Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1711 E. 2023/1670 K. 19.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1711
KARAR NO: 2023/1670
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16.06.2020
NUMARASI: 2018/816 E. – 2020/285 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Bankacılık işlemlerinden kaynaklanan)
Taraflar arasındaki alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin şirket merkezinin Belize olduğunu, müvekkilinin Türkiye’deki işleri için yapılacak para transferlerinde daha az masraf ödemek ve bir takım avantajlar sağlamak için davalı banka ile 16/05/2018 tarihinde Bankacılık Hizmet Paketi Kampanyası Sözleşmesinin imzalandığını, bu sözleşme gereğince yatırılması gereken Vip Paket ücreti olarak 30.000,00 TL’nin davalı bankanın Maltepe Şubesine bu işlemler için açılan hesaba yatırıldığını, ancak daha hiçbir işlem yapılmadan 16/05/2018 tarihinde açılan hesabın bankaca hiçbir açıklama yapılmadan 23/05/2018 tarihinde kapatıldığını, hesabın niçin kapatıldığının defalarca davalı bankaya sorulmasına rağmen herhangi bir yanıt alınamadığını, yatırılan ücretin iadesinin talep edilmesine rağmen iade edilmediğini, iade hususunda yapılan başvurunun davalı banka Maltepe Şubesi Müdürü’ne imza karşılığı tebellüğ edildiğini, bankanın kendisine düşen sorumlulukları gereği gibi yerine getirmediğini belirterek; 16/05/2018 tarihinde imzalanan sözleşme vip paketi ücreti olan 30.000,00.-TL nin temerrüt tarihi olan 23/05/2018 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; davacının imzalamış olduğu sözleşmelere ve ulusal ve uluslararası kurallara uygun hareket etmeyerek hesabın açılmasından çok kısa sürede şüpheli ve dikkat çeken işlemler gerçekleştirdiğini, iş bu nedenle davacının sözleşmesinin müvekkili bankaca tek taraflı olarak haklı nedenle feshedildiğini, davacının USD hesabının açılmasından sadece 15 gün sonra Rusya ülkesinden dava dışı firmadan toplam 11.999.960,00.-USD bakiyenin oluştuğunu, bunun üzerine davacının grup şirketi olan aynı zamanda müvekkili şirketin müşterisi olan dava dışı … isimli firmaya tek seferde 11.993.175,74.-USD lik para gönderme işlemi gerçekleştirdiğini, 6 günlük sürede davacının 23.999.920,00.-USD lik işlem hacmi gördüğünü, davacı … dava dışı … ile yakından ilişkili olması, kısa sürelerde yüksek montanlı işlemler gerçekleştirmesi, bu işlemlerin karşı taraflarının bir çoğunun kara/gri listelerde yer alan kişi kuruluşlar olmasını davacının iş bu işlemlerinin MASAK mevzuatına göre konusu suç teşkil eden işlemler yapılması ve davacının grup şirketi olan dava dışı şirketin işlemlerinin ulusal ve uluslararası mevzuata aykırı olması nedeni ile 16/05/2018 tarihli Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesinin 2.11. Mad. ve müşterinin seçtiği hizmet paketinden yararlanabilmesi için önşart başlıklı 3. Mad. lerinde belirtildiği hali ile davacının usulsüz işlemlerde bulunduğu bir ortamda müvekkili bankaca bu işlemlere ön ayak olmasının mümkün olmadığından iş bu sözleşmelerin tek taraflı olarak kendiliğinden feshedildiğini, tamamen yasalar ve sözleşmelere uygun olarak yapılan tahsilatlarla ilgili olarak basiretli bir tacir olan davacının iade talebinin kötü niyet ihtiva ettiğini, davanın teminat yatırmak zorunda olduğunu, davanın tüm talepler yönünden reddine, aksi halde davacının yapmış olduğu işlemler nedeniyle doğmuş ve doğacak zararlarının mahsubuna karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…sözleşme ücretinin 16/05/2018 tarihinde davacı hesabından davalı bankaca tahsil edildiği, davalı yanın fesih beyanı ile sözleşmenin fesih ile sona erdirildiği, davacının TBK md. 77/son uyarınca sona ermiş bir sebebe dayalı olarak sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca zenginleşmenin iadesini davalıdan talep edebileceği, davalı tarafça doğmuş ve doğacak zararların mahsubu talep edilmiş ise de, iş bu zararlarının nelerden ibaret olduğuna ilişkin herhangi somut bir bilgi veya belgenin dosyada mevcut olmadığı, ancak davacı tarafça sözleşme süresi içerisinde yapılan işlemler nedeniyle kısmen de olsa hizmet alındığı, bu nedenle davalı yanın verilen hizmet nedeniyle iş görme bedeli talep edebileceği, bilirkişi heyeti tarafından hizmet verilen süre için belirlenen 589,88 TL bedelin yerinde olduğu, davalı bankanın 23/05/2018 tarihinde temerrüde düşürüldüğü, (her ne kadar kısa karar ile temerrüt tarihi olarak maddi hata sonucu sehven 23/05/2016 tarihi belirtilmiş ise de gerekçeli karar ile iş bu yazım hatası giderilmiştir), tarafların tacir olduğu, bu nedenle davacı alacağına bu tarihten itibaren avans faizi işletilebileceği, dosya kapsamından tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda açıklandığı üzere Yasa ve Yargıtay İçtihatları gereğince ayrıntılı, detaylı inceleme yapılmış olup, yukarıda gerekçesi de yazılı olduğu üzere davanın bu gerekçe ile kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir…” gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 29.410,12 TL alacağını, temerrüt tarihi olan 23/05/2018 tarihinden itibaren artan azalan oranlarda işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazla talebin reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkeme kararında müvekkili bankanın 30.000,00 TL tahsilat yapmış olduğu sözleşmeyi haksız olarak feshettiği, bankanın sözleşme imzalamakta basiretli bir şekilde davranmadığı, söz konusu sözleşmenin feshinin sonuçlarına katlanmak zorunda olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, müvekkili bankanın dava sırasında ısrarla davacının dava dışı … ile yakından ilişkili olduğu, davacının kısa sürede yüksek montanlı işlemler gerçekleştirdiği, bu işlemlerin kendilerine yaptırım uygulunan ülkelerdeki banka hesaplarına yapıldığı, davacı ve grup şirketlerinin kara para aklayan banka adıyla anılan … ile çalışmaları ve bu banka üzerinden milyonlarca dolarlık işlem gerçekleştirmeleri, bu işlemlerin karşı tarafın bir çoğunun kara/gri listelerde yer alan kişi/kuruluşlar olduğu davacının bu işlemlerinin MASAK mevzuatına göre konusu suç teşkil eden işlemler olduğu, bu nedenle sözleşmenin feshedildiğinin bildirildiğini, şüphe uyandıran iş ve işlemlerin varlığı halinde müvekkili bankaca ne şekilde hareket edileceği hususunun basiretli tacir olan davacının imzaladığı sözleşmelerde teker teker ve ayrıntısı ile yer aldığını, mahkemenin bu madde hükümlerini değerlendirmediğini, 16.05.2018 tarihli bankacılık hizmetleri sözleşmesinin 2.11 maddesinde müşterinin özellikle genel esaslar maddesindeki herhangi bir yükümlülüğü başta olmak üzere …’deki ve/veya Ulusal Uluslararası düzenlemelerdeki herhangi bir yükümlülüğüne aykırı davranırsa veya aykırılık sabit olmasa dahi aykırılık hususunda bankada makul şüphe oluşursa bankanın işlemleri vermeyi/sağlamayı kısmen veya tamamen durdurabileceği, askıya alabileceği, iptal edebileceği, kapabileceği, sonlandırabileceğine yer verildiğini, sözleşmenin 3.maddesinde müşterinin seçtiği kampanya paketi içindeki hizmetlerden yararlanması için hizmet özelinde taşıması gerekli şartları taşıması ve yerine getirmesi aksi halde müşterinin seçtiği kampanya paketindeki özel şartlar taşıması gereken ürünlerden yararlanmayacağı 8.maddede bankanın kampanyayı herhangi bir neden göstermeksizin ve sorumluluk üstlenmeksizin tek taraflı sonlandırabileceğinin yer aldığını, davacının şüpheli işlemleri kapsamında davacı ile çalışmak istemeyen müvekkili bankanın sözleşmeleri tek taraflı olarak feshedebileceğini ve daha öncesinde ödenen bedellerin iade edilmeyeceğini, davacının tacir sıfatına haiz olup basiretli tacir gibi hareket etmesi gerektiğini, davacı tarafın paket ücretinin iadesine karar verilmesini talep ediyor ise de talep konusu ücretin tamamen imzalanan sözleşmeler ve yasal düzenlemelere uygun olarak müvekkili banka tarafından yapıldığını, müvekkili bankanın BDDK ve MASAK gibi önemli kuruluşlarca sürekli denetlendiğini, müvekkili bankanında davacı gibi yüksek montanlı işlem yapan müşterilerini sürekli olarak denetlemesi gerektiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, bankacılık hizmet paketi kampanyası sözleşmesi kapsamsında vip paket ücreti olarak hesaba yatırılan paranın iadesi istemiyle açılmış bir alacak davasıdır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Taraflar arasında, Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesi ve Hizmet Paketi Sözleşmesi imzalandığı, davacı tarafından 30.000,00 TL’nin sözleşme kapsamında banka hesabına yatırıldığı, davalı bankanın sözleşmeyi tek taraflı olarak feshettiği ve davacının hesabındaki parayı iade etmediği konularında herhangi bir uyuşmazlık mevcut değildir. Uyuşmazlık, davalı bankanın eyleminin taraflar arasındaki gerçekleştirilen Bankacılık Sözleşmesine uygun olup olmadığı ile mahkeme kararının usul ve yasaya uygun bulunup bulunmadığına ilişkindir.Dosya kapsamından, taraflar arasında 16.05.2018 tarihinde Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesi ve Bankacılık Hizmet Paketi Sözleşmesi imzalandığı, davacının pakete dahil olan işlemler için 30.000,00 TL ödemeyi 16.05.2018 tarihinde yaptığı, davalı banka tarafından davacının usulsüz işlemlerde bulunduğu gerekçesiyle sözleşmeleri tek taraflı olarak feshettiği, davacının davacı şirket tarafından hesabın açıldığı davalı bankanın Maltepe Şubesine 23.05.2018 tarihli ile dilekçeyle başvurularak, 16.05.2018 tarihinde gerçekleştirilen hizmet paketi sözleşmesi karşılığında Vip paket karşılığı olarak 30.000,00 TL ödendiğini, bilgileri dışında tek taraflı olarak hesabın genel müdürlük tarafından kapatılma talimatı verildiği belirtilerek, yatırılan 30.000,00 TL nin iadesini talep ettiği, talebin yerine getirilmemesi üzerine iş bu davanın açılmış olduğu anlaşılmıştır. 13.05.2019 bilirkişi heyet raporunda; davada, davacının taraflar arasında 1 yıl geçerli olarak 16.05.2018 tarihinde imzalanan VIP Paket kullanımına ilişkin sözleşmenin imzalanmasından çok kısa bir süre sonra davalı banka tarafından tek taraflı olarak feshedilmesi nedeniyle paket ücreti olarak ödenen 30.000,00TL.’nin iade edilmesi talebinde bulunulduğu, davalı ise, davacının işlemlerinin ulusal ve uluslararası kurallar açısından şüpheli işlem niteliği taşıması nedeniyle sözleşmenin verdiği yetkiye dayanılarak sözleşmenin sonlandırıldığını savunduğu, bankacılık bakımından inceleme yapıldığında davalı bankanın sözleşmeyi feshinde gerekçe gösterdiği olayların son derce yüzeysel ve önemli bir kısımının da dava ile doğrudan ilgisi bulunmayan olay olduğu, feshe gerekçe gösterilen … adlı firmayla davalı bankanın, davacıdan çok önce 07.03.2018 tarihinden itibaren çalışmaya başladığı ve hesabın kapatıldığı 24.05.2018 tarihine kadar 250 civarında işlem gerçekleştirildiği, oysa davacıyla sözleşme imzalandığı gibi yapılan tek havale işlemi (sözleşmenin imzalanmasından önce mi sonra mı olduğu da belirsizdir) sözleşme tarihinde olduğu ve başka hiçbir işlem yapılmadan hesap kapatıldığı, davacı firmanın hesabına … adlı firma tarafından 11.05.2018-15.05.2018 aralığında gönderilen işlemlerin şüpheli işlem olarak nitelendirilmiş ise de bu işlemlere rağmen 16.05.2018 tarihinde neden sözleşme imzalandığının anlaşılamadığı, diğer taraftan bir an için yapılan işlemlerin şüpheli olduğu, varsayılsa dahi (Ki dosyada bu konuda herhangi kanıt bulunmadığı, öne sürülen iki kanıttan biri olan … adlı firmanın şüpheli işlemler yaptığı gerekçesiyle battığı … Bank’ın müşterisi olmasının ise tek başına firmayı şüpheli konumuna sokması açısından yeterli olmadığı, diğer taraftan davacının merkezinin Belize olması ve bu ülkenin vergi cenneti olmasının ayrıca … ‘nin Gri Listede yer almasının da yeterli olmadığı, şüpheli işlemlerle ilgili yasal düzenlemelerin belli olduğunu ve anılan işlemlerin mahkeme’nin takdirinde olmakla bu kapsamda değerlendirilmesinin uygun olmadığı, fesih yoluyla sonlandırılması bakımından değerlendirilme yapılacak olursa öncelikle belirtmek gerekir ki Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun E. 2011/11-693, K. 2012/88, T. 22.2.2012 kararı gereğince “…kural, sözleşme özgürlüğüdür. Sözleşme özgürlüğü kuralı, sözleşmeyi kurma ve değiştirme özgürlüğü kadar sözleşme ile bağlı kalmama özgürlüğünü de içerir. ..sözleşme özgürlüğü, irade özerkliğinin bir sonucu olup, kural olarak sözleşmenin kurulmasına hizmet ettiği kadar, sözleşme ile bağlı kalmamayı da, yani tek taraflı irade beyanıyla (haklı veya haksız surette) sözleşmenin sona erdirilmesini de kapsar. ..kural olarak kişinin sözleşmenin feshi yoluna gitme konusunda iradi özerkliği sonucu takdir hakkı bulunmakla birlikte, feshin haksız olması halinde, karşı tarafın bundan doğan zararlarından sorumluluğunun da bulunacağı tabiidir.” Dolayısıyla bu karar gereğince sözleşmenin sonlandırılması için haklı bir neden aranmadığı ve zaten sozleşmenın haklı sebep olmadan da sonlandırılabileceği, tam iki tarafa borç yükleyen uyuşmazlık konusu sözleşme hükümleri gereğince davalı bankanın belirli avantajları davacıya sağlamayı, davacı için işgörmeyi borçlanmışken davacının da 30.000TL.lik işgörme bedelini davalıya ödediği (bu noktada uyuşmazlık bulunmamaktadır) uyuşmazlığın, ödenen işgörme bedelinin sözleşmenin sonlandırılması halinde davacıya ödenip ödenmeyeceği ve davalının zararına ilişkin mahsup talebinin yerinde olup olmadığı noktasındadır. TBK m. 77/son hükmünce “şona ermiş bir sebebe dayalı” olarak sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince zenginleşmenin iadesini davalıdan talep edebileceği kanaatine varıldığı, sözleşmenin sonlandırılmasının zenginleşmenin sona ermiş bir sebebe dayanmasıyla oluştuğu ve böylece sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince iade borcu oluştuğu belirtilmiştir. Davalı vekili bilirkişi raporuna itiraz ederek, kanaat bildiriminin bilirkişinin görevi olmadığını, davacının imzalamış olduğu sözleşmelere ve uluslarası kurallara aykırı hareket etmiş olduğunu, sözleşmenin müvekkili tarafından haklı nedenle feshedildiğini, davacının USD hesabının açılmasından sadece 15 gün sonra Rusya ülkesinden dava dışı şirketten gelen paralarla yaklaşık 12.000,00 ABD Dolar bakiyesinin oluştuğunu belirterek diğer itiraz nedenlerini de tekrar etmek suretiyle yeni bir rapor alınmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. 16.12.2019 tarihli ek bilirkişi raporunda; davalının davacı lehine alacağa hükmedilecek olursa davalının zararının da mahsup edilmesi gerektiğini, davacının müvekkil bankanın müşterisi olmasından kaynaklanan zararının olduğunu savunmuş olsa da dosya çerçevesinde davalı bankanın zararınIN ne olduğunun anlaşılamadığı, buna ilişkin delilleri dosyaya sunmadığı görülmekle zararın hesaplanamadığı, ancak mahkeme’nin takdir etmesi halinde taraflar arasında sözleşmenin kurulduğu 16.05.2018 ile sözleşmenin sonlandırıldığı 23.05.2018 tarihleri arasında davacının davalı banka aracılığı ile işlem yaparak kısmen de olsa hizmet aldığı göz önünde tutulacak olursa işgörme bedeli olarak ödemiş olduğu 30.000TL.nin, yedi günlük (76.05-29.05) bu dönem bakımından ifanın verildiği kabul edilecek olursa (30.000TL./günx356gün-) 589,88TL.nin mahsup edilebileceği, davacının 30.000TL.-589,88TL.>29,410,12 TL alacaklı olduğu belirtilmiştir. Davalı vekili tarafından rapora itiraz edilmiştir. Mahkemece, ek bilirkişi raporundaki hesaplamaya göre davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davacı şirket ile davalı arasında 16.05.2018 tarihinde Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesi ve Bankacılık Hizmet Paketi Kampanyası Başvuru Formu ve Sözleşmesi akdedilmiştir. Akdedilen Bankacılık Hizmet Paketi Kampanyası Başvuru Formu ve Sözleşmesi 13 madde halinde, VIP Paket adı verilen bir paket kapsamında ve 30.000,00 TL ödenmek suretiyle 1 yıl süreyle, davacı tarafından gerçekleştirilecek bankacılık işlemlerinin belirli bir sayı dahilinde veya limitsiz, ücretsiz veya indirimli olarak gerçekleştirilmesine olanak sağlamakta olduğu, 2. maddede hangi işlemin hangi sayı dahilinde ücretli mi ücretsiz mi yapılacağı bilgisinin yer aldığı, sözleşmenin 8. maddesinde, Bankanın kampanyayı herhangi bir neden göstermeksizin ve sorumluluk üstlenmeksizin tek taraflı olarak sonlandırabileceği, müşterinin bankanın bu yetkisini kabul ettiği düzenlemesinin yer aldığı, 12. maddede ise sözleşmenin müşteri ile banka arasında imzalanan Müşteri İşlemleri Sözleşmesinin ayrılmaz bir parçası ve eki olduğu, bu sözleşmede hüküm bulunmayan hallerde Müşteri Hizmetleri Sözleşmesi hükümlerinin geçerli olacağının belirtildiği, Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesinin Genel Esaslar başlıklı 2. Maddesinin 11. Fıkrası gereğince “Müşteri, İşlemleri gerçekleştirirken … ‘deki yükümlülüklerine aykırı davranmamalıdır, müşteri, özellikle “Genel Esaslar” maddesindeki herhangi bir yükümlülüğü başta olmak üzere … ‘deki ve/veya Ulusal Ve Uluslararası Düzenlemelerdeki herhangi bir yükümlülüğüne aykırı davranırsa veya aykırılık sabit olmasa dahi aykırılık hususunda Banka’da makul şüphe oluşursa Banka; işlemleri vermeyi/sağlamayı kısmen veya tamamen durdurabilir, askıya alabilir, iptal edebilir, kapatabilir, sonlandırabilir, müşteri talebini yerine getirmeyebilir, reddedebilir, adına/hesabına herhangi bir yolla gelen/yatırılan tutarları kabul etmeyebilir ve geldiği yere iade edebilir, müşteri ile tüm ilişkileri sonlandırabilir ve/veya yine Ulusal Ve Uluslararası Düzenlemeler çerçevesinde diğer bilcümle işlemleri yapabilir. Bu durumlarda Banka ayrıca … ‘yi tek taraflı olarak derhal feshetme ve Müşteri’den olan tüm alacaklarını re ‘sen tahsil/mahsup etme, hesaplarda yeterli mevcudun olmaması halinde hesaplara borç kaydetme, takip ve tahsil hak ve yetkisine de sahiptir.” aynı Sözleşmenin 29.3 maddesi gereğince “Müşteri, özellikle “Genel Esaslar” maddesindeki herhangi bir yükümlülüğü başta olmak üzere … ‘deki ve/veya Ulusal Ve Uluslararası Düzenlemelerdeki herhangi bir yükümlülüğüne aykırı davranırsa veya aykırılık sabit olmasa dahi aykırılık hususunda Banka’da makul şüphe oluşursa Banka; diğer maddelerdeki hakları ve yetkileri saklı kalmak üzere … ‘yi tek taraflı olarak derhal feshedebilir.” 29.6 maddesi gereğince ““Hangi sebeple ve kim tarafından olursa olsun … ‘nin fesih edilmesi veya sona ermesi halinde; ayrıca bir ihbar ve ihtara hacet olmaksızın, gerek borç aslı, gerekse gecikme (mahrum kalınan) kâr payı, komisyon, ücretler ve diğer tüm fer ‘ileri ile muaccel olur ve bunları Müşteri Banka’ya nakden ve defaten öder; Banka tüm bunlar rehin, takas, hapis, mahsup ve virman hakları çerçevesinde tahsil/mahsup edebilir. Ayrıca Müşteri, uhdesinde bulunan kartlar, çekler, anahtarlar, Banka’ya ait diğer varlıklar ve diğer her türlü tüm bilgileri ve belgeleri Bankaya iade eder.” düzenlemelerine yer verilmiştir. Somut olayda, sözleşme kapsamında yukarıda yer verildiği üzere 8.madde gereğince davalı banka tarafından sözleşmenin tek taraflı olarak neden gösterilmeksizin sonlandırılması taraflar arasında kabul edilmiştir. Ne var ki davalı banka tarafından davacı müşterinin hesabına yatırmış olduğu 30.000,00 TL parayı iade etmemesine dayanak olarak gösterdiği, Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesinin Genel Esaslarında düzenlenen ilkelere ilişkin davacı müşterinin sözleşmeler ile ulusal ve uluslarası kurallara uygun hareket etmeyerek şüpheli ve dikkat çeken işlemler gerçekleştirildiği iddiasının somut olayda bilirkişi raporunda da ayrıntılı şekilde yer verildiği üzere ispatlanamadığı, iddiaların yüzeysel olduğu, bir kısmının ise dava ile doğrudan ilgilisi bulunmayan olaylar olduğu sonucuna varıldığından, davalı bankanın sözleşmenin feshi neticesinde uhtesinde bulunan davacının yatırılmış olduğu tutarı iade etmekle mükellef olduğundan mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-HMK’nın HMK 353/1.b.1 maddeleri uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin karar harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 1.506,00 TL istinaf karar harcının davalıdan tahsil ile Hazineye gelir kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 19.10.2023 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.