlı kullanılamadığını, araçtan beklediği faydayı alamadığını, davacının bu sebeple gelir kaybına uğradığını, davacı şirketin uluslararası kara aracı da ticari faaliyetlerinde kullanmak üzere satın aldığını, Avrupa ülkelerine taşımacılık yapmakta olduğunu, davacı şirkete ait araçların gittiği ülkeye göre değişen sayıda, ortalama 2-3 sefer yaptığını, ancak dava konusu araçtaki arıza sebebiyle aracın istenen şekilde kullanılamadığını, aracın sık sık arızalanması sebebiyle sık sık servise götürüldüğünü, sık sık arızalanması sebebiyle diğer araçlarla aynı sayıda sefere çıkamadığını, davacının ticari defterlerinin incelenmesinden bir aracın ayda /yılda kaç sefer yaptığı, sefer başında ne kadar gelir elde ettiğinin tespiti ile davacının gelir kaybının ne olacağının ortaya çıkacağını, aracın arızalandığı 2006 yılı Nisan ayından motorun değiştirildiği ve mahkeme kararının kesinleştiği tarihe kadar geçen süredeki dava konusu aracın yurt dışı çıkış kayıtlarının celbi ile durumun anlaşılacağını, belirtilen bu süre zarfında dava konusu dava konusu aracın ayda ortalama 2-3 sefer yaması gerekirken arızalı aracın bunu yapamadığını, bilirkişi incelemesi ile davacının mahrum kaldığı gelir kaybının tespit edileceğini, bu nedenle iş bu davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 20.000,00 TL’nin dava tarihinden işleyecek avans faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … AŞ vekili, savunmasında özetle; davacı tarafın işbu dava ile dava değerini 20.000,00 TL göstererek zararınnı bir kısmı için harç yatırarak kısmi dava açmasının HMK’nın 109.maddesi gereğince hukuken mümkün olmadığını, davacının zarar talebinin miktarının açıkça belli olduğunu, davacının kısmi dava açmasının mümkün olmadığını, bu sebeple davanın reddi gerektiğini, davanın yetki yönünden reddi gerektiğini talebin zamanaşımına uğradığını, davacı tarafın İstanbul 30.Asliye Ticaret Mahkemesinde açığı dava ile Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz 2006 ve Kasım ayının birkaç günü için toplam 82 günlük gelir kaybı talebinde bulunduğunu, buna ilişkin kesinleşmiş mahkeme hükmü bulunmakta oluğunu ve bu bedelinin davacı tarafa ödendiğini, mahkemece hükmedilen bedelin davacıya ödendiğini, davacının bahsedilen dönemden sonra aracında bir arıza, şikayet ve sair sebeple servise herhangi bir müracaatı da olmadığını, arızanın giderilerek dava konusu aracın davacının kullanımına verildiğini, bu tarihten sonra da aracın kullanılamadığına ilişkin herhangi bir talepte bulunulmadığını, dolayısıyla davacının Nisan 2006 tarihinden itibaren 09.09.2014 tarihine kadar aracı kullanamadığından bahisle gelir kaybı talebinde bulunmasının mümkün olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Davalı … Tic. Türk AŞ vekili, savunmasında özetle; İstanbul 30. Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde dava açıldığını, mahkemenin 2011/418 Esas sayılı davasında verilen hükmün kesin hüküm niteliği bulunduğunu, talebin zamanaşımına uğradığını, aracın randımanlı olarak kullanılamadığı iddiasının gerçek dışı olduğunu, aracın trafiğe çıktığı 30.04.2004 tarihinden, arıza yaptığı ilk güne kadar yaklaşık 215.000 km yol yaptığını, bu kadar km yapmış olan bir aracın randımanlı çalışmadığı iddiasının dayanaktan yoksun olduğunu, davacının iddiasına karşılık, müvekkili şirketin herhangi bir kusuru bulunmamakta olduğunu, aracın randımanlı çalışmaması sebebiyle uğradığını iddia ettiği zarar sebebiyle müvekkili şirketin kusur ve sorumluluğunun bulunmadığını, gelir kaybı iddiasının soyut varsayıma dayalı olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… İhtarnameler, fatura, tespit dosyası, İstanbul 30.ATM. 2011/418 E. sayılı dosyası, ticari defterler ve belger ile dayanılan diğer deliller celp edilip incelenmiş, tüm dosya kapsamı ile yaptırılan inceleme sonucu rapor alınmış ve tüm deliller toplanmıştır. Dava; satın alınan araçtaki arızadan dolayı, aracın kullanılamaması nedeniyle oluşan gelir kaybın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline ilişkindir. Tüm deliller toplandıktan sonra, bilirkişilerden rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişiler Makine Mühendisi …, Nakliye Uzmanı … ve Mali Müşavir … tarafından hazırlanan 26/05/2017 tarihli bilirkişi heyeti raporunda,”…taraflar arasında akdi ve güvene dayalı herhangi bir cari hesap ilişkisi bulunmamaktadır. Yanlar arasında ticari defterlerin incelenmesi sonucu hazırlanacak bir rapor bahis konusu değildir. Taraflar arasındaki ihtilaf, davacının davalıdan almış bulunduğu aracın motorundaki kusurlu üretim nedeni ile davacının zarar ziyanının tespitidir. Araçtaki motor arızası ve bunun randıman düşüklüğü yaratacağına ilişkin dosyada herhangi bir delil yeralmadığından teknik açıdan kanaati hasıl olmuştur. Mahkemenin takdirine göre, aracın üretim hatasından dolayı arızalı olduğunun kabulü halinde ise davacının Mayıs 2006- 09.09.2014 kesinleşme tarihi olarak talep edebileceği brüt kazanç 74.395,50 Euro olarak tespit edilmiştir. İşbu miktardan aracın sefer başına yapması gereken masarfların ibrazı halinde ve yasal kesintilerde mahsup edildikten sonra talep edilebilecek net kazacın tespit yapılabilecektir. Sefer bazında araç ile ilgili masrafların ibraz halinde fiili kar kaybının tespiti ile ilgili ke rapor düzenlecektir. İşbu net kazançtan İST. 30. ATM tarafından verilen 15 günlük 4.101.68-TL tutarındaki gelir kaybının da net kazaçtan düşülmesi gerekmektedir….”sonuç ve kanaatine ulaşıldığını mütalaa ettiği anlaşıldı. Davacı vekili tarafından 26/05/2017 tarihli bilirkişi heyeti raporuna itiraz dilekçesi sunulmuş, davacı vekilinin itirazlarını değerlendirir ek raporu alınmasına karar verilmiş bilirkişiler Makine Mühendisi …, Nakliye Uzmanı … e Mali Müşavir … tarafından hazırlanan 17/12/2018 tarihli ek raporda sonuç olarak:”…dosya içeriği ve yukarıda belirlenen hususlar kapsamında; taraf itirazları ve dosya ekinde yeralan klasörlerdeki sefer bilgileri de nazara alınarak düzenlenen işbu ek raporumuzu muhterem Mahkemenin takdirlerine saygılarımızla sunarız…”sonuç ve kanaatine ulaşıldığını mütalaa ettiği anlaşıldı. Davacı vekili tarafından 17/12/2018 bilirkişi heyeti ek raporuna itiraz dilekçesi sunulmuş, davacı vekilinin itirazlarını değerlendirir yeni bilirkişi heyetinden rapor alınmasına karar verilmiş bilirkişiler Muhasebe-Finas Uzmanı …, İTÜ Makine Fakültesi Prof. Dr. Mak. Y. Müh. … ve Lojistik ve Taşımacılık Uzmanı … tarafından hazırlanan 16/07/2019 tarihli bilirkişi heyeti raporunda sonuç olarak: “…dosya kapsamında bulunan davacı … 2013-2014 yılına ait ticari defterlerin açılış tasdiklerinin zamanında ve usulüne uygun olarak yaptırılmış olduğu, defterlerin birbirini teyit eder şekilde tutulduğu, kayıtların düzenli ve yasalara uygun tutulduğu, defterlerin HMK 222 maddesi uyarınca sahibi lehine delil vasfına haiz olduğu, 2006-2007-2008-2009-2010-2011-2012 yıllarına ait ticari defterlerinin kapanış tasdiklerinin dosya kapsamında görülmediği, bu hususta 2006-2007-2008-2009-2010-2011-2012 yıllarına ait ticari defterlerinin delil niteliğine haiz olup olamayacağı takdiri Sayın Mahkemenize aittir. Dava konusu … plakalı çekicinin 30.04.2004 tarihinde sıfır km satın alındıktan sonra, 26.04.2006 tarihindeki iş emrinde ilk motor arıza tespitinin 26.04.2006 tarihinde yer aldıktan, 21.06.2006 tarihinde … firmasında onarım gördükten ve sonrasında 28.11.2006 tarihinden Almaya’da (%20 KDV dahil 6.721,21 Euro) onarım gördüğü, 16.02.2011 tarihli Yargıtay İlamı sonrasında dava konusu çekicinin motor değişiminin yapıldığı beyan edilen 09.09.2014 tarihine kadar geçen süre zarfında … plakalı çekiciinin motor arızas/çekiş sorunu/randımansız çalışması vb. Arıza veya şikayet ile servise girip onarım gördüğü yönünde iş emri, ekspertiz raporu, fotoğraf servis fişi onarım faturası vb. Bilgi ve belgeye dosya ve eki 11 klasörde rastlanılmadığından mevut veriler değerlendirildiğinde 28.11.2006 tarihli onarım ile motor değişimi yapıldığı beyan edilen 09.09.2014 tarihleri arasında motor sorunu nedeniyle randımansız olarak çalışıtğının değerlendirilmesinin mümkün olamayacağı, dava konusu … plaka nolu çekicinin davacı yan tarafından belirtilen yıllar içerisinde uluslararası gidiş-dönüş seferlerini operasyonel ve rutin olarak kabul edilecek şekilde icra ettiği, dolayısıyla kazanç ve kar kaybı oluşmadığı değerlendirilmek suretiyle, taktir Yüce Mahkemeye ait olmak üzere…” sonuç ve kanaatine ulaşıldığını mütalaa ettiği anlaşıldı. Davalıların, yetki ve belirsiz alacak davası açılmasına ilişkin itirazları, mahkememizin 11/09/2015 tarihli ara kararı ile reddedilmiştir. Davaya konu satın alınan araçta mevcut gizli ayıbın 26/04/2006 tarihinde düzenlenen iş emri ile ilk motor arızasının tespit edildiği hususunun dikkate alınması gerektiği bu nedenle davalıların zaman aşımı definin ve İstanbul 30.Asliye Ticaret Mah. 2011/418 E. sayılı dosyası incelendiğinde, mahkememiz dava talep konusunun, bu davada talep konusu yapılmadığı ve bu konuda karar verilmediği anlaşıldığından davalıların kesin hüküm yönündeki itirazlarının da reddine karar verilmiştir. Mahkememizce toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; tüm dosya kapsamına göre alınan teknik bilirkişi raporu hüküm kurmaya yeterli ve denetime elverişli olduğundan, mahkememizde de, taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, davacının satın almış olduğu, … plakalı çekicinin, İstanbul 30.Asliye Ticaret Mah. 07/10/2013 tarih, 2011/418 E.-2013/279 K. sayılı yargıtay denetiminden geçerek, 09/09/2014 tarihinde kesinleşen kararı ile üretim hatasından kaynaklanan gizli ayıplı olduğunun bu nedenle araç motorunun yenisi ile değiştirilmesinin kabul edildiği; davaya konu, 26/04/2006 ve 09/09/2014 tarihleri arasında, … plakalı çekicinin, motor arızası, çekiş sorunu, randımansız çalışması vb. arıza veya şikayet ile servise girip onarım gördüğü yönünde iş emri, ekspertiz raporu, fotoğraf servis fişi onarım faturası vb. bilgi ve belge sunulmadığı, bu tarihler arasında motor sorunu nedeniyle randımansız olarak çalıştığının ispatlanamadığı; davacı tarafından gelir kaybı talep edilen bu yıllar içerisinde, … plakalı çekicinin uluslararası gidiş-dönüş seferlerini operasyonel ve rutin olarak kabul edilecek şekilde icra ettiği, dolayısıyla kazanç, kâr ve gelir kaybı oluşmadığı … ” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkemenin davanın reddine dair kararının temelinde dava konusu ayıplı araçta randıman eksikliğinin bulunmadığı, bu ayıp nedeniyle müvekkili şirketin herhangi bir kâr kaybına uğramadığı şeklindeki iki gerekçenin bulunduğunu, ancak aracın ayıplı olduğuna ilişkin İstanbul 30. Asliye Ticaret Mahkemesinin kesinleşmiş kararı bulunduğunu, zira bu nedenle motorun değiştirilmesine ve hesaplanan tazminatın davacıya ödenmesine karar verildiğini, kararın Yargıtay denetiminden de geçerek kesinleştiğini, dava konusu araçta meydana gelen ayıp (motor çatlağı), üretimden kaynaklı gizli bir ayıp olduğunu, aracın bu önemli ve ağır ayıpla kullanımının mümkün olmadığını, bu nedenle motorun değişmesi gerektiğini, davalıların, tamirat gideri ile tamirat süresince aracın hiç kullanılamaması nedeniyle uğranılan zararlardan sorumlu olduğunu, dur. maddî vakıa sürecinde, motor değişmiş ve bazı tamir masrafları davalıdan tahsil edilmiş ise de, müvekkili şirketin ayıptan doğan zararlarının bununla sınırlı olmadığını, bu nedenle huzurdaki dava ile, TBK’nın 227.maddesinde öngörülen genel hükümlere göre “tazminat isteme” hakkı kullanılarak, aracın gizli ayıbının ortaya çıktığı Nisan 2006 tarihinden, araç motorunun değiştirilmesine dair karara (09.09.2014 tarihine) kadar geçen sürede, aracın istenildiği şekilde randımanlı olarak kullanılamaması nedeniyle oluşan kazanç kaybının tazminin talep edildiğini, ancak mahkeme tarafından kesin hükmün sonuçlarını ve bağlayıcılığını kavrayamayan ve randıman düşüklüğü nedeniyle oluşan müspet zararı tespit dahi edemeyen bilirkişi raporlarına binâen haksız ve hatalı bir biçimde davanın reddine karar verildiğini, raporlarda bulunan bariz hatalara ısrarlı bir biçimde itiraz etmelerine rağmen bu itirazlarının dikkate alınmadığını, hatta bazı delillerin hiç incelenmeksizin tamamen hatalı bir karar tesis edildiğini, Almanya’daki tamirat tarihinden (28.11.2006’dan), motorun değişim tarihine kadarki süre içerisinde aracın yeniden servise götürüldüğü ve tamir edildiği konusunda, fatura, fiş, servis kaydı vs. belge olmadığından bahisle, artık aracın randımansız olarak kabul edilemeyeceği ifade edilmiş ise de, bu ifadenin hatalı olduğunu, ayıbın üretim hatası niteliğinde olduğunu, söz konusu ayıbın tamir ile giderilmesinin zaten mümkün olmadığını, zararın artmasına engel olmak ve ticari faaliyetlere bu ayıplı araçla kısıtlı da olsa- devam edebilmek amacıyla müvekkilinin henüz daha Almanya’ya gitmeden önce aracı tamir ettirdiğini, ancak aracın Almanya’da yeniden arıza verdiğini, bu nedenle, Almanya’da gerçekleşen tamiratın, bir başlangıç tarihi olarak esas alınmasının mümkün olmadığını, aracın Almanya’da tekrar arızalanması nedeniyle yapılan onarım işlemi araçtaki arızayı tamamen giderecek bir işlem olmayıp, sadece aracın Almanya’dan Türkiye’ye getirilmesi için zorunlu olarak yaptırılan bir onarım olduğunu, dava konusu aracın Almanya’da onarılması ile araçtaki arıza tamamen giderilmediğini, zaten daha önce araç Türkiye’de arızalanmış ve onarım görmüş, aracın Almanya’da tekrar arıza yapması nedeniyle aracın Türkiye’ye getirilebilmesi için yürür hale getirilmesinin sağlandığını, bu nedenle hatalı bilirkişi raporunu olduğu gibi kabul ederek oluşturulan gerekçenin hatalı olduğunu, 2006 yılında ortaya çıkan ve üretimden kaynaklanan arıza nedeniyle, araçla ilgili gerekli yasal yollara başvurmakla birlikte, uzun süren yargılama sürecinde daha fazla zarara uğramamak için, aracın yürür halde kalması ve asgari düzeyde de olsa çalışması için özen göstermiş, aracı çalışır halde tutabilmek için zorunlu olan onarımların yapıldığını, ancak bu durum, müvekkilimizin aracı defalarca servise sokmak ve masraflarına katlanmak gibi bir zorunluluğu olduğu anlamına gelmeyeceğini, zira, ayıplı ifada bulunan ve kendisine yapılan bildirime rağmen bunu gidermeyenin davalı olduğunu, basiretli bir tacir olarak hem aracı kullanmak için azamî çabayı gösteren hem de zararın azaltılması için gereğini fazlası ile yapan müvekkili şirkete, artık çözümsüz bir sorun için aracı “defalarca neden servise götürmedin, demek ki araç randımansız değildi” demenin hukuka ve mantığa aykırı olduğunu, aracın randımansız olarak çalıştığı dosyada mübrez kanıtlarla sâbit olduğunu, e tüm raporlarda dava konusu araç ile aynı zamanda aynı davalıdan alınan başka bir aracın, aynı dönemde 187 sefer yaptığı, huzurdaki davaya konu aracın ancak 131 sefer gerçekleştirebildiği, buna göre, her iki araç arasında 56 sefer fark bulunduğunun defalarca tespit edildiğini, taşımacılık alanında faaliyet gösteren davacı şirketin, aynı tarih aralığında incelemeye alınan … plakalı aracı ve başkaca araçlarının toplamda 187 sefer yaptırmasına rağmen dava konusu araca 131 sefer yaptırabilmesi, yalnızca bu aracın verimsiz olmasından kaynaklandığını, bunun da araçta randıman eksikliği olduğunu gösterdiğini, İstanbul 30. Asliye Ticaret Mahkemesi’ndeki davada, huzurdaki davaya konu aracın çalışamadığı 15 günlük tamirat süresi için uğranılan zarar 2.268,75 EURO olarak hesaplandığını, ancak aracın gereği gibi sefer yapamadığı her gün her an müvekkili için bir zarar teşkil ettiğini, ancak bu açık kanıtın somut olayda hiçbir şekilde nazara alınmadığını, davacı şirketin dava konusu edilen tarih aralığında dava konusu araç ile dava konusu edilmeyen arızasız aracın sefer kayıtları, hatta davacı şirkete ait başkaca araçların sefer kayıtları örnek olarak sunulduğunu, bilirkişi raporunda belirtildiği üzere, dava konusu araç, arızanın meydana geldiği tarihten arızaya sebep olan motorun yenisi ile değiştirildiği tarihe kadar toplamda 131 sefer yapmış iken hiç arızası bulunmayan araç, aynı süreçte toplamda 187 sefer yaptığını, yani her iki araç arasında 56 sefer fark bulunmaktadır. Taşımacılık alanında faaliyet gösteren davacı şirketin, aynı tarih aralığında incelemeye alınan … plakalı aracı ve başkaca araçlarını toplamda 187 sefer yaptırmasına rağmen dava konusu aracı 131 sefer yaptırmasının kâr kaybına maruz kaldığının en açık kanıtı olduğunu, Ulusal Nakliyeciler Derneği’nin müzekkere cevabına göre, ayıplı aracın yapmış olduğu seferin, sektör ortalamasının altında olduğunun açık olduğunu, randımansız araç nedeniyle yeteri kadar sefer yapılamadığını, sözleşmeye aykırılık hâllerinin bir sonucu olarak, borçlunun temerrüdüne dayalı açılan tazminat davalarında hesaplanacak müspet zarar (kâr mahrumiyeti), o işin piyasada belirlenen makul ücreti üzerinden yapılacak kıyaslama ile tespiti mümkün olan bir zarar kalemi olduğunu, bu noktada, piyasada tam randımanla çalışan bir aracın bu süreçte elde edebileceği gelir ile dava konusu aracın elde edebileceği gelirin karşılaştırılması dahi, müvekkil şirketin zarara uğradığını ve bu zararın miktarını ortaya koymaya yeterli olduğunu, TBK’nın 114/2 maddesi uyarınca, sözleşmeye aykırılık hâllerinde de uygulama alanı bulan TBK’nın 51.maddesi uyarınca hesaplanacak tazminat oranı (müspet zarar) hâkim tarafından tayin edilebilecek türde olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, TBK’nın 227/2 maddesi uyarınca, satın alınan araçtaki üretimden kaynaklı ayıp nedeniyle uğranılan gelir ve kazanç kaybı zararının tazmini istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacının, dosya kapsamında yer alan faturaya göre, davalı yetkili satıcı ve servis … AŞ’den 30.04.2004 tarihinde 2004 model, … plakalı, … motor ve … şasi numaralı … marka çekiciyi sıfır kilometre olarak satın aldığı, aracın 26.04.2006 tarihinde motordan ses gelmesi sebebiyle servise götürüldüğü, arızanın giderilemediği, 21.06.2006 ve 28.11.2006 tarihlerinde bir kısım başkaca işlemlerin davalı serviste yapıldığı, bundan sonraki tarihlerde aracın bakım onarımına ilişkin dosya kapsamında belgenin bulunmadığı, ilk arıza tespitinin 26.04.2006 tarihi olduğu, 28.11.2006 tarihinde ise Almanyada tamir gördüğü, bu tarihten sonrasına ilişkin arıza veya servis kaydının bulunmadığı, aracı motor bloğundaki arıza sebebiyle davacı tarafından açılan davada İstanbul 30.Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde 14.05.2007 tarihinde açılan davada mahkemenin 07.10.2013 tarih ve 20118418 Esas, 2013/279 Karar sayılı kararı ile davanın kabulü ile söz konusu aracın motor bloğunda üretim hatası bulunması sebebiyle motorun garanti kapsamında yenisi ile değiştirilmesine ve aracın tamir süresince çalışamamasından doğan 4.101,68 TL zararı tazminine karar verildiği, kararın Yargıtay incelemesinden geçerek 09.09.2014 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Mahkemece 26.05.2017 tarihli bilirkişi raporu, 17.12.2018 tarihli ek bilirkişi raporu alınmış, kök raporda makine mühendisi ile mali müşavir ve nakliye uzmanı bilirkişinin farklı görüşte olması ve bu raporlara taraflarca itiraz edilmesi üzerine yeniden rapor alınmıştır. İlk derece mahkemesince önceki bilirkişi raporuna itiraz üzerine alınan makine mühendisi, muhasebeci, lojistik ve taşımacılık uzmanından oluşan yeni bilirkişi heyetinden alınan 16.07.2019 tarihli raporda; davacı … 2013-2014 yılına ait ticari defterlerin açılış tasdiklerinin zamanında ve usulüne uygun olarak yaptırılmış olduğu, defterlerin birbirini teyit eder şekilde tutulduğu, kayıtların düzenli ve yasalara uygun tutulduğu, dava konusu … plakalı çekicinin 30.04.2004 tarihinde sıfır km satın alındıktan sonra, ilk motor arıza tespitinin 26.04.2006 tarihinde olduğu, 21.06.2006 tarihinde … firmasında onarım gördüğü, sonrasında 28.11.2006 tarihinden Almaya’da (%20 KDV dahil 6.721,21 Euro) onarım gördüğü, çekicinin motor değişiminin yapıldığı beyan edilen 09.09.2014 tarihine kadar geçen süre zarfında çekicinin motor arızası/çekiş sorunu/randımansız çalışması vb arıza veya şikayet ile servise girip onarım gördüğü yönünde iş emri, ekspertiz raporu, fotoğraf servis fişi onarım faturası vb bilgi ve belgeye dosya ve eki 11 klasörde rastlanılmadığı, 28.11.2006 tarihli onarım ile motor değişimi yapıldığı beyan edilen 09.09.2014 tarihleri arasında motor sorunu nedeniyle randımansız olarak çalıştığının değerlendirilmesinin mümkün olamayacağı, dava konusu 34 MJC 30 plaka nolu çekicinin davacı yan tarafından belirtilen yıllar içerisinde uluslararası gidiş-dönüş seferlerini operasyonel ve rutin olarak kabul edilecek şekilde icra ettiği, dolayısıyla kazanç ve kar kaybı oluşmadığı kanaatinin bildirildiği, mahkemece bu rapor kapsamında davanın reddine karar verildiği görülmektedir. Dava konusu araç davacı tarafından davalı satıcı ve yetkili servis olan … AŞ’den sıfır km olarak alınmıştır. Aracın motor bloğundaki çatlak nedeniyle arızalandığı, bu nednele açılan davada İstanbul 30.Asliye Ticaret Mahkemesinin 07.10.2013 tarih ve 20118418 Esas, 2013/279 Karar sayılı kararı ile davanın kabulü ile söz konusu aracın motor bloğunda üretim hatası bulunması sebebiyle motorun garanti kapsamında yenisi ile değiştirilmesine ve aracın tamir süresince çalışamamasından doğan 4.101,68 TL zararın tazminine karar verilmiştir. Taraf beyanlarına ve bilirkişi raporuna göre motorun da bu tarihte değiştirildiği anlaşılmaktadır. Aracın motor bloğundaki ayıbın üretimden kaynaklanan gizli ayıp niteliğinde olduğu kesinleşen mahkeme kararı gereğince de sabittir. Davacının başvuruda bulunduğu davalılar yetkili satıcı ve imalatçıdır. TBK’nın 227/2. maddesi gereğince, satıcının ayıptan sorumlu olduğu hallerde, alıcının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır. TBK’nın 112. maddesinde ise borcun hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi halinde borçlu, kendisine hiç bir kusurun yüklenmeyeceğini ispat etmedikçe, alacaklının bundan doğan zararlarını gidermekle yükümlüdür. Davacı taraf eldeki davada, aracın arızalandığı 2006 yılından kararın kesinleştiği ve motorun değiştirildiği 09.09.2014 tarihine kadar aracın randımanlı kullanılamadığını, araçtan beklediği faydayı alamadığını, bu sebeple gelir kaybına uğradığını ileri sürmüş ve fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 20.000,00 TL’nin davalılardan tahsili istemiştir. Her ne kadar davacı taraf uğradığı gelir kaybının tespiti ile tazminine karar verilmesini talep etmiş ve mahkemenin davanın reddi kararını aynı sebeplerle istinaf etmiş ise de; gerek hükme esas alınan bilirkişi raporu gerekse dosya kapsamına göre davacının aracın motor bloğunun değişimine sebep olan gizli ayıp nedeniyle aracın bu süreçte randımanlı şekilde kullanamadığı ve gelir kaybına uğradığı yönündeki iddiasını ispatlayamadığı anlaşılmaktadır. Zira davacı taraf İstanbul 30.Asliye Ticaret Mahkemesinin mezkur kararı ile aracın motor bloğunda üretim hatası bulunması sebebiyle motorun garanti kapsamında yenisi ile değiştirilmesi yanında aracın tamir süresince çalışamamasından doğan 4.101,68 TL zararının tazminine karar verildiği de gözetildiğinde bundan daha fazla zararı bulunduğunu kanıtlamalıdır. Ancak davacının bunu ispatlayamadığı görülmektedir. Öte yandan, davacı vekili dava dilekçesinde ve dosya kapsamındaki diğer beyanlarında dava konusu aracın davacı şirketin diğer araçlarına nazaran daha az sayıda uluslararası sefer yaptığı ve bu nedenle gelir kaybı bulunduğu ileri sürülmüştür. Ancak dava konusu aracın ayıba ilişkin açılan davanın yargılaması boyunca aktif olarak kullanıldığı, 131 sefer yaptığı tespit edilmiş olup aracın randımansız kullanılması, daha az sefer yapması ile motor bloğundaki ayıp arasında illiyet bağı bulunduğu davacı tarafından ispatlanamamıştır. Kaldı ki bilirkişi raporunda da belirtildiği gibi dava konusu çekicinin arızalandığı tarihten motor değişiminin yapıldığı 09.09.2014 tarihine kadar geçen süre zarfında motor arızası/çekiş sorunu/randımansız çalışması vb arıza veya şikayet ile servise girip onarım gördüğü yönünde iş emri, ekspertiz raporu, fotoğraf servis fişi onarım faturası vb bilgi ve belgenin de bulunmadığı görülmektedir. Sonuç olarak, davacının kesinleşen mahkeme kararı uyarınca 15 günlük tamir süresince aracın çalışmaması nedeniyle doğan zararının tazminine de karar verildiği gözetildiğinde davacının bunu aşan zararını ispatlayamadığı kanaatine varıldığından, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiş ve davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararı usul ve yasaya uygun olup davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı vekili tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin harçlarının Hazineye gelir kaydına, bakiye 135,50‬ TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline Hazineye gelir kaydına,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine,5-Karar kesinleştikten sonra dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 02.03.2023 tarihinde, oy birliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.