Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1663 E. 2023/1251 K. 13.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1663
KARAR NO: 2023/1251
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/10/2019
NUMARASI: 2016/20 E. – 2019/995 K.
DAVANIN KONUSU: İstirdat (Taşıma Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki istirdat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, davalı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilince davalının sigortalısı … Tic. AŞ’ne taşıma hizmeti verildiğini, sigortalıya ait emtianın müvekkiline ait araçla İsviçre’de mukim alıcıya teslim edilmek üzere sigortalı tarafından yüklendiğini, emtianın yüklendiği şekli ile 04.11.2013 tarihinde teslim edildiğini, yüklerin hasarlandığı iddiası müvekkilince sigortalıya 21.02.2014 tarihinde 7.768,29 Euro ödeme yapıldığı, daha sonra müvekkili aleyhinde icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin usulsüz tebligat nedeniyle borca itiraz etmediğini ve İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 07.01.2014 tarihinde 37.600,00 TL ödendiğini, ancak emitanın hasara uğramasında müvekkilinin kusuru bulunmadığını, hasarın taşıma sırasında oluşmadığını, emtianın araca yüklenmesi, istiflenmesi ve ambalajlanmasının müvekkilince yapılmadığı, yüke ait fotoğraflardan hasarın ambalajlama, istifleme ve yüklemeden kaynaklandığının açıkça anlaşıldığını, davalının gönderdiği hasar tazminatı ve ibranamesinde tazminat bedelinin 7.768,29 Euro olduğu belirtilmesine rağmen 10.506,87 Euro üzerinden icra takibine başlandığını, hasar bedelinin ne şekilde hesaplandığının belirsiz olduğunu, ödeme emrinde 525,34 Euro işlemiş faiz talep edilmesine rağmen takip öncesi müvekkilinin temerrüde düşürülmediğini, hasarlanan emtia miktarı ile sovtaj bedelinin dikkate alınıp alınmadığının belirsiz olduğunu, teslimi anında, açıkça görülemeyen hasarlarda tesliminden itibaren yedi günlük süre içinde yazılı şekilde bildirimde bulunulmaması nedeniyle CMR Konvansiyonunun 30. maddesi uyarınca talepte bulunulamayacağını, borcun icra baskısı altında ödendiğini ileri sürerek, ödenen miktarın istirdadına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; uyuşmazlığa CMR Konvansiyonu hükümlerinin uygulanması gerektiğini, davacının, sorumluluğunda taşınan emtiada meydana gelen hasardan sorumlu olduğunu, davacı ile müvekkilinin sigortalısı arasında akdedilen 30.04.2012 tarihli taşıma sözleşmesinin 7.2. maddesi gereğince taşıma sırasında meydana gelen her türlü hasardan davacı taşıyanın sorumlu olduğunu, taşıyıcının sorumluluğunun belirlendiği CMR’nin 17. maddesi gereğince davacının hasardan sorumlu olduğunu, hasarın CMR’nin 17/4/b-c maddelerinde sayılan sorumsuzluk sebepleri ile meydana gelmediğini, CMR’nin 30. maddesinde öngörülen ihbar mükellefiyetinin yerine getirildiğini, taşımaya ilişkin davacı tarafından düzenlenen 24.10.2013 tarihli CMR senedine altı kap alüminyum sac emtiasının hasarlı şekilde teslim alındığına ilişkin ihtirazi kayıt konulduğunu, tazminat miktarının hukuka uygun şekilde hesaplandığı, CMR’nin 23/3.maddesi uyarınca taşıyıcının sorumluluğunun üst sınırının hasarlı emtianın kilogramı başına 8,33 SDR olduğu, hasarlanan 6.159 kğ ağırlığındaki 6 kap emtianın fatura değerinin 13.534,33 Euro olduğunu, tazminat miktarının da hasara uğrayan emtiaların fatura değerinden sovtaj bedeli düşülerek hesaplandığını, hasarın tespit edildiği 19.11.2013 tarihinden itibaren faiz talep edildiğini, devacıyı temerrüde düşüren 03.03.2014 tarihli rücu yazısının dikkate alınması gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava; davacı şirketin taşıma şirketi olduğu, uluslararası taşıma sırasında taşıdığı yükün hasarlanması nedeniyle yükün sigortacısı davalı … şirketince sigortalısına hasar ödemesi yapıldığı, ödenen hasar bedelinin taşıyıcı davacıdan rucuen tahsili için davacı hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası ile icra takibi yapıldığı, davanın bu icra takibi neticesinde ödenen bedelin davalıdan istirdatı talepli istirdat davasıdır. Davalının sigortalısına yaptığı tazminat ödemesi ve katlandığı sigorta ekspertiz masrafından kaynaklı toplam rücu edilebilir tazminat miktarının 10.506,87 Euro olduğu, davacının, davalı yana 07.01.2014 tarihinde 10.506,87 EURO için toplamda 37.600 TL tazminat ödemesi yaptığı, davalının sigorta tazminatı ödemesine sebebiyet veren hasarın esasen yükleme istifleme sabitleme kusurlarından kaynaklandığı, araç plakalarında farklılaşmanın davacı tarafından aktarmaya işaret ettiği, bu nedenle söz konusu işleri davacının yaptığının değerlendirildiği, öte yandan davalının sigortalısının da yükün doğal niteliği gereği yapılmaması gerekenler ve yükün taşıma sürecinde vasfı bakımından özel talimat vermediği, senede gerekli kayıtları düşmediği, bu nedenle tali olarak zararda kusurunun bulunduğu, davacının meydana gelen olayda kusurunun %70 oranında olduğu, davacının ödemesinden işlemiş faiz miktarının tamamı ve asıl alacak bakımından kusur oranı gözetilerek 3.677,40 EURO miktar ödemeye fazladan yapılmış olduğu, sigortalı kendi mahallinde 24.10.2013 günü yaptığı yüklemeyi, Nakliyat Abonman Sigorta Poliçesinin Sevkiyat Bildirimleri başlığı altında yer alan sigortalı, sigortasını yaptıracağı sevkiyatlardan haberdar olur olmaz bu sevkiyat ile ilgili detayları en seri şekilde sigortacıya bildirmek ile yükümlüdür özel şartına göre derhal Davalı Sigortacıya ihbar etmesi gerekir iken, bu edimini ikmal etmediği, poliçe teklif tarihinin nakliyenin 04.11.2013 günü sonlanmasından 15 gün sonra 19.11.2013 günlü olduğu, Bu halde Davalı sigortacının sigortalısına yaptığı ödemenin, poliçe özel şartlarına aykırı olduğu gibi, abonman poliçesinin bağlı olduğu, … düzenlemelerinin istisnalar başlığı altında yer alan 4.3 maddesine de aykırı ve hatır ödemesi olduğu, bu neden ile de Davalı Sigortacıya TTK 1274.maddesinde kanuni halef hakkı vermeyeceği, diğer yandan sigortalı 21.02.2014 günlü Hasar Tazminat Makbuzu ve İbranamesi başlıklı belgede, üçüncü şahıslara karşı olan takip ve dava haklarımı ödediği tazminat miktarına kadar … sigorta A.Ş.’ne temlik ettiğimi diyerek, davacı nakliyeciye karşı olan haklarını davalı sigortacı … Sigorta A.Ş. TBK183 ve devamı maddelerine göre temlik etmiş olduğu, bu halde davalı sigortacı …’ın TBK183 ve devamı maddelerine göre akdi halef sıfatı ile husumet ehliyetinin olacağı, davacının ödemesinde asıl alacak olarak belirlenen miktar için katlandığı masrafları da iade talep edebileceği gözetildiğinde, davacının toplam 37.600 TL ödemesinden 13.159,98 TL’ye döviz kuruna göre (1 Euro 3,5786 TL) 3.677,40 Euro miktarını iade talep edebileceği, davalının 07.01.2014 tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi ile birlikte belirlenecek miktarı iade etmesi gerektiği hükme elverişli 28/05/2019 tarihli çoğunluk bilirkişi heyet raporundan anlaşılmakla davanın kısmen kabulü ile 3.677,40 Euronun davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine…” gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 3.677,40 Euro’nun davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davacı ile sigortalı … şirketi arasında düzenlenen çerçeve taşıma sözleşmesi kapsamında bir çok taşıma yapıldığını, Sözleşmenin konusu başlıklı 3. maddesinde, taşınacak emtianın yalnızca alüminyum rulo, levha ve folyo olacağının açıkça düzenlendiğini, taşıyıcının çerçeve sözleşme kapsamında gerçekleştirilecek her muhtelif taşımayı aynı özen ve dikkatle gerçekleştirmesi gerektiğini, mahkemece alınan raporda sigortalının teslim ettiği emtia için uyarı yapılmadığının belirlendiğini, bu nedenle taşıyıcının tali olarak %30 oranında kusurunun bulunduğunun ifade edildiğini, sigortalının önemli alüminyum üreticisi olarak ciddi miktarda taşıma yapması nedeniyle her bir taşıma için ayrı bir sözleşme düzenlemediğini, taşıma sözleşmesinin 3.maddesinde taşınacak emtianın yalnızca alüminyum rulo, levha ve folyo olacağının belirlendiğini, davacı tarafın iki yıl boyunca taşıyacağı yüklerin bu nitelikte olduğunu, bu nedenle taşıyıcının emtianın bu niteliğini bilerek taşıma sözleşmesini imzaladığını, sözleşme kurulurken ürünün bu niteliğinin bilinerek sözleme yapıldığını, kara yoluyla taşımada, yazılı taşıma sözleşmesi bulunması halinde bu sözleşmenin esas alınacağını, emtianın niteliğini bilerek sözleşme imzalayan davacının her bir taşıma işlemini aynı özenle yerine getirmesi gerektiğini, taşınan emtianın üzerine “kırılgan eşya” işaretlerinin basıldığını, davalının bu uyarıyı, yükü kendi insiyatifiyle ilk başta yüklendiği araçtan başka araca aktarırken dikkate almadığını, sigortalının taşınan emtia üzerine “kırılgan eşya” işareti dışında başka bir işaret koymasına gerek bulunmadığını, sigortalının ambalaj ve benzeri her türlü önlemleri aldığını, zararın malın niteliğinden değil, taşıyıcının özensizliğinden kaynaklandığını, zarar ile emtianın niteliği arasındaki illiyet bağının kesildiğini, müvekkilinin poliçe kapsamında ödeme yaparak sigortalının haklarına halef olduğunu ve yapılan ödemenin yersiz olmadığını, hasara ilişkin ihbarların süresinde olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, icra takibi nedeniyle ödenen paranın İİK’nın 72. maddesi uyarınca istirdadı istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davalı … tarafından dava dışı sigortalı … Anonim Şirketi’ne ait yurtdışına taşınacak emtiaları nakliyat abonman sigorta poliçesi ile sigorta örtüsü altına alındığı, bu kapsamda sigortalı ile davacı arasında düzenlenen taşıma sözleşmesi kapsamında Türkiye’den İsviçre’ye taşınan alüminyum plaka emtiasında hasar oluştuğu, hasar bedelinin poliçe kapsamında sigortacı tarafından ödenerek davacı taşıyıcı aleyhine takip başlatıldığı ve 11.032,21 Euro alacağın tahsil edildiği sabittir. Davacı İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında icra baskısı altında ödenen paranın İİK’nın 72.maddesi gereğince istirdatını talep etmektedir. İcra dosyasındaki ödemenin 07.01.2015 tarihinde yapıldığı, eldeki davanın İİK’nın 72.maddesinde düzenlenen bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. Takip dosyasının incelenmesinde, davalı tarafından İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının 10.506,87 Euro asıl alacak ve 19.11.2013 tarihinden itibaren takip tarihi olan 19 Kasım 2014 tarihine kadar işlemiş 525,34 Euro işlemiş faiz olmak üzere 11.032,21 Euro’nun tahsili amacıyla takip başlatıldığı, ödeme emrinin tebliği üzerine süresinde borç ve ferilerinin itiraz edilmemesi nedeniyle takibin kesinleştiği, kesinleşen takip üzerine haciz uygulandığı ve davacının 07.01.2015 tarihinde 37.600,00 TL ödeme yaptığı, dosya kapak hesabı yapılarak paranın alacaklıya ödendiği anlaşılmıştır. Davacı ile dava dışı sigortalı … AŞ arasında düzenlenen uluslararası karayolu sözleşmesinin incelenmesinde, sözleşmenin konusunun taşımacının temin ettirdiği taşıma araçları ile sigortalıya ait tesislerde üretilen alüminyum folyo, levha, folyo ve muhtelif malzemelerin yurt dışı müşterilerine yapılacak komple veya parsel uluslararası karayolu ile yapılmasına ilişkin esasların düzenlendiği, sözleşmenin 01.05.2012 tarihinde yürürlüğe girdiği ve 30.04.2014 tarihine kadar yürürlükte kalacağı kabul edilmiştir. Sözleşmenin devam eden maddelerinde CMR Konvansiyonuna paralel şekilde teslimle emtiadaki hukuki sorumluluğun taşımacıya geçeceği kabul edilmiştir. Dava konusu taşımada altı kap emtianın hasara uğradığı CMR belgesi üzerine şerh düşülmüş olup CMR’nin 30. maddesine göre ihbar yükümlülüğünü yerine getirildiği anlaşılmıştır. Hasar sonrası alınan ekspertiz raporunda, alüminyum saç paketleri ile ambalaj ve plastik kaplamalar ve ayrıca bazı alüminyum saçlara ait mukavva kenar koruyucularına dışarıdan uygulanmış mekanik güç izleri bulunduğu, aracın kaza geçirdiğine ilişkin herhangi bir emare bulunmadığı, yükleme yapılan araçların plakalarının farklı olması nedeniyle ara yükleme yapıldığı izleniminin oluştuğu, hasar nedeninin, hasardan etkilenen parçaları yanlış veya sert bir şekilde yüklendiği ve sevkiyat sırasında yapılan ayrı bir yükleme sırasında meydana geldiğinin belirlendiği görülmüştür. Ekspertiz raporundan sonra davalı … şirketince 7.768,29 Euro hasar ödemesi yapılalı alınan tazminat makbuzu ve ibraname ile tazminat hakkı sigortacıya temlik edilmiştir. Taşımanın Türkiye ile İsviçre arasında yapılması nedeniyle uyuşmazlığa CMR Konvansyonu hükümlerinin uygulanması gerekir. CMR’nin 17/1. maddesine göre, taşımacı, yükü teslim aldığı andan, teslim edinceye kadar, bunların kısmen ve tamamen kaybından ve doğacak hasardan sorumludur. CMR’nin 17/2. maddesinde eğer kayıp veya hasar; hasara uğrayan malların ambalajlanmaması yada hatalı ambalajlanmış olması halinde yükün gönderici veya alıcı tarafından alınması, yüklenmesi ve özellikleri gereği özel risklerden doğmuş ise taşıyıcının zarardan sorumlu olmayacağı düzenlenmiştir. Ancak yükün ambalajının kifayetsiz ya da ambalajsız olmasından veya araca hatalı istiflenip, sabitlenmesine bağlı tertipleme hatalarından dolayı vuku bulan hasarlardan taşıyıcı sorumlu tutulamayacağı öngörülmüş olmakla birlikte ambalaj, yükleme, boşaltma ve istifleme gönderici ve alıcıya ait olsa bile taşıyıcının basiretli bir tacir gibi davranarak nezaret görevi ve sorumluluğunun bulunduğu yerleşik Yargıtay içtihatlarıyla kabul edilmektedir. Taşınacak emtianın ambalajsız veya ambalajının kifayetsiz olması ya da araca ve güzergaha uygun olmayan şekilde sabitlenmesi halinde taşıyıcı, göndereni uyarmadan ve CMR’ nin 8 ve 9. maddelerine uygun olarak taşıma senedine çekince koymadan yükü teslim alır ve yükte bu sebepten hasar meydana gelirse; öncelikle zarara sebep olan hatayı taşıyıcının nezaret borcu esnasında kendi bilgisiyle fark edip edemeyeceğinin tespiti gerekecek; fark edebileceği durumlarda ise hasar kifayetsiz ambalaj veya istif hatasından ya da yükün usulüne uygun bir şekilde sabitlenmemesinden kaynaklansa da zararın taşıyan ve gönderen arasında paylaştırılması ve taşıyıcıya müterafik kusur atfı gerekmektedir. Somut olayda taşınan emtianın dava dışı sigortalı tarafından ambalajlanarak araca yüklendiği açıktır. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda da bu durum belirlenmiş olup, yükleme ve ambalajın sigortalı tarafından yapıldığı anlaşılmıştır. Bilirkişi raporuna göre parsiyel taşımadaki aktarma sırasında hasarın oluştuğu belirlenmiştir. CMR’nin 8. ve 9. maddelerine uygun şekilde taşımacının ambalajı kontrol ederek, istif ve sabitlemenin yola uygun olup olmadığı konusunda ambalaj ve yüklemeyi yapan sigortalıyı uyardığı kanıtlanmamıştır. Hasarın parsiyel taşıma sırasında oluştuğu ve davacı tarafından, yükün gönderen tarafından araca yüklenmesinden sonra başka araca nakledildiği, hasarın bu aktarma sırasında oluştuğu, bu durumda gönderenin yük üzerindeki hakimiyetinin sona ermesinden sonra, aktarma sırasında taşıyıcı veya çalışanlarının yükü aktarması sırasında oluşan hasardan gönderenin sorumlu tutulması ve gönderene kusurundan söz edilemez. Gerek bilirkişi raporunda gerekse ekspertiz raporunda hasarın aktarma sırasında oluştuğu belirlenmiştir. Bu durumda, gönderenin yük üzerindeki hakimiyeti sona erdiğinden artık gönderenin ambalaj ve istifinden kaynaklanan bir kusuru söz konusu olmayacaktır. Hükme esas alınan raporun sonuç kısmının 4.maddesinde sigortalının taşıma bakımından önemli gördüğü hususları belirterek özel talimat vermemesi nedeniyle gönderen kusurlu sayılmış ise de, gönderen ile taşıyıcı arasında düzenlenen çerçeve taşıma sözlemesinde, parsiyel yük taşınması halinde her türlü hukuki sorumluluğunun taşımacıda olacağının düzenlenmesi karşısında oluşan tüm hasardan davacının sorumlu olduğu açık olduğundan davanın reddine karar verilmelidir. Mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken, kabulüne karar verilmesi yerinde görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvuru nedenlerinin kabulüne, yeniden yargılama yapılmasına gerek olmadığından ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın esası hakkına dairemizce yeniden hüküm kurulmasına ve davanın reddine karar verilmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına ve neticede davanın reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca davalının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda; 1-Davanın reddine, 2-Alınması gerekli 269,85 TL harcın, peşin olarak yatırılan 642,12 TL harçtan mahsubu ile artan 372,27 TL harcın, talep hâlinde, ilk derece mahkemesince davacıya iadesine, 3-Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Davalı tarafından yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 5-Karar tarihinde yürürlükteki AAÜT esaslar uyarınca belirlenen 9.200 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, 6-Artan gider avanslarının, yatıran tarafa iadesine, 7-İstinaf aşamasındaki yargılama giderleri yönünden; a)Davalı tarafça yatırılan 148,60 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; davalı tarafından yatırılan peşin istinaf karar harcının, talep hâlinde davalıya iadesine, b)Davalı tarafça sarf edilen 148,60 TL başvuru harcı gideri, 34,10 TL posta gideri olmak üzere toplam 182,70 TL kanun yolu giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 8-Gerekçeli kararın, ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 9-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353.1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 13.07.2023 tarihinde, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a. maddesi uyarınca, dava değerine göre karar kesindir.