Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/167 E. 2020/1238 K. 19.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/167
KARAR NO : 2020/1238
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/09/2019
NUMARASI : 2019/24 E. – 2019/941 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülenitirazın menfi tespit davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle reddine ilişkin verilen hükme karşı ddavalı vekilince vekalet ücreti yönünden istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının işlettiği dükkânını kapatması nedeniyle iş yerinde kalan malları satması için davacıya verdiğini, tarafların satılacak malların belli oranda paylaşımı konusunda anlaştıklarını, tarafların malların satılmaması halinde davalıya iade edileceği konusunda mutabakata vardıklarını, müvekkilinin satmak üzere teslim aldığı emtia karşılığı 02.02.2017 düzenleme,05.05.2017 vade tarihli 17.500,00 TL tutarındaki bonoyu davalıya verdiğini, bonoya teminat amacıyla verildiğinin yazıldığını, ancak davalının bonoyu İstanbul Anadolu ….İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında takibe konu ettiğini, bonoda davacının rızası dışında oynamalar olduğunu, davacının eli ürünü olmayan değişiklikler yapıldığını, teminat amacıyla verilen bononun tahrif edilerek takibe konu edilmesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, müvekkilinin davalıya borcunun bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu bononun geçerli olduğunu, bonoda yazılı teminat ibaresinin yazılmamış sayılması gerektiğini, senedin teminat esnedi olduğu ve teminat senedi olduğuna ilişkin iddianın davacı tarafından kanıtlanması gerektiğini, davacının hukuki ilişkiyi kabul ettiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesinin kararında; “… 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 115. maddesi gereğince; Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.Tüm dosya kapsamına göre, 7155 Sayılı Kanun’un 20. maddesi ile 6102 Sayılı TTK. ‘nın 5. maddesine eklenen 5/A maddesi gereğince ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak, ödenmemesine ilişkin menfi tespit ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvuru yapılması gerektiği, bu hususun dava şartı olduğu, davacının huzurdaki davayı açmadan önce zorunlu arabuluculuk müessesine başvurduğuna ilişkin arabuluculuk tutanağının fotokopisinin dosyaya sunduğu, kendisine verilen kesin sürede tutanak aslını sunmadığı anlaşıldığından davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmiş aşağıdaki hüküm kurulmuştur. ” gerekçesiyle, zorunlu arabuluculuk dava şartının yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine, karar vermiştir.Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemece verilen usulden ret kararı yerinde olmakla birlikte, davaya vekalet sunulmasına, cevap dilekçesi verilmesine ve gerekçeli karar başlığında müvekkilinin vekil ile temsil edildiğinin belirlenmesine karşın vekalet ücreti hükmedilmemesinin hatalı olduğunu, 02.01.2019 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe giren tarifenin 7.maddesi kapsamında dava şartının bulunmaması nedeniyle reddi halinde vekalet ücretinin ne şekilde verileceğinin kararlaştırıldığını belirterek, davalı yararına vekalet ücreti yönünden ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, vekalet ücreti hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, dava konusu bononun bedelsiz olduğu iddiasına dayalı menfi tespit istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş, ancak hükümde davalı yararına vekalet ücreti takdir edilmemiştir. Bu karara karşı davalı vekili, vekalet ücreti yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355.maddesi uyarınca, davalı vekilinin ileri sürdüğü istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davacı vekili, takip ve dava konusu bononun, bononun teminat bonosu olduğu, bonoda tahrifat yapıldığı, bononun teminat amacıyla verildiği iddiasıyla, İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında takibe konu bono nedeniyle, davacının borçlu olmadığının tespiti istenilmiştir. Mahkemece, 7155 sayılı Kanun’un 20.maddesi ile TTK’nın 5.maddesine eklenen 5/A maddesi gereğince, zorunlu arabuluculuğa ilişkin tutanak aslının kesin süreye rağmen sunulmaması nedeniyle davanın usul yönünden reddine karar verilmiştir. Davanın, dava şartından reddedilmesi nedeniyle, yargılamanın her aşamasında dikkate alınması gereken dava şartları yönünden, Dairemizce ileri sürülen istinaf nedenlerinin yanı sıra kamu düzenine ilişkin kurallar yönünden istinaf incelemesi yapılmıştır.TTK’nın 5/A maddesine göre, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. Davanın konusu (müddeabih), dava dilekçesindeki talep sonucu, yani neticei talep esas alınarak belirlenir. Neticei talebin bir para alacağının tahsili veya tazminata ilişkin olduğu durumlarda, arabulucuya başvuru yapılmış olması dava şartıdır.6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’ nun 18/A maddesi uyarınca, “(1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.”Bu hukuki açıklamalar ışığında somut olaya dönüldüğünde; davacının iş bu davadaki talebi, menfi tespit istemine ilişkindir. TTK’nın 5/A maddesine göre, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. Davanın konusu (müddeabih), dava dilekçesindeki talep sonucu, yani neticei talep esas alınarak belirlenir. Neticei talebin bir para alacağının tahsili veya tazminat olduğu durumlarda, arabulucuya başvuru yapılmış olması dava şartaıdır. Menfi tespit davaları bu kapsamda değerlendirilemez. Çünkü, menfi tespit davalarında, bir miktar alacağın tahsili talebi yoktur. Yani, ticari dava niteliğindeki menfi tespit davalarının açılabilmesi için arabulucuya başvuru zorunluluğu bulunmamaktadır. İlk derece mahkemesinin karar gerekçesi bu nedenle usul ve yasaya aykırıdır.Diğer taraftan, somut olayda davacının, iş bu davayı açmadan önce (ihtiyari olarak) arabulucuya başvurduğu, arabulucunun katılımıyla düzenlenmiş olan anlaşmaya varılamadığına ilişkin tutanağın dava dilekçesine eklendiği, istinafa konu kararın bu yönüyle de usul ve yasaya aykırı olduğu anlaşılmaktadır. Açıklanan bu gerekçelerle, ilk derece mahkemesince dava şartlarına aykırı karar verildiği anlaşılmakla, HMK’nın 353/1.a.4.maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.a.4. maddesi uyarınca, İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,3-İstinaf eden davalı tarafından yatırılan istinaf peşin harcının, ilk derece mahkemesi tarafından, talep halinde iadesine,4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin, esas hükümle birlikte, ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.a.4.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 19.11.2020 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.