Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1682 E. 2020/1357 K. 03.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1682
KARAR NO : 2020/1357
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARA: 2020/14 Esas – 2020/296 Karar
TARİHİ: 23/06/2020
DAVA: Alacak
Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı gerekçe ile mahkemenin görevsiz olup, görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddine yönelik karar verildiği, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davanın dayanağının İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2008/906 E. – 2017/425 K. sayılı dava dosyasında yapılan yargılama olup, davanın 21/04/2017 tarihinde karara bağlandığını, bu davada kabul edilen alacak dışında ayrıca diğer alacaklarının da ortaya çıktığını, söz konusu İstanbul 2. Asliye Hukuk Mahkemesi dosyası kapsamındaki bilirkişi raporları ile ortaya çıkan alacaklar dışında ayrıca huzurdaki davaya konu, 12/07/2007 tarihli talimatla 1.000,00 USD ve 11.09/2008 tarihli hesap kapatma dekontu ile 15.000,00 USD ödemeler yapıldığının anlaşıldığını, bu ödemelere ilişkin talimat ve ödeme dekontlarındaki imzaların da davacının elinin ürünü olmayan sahte imzalar olduğunun anlaşıldığını, davacının hesabından bu davaya konu toplam 16.000,00 USD çekildiğinin anlaşıldığını, bu konuda davalı tarafa Kadıköy … Noterliğinin 14/06/2017 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesinin keşide edilip, davacı hesabından sahte imzalarla çekilen 16.000,00 USD nin ödenmesinin istendiğini, davalının ihtara rağmen ödemede bulunmadığını, İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinde görülen davada verilen karar ile davalı bankanın aldığı mevduatları sahtecilere karşı özenle koruma görev ve sorumluluğunu ihlal ederek davacıyı zarara uğrattığının hukuken sabit olduğunu, davanın kabulü ile 1.000,00 USD + 15.000,00 USD toplam 16.000,00 USD tutarındaki alacağın açmış ve açacak oldukları dava haklarına halel gelmemek kaydıyla ve asıl alacak ve faiz ve ferileriyle ilgili ve sair her türlü fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalarak 09/07/2007 olay tarihinden itibaren, yıllık %9 oranından az olamak üzere, devlet bankalarının bir yıllık mevduata uyguladığı en yüksek mevduat faiz oranında ticari avans faizi ile birlikte fiili ödeme günündeki döviz alış kuru üzerinden davalı bankadan tahsilini, yargılama masrafları ve ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesini, talep ve dava etmiştir.Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının, İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2008/906 E. sayılı dosyası kapsamında davalı bankaya dava ikame ettiğini; işbu davanın, 21/04/2017 tarihinde, 2017/425 K. sayısı ile karara bağlandığını, davacının davalı banka aleyhine ikame ettiği işbu davanın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, mahkemenin yetkisiz olup yetkisizlik karar verilmesi gerektiğini, dava ile ilgili derdestlik itirazlarının olduğunu, davacının talebinin zamanaşımına uğradığını, davacının iddia ettiği gibi bir alacak ortaya çıkmadığını, mezkur mahkeme kararının kesinleşmediğini, mezkur raporlarda davacının iddia ettiği gibi bir alacağın ortaya çıkmadığını, mezkur bilirkişi raporlarında davacının iddiasının gerçek olmadığı ve bu yönde bir tespit yapılmadığını, davalı bankanın temerrüde düşmediğini, bu sebeple davacının temürrüt faiz talebini kabul etmediklerini, mezkur bilirkişi raporlarında davacının iddia ve talep ettikleri gibi bir alacak sabit olmadığını, davalı banka aleyhine haksız ve hukuka aykırı olarak ikame edilmiş olan davanın reddini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesinin 23/06/2020 tarihli, 2020/14 Esas – 2020/296 Karar sayılı kararıyla,”…Her ne kadar bankacılık hukuku Türk Ticaret Kanunu kapsamında düzenlenmiş bir alan olsa ve mutlak ticari dava mahiyetinde olsa da 6502 sayılı yasanın 73. Ve 83. Maddeleri göz önünde bulundurulduğunda taraflardan biri tüketici ise o dava Tüketici Mahkemesinde görülür. Mahkememizde yapılan yargılama neticesinde davacının tacir vasfında olmadığı anlaşılmış olup Yargıtay 11 HD 2016/5022 E 2017/6692 K sayılı ilamında da anlatıldığı üzere “Dava tarihi olan 21/01/2015 tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3/1-k maddesinde tüketicinin; “ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi” ifade edeceği, 3/1-l maddesinde ise tüketici işleminin; “mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi” ifade edeceği düzenlenmiş, aynı Kanunun 73/1 maddesinde de; tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalara bakmaya tüketici mahkemelerinin görevli olduğu hüküm altına alınmıştır. Buna göre, mahkemece, tüketici konumundaki davacı tarafından açılan işbu davada tüketici mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın esası hakkında kararı verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.” denilerek mahkememiz dosyasında da davacının da tüketici vasfında olması nedeni ile…” davanın görevsizlik nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle:Mezkur kısmi davada ortaya çıkan alacaklara ilişkin huzurdaki iş bu dava ile tarafları aynı ve aynı sebebe bağlı alacakların konu edildiği, aynı tarihte, aynı mahkemede açılmış diğer ek davalarda da, huzurdaki davada olduğu gibi tüketici mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle ilk derece mahkemesince görevsizlik kararı verilmiş olması ve sonrasında da bu tüketici mahkemesinin de görevli mahkemenin ticaret mahkemesi olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermesi (bu karara da tarafımızdan 04.08,2020 t.de İstinaf yoluyla itiraz edilmiş, görevde uyuşmazlık nedeniyle dosva İst. Bölge Adliye Mah. 37.Hukuk D. ne gönderildiğini, hüküm birliği yönünden huzurdaki dava dosyasının da 37.Hukuk Dairesine gönderilmesini talep etmekteyiz), bir diğer tüketici mahkemesinin ise görevli olduğunu kabul etmesi nedeniyle, farklı gerekçelerle görev yönünden hüküm birliğine aykırılık yaratıldığını, Huzurdaki davada da aynı gerekçeyle verilen görevsizlik kararı nedeniyle yargılama kesintiye uğradığını, Anayasal haklardan “ makul sürede yargılanma hakkının ihlali ” söz konusu olduğunu, daha önce dosyanın mahkemeye gönderilme dilekçesi verilmiş ise de, bu nedenlerden dolayı istinaf talebinde bulunduklarını belirterek, Bu itibarla, görevin kamu düzeninden olduğu esasından hareketle, görevli mahkemeye dava dosyasının gönderilmesine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davacının davalı banka nedindeki hesabından bilgi ve onayı dışında çekilen paranın tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece yazılı gerekçe ile görevsizlik kararı verilmiş, karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmıştır.İstinaf incelemesi HMK 355 maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un 3/1- k maddesinde tüketici, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi olarak, 3/1-l maddesinde ise tüketici işlemi, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem olarak ifade edilmiştir.Yine anılan Yasa’nın 73/1. maddesinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu, 83/2 maddesinde ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun göreve ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği hükme bağlanmıştır.Somut olayda, davacı tarafından davalı banka nezdinde bulunan mevduat hesabından bilgi ve onayı dışında çekilen tutarın tahsili talepli dava açıldığı, davanın 28.05.2014 tarihinden sonra açılmış bulunmasına ve davanın bankacılık işleminden doğan maddi zararın tahsiline yönelik olduğuna göre, mahkemece, görevsizlik kararı verilerek davaya bakmakta tüketici mahkemelerinin görevli olduğu yönündeki karar isabetli olup, aksi yöndeki istinaf nedenleri yerinde olmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.1.maddesi uyarınca esastan reddine ilişkin aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf harçlarının Hazineye gelir kaydına,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince davacı vekiline tebliğine,5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353.1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 03.12.2020 tarihinde, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.