Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1720 E. 2023/1763 K. 02.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1720
KARAR NO: 2023/1763
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26.09.2019
NUMARASI: 2013/302 E. – 2019/802 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)|
Taraflar arasındaki asıl ve birleşen davcaların ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle asıl davanın reddine, birleşen davanın kısmen kabulüne dair verilen hükme karşı, davalı tarafından, birleşen dava bakımından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Asıl davada davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı/borçlu arasında 03.12.2003 tarihinde “Standart Bayilik Anlaşması” ile ticari ilişki başlamış olduğunu ; iş bu ticari ilişkinin müteaddit kereler muhtelif tarihlerde akdederek devam ettiğini, müvekkili şirket ile davalı arasında son olarak, 03.01.2011 tarihli “Standart Tüplü Bayilik Anlaşması”, 21.01.2011 tarihli, Bayilik Anlaşmasının eki “Ek Anlaşma” ve “Taahhütname” akdedildiğini, taraflar arasında akdedilen 21/01/2011 tarihli anlaşma uyarınca davalının bir takım maddeleri beyan, taahhüt ve kabul ettiğini, davalının bayilik sözleşmesi gereğince sözleşmeyi imzaladığı tarihten 15/05/2012 tarihine kadar geçen süre içerisinde en az 192 ton tüplü LPG alımı gerçekleştirmiş olması gerekirken hali hazırda yaklaşık 113 ton tüplü LPG ikmali gerçekleştirmiş olması nedeniyle taahhütlere aykırı hareket ettiğini, bu mahiyette sözleşmelerde ve taahhütnamede kararlaştırılan, eksik kalan 40 tona karşılık olarak taahhüt edilen ve ton başına belirlenen 100,00-USD üzerinden 4.000,00-USD tutarında kâr mahrumiyetinin müvekkili şirkete ifa edilmesi için Kadıköy …. Noterliği’nin 16/05/2012 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davalıya ihtar edildiğini, davalının ihtarnameye ve şifahen yapılan uyarılara rağmen bu borcu ödemediğini, taahhütnameye aykırı davrandığı gerekçesiyle Kadıköy … Noterliği’nin 10/10/2012 tarih, … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile bayilik anlaşması, eki niteliğinde ek anlaşma ve taahhütnamenin feshedildiğini ve muhatabın alımını gerçekleştirmediği 606,60 tona tekabül eden 37.912,50-TL ile ek sözleşmeye göre hesaplanan 13.878,81-TL faizin KDV’si ile birlikte toplam 61.113,75-TL’nin, 50,000-USD cezai şartın, ihtarnamenin tebliğinden itibaren 5 gün içinde 4.949 adet 2 kg’lık piknik tüpü, 1250 adet ev tüpü, 657 adet 12 kg’lık tüplerin müvekkili şirkete teslim edilmesini aksi halde bayilik sözleşmesinde kararlaştırılan bedeller üzerinden yapılan hesaplama neticesinde ortaya çıkan 65.722,50-TL ariyet bedelinin, ihtarnamenin tebliğinden itibaren 7 gün içinde bakiye kâr mahrumiyeti alacağı 56.660,00-USD ve daha önce talep edilen 4.000,00-USD’nin faizi ile birlikte ödenmesinin aksi halde müvekkili şirketteki borçlarının teminatı olmak üzere 115.000,00-TL bedelli teminat olarak verilmiş taşınmazın paraya çevrilmesi yoluyla takibe geçileceğinin ihtar edildiğini, davalının belirtilen günlerde borcunu ödemediğini, İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden 12.473,60-TL asıl alacak ve 85,00-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 12.558,60-TL tutarlı cari hesap alacağı sebebiyle İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile ilamsız takip başlatıldığını, davalının takibe itiraz ederek haksız bir şekilde takibin durdurulduğunu, … A.Ş. İle müvekkili şirket … A.Ş. Arasında 15/07/2013 tarihinde temlikname akdedildiğini, davaya konu alacak ve hakların … A.Ş.’ne geçtiğini iddia ve beyan ederek, davalının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline, %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Asıl davada davalı, savunmasında özetle; davacının davasının haksız ve kötü niyetli olduğunu, davacının icra takibinde talep ettiği alacağın sözleşmesel ve hukuki bir dayanağının bulunmadığını, ek protokolün davacı tarafından kötü niyetli olarak yorumlandığını, Ek Protokol Sözleşmesi’nin LPG piyasası koşullarına ve rekabet hukukuna aykırı olduğunu, sözleşmenin feshedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, sözleşmenin başında rakam bazında taahhütün hukuken ve ticari olarak geçersiz olduğunu, LPG piyasasının sürekli daralan bir piyasa olduğunu, bir çok bayinin iflas ettiğini, davacı tarafından sözleşmenin bu koşullarda feshinin ticari örf ve adetlere uygun olmadığını, sözleşme devam ederken piyasa koşullarında 192 ton tüplü LPG alımının azımsanamayacak bir rakam olduğu hususunun davacıya ihtarname ile bildirildiğini, piyasanın hacminin belli olduğunu, eksik kalan tonaj için ek protokolde ton başına 100,00-USD değil 20-USD olarak belirlenen hükmün olduğunu, peşin satış teşvik priminin işbu dava ile talep edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, söz konusu bedelin satışların artırılması için kullanıldığını, bu durumdan davacının da kâr ettiğini, davacının talep ettiği ariyet malzemelerini kabul etmediğini, davacının ariyet malzemelerini teslim etmediğinden bedelini isteyemeyeceğini, kâr mahrumiyeti talebinin de hukuki dayanağı bulunmadığını iddia ve beyan ederek davacı tarafından açılan İstanbul 46. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/290 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Birleşen davada davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davacı … İle davalı arasında 03/12/2003 tarihli standart bayilik sözleşmesi ile ticari ilişki kurulduğunu, bu sözleşmenin 03/01/2011 tarihli standart tüplü bayilik anlaşması ve 21/01/2011 tarihli bayilik anlaşmasının eki niteliğinde ek anlaşma ve taahhütnamelerin akdedildiğini, davalının sözleşmeler gereğince satın almayı taahhüt ettiği gaz miktarında gaz satın almadığı, bu nedenle davacı şirketin zarara uğradığını ve kardan yoksun kaldığını belirterek, kar mahrumiyeti alacağı, davalıya teslim edilen ariyetlerin bedeli ve cari hesapta oluşmuş olan borç nedeniyle sözleşmenin ihlalinden kaynaklanan ceza-i şart alacağının ödenmemesi sebebiyle sözleşmenini feshedildiği ve davalı aleyhine yapılan İstanbul … İcra Müd’nün … esas sayılı dosyasında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan takibe davalının yapmış bulunduğu itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini ve alacağının %20 oranına isabet eden icra inkar tazminatını talep ve dava etmiştir. Birleşen davada davalı, savunmasında özetle; işbu davanın İstanbul 6 ATM’nin 2013/302 esas sayılı dosyası ile irtibatlı olduğunu, bu nedenle birleştirilmesine karar verilmesini, yapılan icra takibine kötü niyetli olarak itiraz etmediğini, 03/01/2011 tarihli Bayilik Sözleşmesinin ek anlaşma gereğince satışların geliştirilmesi amacıyla finansal destek sağladığı ve ek protokolün ilgili hükümleri gereğince davacı yanın protokol hükümlerini kötü niyetli olarak yorumladığını, talep edilen kar mahrumiyetinin ve ceza-i şart taleplerinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… taraflar arasında 03.12.2003 tarihli Standart Bayilik Anlaşması düzenlediği, birleşen davaya konu takibin 127.473,60TL tutarındaki cari hesap alacağının tahsili amacıyla, 115.000,00TL tutarındaki ipoteğin paraya çevrilmesi talebine dayalı olarak, asıl davaya konu takibin de bakiye 127.473,60TL-115.000,00TL= 12.473,60TL alacağın tahsili amacıyla başlatıldığı, davacı yanın 127.473,60TL lik cari hesap alacağının, sözleşmesinin feshi sonucunda, sözleşme kapsamında keşide ettiği vade farkı, teşvik primi iade faturaları ile depozito bedelinden kaynaklandığı, davacı yanın davalı yana düzenlediği faturaların, taraflar arasında akdedilen ek anlaşmanın 1. ve 2. maddeleri çerçevesinde, sözleşme hükümlerine uygun olarak düzenlendiği, ancak 20/09/2012 tarih … sayılı faturanın 1.342,25TL, 21/09/2012 tarih … sayılı faturanın 3.855,22TL fazla düzenlendiği, yine davacı yanın davalı yana depo emanet makbuzuna dayalı olarak düzenlediği ve davacı yanın makbuzda yer alan adetteki tüplerin davalı uhdesinde bulunduğundan hareketle tahakkuk ettirdiği 65.722,50TL ariyet bedeline yönelik talebini ispata yarar dosya kapsamında delil bulunmadığı, bu itibarla davacı yanın cari hesap alacağının 23/07/2018 teslim tarihli ek bilirkişi heyeti raporu ile 56.553,63TL olduğunun tespit edildiği, davalı tarafça borcun ödendiğinin ispat olunmadığı, bu durumda davacının 115.000,00TL ipotek bedelinden 56.553,63TL lik kısmı için icra takibi başlatabileceği anlaşıldığından birleşen dava yönünden davanın kısmen kabulü ile İstanbul … İcra dairesinin … esas sayılı takip dosyasında davalının itirazının 56.553,63-TL yönünden iptaline, takibin bu miktar yönünden ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren ticari faiz yürütülmek suretiyle ve takip talebindeki diğer koşullar ile devamına karar vermek gerekmiş, alacak yargılama ile belirlendiğinden icra inkar tazminat istemi yerinde görülmemiştir. Asıl dava yönünden ise davacının bakiye bir cari hesap alacağının bulunmadığı bilirkişi raporu ile tespit edildiğinden davacı tarafından açılan davanın reddine karar vermek gerekmiş …” gerekçesiyle, asıl davanın reddine, birleşen davanın kısmen kabulüne, karar verilmiştir. Bu karara karşı, birleşen davada davalı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kararın birleşen dava yönünden kaldırılarak davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı ile müvekkili arasında 03.12.2003 tarihli standart bayilik sözleşmesi ile ticari ilişki kurulduğunu, son olarak 03.01.2011 tarihli standart tüplü bayilik anlaşması kurulduğunu, anlaşma ile taahhütname akdedildiğini, ek anlaşma gereğince satışların geliştirilmesine yönelik finansal destek sağlandığını, davacı tarafından ek anlaşma ve taahhütlerin kötü niyetli olarak yorumlandığını, LPG piyasa koşulları birlikte değerlendirildiğinde haksız rekabet hukukuna aykırılık teşkil ettiğini, LPG piyasasının daralma eğilimli bir piyasa olduğunu, birçok bayinin bu sebeple iflas ettiğini, davacı tarafından sözleşmenin bu şekilde yorumlanmasının ticari örf ve adet ile bağdaşmadığını, sözleşmenin devamında piyasa koşullarında 192 ton tüplü LPG alımını azımsanmayacak nitelikte olduğu hususunun davacıya ihtarname ile bildirildiğini, ek protokolde yer alan eksik kalan tonaj için ton başına 100,00 USD olduğu iddia edilmekte ise de ton başına 20,00 USD olarak talep edilen kar mahrumiyeti cezai şart taleplerinin hukuka aykırı olduğunu, 04.01.2017 tarihli bilirkişi raporuna göre dava dışı şirket ile aralarında ticari ilişki bulunduğu tespit edilmiş ise de defter ve kayıtları incelendiğinde dava dışı şirketin 2012 hesap döneminde yapmış olduğu satışlarla ilgili tüm satış bedellerini tahsil ettiğini ve alacağı bulunmadığının tespit edildiğini, bilirkişi değerlendirmelerinin yeterli olmadığını, rapor ve ek raporlar alınarak karar verildiğini, mahkemenin 23.07.2018 tarihli raporu hükme esas aldığını, bunun kabulünün mümkün olmadığını, kararın somut ve açık bir şekilde gerekçelendirilmediğini, tüm dosya değerlendirilen 7 adet rapor bulunduğunu, son alınan 2 rapora bakıldığında 14.02.2018 tarihli bilirkişi heyet ek raporuna göre cari hesap alacağının birleşen dava yönünden 50.179,43 TL olduğu kanaatine varıldığını, mahkemenin 22.03.2018 tarihli duruşmada itirazların değerlendirilmesi için rapor alınmasına karar verildiğini, ek rapora göre davacının cari hesap alacağının raporda 56.553,65 TL olacağına dair kanaat bildirildiğini, aradaki farkın açıklanmadığını, hükmün çelişkilerle dolu olduğunu, kararın yeterli gerekçeden yoksun olduğunu iddia ederek, birleşen dava yönünden kaldırılmasına ve neticede birleşen davanın da reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Asıl dava, bayilik ilişkine dair açık hesap alacağının tahsili amacıyla başlatılan ilamsız icra takibine karşı itirazın iptali; birleştirilen dava ise tüplü bayilik sözleşmesi ek anlaşma taahhütname kapsamında alacağın tahsili amacıyla ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız icra takibine karşı itirazın iptali taleplerine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda asıl davanın reddine, birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı tarafından, sadece birleşen dava bakımından, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Taraflar arasında, standart bayilik sözleşmesi, tüplü bayilik anlaşması ek anlaşma, taahhütnamelerin varlığı konusunda herhangi bir uyuşmazlık mevcut değildir. İstinaf incelemesi bakımından uyuşmazlık, birleşen dava yönünden davacının alacak talebinin yerinde olup olmadığı, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun yeterli olup olmadığı ile kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığına ilişkindir.Dosya kapsamından, taraflar arasında 03.12.2003 tarihinde 5 yıl süreli … standart Bayilik Anlaşmasının gerçekleştirildiği, sözleşmede davalının bayi olarak yer aldığı, 03.01.2011 tarihinde ise … standart tüplü bayilik anlaşmasının yapıldığı, sözleşmede asıl ve birleştirilen dosya davalısının bayi olarak yer aldığı, sözleşme süresinin 5 yıl olduğu, sözleşmenin 22.maddesinde, kar mahrumiyeti ve cezai şart başlığı ile ‘( a) bendinde bayinin anlaşmanın herhangi bir hükmünü kısmen veya tamamen ihlal ettiği takdirde davacı şirketin anlaşmayı fesih hakkının bulunduğu, cezai şart olarak 25.000,00 USD tutarı ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğine yer verildiği, bayinin ödemeyi taahhüt ettiği cezai şart ile kar mahrumiyetinin davacı şirket nezdindeki teminat mektubu ve/veya ipoteklerin paraya çevrilerek tahsil edilmesine muvafakat ettiğini,( b) bendinde, bayinin sözleşmenin kısmen veya tamamen ihlali halinde davacının anlaşmayı feshetmesi durumunda bayinin akde muhalefete nedeniyle davacının maruz kaldığı zarar, ziyan veya anlaşma süresinin sonuna kadar hesap edilmek üzere mahrum kaldığı kar tazminatının davacı tarafından talep edilebileceği ve diğer hususlara yer verildiği, taraflar arasında 21.01.2011 tarihinde bayilik anlaşmasına ek anlaşma düzenlendiği, cezai şart başlığı ile bayinin sözleşmeyi veya ek anlaşma hükümlerinden birine aykırı davranması ve bu nedenle anlaşmanın haklı feshi durumunda davacının kar mahrumiyeti ve cezai şart, maddi manevi tazminat talepleriyle birlikte 50.000,00 USD tutarında cezai şartı kabul ve taahhüt ettiğinin belirtildiği, 21.01.2011 tarihli taahhütnamede ise 03.01.2011 tarihli anlaşmanın başlangıç olmak üzere sevkiyat programı uyarınca anlaşma süresince bayinin davacı şirketin yazılı olarak bildireceği ikmal noktalarında satın almayı kabul ve taahhüt ettiğine yer verilerek sevkiyat programı kapsamında bayinin yıllık 144 tondan az olmamak üzere 5 yıl olarak sevkiyat programına uyacağı, ürün alım taahhüdünü yerine getirmediği takdirde şirketin bayilik anlaşması ve eki tüm anlaşmalar ile protokolü tek anlaşma ile feshetme hakkının bulunduğunun belirtilerek kar mahrumiyet ve sair haklarına zarar gelmemek üzere eksik kalan satış tutarları üzerine 100 USD ödeme yapılacağını, bunun kar mahrumiyeti olduğunun belirtildiği, davacı şirket tarafından davalıya Kadıköy … Noterliğinde düzenlenen 16.05.2012 tarihli ihtarnameyi göndererek, taraflar arasında gerçekleştirilen sözleşme ve taahhütnameler ile sözleşme kapsamındaki edimler belirtildikten sonra, taahhüt edilen yıllık asgari 144 ton tüplü LPG ikmalinin ilk bayilik yılında ikmal edilmeyen ve eksik kalan 40 tona karşılık ton başına 100 USD üzerinden 4.000,00 USD yedi gün içinde şirket hesabına ödenmesi aksi takdirde bayilik anlaşmasının feshedileceği, 2.yıl için taahhüt edilen aylık en az 12 ton ikmalin altında kalınmaması şartıyla bu bayilik yılı sonuna kadar ikmalin gerçekleştirilmesi aksi takdirde ton başına 100 USD kar mahrumiyeti tutarının ödeneceğinin belirtildiği, tüm anlaşma ve taahhütlere aykırı tutumların devam etmesi halinde sözleşmenin feshedileceği ve ödenen tüm finansal destek ve yardımların geri talep edilebileceğinin belirtildiği, Kocaeli ili İzmit ilçesinde … parsel sayılı davalı borçlu adına kayıtlı olan taşınmazın 1/3 hissesi üzerine 20.08.2003 tarihinde ipotek tesis edildiği, ipotek alacaklısının davacı şirket olduğu, ipotek bedelinin 1.derece ve 1.sırada 15.000.000,00 TL olarak belirtildiği, davacı şirket tarafından Kadıköy … Noterliğinde düzenlenen 10.10.2012 tarihli ihtarname ile sözleşmenin feshi ile tahakkuk eden borçların ödenmesi, aksi takdirde ipoteğin paraya çevrileceği husunun davalı tarafa bildirildiği, davacı şirket tarafından İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında davalı hakkında 12.473,60 TL cari hesap alacağının tahsili amacıyla 08.11.2012 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı borçlunun takibe itiraz ettiği, itirazı üzerine asıl davanın açılmış olduğu, davacı şirket tarafından davalı hakkında 31.10.2012 tarihinde İstanbul … İcra müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 115.000,00 TL ipotek alacağı ve 467,88 TL faiz olmak üzere toplam 115.467,88 TL alacağın tahsili amacıyla ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibi başlattığı, davalı borçlunun itirazı üzerine davacının asıl dava dosyası ile birleştirilen İstanbul 46. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/290 Esas sayılı dosyasında 11.10.2013 itirazın iptali davasını açtığı, mahkemenin 15.05.2014 tarihli kararı ile, her iki dava dosyasının birleştirilmesine karar verilmiş olduğu anlaşılmıştır. Mahkemece, gerek talimat yolu ile gerekse de dosya üzerinde bilirkişi raporları ve ek raporlar alınmıştır. Talimat yolu ile alınan 08.10.2014 tarihli bilirkişi rapor sonucunda, davalıya ait defterlerin sahibi lehine 2011 yılı için delil niteliği taşımadığı,2012 yılı için ise delil niteliği taşıdığı, davalı tarafından ibraz edilen defterler ve muavin dökümlere göre davacıdan 234.010.17T1.ürün aldığı buna karşılık ibraz ettiği çek tahsilat bordra dökümlerine göre 406.973.40TL çek verdiği, davacının davalıdan aldıği çeklerden tahsilat yapılmadığına dair bir İddiasının bulunmadığı, davalı ticari detter ve kayıtlar üzerinde yapılan incelermede; davalının davacıya 2011 ve 2012 kayıtlarında borçlu olmadığı belirtilmiştir. 29.09.2017 tarihli sektör bilirkişisininde yer aldığı bilirkişi heyet raporunda; davacı şirkete ait 2011-2012 yılı ticari defterlerin usulüne uygun tutulduğu, birleşen davaya konu takibin 127.473,60 TL tutarındaki cari hesap alacağının tahsili amacıyla 115.000,00 TL tutarındaki ipoteğin paraya çevrilmesi talebine dayalı , huzurdaki dava konusu takibin ise bakiye 127.473,60 -115.000,00 TL = 12.473,60 TL alacağın tahsili amacıyla başlatıldığı, davacının 127.473,60 TL’lik cari hesap alacağının sözleşmenin feshi sonucunda sözleşme kapsamında keşide ettiği vade farkı, teşvik primi, iade faturaları ile depozite bedelinden kaynaklandığını, ek anlaşmanın 1.maddesi çerçevesinde 606,60 ton eksik alım için davalı yana düzenlenen KDV dahil 44.736,75 TL tutarındaki fatura ile yine aynı madde gereğince 21.09.2012 tarihli KDV dahil 16.377,00 TL tutarındaki vade farkı faturasının yerinde olduğu, 21.09.2012 tarihli depozito emanet makbuzuna dayalı olarak makbuzda yer alan adetteki tüplerin davalı uhdesinde bulunmasından hareketle tahakkuk ettirdiği 65.722,50 TL ariyet bedelinin yerinde olmadığı, netice itibariyle davacının cari hesap alacağının 127.473,60 – 65.722,50 TL = 61.751,10 TL olduğu bu itibarla birleşen dava yönünden davacının ipotek bedelinden 61.751,10 TL kısmı için takip başlatabileceği, esas dava yönünden ise bakiye cari hesap alacağından bahsedilemeyeceği belirtilmiştir. 13.02.2018 tarihli bilirkişi raporunda; davacı yanın davalı yana keşide etmiş olduğu faturaların, taraflar arasında akdedilen ek anlaşmanın 1. ve 2. Maddeleri çerçevesinde, sözleşme hükümlerine uygun olarak düzenlenmiş oldukları, bununla birlikte, 20/09/2012 tarih … sayılı faturanın 4.342,25 TL, 21/09/2012 tarih … sayılı faturanın 7.229,42 TL fazla düzenlendiği, faturalara konu cezai şart ve vade farkı hesaplamalarının 1 yıllık süre için eksik alım tutarı üzerinden yapılması halinde, “peşin satış teşvik prim iadesi” nin 914,50 TL, vade farkının 210,94 TL olması gerekeceği, davacı yanın, tüplerin davalı uhdesinde bulunduğundan hareketle tahakkuk ettirdiği ariyet bedelinin yerinde olmadığı yönündeki tespitlerimizin, rapor içerisinde açıklanan nedenlerle muhafaza edildiği, davacı yanın, ihtarnamede “50.000,00 USD cezai şart ve 60.660,00 USD kar mahrumiyetinin” de talep edildiği, haliyle cezai şart ve kar mahrumiyeti hesaplamalarının da yapılması gerektiği yönündeki talepleri yönünden, rapor içerisinde açıklanan nedenlerle herhangi bir tespit ve değerlendirme yapılmadığı, davalı yanın rapora karşı beyan ve itirazları hukuki nitelik taşıdığından, bu yönde bir değerlendirme yapılmadığı, netice itibarıyla davacı yanın cari hesap alacağının 127.473,60 – 65.722,50 – 4.342,25 -7.229,42 – 50.179,43 TL olabileceği, bu itibarla; birleşen dava yönünden davacı yanın 115.000,00 TL ipotek bedelinden 50.179,43 TL lik kısmı için takip başlatabileceği, esas dava yönünden ise bakiye bir cari hesap alacağından bahsedilemeyeceği belirtilmiştir. 07.03.2018 tarihli bilirkişi ek raporunda; davacı yanın davalı yana keşide etmiş olduğu faturaların, taraflar arasında akdedilen ek anlaşmanın 1. ve 2. Maddeleri çerçevesinde, sözleşme hükümlerine uygun olarak düzenlenmiş oldukları, bununla birlikte, 20/09/2012 tarih … sayılı faturanın 1.342,25 TL, 21/09/2012 tarih … sayılı faturanın 3.855,22 TL fazla düzenlendiği, faturalara konu cezai şart ve vade farkı hesaplamalarının | yıllık süre için eksik alım tutarı üzerinden yapılması halinde, “peşin satış teşvik prim iadesi” nin 914,50 TL, vade farkının 279,73 TL olması gerekeceği, davacı yanın, tüplerin davalı uhdesinde bulunduğundan hareketle tahakkuk ettirdiği ariyet bedelinin yerinde olmadığı yönündeki kök ve ek raporlardaki tespitleriin aynen muhafaza edildiği, davacı yanın, ihtarnamede “50.000,00 USD cezai şart ve 60.660,00 USD kar mahrumiyetinin” de talep edildiği, haliyle cezai şart ve kar mahrumiyeti hesaplamalarının da yapılması gerektiği yönündeki talepleri yönünden, kök ve ek raporlardaki değerlendirmelerin aynen muhafaza edildiği, davalı yanın rapora karşı beyan ve itirazları hukuki nitelik taşıdığından, bu yönde bir değerlendirme yapılmadığı, netice itibarıyla davacı yanın cari hesap alacağının 127,473,60 – 65.722,50 -1.342,25 – 3.855,22 – 56.553,63 TL olabileceği, bu itibarla; birleşen dava yönünden davacı yanın 115.000,00 TL ipotek bedelinden 56.553,63 TL’lik kısmı için takip başlatabileceği, esas dava yönünden ise bakiye bir cari hesap alacağından bahsedilemeyeceği için herhangi bir takip talebinde bulunamayacağı belirtilmiştir. Mahkemece bilirkişi raporu kapsamında asıl davanın reddine, yukarıda yer verildiği gerekçelere istinaden birleşen davanın ise kısmen kabulüne karar verilmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi rapor ve ek rapor dosya kapsamına uygun, yeterli ve gerekçelidir. Bu nedenle, davalının aksine iddiaları yerinde görülmemiştir.Taraflar arasındaki sözleşme, ek sözleşme ve taahhütnameler kapsamında davacı şirket tarafından sözleşmenin feshi sonrasında cari hesap alacağı şeklinde davalı bayiden alacak talebinde bulunmuştur. Davacı tarafça düzenlenen ihtarnamelerin aksi davalı tarafça ispat edilememiştir. Davalı bayinin imzalamış olduğu, sözleşme, ek sözleşme ve taahhütname hükümlerine aykırı davranışları nedeniyle davacı şirket ihtarname ile sözleşme haklı olarak feshedilmiştir. Davacının takip konusu alacağına hak kazandığı bilirkişi raporları ile ayrı ayrı değerlendirilerek tespit edilmiştir. Bilirkişi raporlarında ayrıntılı şekilde yer verildiği üzere davacı şirketin usul ve yasaya uygun olarak düzenlenen ticari defter ve kayıtları ile taraflar arasındaki yazılı sözleşme, ek sözleşme ve taahhütname kapsamında davacının birleşen dosya yönünden takibe konu etmiş olduğu alacağının kısmen sübuta erdiği ispatlanmış bulunduğundan buna ilişkin mahkeme kararında usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir. Karar başlığında asıl ve birleştirilen dosyaların ayrı ayrı gösterilmemiş olması isabetli olmasa da bu husus ilk derece mahkemesince her zaman düzeltilebileceğinden, sonuca etkili görülmemiştir.Açıklanan bu gerekçelerle HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davalının birleşen davaya yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalının birleşen davaya yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 2.896,78 TL istinaf nispi karar harcının davalıdan tahsiline,3-Davalı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.02.11.2023