Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/174 E. 2023/33 K. 19.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/174
KARAR NO: 2023/33
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/11/2019
NUMARASI: 2019/393 E. – 2019/1029 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat
Taraflar arasındaki tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davalı ile davacı arasında 28.03.2016 tarihinde 5 yıl süreli bayilik sözleşmesi imzalandığını, davacının edimlerini eksiksiz yerine getirdiğini, ancak davalının süre bitmeden 28.11.2018 tarihinde tek taraflı olarak sözleşmeyi haksız ve hukuka aykırı olarak feshettiğini, süresinden önce sözleşmenin feshi nedeniyle müvekkilinin müspet zararı olduğunu, ayrıca yoksun kaldığı kar mahrumiyeti bulunduğunu, bu sözleşmenin davacının tek ticari kazancı olduğunu, davacının sözleşmeye güven duyarak işini, ticari yapısını, tüm alt yapısını ve insan kaynağını oluşturduğunu, davacının büyük zarara uğradığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla belirsiz alacak davası niteliğinde olmak üzere fesih nedeniyle uğradığı zararlara karşılık 20.000,00 TL’nin fesih tarihinden itibaren ticari faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunma dilekçesinde özetle; davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, bu nedenle davanın usulden reddinin gerektiğini, müvekkili şirketin 28.09.2018 tarihli olağanüstü genel kurulunda aldığı karar ile faaliyet konusunu değiştirdiğini, alınan bu karar sebebiyle davacının da aralarında bulunduğu ürün tedarikçileri ile imzalanan sözleşmelerin feshedildiğini, müvekkilinin faaliyet konusunu da keyfi olarak değiştirmediğini, ekonomik koşulların zorlaması nedeniyle dağıtım faaliyetine son verdiğini, müvekkili ile davacı arasında imzalanan 28.03.2016 tarihli bayilik sözleşmesi uyarınca davacının, müvekkili şirketin Akçay başbayisi olarak çalıştığını, müvekkili şirketin her türlü dağıtım faaliyetine son vermesi ve bütün sözleşmelerini feshetmiş olması sebebiyle, diğer tüm bayileri ile birlikte, davacı ile olan sözleşmesini de, sözleşmenin “Fesih” başlığını taşıyan 8. maddesinin 3. bendi uyarınca, Bakırköy …Noterliğinin 28/11/2018 tarih ve … yevmiye numaralı ihbarnamesi ile feshedildiğini, müvekkilinin sözleşmeyi 7 gün öncesinden ihbarda bulunmak koşuluyla tek taraflı ve tazminatsız olarak feshetme hakkının olduğunu, kabul anlamına gelmemek koşuluyla, bir an için davacının iddiasında haklı olduğu, sözleşmenin müvekkilince haksız olarak feshedildiği kabul edilse dahi, davacının bu konuda uğramış olduğu herhangi bir zararının bulunmadığını, davacının müvekkil şirket ile imzalamış olduğu 28.03.2016 tarihli sözleşmenin, müvekkil şirket tarafından geçerli bir nedenle ve usulüne uygun olarak feshedildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… Taraflar arasında imzalanan bayilik sözleşmenin fesih başlıklı 8.2. maddesinde yer alan” şirket, 7 gün öncesinden yazılı olarak ihbar etmek kaydıyla dilediği zaman sözleşmeyi tek taraflı ve tazminatsız olarak fesih yetkisini de haizdir. Bu takdirde bayi, sözleşmenin ilgili hükümleri uyarınca 30 gün içerisinde şirket ile hesap mutabakatı yapmak, aynı süre içinde gerek şirkete gerekse son satıcılara olan borçlarını tasfiye etmekle yükümlüdür.” hükmü uyarınca, davalı şirkete sözleşmeyi herhangi bir sebep göstermeksizin ihbar öneline uymak koşuluyla feshetme hakkı verilmiş olup böyle bir durumda davacı tarafça herhangi bir tazminat talep edilmeyeceği de kabul edilmiştir. Bu kapsamda davalı, davacıya göndermiş olduğu Bakırköy … Noterliğinin 28/11/2018 tarihli ihtarnamesi ile, faaliyet konusunu değiştirmiş olduğundan bahisle, ihtarnamenin tebliğinden itibaren 30 gün sonunda sözleşmenin feshedildiğini bildirmiş olmakla feshin ihbar süresine uygun olarak yapıldığı ve basiretli tacir olan davalının imzaladığı sözleşmede bulunan mezkur maddeye rağmen tazminat talep etmesinin haksız olduğu … ” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalının sözleşmeyi keyfi olarak feshettiğini, geçerli bir sebep ileri süremediğini, bu nedenle feshin haksız olduğunu, bu sözleşmenin davacının tek ticari kazancı olduğunu, davacının sözleşmeye güven duyarak işini, ticari yapısını, tüm alt yapısını ve insan kaynağını oluşturduğunu, davacının büyük zarara uğradığını, Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2003/13367 Esas, 2004/9841 Karar sayılı kararında belirtilen olayın da benzer olduğunu, sözleşmeyi fesih yetkisi olsa da bunun kötüye kullanılamayacağını, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2010/14-244 Esas, 2010/260 Karar sayılı kararında da belirtildiği gibi davacının süresinden önce fesih sebebiyle kar mahrumiyetine uğradığını, mahkemece deliller toplanmadan, bilirkişi raporu alınmadan karar verildiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, bayilik sözleşmesinin haksız feshi nedeniyle doğduğu iddia edilen zararın tazmini istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı, davalının bayilik sözleşmesini haksız feshettiğini, bu nedenle yaptığı masrafların ve yoksun kaldığı zararın tazmini istemiştir. Taraflar arasında 28.03.2016 tarihinde bayilik sözleşmesi imzalandığı, sözleşmenin konusunun, davalının dağıtımını üstlendiği yayınlar ile medya dışı ürünlerin okur kitlesine ve nihai tüketiciye ulaştırılmasını sağlamak üzere belirlenen bölgede, davacıya dağıtım, satış ve pazarlama yetkisinin verilmesi olduğu, davacının bu kapsamda davalının Akçay baş bayisi olarak edimlerini yerine getirdiği, sözleşmenin davalı şirket tarafından Bakırköy … Noterliğinin 28.11.2018 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile sözleşmenin 8/2 maddesine dayanılarak tek taraflı olarak feshedildiği görülmektedir. Davalı vekili, müvekkili şirketin faaliyet konusunun değiştirildiğini ve dağıtım işinden tamamen çıkması sebebiyle sözleşmenin ilgili maddesi gereğince haklı nedenle feshedildiğini savunmuş, konuya ilişkin şirketin genel kurul kararını ve diğer bayilerin de sözleşmesinin feshedildiğine dair liste sunmuştur. Taraflar arasındaki bayilik sözleşmenin fesih başlıklı 8.2.maddesi ”Şirket, 7 gün öncesinden yazılı olarak ihbar etmek kaydıyla dilediği zaman sözleşmeyi tek taraflı ve tazminatsız olarak fesih yetkisini de haizdir. Bu takdirde bayi, sözleşmenin ilgili hükümleri uyarınca 30 gün içerisinde şirket ile hesap mutabakatı yapmak, aynı süre içinde gerek şirkete gerekse son satıcılara olan borçlarını tasfiye etmekle yükümlüdür.” hükmünü içermektedir. Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı her ne kadar sözleşmenin haksız feshedildiğini ileri sürmüş ise de davalı şirketin, bayilik sözleşmesinin 8.2 maddesi uyarınca sözleşmeyi, yedi gün önceden yazılı olarak ihbar etmek şartıyla tek taraflı ve tazminatsız olarak fesih yetkisi bulunduğu, davalının bu kapsamda sözleşmeyi feshettiği, fesih bildiriminin sözleşmede belirtilen şekilde süre verilmek suretiyle yapıldığı, davalının bu yetkisini kötüye kullandığına dair dosya kapsamında bir delilin bulunmadığı, davalı şirketin 28.09.2018 tarihli genel kurul toplantısında alınan karar ile faaliyet konusu olan dağıtım işini faaliyet konusu olmaktan çıkarılmasına karar verildiği de nazara alındığında mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde dayandığı Yargıtay kararlarının ise somut olayla ilgisi bulunmadığı, eldeki davada sözleşme hükümleri ve ileri sürülen vakıaların farklı olduğu, somut olaya emsal nitelikte olmadığı anlaşıldığından davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebepleri de yerinde görülmemiştir.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafça yatırılan istinaf başvuru ve karar harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 125,50 TL istinaf karar harcın davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine, 5-Karar kesinleştikten sonra dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 19.01.2023 tarihinde, oy birliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.