Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1695 E. 2022/81 K. 03.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1695
KARAR NO: 2022/81
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/07/2020
NUMARASI: 2018/1326 E. 2020/411 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen hükme karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, davasında özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında cari hesaba dayalı ticari ilişki bulunduğunu, davalının bu cari hesap gereğince oluşan borcunu ödemediğini, alacağının tahsili amacıyla davalı şirkete karşı Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasıyla ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı-borçlunun dosya borcuna itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek; itirazın iptaline, takibin devamına, %20 oranında hesaplanacak icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle: müvekkili şirketin herhangi bir borcunun bulunmadığını, davacının icra takibinde taraflar arasındaki sözleşmeye dayanmadığını, ancak dava dilekçesinde sözleşmeye dayanmış olmasına muvafakatlerinin olmadığını, davacının haksız ve kötü niyetli olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…İncelenen tüm dosya kapsamına, tarafların iddia ve savunmalarına, bilirkişi raporu içeriğine göre; bilirkişi raporunun 8.sayfasında davacı defterlerinde olup, davalı defterlerinde olmayan ve davalı defterlerinde olup, davacı defterlerinde olmayan borç ve alacak kayıtları tablo halinde ayrı ayrı sunulmuş olup, tarafların BA ve BS formları celbedilmiş, mahkememizce BA ve BS formları üzerinde yapılan incelemede borç/alacak miktarlarının tam olarak birbiriyle uyuşmadığı tespit edilmiştir.Dava, cari hesap alacağının tahsili talebiyle başlatılan takibe ilişkin olup, davacı tarafça davalının imzasını taşıyan cari hesap mutabakat belgesinin ya da cari hesaba ilişkin sözleşme ilişkisini ispatlayacak fatura ve irsaliye de sunulmadığı, davacının ticari defterlerinde alacağı kayıtlı ise de, davacının her zaman tek taraflı düzenleyebileceği nitelikteki defter ve kayıtlarına dayanamayacağı, diğer delillerle bu alacağını ispatlaması gerektiği, davacının davaya konu icra takibinden dolayı ve takibe dayanak olarak gösterilen cari hesap nedeni ile iddia ettiği bakiye alacağını yazılı delil ve belgelerle ispatlayamadığı gibi yemin deliline de dayanmadığı, bu haliyle davasını ispatlayamadığı anlaşıldığından davarın reddine, davacının takibinde kötü niyetli olduğu hususu da davalı tarafça ispatlanamamış olup, davalının kötü niyet tazminat talebinin de reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.ncelenen tüm dosya kapsamına, tarafların iddia ve savunmalarına, bilirkişi raporu içeriğine göre; bilirkişi raporunun 8.sayfasında davacı defterlerinde olup, davalı defterlerinde olmayan ve davalı defterlerinde olup, davacı defterlerinde olmayan borç ve alacak kayıtları tablo halinde ayrı ayrı sunulmuş olup, tarafların BA ve BS formları celbedilmiş, mahkememizce BA ve BS formları üzerinde yapılan incelemede borç/alacak miktarlarının tam olarak birbiriyle uyuşmadığı tespit edilmiştir.Dava, cari hesap alacağının tahsili talebiyle başlatılan takibe ilişkin olup, davacı tarafça davalının imzasını taşıyan cari hesap mutabakat belgesinin ya da cari hesaba ilişkin sözleşme ilişkisini ispatlayacak fatura ve irsaliye de sunulmadığı, davacının ticari defterlerinde alacağı kayıtlı ise de, davacının her zaman tek taraflı düzenleyebileceği nitelikteki defter ve kayıtlarına dayanamayacağı, diğer delillerle bu alacağını ispatlaması gerektiği, davacının davaya konu icra takibinden dolayı ve takibe dayanak olarak gösterilen cari hesap nedeni ile iddia ettiği bakiye alacağını yazılı delil ve belgelerle ispatlayamadığı gibi yemin deliline de dayanmadığı, bu haliyle davasını ispatlayamadığı anlaşıldığından davarın reddine, davacının takibinde kötü niyetli olduğu hususu da davalı tarafça ispatlanamamış olup, davalının kötü niyet tazminat talebinin de reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.”gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Önceki beyanlarını tekrarlamış ve karara esas olan bilirkişi raporunun 2. ila 5. sayfalarında dosyanın tarafları ile hiç bir ilgisi bulunmayan, başka bir uyuşmazlık ve dosyaya ait sözleşmeye atıf yapılarak noter ihtarnamelerinin incelendiğini, bu tespitlere dosyadaki uyuşmazlığın çözümünde itibar edilmesinin mümkün olmadığını, Bilirkişi tarafından her ne kadar müvekkili şirketin ticari defterlerinde olup davalının ticari defterlerinde olmayan işlemler adı altında bir tablo hazırlanmış ise de işbu tabloda yer alan işlemlerin bir kısmının davalıya ait işlem olduğu ve davalının ticari kayıtlarında bizzat davalı tarafından sunulan cari hesap ekstresinde tespit edildiğinin görüldüğünü, müvekkili şirketin ticari defterlerinde olmasına rağmen davalıda yer almayan kayıt olarak 30.12.2016 tarihli ve 139.159,07 TL tutarındaki şüpheli alacak kaydı işlemine de yer verilmiş ise de hali hazırda uyuşmazlık konusu olduğundan zaten müvekkilinde şüpheli alacak olarak kayıtlı bulunan işlemin davalının ticari kayıtlarında bulunmasının beklenilemeyeceğini, Mahkemece 08/01/2020 tarihli celsede rapora itirazlarının değerlendirilmeden, itiraz dilekçesinde belirtilen faturalar ve sevk irsaliyelerinin sunulması için müvekkiline süre verildiğini, bu kapsamda hak kaybına sebebiyet vermemek adına müvekkili şirket kayıtlarında olup davalı şirket kayıtlarında olmadığı iddia edilen faturaların mahkemeye sunulduğunu, faturaların tebliğini gösterir şube kurye zimmet formlarının, taraflar arasındaki cari hareketleri gösterir dökümün de esasen dosyada olmasına rağmen tekrar sunulduğunu, Bilirkişi raporunda tarafların ticari defterleri ve belgeleri kapsamında yer alan BA-BS formlarına ilişkin değerlendirmelere hiç yer verilmediğini, Müvekkili tarafından tutulan ticari defter ve kayıtların, TTK hükümlerine uygun olarak tutulmuş olup sahibi lehine delil teşkil ettiğini, ancak hüküm tesis edilirken bu hususun değerlendirilmediğini, Bilirkişi tarafından, davalı tarafın ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme neticesinde davalının 2013 ve 2014 yılları Yevmiye defteri kapanış tasdikinin ibraz edilmemiş olduğu tespit edilmişse de hukuka aykırı şekilde davalının 2013, 2014, 2015 ve 2016 yılları ticari defterlerinin lehine delil niteliği bulunduğuna yönelik değerlendirilme yapıldığını, Davalının usule uygun olarak tutulmamış olan ticari defterlerinde borç bakiyesi olarak 225.827,60 TL göründüğünü, ancak müvekkilinin yasaya uygun tutulan defterlerinde böyle bir borcun bulunmadığını, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, ticari satımdan kaynaklanan bakiye açık hesap alacağının tahsili için başlatılmış olan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67.maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davaya esas Bakırköy 9. İcra Dairesinin … esas sayılı icra dosyasının incelenmesinde; alacaklının … Ltd. Şti., borçlunun … Bilgisayar…A.Ş olduğu, 150.511,48 TL asıl alacağın takibe konu edildiği, takip sebebi olarak 05.02.2015 tarihli 150.511,48 TL tutarındaki cari hesap ekstresi, ticari defterler ve faturaların gösterildiği; borçlu vekili tarafından icra dosyasına yapılan itirazda, ödeme emrinde belirtilen bakiye borcun 139.159,07TL’lik kısmına ve bu kısmın temerrüt faizine itiraz edildiği, 11.252,41 TL tutarındaki asıl borç, masraf 3/4 vekalet ücretinin kabul edildiğinin bildirildiği anlaşılmıştır. İcra dosyasında takip çıktısına ekli olarak cari hesap ekstresi suretinin bulunduğu görülmektedir. İlk derece mahkemesince yargılama aşamasında alınan 21.11.2019 tarihli bilirkişi raporunun incelenmesinde; davacıyla dava dışı … arasında akdedilen 18.03.2015 tarihli taşeron sözleşmesi, davacıyla davalı arasında akdedilen 20.03.2013 tarihli sözleşme Bakırköy … Noterliğinin 14.10.2015 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesi, yine Bakırköy … Noterliğinin 19.10.2015 tarihli … yevmiye nolu ihtarnamesi ile Küçükçekmece 4. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/14 D. İş sayılı dosyasına sunulan 23.03.2016 tarihli bilirkişi raporu değerlendirilerek davacı ve davalının ticari defter incelemesi yapılmıştır. Sonuç olarak takip tarihi itibariyle, davacının ticari defterlerine göre, davacının davalıdan 150.511,48 TL alacaklı olduğu, davalının ticari defterlerine göre ise davacının davalıya 11.352,23 TL borçlu olduğu, aradaki 139.159,25 TL cariye hesap farkının dayanağı olan belgelerin sunulması durumunda nihai sonuca ulaşılabileceği belirtilmiştir. Gelir İdaresi Başkanlığının 07.01.2020 havale tarihli yazısında; … Market Bakırköy Alışveriş Hizmet … Şti. ‘ne ait 2011 yılına ilişkin BS formlarının gönderilmiş olduğu, 10.01.2020 havale tarihli yazısında … Ürünleri’ne ait 2011 dönemi BA formunun gönderilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Davacı vekilinin 22.01.2020 havale tarihli dilekçesinde; mahkemece tesis edilen 08.01.2020 tarihli ve 1 nolu ara karar uyarınca 11.12.2019 tarihli bilirkişi raporunda davacı şirket kayıtlarında olup davalı şirket kayıtlarında bulunduğu tespit edilen söz konusu faturaları dilekçe ekinde ibraz etmiş olduğu, taraflara ait ticari defter ve kayıtlara ait cari hesap ekstreleri karşılaştırılmak sureti ile bilirkişiden yeniden rapor alınmasına ilişkin talebinin bulunduğu anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesinin 11.03.2020 tarihli celsesinde bilirkişi raporuna yapılan itirazların reddi ile davacı vekili tarafından dilekçe ekinde sunulan belgelerin imzalı irsaliyeli fatura olmadığı, sunulanların bir kısmının da davalının keşide ettiği faturalar olduğu gözetildiğinde ek rapor alınmasına yer olmadığına dair karar verilerek davacı vekiline yemin teklif etme hakkı hatırlatılmıştır. 01.07.2020 tarihli celsede de davanın reddine karar verilmiştir. Tüm dosya kapsamında yapılan değerlendirmede; davacı taraf dava dilekçesinde ticari defterlerine delil olarak dayanmış olup bu ticari defter kavramı içerisinde BA-BS formları da girmektedir. Buradan hareketle ilk derece mahkemesince isabetli şekilde ilgili vergi dairelerine müzekkere yazılması suretiyle BA, BS Formları dosyaya kazandırılmıştır. Satış ilişkisinde kural olarak davacı satıcının malların teslim edildiğini belge ile kanıtlaması gerekir. Davacının ticari defterleri belge ile desteklenmediği sürece tek başına kendisi lehine delil olarak kabul edilemez. İlk derece mahkemesince, mevcut faturaların her birinin bilgileri yazılarak bahsi geçen BA, BS formlarıyla ilişkilendirilmesi yapılmadan BA ve BS formları üzerindeki borç alacak miktarlarının tam olarak uyuşmadığı yönündeki yetersiz gerekçe ile usule aykırı şekilde sonuca ulaşılmıştır. Mahkemece mal teslimine ilişkin yazılı delilleri değerlendirip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmekte olup BA ve BS formlarının davaya konu faturalarla uyumlu bulunup bulunmadığı hususu teknik bir konudur. Dolayısıyla bu konuya ilişkin olarak ayrıca mevcut rapora itirazları da karşılayacak şekilde bilirkişiden ek rapor alınması suretiyle uyuşmazlık çözülmelidir. Yukarıda açıklanan gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, esasa dair istinaf nedenleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep halinde, ilk derece mahkemesince iadesine, 4-Davacı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair; HMK’nın 353/1.a. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.03.02.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.