Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1698 E. 2023/1762 K. 02.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1698
KARAR NO: 2023/1762
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 11.07.2019
NUMARASI: 2015/652 E. – 2019/917 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, davacı vekili ve davalı … vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 06/09/2010 tarihli bayilik sözleşmesi imzalandığını, müvekkili şirketin 5015 sayılı petrol piyasası kanununun 3/b maddesine göre EPDK’dan dağıtıcı lisansa sahip olduğunu ve dağıtım faaliyeti sürdürdüğünü; dağıtım şirketi olarak faaliyet gösteren davacı şirketin ülke genelinde akaryakıt istasyonu işleticileri ile “tek elden satış sözleşmesi” niteliğindeki bayilik sözleşmeleri akdettiğini; davalı ile akdedilen sözleşmeninde bu tür bir sözleşme olduğunu; diğer davalıların sözleşmeyi GARANTÖR olarak imzaladıklarını; taraflar arasındaki sözleşme gereğince sürenin davalı şirketin … bayisi olarak lisans aldığı tarihten itibaren 5 yıl olduğunu, ürün bedelinin peşin ödeneceği ancak davacı şirketin ödeme için bayisine bir vade tanıyabileceği; ödemelerin zamamında yapılmaması durumunda tüm borçlarının muaccel olacağı, ihtilaf halindede davacı şirketin kayıtlarının delil kabul edileceğinin düzenlendiğini; bayilik sözleşmesi gereğince davacı şirketin bayilerine “gayrimaddi hak bedeli” ödediğini; … tarafından davalı şirkete de 750.000,00 TL + KDV şeklinde gayrimaddi hak bedeli ödendiğini; bunun nasıl iade alınacağının sözleşme ile düzenlenmiş bulunduğunu; buna göre sözleşme ve taahhütlere aykırılık halinde, GSM ruhsatı veya … bayilik lisansının ne sebeple olursa olsun alınamadığı takdirde; .. lehine tesis edilen intifa hakkı EPDK lisansının alınmasından sonra 5 yıldan önce sona ererse; 5 yılda lisanslar alınamaz ya da iptal edilirse, sözleşmenin 5 yıldan önce haklı nedenle fesih edilirse ya da sözleşmenin 5 yıl devam edememesi hallerinde gayrimaddi hak bedelinin + avans faizinin + 20 puan fazlasıyla işleyecek faizle birlikte iade olunacağının kararlaştırıldığını; ayrıca ariyet malzemesininde taraflar arasındaki 06/09/2010 tarihli sözleşme ile belirlendiğini; sözleşmenin davalı şirket tarafından 28/11/2014 tarihinde Bakırköy … Noterliğinden düzenlenen ihtarname ile tek taraflı olarak fesih edildiğini, feshin haksız olduğunu, bunun üzerine sözleşmeden doğan alacakların tahsili için İstanbul Anadolu … icra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden davalı şirket ve onun sorumluluklarını garanti eden diğer davalılar aleyhine icra takibi başlattıklarını; bu dosyada gayrimaddi hak bedeli, cezai şart bedeli, ariyet malzemesi bedeli ve işlemiş faiz olmak üzere toplam 892.644,19 TL’lik takipte bulunduklarını; davalıların haksız bir itirazla takibin durmasına neden olduklarını bildirerek, itirazın iptaline, takibin devamına ve davalılardan %20 inkar tazminatın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar … ve … vekili, savunmasında özetle; müvekkilleri yönünden ikame edilen davaların haksız olduğunu, müvekkillerinin eski sahibi olduğu … San. Tic. Ltd. Şti ile davacı arasında 06/09/2010 tarihnide bayilik sözleşmesi akdedildiğini, müvekkillerinin sözleşmenin 16. Maddesinde Borçlar Kanunu 110. Madde gereğince ariyet sözleşmesinden kaynaklanan hakla yükümlülükler konusunda GARANTÖR ve taahhütte bulunan olarak sözleşmeyi imzaladıklarını; 06/09/2010 tarihli sözleşmeye ek olarak yapılan ariyet malzeme taahhütnamesi ile teslim edilen malların istendiğinde iade edileceği ve davalı müvekkillerinin garantör olduğu hususlarının belirtildiğini; ancak müvekkillerinin … Şirketini 14/07/2011 tarihinde devrettiklerini, … ve … isimli şahısların şirketin yeni ortakları olduğunu; 14/07/2011 tarnihniden dava tarihine kadar müvekkillerinin şirket ile hiç bir ilişkisi kalmadığını, ariyet verilen malzemelere ilişkin olarak sonradan bu kişilerle taahhütname akdedildiğini, böylece müvekkillerinin sorumluluğunun ortadan kalktığını; davacı şirketin yeni şirket sahipleri ile 3 yıl boyunca düzenli olarak çalıştıklarını, kendilerine bayilik sözleşmesi uyarınca gerekli taahhütleri yerine getirmiş olmaları sebebiyle zımnen devre muvafakat ettiklerini; bu hali ile ariyet ile ilgili olarak teslim alınmadığı iddia edilen malzemelerden müvekkillerinin sorumlu bulunmadığını; yine aynı nedenden müvekkillerinden cezai şarttın talep edilemeyeceğini; gayrimaddi hak bedeli yönünden ise, bu bedelin intifa hakkı, … ürünlerinin satışı, marka ve logoların istasyonda kullanımı amaçlı olarak ödeneceğinin taraflarca kararlaştırıldığını; bu hususların yerine getirildiğini, davacı şirketin markasının kullanıldığını, ürünlerinin satıldığını; intifa hakkı da tesis edildiğini, dolayısıyla bu bedel karşılığında hizmet sunulduğunu, bu bedelin iadesinin talep edilmesinin hukuka aykırılık teşkil ettiğini; taahhütname incelendiğinde başkaca bir şart aranmadan ilgili bedelin ödendiğini, dolayısıyla bu bedelin geri alınması için gerekli şartların bulunmadığını, davalı şirketin ilk sahipleri olan müvekkillerinin şirketin devir işlemlerine muvafakat veren şirketin bu talebinin müvekkillerine yöneltilmesinin mümkün olmadığını, müvekkillerinin ilk sözleşmede yer alan izinsiz devir yasağı maddesinin sözleşmeden çıkarttıklarını, yazılı izin olmadan devir yapılamayacağına dair maddenin tip sözleşmelerde bulunduğunu, müzakereler sırasında bu ibarenin sözleşmeden çıkarıldığını, bu nedenle garanti hukuku müessesesininde uygulanmasının mümkün bulunmadığını; sözleşmede kesin vadeyi içeren bir taahhüdün yer almadığını, müvekkilleri yönünden temerrüt unsurlarının oluşmadığını, bu haliyle ancak takip tarihinden sonra faiz talep edilmesi gerekirken takip tarihinedn önce talep edilen talebinde hukuki geçerliliği bulunmadığını bildirerek haksız açılan davanın reddine karar verilmesini, davacıdan kötü niyetli takip tazminatı olarak %40 bedelin tahsisine karar verilmesini savunmuş; Diğer davalı vekili de taahhütnamenin şahsi mal varlığı sorumluluğunu gerektirmeyeceğini, mahkemenin yetkili olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Davalı şirket ise davaya cevap vermemiş, duruşmalara da katılmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Mahkememizce yapılan değerlendirmede kabule şayan bulunan son ek rapor nazara alındığında, bayilik sözleşmesinin 06/09/2010 tarihinde imzalandığı, 5 yıllık süre dolmadan davalı tarafça sözleşmenin fesih edildiği tespit edilmiş; bundan dolayı davacının gayrinakti hak bedelini isteyebileceği, cezai şart isteyebileceği ve ariyet bedeli isteyebileceği; bunlardan dolayı işlemiş faiz de talep edebileceği böylece takip konusu kalemler yönünden talepte bulunabileceği belirlenmiş; davalı garantörlerden …, … ve … şirketteki hisselerinin diğer davalı …’a devretmiş iseler de, bu şahısların garantör oldukları, garantör olarak taahhüt ettikleri sorumluluğun şirket ortaklığından kaynaklanmadığı; şahsi garantörlük olduğu, bu nedenle şirket ortaklığının devir ile sona ermeyeceği ancak davacının da katılacağı bir protokolle ve davacı tarafın açık rızası ile sona erdirilebileceği; bu sebeple icra takibine konan borçtan dolayı sorumluluklarının söz konusu olduğu; …’ın sorumluluğu yönünden ise imzasının alınmış olduğu nazara alınarak; davalı şirket dışındaki davalı garantörlerin tamamınında alacaktan sorumlu olacakları; taraflar arasındaki sözleşmede 5 yıl dolmadan akdin feshi halinde her halükarda iadenin düzenlenmiş bulunduğu nazara alınarak; davacının talep edebileceği gayrinakti hak bedelinin takip tarihi itibariyle 500.000,00 TL olduğu bunun bilirkişi raporları ile belirlenen temerrüt tarihinden itibaren takip tarihine kadar işlemiş faizi 205.150,68 TL olduğu; davacının cezai şart olarak her ne kadar 319.854,16 TL isteyebilecek iken, taleple bağlı olarak icra takip talebindeki 15.599,00 TL’nin hesaba katılması gerektiği; bu kaleme ancak takip tarihinden itibaren sözleşme gereğince faiz uygulanabileceği; ariyet bedelinin ise sözleşmenin ayakta kaldığı kısım çıkarıldıktan sonra son ek raporda belirlenen 25.359,68 TL’lik kısmının istenebileceği; bunun sözleşme gereğince takip tarihine kadar işlemiş olan faizinin 256,40 TL olduğu; böylece asıl alacağın 500.000,00 TL + 15.599,00 TL + 25.359,68 TL = 540.958,68 TL olduğu, işlemiş faizinde 205.150,68 TL + 256,40 TL = 205.407,08 TL olduğu belirlenmiş; bu miktar üzerinden itirazın iptaline karar verilmiş; asıl alacağın ariyete ilişkin kalemi likit görülmediğinden dolayı 515.599,00 TL’lik kısmının likit olduğu, buna yönelik itirazında haksız olduğu nazara alınmak suretiyle bu miktar üzerinden inkar tazminatına hükmedilmiş; bir kısım davalılar reddedilen kısım üzerinden kötü niyetli takip tazminatı talep etmişlerse de, davacı alacağının sözleşmeden kaynaklandığı, mizansen olmadığı, bu nedenle takibin kötü niyetli takip sayılamayacağı, sadece davacının alacağını kendine göre fazla hesapladığı nazara alınarak bu davalıların kötü niyetli takip tazminatı talebi reddedilmiş…” gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, davalıların İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin 540.958,68 TL asıl alacak, 205.407,08 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 746.365,76 TL üzerinden ve sadece asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmek üzere devamına, fazlaya dair itirazın iptali talebinin reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili ile davalı … vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkeme tarafından davanın 500.000,00 TL gayrimaddi hak bedeli, 205.150,68 TL faiz ile 15.599,00 TL cezai şart taleplerinin haklı bulunarak kabul edildiğini ancak mahkeme tarafından ariyet malzeme bedelinin kısmen kabul edildiğini ve bakiye kısmının reddine karar verildiğini, mahkeme tarafından bu alacak kalemi yönünden verilen kararın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, karara dayanak teşkil eden raporun kabulünün mümkün olmadığını, 16.04.2019 tarihli 2.ek raporda ariyet malzeme alacağı tutarının 140.250,32 TL + KDV şeklinde tespit edildiğini, taahhütnamede sözleşmenin hitamında malların iadesi halinde yıpranma paylarının hesaplanıp mal bedellerinden düşülmesi gibi bir hükmün yer almadığını, amortismanlar hesaplanarak ariyet malzemelerinin fesih tarihi itibariyle hesaplandığının bildirildiğini, ariyet malzemelerinin rayiç değerlerinin hesaplanması gerektiğini, bilirkişiler tarafından yapılan amortisman hesabının davacının ariyet malzeme taahhütnamesi hükümlerine aykırı olduğunu, sorumluluklarının 06.09.2010 tarihli taahhütname ile belirlendiğini, taahhütnamede söz konusu malzemenin zorunlu nedenlerle de olsa kısmen veya tamamen iade edilmesinin mümkün olmaması halinde iadenin teslim talebinin tebliğinden itibaren listede belirlenen değerinin ödeneceğinin davacılar tarafından kabul, beyan ve taahhüt edildiğini, müvekkili şirketin ariyet malzeme alacağının 161.828,48 TL olduğunu, kök raporda tespit edildiğini iddia ederek, kısmen ret kararının kaldırılmasını davanın tüm alacakları yönünden kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kararın pek çok yönden hukuka aykırılık teşkil ettiğini, öncelikle dikkate alınması gereken noktanın müvekkilinden talep edilen ve alınan taahhütname olduğunu, hukuki geçerliliğinin bulunmadığını, her ne kadar alınan taahhütname ile müvekkilinin garantör konumuna itilmişse de içerik anlamında geçerli bir taahhütname olmadığını, TTK 573 madde gereğince limited şirket ortaklığından ortaklığın 3.kişilerle yaptığı işlemlerden dolayı bizzat ortaklık tüzel kişiliğin sorumlu olduğunu, gerekçeli kararda müvekkilinin sorumluluğunun yalnızca imzanın alınmış olması nedeniyle davalı şirket dışındaki davalı garantörlerinde alacaktan sorumlu olacakları şeklinde açıklamaya yer verildiğini ayrıntılı gerekçeye ise yer verilmediğini, mahkeme tarafından müvekkili imzasını taşıyan belgenin daha önceki dilekçelerinde belirttikleri üzere müvekkilini davalılardan …Ltd şirketini 14.07.2011 tarihinde %10 hisse sahibi olacak şekilde müvekiklinin %90 hisse sahibi olacak şekilde dava dışı … diğer davalılardan devraldığını, müvekkili ve dava dışı şirket ortağının yaklaşık 3.5 yıl boyunca işlettikten sonra davacı şirketinde bilgisi dahilinde 22.10.2014 tarihinde dava dışı … devrettiğini, davacı şirketin bu konuda herhangi bir itirazı veya ihbarının olmadığını, davaya konu takip talebinde istenilen ve bayilik sözleşmesinin kurulması aşamasında verildiği iddia edilen 750.000,00 TL miktarlı gayri maddi hak bedelinin müvekkili tarafından alınmadığını, bayi işleten diğer davalılar …, … ve … tarafından alındığını ve bu hususa ilişkin müvekkiline herhangi bir ödemenin yapılmadığını, ariyet malzeme bedeli yönünden itirazları neticesinde alınan ek rapor baz alınarak karar verildiğini, her ne kadar talep edilen miktarın altında bir meblağa hükmedilmiş olsa da kararın hukuka uygun olmadığını, müvekkilinin ortağı bulunduğu şirketi dava dışı … devrettiğini, davacı ile … arasındaki ilişkinin bir süre devam ettiğini iddia ederek, taahhütnamenin imzalanmış olmasının müvekkilinin şahsi sorumluluğuna gidilmesi yolunu açmadığı kanaatinde bulunduklarını, davacı şirket tarafından müvekkiline imzalatılmış olan taahhütnamenin hukuki bakımdan herhangi bir geçerliliğinin bulunmadığını iddia ederek, kararın kaldırılmasını müvekkili açısından davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, bayilik sözleşmesinin haksız feshi nedeniyle gayri maddi hak bedeli, cezai şart bedeli ve ariyet malzeme bedelinin tahsili amacıyla başlatılan ilamsız icra takibine karşı itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davacı ve davalı … vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Taraflar arasında, bayilik sözleşmesinin varlığı, feshi, sözleşmenin ekleri ve taahhütnameler konusunda herhangi bir uyuşmazlık mevcut değildir.Uyuşmazlık, mahkemece kabul edilen ariyet bedelinin sözleşme kapsamında miktar olarak yerinde olup olmadığı, davalılardan …’ın taahhütname başlıklı belge nedeniyle mülga 818 sayılı BK 110.maddesi gereğince sorumlu olup olmadığı ile kararın usul ve yasaya uygun bulunup bulunmadığına ilişkindir. Dosya kapsamından, davacı şirket ile davalılardan … Ltd şirketi arasında 06.09.2010 tarihine bayilik sözleşmesi imzalandığı, sözleşmenin konusunun Tekirdağ adresinde bulunan 6 parselde kayıtlı akaryakıt servis istasyonunda dağıtıcı lisans sahibi davacının davalı şirketin bayisi olarak faaliyet göstermesine ilişkin olduğunun belirtildiği, sözleşmenin 6 maddesinde, istasyon tesisleri başlığı ile akaryakıt satış ve servis istasyonu olarak kullanılan bina, tank, pompa vs. tesis, donanım ve ekipmandan … tarafından bayiye ariyet olarak verilenlerin bu sözleşme ekinde listelendiği, yürürlükte bulunan yasa, tüzük, yönetmelik ve tebliğler gereğince alınması gereken imar, inşaat vb izinlerin tamamının bayi tarafından alınacağı hususlarına yer verildiği, sözleşmenin sona ermesinin 14.maddede düzenlendiği, 11.maddede sözleşmenin bayi olarak lisans alındığı tarihten itibaren 5 yıl süreyle geçerli olduğunun belirtildiği, sözleşmenin ekinde ariyet malzeme taahhütnamesinin eki ariyet malzeme listesinin yer aldığı, söz konusu listenin davalı şirket ve davalılar garanti ve taahhüt edenler başlığı ile …, … ve … tarafından imzalandığı, sözleşmenin de yine davalı bayi şirket haricinde garanti ve taahhüt edenler olarak adı geçen davalılar tarafından imzalanmış olduğu, 01.10.2010 tarihinde davalı şirket tarafından davacı şirkete 750.000,00 TL bedelli gayri maddi haklar bedeli altında fatura düzenlendiği, 06.09.2010 tarihinde bayi ve garanti ve taahhüt edenler olarak taahhütnamelerin imzalandığı, taahhütnamelerde taahhüt edenler ve garanti edenler olarak …, … ve … imzasının yer aldığı, taahhütnamelerde, alınması taahhüt edilen ürün miktarının, diğerinin ise taşınmaz üzerindeki akaryakıt satış ve servis istasyonundan akaryakıt istasyonun bulunduğu taşınmaz üzerinde Eylül 2010 tarihinde … lehine 5 yıl süreli intifa hakkı tesis edileceği ve buna uyacağının belirtildiği, 1.maddede, tesis edilecek intifa hakkı ve bayilik sözleşmesi nedeniyle doğacak diğer maddi haklar için 750.000,00 TL’nin ödeneceği ödenecek bu tutarın … ile bayilik sözleşmesinin imzalanıp lehine intifa hakkı tesis edildikten 3 gün içerisinde ödeneceği hususlarına yer verildiği, devamında 5 yıllık sürenin tamamlanması halinde kıstel yevm dahil hiçbir indirim yapılmadan davalı şirkete ödenen bedelin … iade edileceği ..’ in yapacağı ödemeler için fatura düzenleneceği, söz konusu taahhütname ile belirlenen yükümlülüklerin zamanında eksiksiz yerine getirileceğini, şirket ortağı/müdürü …, … ve …’in BK 110 maddesi gereğince garanti ve taahhüt ettiğinin belirtildiği, 26.07.2011 tarihinde taahhütname başlığı altında düzenlenen adi yazılı belgenin garanti ve taahhüt edenler olanlar olarak … – … imzalarının yer aldığı, taahhütnamede davalı … Ltd şirketinin paylarının %10’luk bölümünü …, %90 bölümünün ise … olarak 14.07.2011 tarihinde devir ve temlik alarak bu şirketin ortağı oldukları, ortağı oldukları şirket ile … arasında yapılmış olan 06.09.2010 tarihli bayilik sözleşmesini, ariyet malzemesi taahhütnamesini, ürün satın almaya ilişkin taahhütnameyi ve … tarafından şirkete kredi, vb yapılan ödemelerle ilgili taahhütnamelerin okuduklarını, bu sözleşme ve taahhütnamelerin tamamını birlikte kabul ettiklerini belirterek şirket tarafından zamanında ve eksiksiz bir şekilde yerine getirileceğini, TBK 110 maddesi gereğince garanti taahhüt edildiğinin belirtildiği, taahhütnamenin altının imzalanmış olduğu,06.00.2010 tarihli bir diğer taahhütnamenin ariyet malzeme taahhütnamesi olduğu,ariyet malzeme taahhütnamesinin eki ariyet malzeme listesinin olduğu,listede malzeme bedellerine yer verilmediği veya faturalara atıf yapılmadığı, davalı şirket tarafından 28.11.2014 tarihli ihtarname ile 11.01.2010 tarihli akaryakıt sözleşmesinin feshedildiğini davacı şirkete bildirdiği, gerekçenin açıklanmadığı, görülen lüzum üzerine tek taraflı fesih edildiğinin belirtildiği, davacı şirketin ise 2 Mart 2015 tarihinde düzenlenen ihtarnameyi davalı şirket ile dava dışı … Ltd şirketine gönderdiği, ihtarnamede taşınmaz üzerinde 3.derecede 500.000,00 TL bedelli ipotek tesis edildiği, … şirketinin müvekkili lehine ipotek tesis edilen bu gayrimenkulu satın aldığı, muhatap inan şirketinin 5 yıl süre ile bayilik yapması ve taahhütlerine uyması karşılığında 750.000,00 + KDV gayri maddi hak bedelinin ödendiğinin belirtilerek şirketin ürün alım taahhüdünü yerine getirmemesi nedeniyle eksik ürün alımından kaynaklı cezai şart alacağı ile şirkete ödenen 750.000,00 TL gayri maddi hak bedelini ve ariyet olarak verilen malzemelerin teslim edilmesi aksi halde ariyet malzeme bedeli olan 170.018,00 TL + KDV’nin ödenmesinin belirtildiği ve daha sonra davalılar hakkında İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 22.04.2015 tarihinde davalılar ile dava dışı … aleyhine 500.000,00 TL + KDV gayri maddi hak bedeli, 15.599,00 TL cezai şart bedeli ve 170.018,00 TL +KDV ariyet malzeme bedeli olmak üzere 685.617,00 TL alacak ile 207.027,19 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 892.644,19 TL tutarındaki alacağın tahsili amacıyla icra takibi başlatıldığı, davalı borçluların takibe karşı itirazı üzerine davacının İİK 67.maddesi gereğince itirazın iptali davasını yasal süre içerisinde açmış olduğu anlaşılmıştır.29.01.2018 tarihli bilirkişi heyet raporunda sonuç olarak; dava ve icra takip dosyası, dosyaya sunulan bilgi ve belgeler ile davacının usulüne uygun tutulduğu ve kesin delil niteliği taşıyan ticari defterleri ve kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucu, açıklanan nedenlerle, mahkemenin kabulü halinde, davacı … ile davalı … arasında 06.09.2010 tarihli 5 yıl süreli bayilik sözleşmesi kapsamında; davacının dağıtıcısı olduğu ürünlerin davalıya ait akaryakıt istasyonunda satışa sunulması şeklinde; 2010-2011-2012-2013-2014 yıllarında açık hesap ilişkisine dayalı ticari ilişki olduğu, yine sözleşmenin ayrılmaz parçası olarak; 06.09.2010 tarihinde davalının 5 yılda 5.000 ton beyaz ürün (motorin, benzin) ve madeni yağ alma taahhüdünde bulunduğu, davalı … şirketi tarafından Bakırköy … Noterliğinden keşide edilen 28.11.2014 tarih ve … no.lu ihtarname ile tek taraflı olarak ve “görülen lüzum üzerine” denilerek sözleşmenin fesih edildiği, mahkemece davalı tarafından sözleşmenin haksız fesih edildiğinin kabulü halinde; gayri maddi hak alacağı açısından; davacının davalı şirkete; 16.09,2010 tarihinde 50.000,00 TL, 22.09.2010 tarihinde 700.000,00 TL olmak üzere, gayri maddi hak için 750.000,00 TL ve ayrıca 06.10.2010 tarihinde ise 135.000,00 TL (418 KDV) davalı şirket tarafından kesilen 01.10.2010 tarih … nodu “Gayri Maddi Haklar” açıklamalı faturanın KDV’sine istinaden 885.000,00 TL ödendiği, buna göre; dayacının KDV hariç gayri maddi hak bedeli alacağının 500.000,00 TL olduğu, davacının 500.000,00 TL gayri maddi hak alacağına 01.10.2010 tarihinden (ödemelerin yapıldığı tarih 22.09.2010 tarihi ancak davacı takipte 01.10.2010 tarihinde itibaren talepte bulunmuştur) 22.04.2015 takip tarihine kadar 205.150,68 TL, işlemiş faiz alacağı talep edebileceği, davacının belirlenen 500.000,00 TL asıl alacağına takip tarihinden itibaren takip tarihi itibariyle yürürlükte bulunan faiz ve değişen oranlarda kademeli olarak yasal faiz yürütülebileceği, ariyet malzemeler alacağı açısından; davacının; dava dosyasına ibraz ettiği 9 adet faturaya göre; davalıya 161.828,48 TL ariyet malzeme verdiği, buna göre; davacının KDV ariyet malzemelerden kaynaklı alacağının 161.828,48 TL olduğu, davacının 161.828,48 TL gayri maddi hak alacağına 12.03.2015 temerrüt tarihinden 22.04.,2015 takip tarihinde kadar 1.636,02 TL, işlemiş faiz alacağı talep edebileceği, davacının belirlenen 161.828,48 TL asıl alacağına takip tarihinden itibaren takip tarihi itibariyle yürürlükte bulunan faiz ve değişen oranlarda kademeli olarak yasal faiz yürütülebileceği, cezai şart Alacağı Açısından; davalının sözleşme süresi içerisinde davacıdan 2,585,52 Ton beyaz ürün aldığının belirlendiği, davalının taahhüde göre; eksik beyaz ürün taahhüdünün 2.414,48 ton olduğu (5.000,00 ton 5 yıllık taahhüt – 2.585,52 ton alım tutarı), taahhütnamedeki; 50,00 USD x 2.414,48 Ton eksik ürün miktarı—120.724,00 USD davacının cezai şart bedeli alacağı, 200,00 USD x 5,00 ton madeni yağ eksik ürün miktarı 1.000,00 USD davacının cezai şart bedeli alacağı olmak üzere, 121.724,00 USD cezai şart alacağının olabileceğinin hesaplandığı, davacının hesaplanan 121.724,00 USD cezai şart alacağının 12.03.2015 temerrüt tarihinde taahhütnamedeki taraflarca kabul edilen TCMB döviz efektif satış kuru olan 2,6277 kur üzerinden değerlenmesi ile davacının cezai şart alacağının; 319.854,16 TL olarak hesaplandığı, buna göre; davacının cezai şarttan dolayı alacağının 319.854,16 TL olarak hesaplandığı, davacının 319.854,16 TL cezai şart alacağına 12.03.2015 temerrüt tarihinden 22.04.2015 takip tarihinde kadar 3.233,59 TL, işlemiş faiz alacağı talep edebileceği, davacının belirlenen 319.854,16 TL asıl alacağına takip tarihinden itibaren takip tarihi itibariyle yürürlükte bulunan %9 ve değişen oranlarda kademeli olarak yasal faiz yürütülebileceği, Ancak davacının taleple bağlılık ilkesi gereği, davalıdan 15.599,00 TL cezai şart açısından asıl alacak ve 157,70 TL işlemiş faiz talep edebileceği, Bayilik sözleşmesi ve mal alım taahhütnamesi ve ariyet malzemeler taahhütnamelerinde; garanti ve taahhüt edenler …-…- … tarafından imza atılarak sözleşmenin akdedildiği, sözleşme ve taahhütnamelerin hukuki değerlendirmeleri ve davalı şahısların borçtan sorumlu olup olmadığı hususlarındaki takdirin mahkemeye ait olduğu, davacının gayri maddi hak ve ariyet malzemeler alacağı açısından; KDV alacağından bahsedebilmesi için mahkeme tarafından öncelikle hüküm altına alınacak alacak tutarına bağlı olarak davalı şirkete fatura düzenlemesi ve ardından bu faturada KDV tutarının asıl alacağın %18’i olarak hesaplanması gerektiği, bu şekilde asıl alacak tutarına eklenecek KDV’yi de davalı şirketten talep edebileceği belirtilmiştir. Mahkemece bir kısım davalılar vekilinin ariyet malzemeleri yönünden itirazlarının incelenmesi için ek rapor alınmasına karar verilmiştir. 24.12.2018 tarihli ek bilirkişi raporunda, kök raporda Ariyet Malzeme Listesi ve davacı tarafından sunulan faturaların tabloda yer verildiğini, davacı … A.Ş. tarafından davalıya ariyet olarak verilen mallar ile ilgili dava dilekçesi ekinde dava dosyasına ibraz edilen faturaların liste halinde gösterildiği, davalılar vekilinin itiraz dilekçesinde belirttiği gibi tarafların kaşe ve imzaladıkları ariyet malzeme listesinde ilgili malzemelerin yer aldığının görüldüğü, kök raporda listelenen 9 faturadan davalıların belirttiği gibi 5 ve 9 sıralarda yer alan toplam KDV hariç 5 adet 21.572,16 TL tutarındaki faturaların davalıların kabulünde bulunan Ariyet Malzeme Listesinde yer almadığı, dolayısıyla bu tutarın kök raporda belirlenen KDV hariç 161.828,48 TL tutardan mahsup edildiğinde Ariyet Malzeme bedelinin 140.256,32 TL olduğunun hesaplandığı, davalılar vekili itiraz dilekçesinde, ariyet malzemelerinin 2010 yılından 2014 yılı sonuna kadar kullanılmış malzemeler olduğunu, değerlerinin düştüğünü, yıpranma paylarımın düşülmesi gerektiğini beyan ettiği, bilindiği üzere Ariyet Sözleşmesi bir şeyin belli bir süre ile bedava kullanılmasının karşı tarafa bırakılması olduğu, taraflar arasında imzalanan ve her iki tarafın kabulünde bulunan Ariyet Malzeme Taahhütnamesinde; Ariyet malzemeyi teslim alan bayi; ariyet olarak aldığı malzemeleri çok iyi bir şekilde muhafaza etmeyi, tahripten korumayı gereken tcdbirleri vaktinde almayı, -İşbu demirbaş malzemeyi yazılı olarak iadesi istendiği zaman derhal … e teslim etmeyi, malzemenin sökümü ile … in belirlediği yere taşınması ile ilgili masrafları karşılamayı, işbu demirbaş malzemenin tamamını … in yazılı talcbinde belirlediği yere talebin kendilerine ulaşmasını takip eden 3 gün içinde hasarsız ve eksiksiz bir şekilde iade etmeyi, etmedikleri takdirde her geçen gün için 1.000.- USD tutarı cezai şart olarak ödemeyi, iş bu taahhütnamenin … ile yapılan Bayilik Sözleşmesinin tamamlayıcı parçası olduğunu, bu taahhütname ile doğacak borçlarının …’e verilen herhangi bir teminattan tahsil edilebileceğini kabul ve taahhüt ettiği, izlendiği gibi davalılar tarafından verilen ariyet malzeme taahhütnamesinde, sözleşmenin hitamında malların iadesi halinde yıpranma paylarının hesaplanıp mal bedelinden düşülmesi gibi bir hüküm yer almadığı, bu halde davalılar vekilinin yıpranma paylarının düşülmesi gerekir şeklindeki itirazın heyetice kabul görmediği belirtilmiştir. Davalılar vekili bilirkişi raporuna itiraz ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir. Mahkeme tarafından 14.03.2019 tarihli celse ara kararı ile, TBK 379 madde gereğince, ariyet sözleşmesi halinde verilen malların sözleşme sonunda iadesinin esas olduğu, tüketilecek ariyet olmadığı takdirde sürenin sonundaki haliyle iadesi gerektiğinden bu yön dikkate alınmak suretiyle sözleşme nazara alınarak ariyet malzeme listesindeki yıpranma durumlarına göre değerlerinin tespit edilmesi için ek rapor alınmasına karar verilmiştir. 16.04.2019 tarihli 2. ek bilirkişi heyet raporunda, yapılan hesaplamalar sonucu maliyet bedeti 140.256,32 TL olan ariyet malzemelerin 28.11.2014 fesih tarihindeki değeri; 1.158,89 TL, 9.754,97 TL, 9.377,39 TL ve 5.068,43 TL olmak üzere toplamda 25.359,68 TL olarak hesaplandığı belirtilmiştir. Bilirkişiler raporlarında fatura tarihi ile malzemenin faydalı ömrü ve yıllık amortisman oranına göre her bir malzemenin ayrı ayrı fesih tarihindeki değeri belirlenerek hesaplama yapılmıştır. Davacı vekili tarafından bilirkişi ek raporuna karşı itiraz edilerek, ariyet malzemelerinin rayiç değerlerinin hesaplanmasının gerektiği, malzemelerin amortisman değerinin dikkate alınarak hesaplama yapıldığı belirtilerek 16.04.2019 tarihli raporda belirtilen 140.256,32 TL ariyet malzeme bedelinin diğer talepleri ile birlikte kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, yukarıda yer verilen gerekçelere istinaden davanın kısmen kabulüne dair hüküm tesis edilmiştir. Davacı şirket tarafından, sözleşme ve taahhütname kapsamında talep ettikleri ariyet malzeme bedelinin tamamına kabul kararı verilmemiş olması istinaf nedeni yapılmıştır. Taraflar arasında imzalanan 06.09.2010 tarihli ariyet malzeme taahhütnamesinin 2.maddesinde, iş bu demirbaş malzemeyi yazılı olarak iadesi istendiği zaman derhal …’e teslim etmeyi bayinin kabul ve beyan ettiği belirtilmiştir. Diğer taraftan, taahhütnamede, demirbaş malzemenin iadesinin istendiğinde derhal teslim edileceği belirtilmiş olmasına rağmen söz konusu malzemelerin kullanılmamış hali ile iade edileceğine dair ve teslim tarihindeki kullanılmamış bedel karşılığının talep edilebileceğinin kabulü, gerek taahhütname içeriğinde, gerekse sözleşmeden anlaşılamamaktadır.Yukarıda yer verildiği üzere ariyet malzeme listesi olmakla birlikte listede malzemelerin fiyatları gösterilmediği gibi faturalara yapılan atıfta mevcut değildir. Davacı tarafça ariyet malzemelerine ait olduğu iddiası ile eklenen faturalardan 5 adet faturanın ariyet malzeme listesinde yer almadığı 24/12/2018 tarihli ek bilirkişi raporu ile tespit edilmiştir.Davacı tarafça aksi ispat edilememiştir, Aynı taahhütnamede söz konusu malzemelerin zorunlu nedenlerle de olsa kısmen veya tamamen iade etmenin mümkün olmaması halinde listede belirtilen değerini ….’e ödemeyi davalıların kabul ve taahhüt etmiş olduklarına yer verilmişse de listede değer belirtilmemiştir. Bu nedenlerle mahkemenin ariyet malzeme bedellerine dair bilirkişi ek raporu ile belirlenen malzemelerin olağan yıpranma bedellerinin mahsubu sonucu bakiye bedelin kabulünde bir isabetsizlik görülmeyerek davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddi gerektiği kanaatine varılmıştır.Davalı … vekilinin istinaf nedenlerine gelindiğinde ise, davalı vekili, müvekkilinin şirket ortağı olarak şirket borcundan sorumlu olamayacağını, 26.07.2011 tarihli taahhütname adı altında düzenlenen belgenin imzalanmış olmasının ise sorumluluğunu gerektirmeyeceğini iddia etmiştir.Ne var ki söz konusu sözleşme davalı … ve dava dışı … tarafından şirket yetkilisi veya temsilcisi sıfatıyla değil gerçek kişi sıfatıyla imzalanarak, BK 110 maddesi gereğince taahhüt içeriğinde belirtilen hususların ve özellikle sözleşme ve taahhütnamelerinin tamamının bütün hükümleriyle birlikte kabul edildiği, garanti ve taahhüt edildiği ifade edilmiştir. Davalının özgür iradesiyle kabul ettiği ve BK’nın sözleşmenin düzenlenmesine dair genel hükümlerine herhangi bir aykırılık teşkil etmeyen taahhütnameden dolayı davalının sorumluluğun kabul edilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Mülga 818 sayılı BK’nın 110. maddesinde, başkasının fiilini taahhüt başlığı altında, bir 3.şahsın fiilini başkasına taahhüt eden kimsenin bu 3.şahıs tarafından taahhüdün ifa edilmemesi halinde zarar ve ziyan tediyesine mecbur olduğu düzenlenmiştir. Yasal düzenleme kapsamında davalının aksine iddiaları yerinde görülmemiştir. Garanti sözleşmesi, mülga 818 sayılı BK’nın 110. maddesinde düzenlenmiş olup, bu sözleşmeler herhangi bir şekle tabi tutulmadığı gibi, verilen garantinin belli bir limite bağlanmış olması da öngörülmemiştir. Garanti akdinde teminat veren kişi, borçluya ait defileri alacaklıya karşı ileri sürebilme hakkına sahip değildir. Bir tür üçüncü kişinin fiilini taahhüt niteliğini taşıyan garanti sözleşmesindeki bağımsızlık ilkesi gereğince teminat verenin sorumluluğu asıl borcun geçerli oluşuna ve devamına da bağlı değildir. Bu itibarla, garanti veren kişinin sorumluluğu, kefalet veren kimsenin sorumluluğundan çok daha ağır koşullara tabi tutulmuştur. Garanti veren bağımsız bir borç altına girmekte olup, bu yükümlülüğün bir başka borç ile ilgisi yoktur. Buna göre, asıl borçlu gibi yükümlülük altına girme amacını taşıyan sözleşme kefalet, asıl borçlunun borcunu aşabilecek, bir başka deyimle, lehine taahhüt altına girilen alacaklının hiçbir şekilde zarara uğramayacağını temine yönelik sözleşme ise, garanti sözleşmesi olarak nitelendirilmesi gerekmektedir. Kefalet ilişkisinde kefalet verenin bu ilişkide bir yararlanma amacı olmadığı halde; garanti sözleşmesinde ilke olarak teminat verenin bu ilişkide yararı olduğudur. Somut olayda; davalının imzalamış olduğu taahhütnamenin bu anlamda geçerli olduğu ve davalının sorumluluğunu gerektirdiği aşikardır.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, her iki taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı ve davalı … vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine, 2-a)Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin karar harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 215,45 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına,b)Davalı … tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin karar harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 38.238,19 TL istinaf nispi karar harcının bu davalıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına,3-Taraflarca yapılan kanun yolu giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.02.11.2023