Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1700 E. 2023/1663 K. 19.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1700
KARAR NO: 2023/1663
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16.07.2020
NUMARASI: 2018/1143 E. – 2020/284 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 10/03/2008 tarihinde bir zirai bayilik sözleşmesi akdedildiğini, davalı şirketin bayilik sözleşmesi uyarınca müvekkilden satın aldığı makine, ekipman ve yedek parça bedellerini ilgili faturalarda yazılı vade tarihlerinde müvekkile ödemekle yükümlü olmasına karşın, ödeme borcunu yerine getirmediğini, akdi yükümlüklerini ihlal ettiğini, söz konusu ihtarnameye ekli listede belirtilen faturalara konu 2.862.237,26 TL ve 2.999.632,55 EURO tutarındaki borcun işlemiş faizleri ile birlikte müvekkil şirkete ödemesini davalıya ihtar ettiğini, davalı şirketin yapılan ihtara rağmen müvekkili şirket’e olan borcunu ödemediğini, davalı borçlunun İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yaptığı haksız ve hukuka aykırı itirazının iptali ile icra takibinin devamını, icra takibine konu alacak faturalara dayalı likit bir alacak olduğundan, itirazında haksız olan davalı borçlunun takibe konu alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir. Davalının cevap dilekçesi sunmadığından davayı inkar eden durumundadır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… Mahkemece, takip konusu alacak miktarının tespiti yargılamayı gerektirmediğinden, bir başka ifadeyle, alacak dava tarihi itibariyle likit ve muayyen olduğundan, davacının icra inkar tazminat talebinin kabulü gerekir.Ne var ki somut olayda takip konusu alacak Avro cinsinden talep edilmiştir.Bu durumda hükmedilen alacak miktarı üzerinden 31/11/2018 tarihindeki Avronun belirtilen efektif satış kur karşılığına isabet eden TL tutarının %20’sine isabet eden miktardaki icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmesi gerekir.Buna mukabil bir kısım işlemiş faiz talebi reddedilen davacının takip yapmakta kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine dair karar verilmiştir. Yapılan açıklamalar karşısında;davacının davasının kısmen kabulüne,İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E.sayılı icra dosyasına konu olan 1.361.113,91 Avro asıl alacak ve 6.563,18 Avro işlemiş faiz miktarına yönelik itirazın iptaline ve bu kısımlar yönünden takibin aynen devamına,hükmedilen 1.361.113,91 Avro asıl alacağa, takip tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanunun 4/a maddesi gereğince devlet bankalarınca Avro cinsinden yabancı para ile açılmış bulunan bir yıllık vadeli mevduat hesabına ödenen en yüksek faizin uygulanmasına;İİK.m.67/f.4 uyarınca, hükmedilen 1.367.677,09 Avro tutarındaki toplam alacağın,30/11/2018 tarihindeki Avro’nun efektif satış kur karşılığı olan TL tutarının %20’sine isabet eden icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,davacının kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından, davalının şartları oluşmayan tazminat talebinin reddine,davacının fazlaya ilişkin itirazın iptali ile takibin devamına yönelik talebinin ise reddine dair … ” gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E sayılı icra dosyasına konu olan 1.361.113,91 Avro asıl alacak ve 6.563,18 Avro işlemiş faiz miktarına yönelik itirazın iptaline ve bu kısımlar yönünden takibin aynen devamına, hükmedilen 1.361.113,91 Avro asıl alacağa, takip tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanunun 4/a maddesi gereğince Devlet bankalarınca Avro cinsinden yabancı para ile açılmış bulunan bir yıllık vadeli mevduat hesabına ödenen en yüksek faizin uygulanmasına, İİK.m.67/f.4 uyarınca, hükmedilen 1.367.677,09 Avro tutarındaki toplam alacağın, 30/11/2018 tarihindeki Avro’nun efektif satış kur karşılığı olan TL tutarının %20’sine isabet eden icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davacının kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından, davalının şartları oluşmayan tazminat talebinin reddine, davacının fazlaya ilişkin itirazın iptali ile takibin devamına yönelik talebinin ise reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili lehine eksik hükmedilen vekalet ücreti ve davalı lehine haksız hükmedilen vekalet ücreti yönüyle sınırlı olmak üzere istinaf başvurusunda bulunduklarını, işlemiş faiz alacağının tamamının kabulüne karar verilmesi gerekirken faiz alacağının sadece 6.563,18 EURO kısmının kabulüne karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, müvekkili şirketin takip tarihine kadar işlemiş faiz alacağının tamamının kabulünün gerektiğini, fazla taleplerinin reddi ile reddedilen kısım yönünden davalı lehine vekalet ücreti verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, 3095sayılı kanununun değişik 4/a maddesinde en yüksek faiz alacağının uygulanacağının belirtildiğini, müvekkili şirketin takip talebinde TCMB merkez bankasının resmi internet sitesinde duyurulan EURO cinsinden borçlunun temerrüte düştüğü 16.09.2018 tarihinde takip tarihi olan 30.10.2018 tarihine kadar faiz yürütüldüğünü, talep edilen 16.780,85 EURO faiz alacağının usul ve yasaya uygun olduğunu, faiz oranının hatalı hesaplandığını, takip öncesi işlemiş yıllık % 10 faize denk gelen tutarın 16.780,85 EURO olduğunu, hüküm altına alınan alacağın karar tarihi itibariyle TCMB efektif satış kuru üzerinden TL karşılığı nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken dava tarihindeki EURO efektif satış kuru karşılığı üzerinden vekalet ücreti hesaplanmasının hukuka aykırı olduğunu iddia ederek, kararın müvekkilinin işlemiş faiz alacağının reddedilen kısmı ile eksik hükmedilen vekalet ücreti ve davalı lehine haksız hükmedilen vekalet ücreti yönüyle sınırlı olmak üzere kaldırılarak talepleri gibi karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, bayilik sözleşmesi kapsamında alacağın tahsili amacıyla başlatılan ilamsız icra takibine karşı itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Taraflar arasında, bayilik sözleşmesinin varlığı icra takip dosyası, faturalar ve alacak miktarı yönünden herhangi bir uyuşmazlık mevcut değildir. Uyuşmazlık, davacının takip talebindeki faizin tamamını talep hakkının olup olmadığı, davalı yararına verilen vekalet ücretinin fazla olup olmadığı ile vekalet ücretinin dava tarihindeki dövizin efektif satış kuru üzerinden TL karşılığı olarak belirlenmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olup olmadığına ilişkindir. Dosya kapsamından, taraflar arasında 10.03.2008 tarihinde bayilik sözleşmesi imzalandığı, davalı şirketin sözleşmede bayi olarak yer aldığı, davacı şirket tarafından davalı şirkete Beşiktaş … Noterliğinde düzenlenen 12.09.2018 tarihli ihtarnameyi keşide ettiği, ihtarnamede bayilik sözleşmesine aykırı şekilde vadesi gelmiş borçların ödenmediği, malvarlığı üzerine ihtiyati haciz işlemleri uygulanan, yakın tarihlerde 3.kişilere devrettiği anlaşılan müvekkilinin bayiliğini ve ticari faaliyetini fiilen sona erdirdiği, ödemelerin hukuka aykırı şekilde tatil eden, ödeme güçlüğü içindeki muhatabın müvekkili ile akdetmiş olduğu 10 Mart 2008 tarihli Zirai Bayilik Sözleşmesinin sözleşmenin olağanüstü fesih başlıklı X.3 maddesi uyarınca feshedildiğinin bildirildiği, sonuç olarak faturalara konu 2.862.237,26 TL ve 2.999.632,55 EURO tutarındaki borcun ödenmesinin talep edildiği, ödemenin gerçekleştirilmemesi üzerine davacı şirket tarafından davalı şirket hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 30.10.2018 tarihinde 1.361.113,91 EURO asıl alacak ve 16.780,85 EURO işlemiş faiz olmak üzere toplam 1.377.894,76 EURO alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlattığı, takip dayanağı olarak borçlu adına düzenlenen faturalar, Zirai bayilik sözleşmesi ve ihtarnamenin gösterildiği, faiz alacağı ise 12.09.2018 tarihli ihtarnamenin borçluya tebliğ edildiği, 15.09.2018 tarihinden takip tarihine kadar 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi uyarınca yıllık %10 oranı şeklinde belirtildiği, davalı tarafça takibe itiraz edildiği, davacının ise İİK 67 maddesi gereğince 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde iş bu davayı açmış olduğu anlaşılmıştır. Mahkemece, bilirkişi raporları alınmıştır. 12.07.2019 tarihli talimat yolu ile alınan bilirkişi raporunda, takibe esas olan faturaların davalı şirketin 2018 yılı kayıtlarında gözüktüğü. takibe esas olan faturaların davalı defter kayıtlarında olduğu, davacı şirkete cari hesaptan borçlanarak ticari mal alışı olarak kaydedildiği. takibe esas olan faturaların her iki defter kayıtlarında da sabit ve uyumlu olduğundan kesinleştiği. faturaların, bilirkişi kayıtları ile incelenen davacı şirketin defter ve kayıtları ile uyumlu olduğu, bilirkişi kayıtları ile incelenen davacı şirketin defter ve kayıtları ile farklı grup olmadığı. davacının esas aldığı anapara tutarları üzerinden işletilen faiz bedellerinin, Türk Lirası üzerinden yapılan hesaplamaların T.C. Merkez Bankası Avans Faiz bedeli üzerinden yapıldığı, dövizli alacak için işletilen yıllık yüzde 10 faiz hesabının 3095 Sayılı Kanun’un 4/a maddesi uyarınca hesaplandığı, davacı tarafından iddia olunan asıl alacak tutarları dikkate alındığında işlemiş faiz tutarlarının makul olduğu. faturaların her iki taraf defter kayıtlarında da sabit ve uyumlu olmasına rağmen, gerek bilirkişi İncelemesi sonucu oluşan cari hesap tutarları, gerekse davacı iddiası olan asıl alacak tutarlarının davalı defter kayıtları ile uyumsuz olduğu, dava tarihinden sonra davacı şirkete ödeme kayıtları oluşturduğu, davacı iddiası olan 1.361.113,91-EURO ve 3.500.000,00-TL olmak üzere 2 adet asıl alacak bakiyesi olmasına karşın 2018 yılı kapanış kaydı olan 31.12.2018 tarihli davalı şirket defter kayıtlarında 703.153,80-TL davacı şirkete borç bakiyesi olduğu belirtilmiştir. Davacı vekili bilirkişi raporuna karşı yazılı beyanda bulunarak müvekkili şirketin ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılarak rapor alınmasını talep etmiştir. 06.02.2020 tarihli bilirkişi raporunda, … Bankası, … Bankası ve … Bankası tarafından dosyaya gönderilen cevabi yazı ekleri faiz listelerine göre … üzerinden açılan yıla kadar vadeli mevduata uygulanan en yüksek faiz oranının %4 olduğunun tespit edildiği, iş bu faiz oranı referans alınarak 1.361.113.91 Euro asıl alacak için 16/09/2018 temerrüt tarihinden 30/10/2018 takip tarihine kadar işleyen faiz tutarının 6.563,18 EURO olarak hesaplandığı, taraflar arasında cari hesap yani açık hesap şeklinde yürütülmüş olan bir ticari ilişki bulunduğu, bu ilişkinin bir kısmının yabancı para (Euro) bir kısmının isc Türk Parası üzerinden yürütüldüğü, davacı yanın icra takibine konu ettiği 19 adet toplamda 1.361.113,91 Furo tutarlı faturaları usulüne uygun olarak defterlerine kaydettiği, defterlerinde bu faturaları da kapsayan cari hesap bakiyesi nedeniyle davalı yandan 1.639.717,04 Euro (8.419.420,51 TL karşılığı) ve 1.418.106.00 TL olmak üzere toplamda 9.837.526,51 TL alacaklı gözüktüğü, talimat yolu ile alınan bilirkişi raporuna göre icra takibine konu olan faturaların tamamının davalı yanın defterlerinde kayıtlı olduğu. davalı yanın defterlerinde takip ve dava tarihinden sonraki ödeme kayıtları sebebiyle davacı yana 703.153,80 TL borçlu gözüktüğü, davacı yann icra takibine konu ettiği faturaların tamamının davalı delterlerinde kayıtlı olması, taraf defterlerinde faturalar aleyhinde herhangi bir kayıt bulunmaması ve dosya içerisinde davalı yanın bu faturalara itiraz ettiğine dair yazılı bir belge bulunmaması nedenleriyle faturaların kesinleşmiş olduğu, davalı yanın takibe konu faturalara yönelik herhangi bir ödeme belgesi sunmadığı, davacı yana ait defter kayıtları ile dayanakları olan ödeme makbuzlarına (banka dekontlarına) göre davalı yanın defterlerinde takip ve dava tarihinden sonra yapılmış olarak gözüken ödemelerin bir kısmının yapılmadığı, bir kısmının farklı tutarlarda olduğu, bir kısmının mükerrer olduğu, yapılmış olan tüm ödemelerin defter kayıtlarının hilafına takip tarihinden önce takibe konu tatura ödemlerinin davalı yanca ispata muhtaç olduğu, davacı yanın ticari detter kayıt ve belgeleri ile dosya kapsamına göre icra takip tarihi itibariyle davalı yandan talep edebileceği alacak tutarının 1.361.113,91 EURO asıl alacak ve 6.563.18 Euro işlemiş faiz olmak üzere toplam 1.367.677,09 Euro olduğu belirtilmiştir. Davacı vekili, bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesinde; icra takibine konu alacağın ispatlanmış olduğunu belirterek davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yukarıda açıklanan gerekçelere istinaden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. 3095 sayılı kanun “Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine ilişkin Kanun” dur. Kanunun 4/a maddesinin üst başılığı “yabancı para borcunda faizdir” maddede, sözleşmede daha yüksek akdi veya gecikme faizi kararlaştırılmadığı hallerde yabancı para borcunun faizinde devlet bankalarının o yabancı para ile açılmış 1 yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanır hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda, alacaklı taraf yabancı para cinsinden olan alacağına dair takip talebinde bulunmuş ve söz konusu takip talebinde davalı borçlunun temerrüte uğradığı 15.09.2018 tarihinden takip tarihi olan 30.10.2018 tarihine kadar ilgili yasanın 4/a maddesi uyarınca yıllık %10 oranında işlemiş faiz talebinde bulunmuştur. Ne var ki söz konusu döneme ait yapılan inceleme ve araştırmalar neticesinde bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere … Bankası, … Bankası, … Bankası gibi devlet bankaları tarafından dosyaya gönderilen cevabı yazı eklerinde faiz listelerine göre EURO üzerinden açılan 1 yıla kadar vadeli mevduata uygulanan en yüksek faiz oranının %4 olduğu tespit edilmiştir. Şu halde borçlunun temerrüt tarihinden takip tarihine kadar işlemiş faiz borcunun bilirkişi raporunda tespit edildiği ve mahkemenin kabulünde olduğu üzere 6.563,18 EURO “dur. Bu nedenle davacı vekilinin faiz oranı ve alacağına dair aksine iddiaları ve istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Davacının bir diğer istinaf nedeni ise vekalet ücretine ilişkindir. Kabul edilen alacağın hüküm tarihindeki efektif batış kuru karşılığı Türk Lirası tutarı üzerinden vekalet ücreti hükmedilmesine dairdir. Mahkeme tarafından dava tarihindeki EURO’nun efektif satış kuru karşılığı TL üzerinden hesaplanan vekalet ücreti ve harç belirlenerek karar verilmiştir. YHGK’nun 07.04.1993 gün 1993/13/41 Esas, 1995/145 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere, yabancı para alacaklarında yabancı paranın dava tarihindeki Merkez Bankası efektif satış kuruna göre bulunacak Türk parası karşılığı üzerinden ilam harcı alınacağı benimsenmiştir. Yabancı para alacağına dair kurulan hükümde taraflar yararına hükmedilecek vekalet ücretinin de dava tarihindeki yabancı paranın efektif satış kuru karşılığı olan TL üzerinden hesaplanacağı benimsenmiştir. Bu durumda, davacı vekilinin aksine iddia ve istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Mahkemece, dava tarihindeki döviz cinsinin TL karşılığı dikkate alınarak hükmedilen vekalet ücretinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzeriden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin karar harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 215,45 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.19.10.2023
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.