Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1652 E. 2023/1250 K. 13.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1652
KARAR NO: 2023/1250
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/12/2019
NUMARASI: 2015/629 E. – 2019/955 K.
BİRLEŞEN İSTANBUL 2.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2016/52 ESAS SAYILI DOSYASINDA
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Bankacılık İşleminden Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle asıl ve birleşen davaların reddine dair verilen karara karşı, davacı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Asıl davada davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davalı … Tic. San. A.Ş.’nin genel kredi sözleşmelerine istinaden … TAŞ.’den kullandığı kredilere diğer davalının müşterek borçlu ve müteselsil kefil olduklarını, kredi borcunun ödenmemesi üzerine 05.06.2001 tarihli ve 16.10.20101 tarihli ihtarlarla hesapların kat edildiğini, dava ve takip konusu alacağın daha sonra … TAŞ. tarafından BK’nın 162. maddesi gereğince müvekkiline temlik edildiğini, borcun halen ödenmediğini ve temerrütün devam ettiğini, alacağın tahsili amacıyla borçlular aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında başlatılan takibe yönelik itirazın haksız olduğunu, müvekkilinin bedelini ödeyerek alacağı devir alması nedeniyle dava hakkı bulunduğunu, borçluların takibe yönelik itirazlarının yersiz olduğunu, 1998 ile 2003 yılları arasında aralarında …’ın da bulunduğu 22 adet bankanın BDDK tarafından TMSF’ye devredildiğini, Danıştay’ın … TAŞ hakkındaki kararının TMSF hakkında olmayıp BDDK hakkında olduğunu, müvekkilinin Danıştay’daki davanın tarafı da olmadığını, kararda müvekkili hakkında bir hüküm bulunmadığını, …’ın Fon’a devri kararının Danıştay’ca iptalinin ancak ve ancak davacı (…’ın eski sahipleri) bakımından sonuç doğuracağını, aksi kabulün kamu zararına neden olacağını, uygulama imkanı bulunmayan Danıştay kararına dayanarak borca itiraz edilmesinin kötüniyetli olduğunu, borçlular vekilinin bahsettiği İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/760 Esas, 2011/52 Karar sayılı kararının, başka bir alacağa ilişkin olduğunu, TMSF alacaklarında zamanaşımı süresinin 20 yıl olduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Asıl davada davalılar vekili, savunmasında özetle; haksız davanın reddi gerektiğini, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takibinin İstanbul 11. İcra Hukuk Mahkemesi tarafından, TMSF’nin takip yetkisi ve alacaklı sıfatı bulunmadığı için iptal edildiğini, TMSF’nin takip yetkisi ve alacaklı sıfatı bulunmadığından davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, davacının iddiasının aksine Danıştay kararı dahil tüm yargı kararlarında TMSF’nin işlem yapamayacağının kabul edildiğini, Yargıtay kararlarında da açıkça belirtildiği üzere alacağın temlikinin sebebe bağlı bir işlem olduğunu, temel ilişki geçersiz veya sonradan ortadan kalktığında temlik gerçekleşmeyeceğini ya da sonradan geçerliliğini kaybedeceğini, TMSF tarafından, daha önce de aynı kredi sözleşmelerine dayanılarak takip yapıldığından mükerrer takip bulunduğunu, bu takiplerden İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yönelik itirazın iptali davasının aktif dava ehliyeti yönünden reddedildiğini ve kararın kesinleştiğini, zamanaşımı süresinin dolduğunu, müvekkillerinin borcu bulunmadığını, … ile kefil … Tic.A.Ş., … Tic. A.Ş., … Tic. A.Ş., … Tic. A.Ş., … Tic. A.Ş., … Tic. A.Ş., … A.Ş: ve … arasında borçlular lehine kullandırılan kredilerin tasfiyesi amacıyla düzenlenen 08.04.1994 tarihli protokolde belirlendiğini, mutabık kalınan bu borcun nakit ödeme ve borçtan mahsup edilmek üzere gerçekleştirilen gayrimenkul devirleri ile ödendiğini savunarak, davanın reddini istemiştir. Birleşen davada davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; dava dışı … A.Ş ile … arasında imzalanan genel kredi sözleşmesine davalının müteselsil kefil olduğunu, borcun ödenmemesi üzerine hesabın kat edildiğini, banka alacağının müvekkiline temlik edildiğini, borcun ödenmemesi üzerine başlatılan takibe yönelik itirazın haksız olduğunu, daha önce itiraz eden borçlular hakkında İstanbul 2 Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan davanın davanın derdest olduğunu, müvekkilinin dava hakkında sahip olduğunu, Danıştay’ın … ile ilgili kararının TMSF hakkında olmayıp BDDK hakkında olduğunu, icra mahkemesi tarafından verilen iptal kararının henüz kesinleşmediğini, davanın zamanaşımına uğramadığını belirterek itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Birleşen dosyada davalı vekili, savunmasında özetle; davanın İstanbul 2 ATM nin 2015/629 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesi gerektiğini, takibin iptal edildiğini,davacının aktif dava ehliyeti olmadığını, zamanaşımısı süresinin geçtiğini, ödemelerin dikkate alınması gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… asıl dava yönünden, davacının, İstanbul …İcra Dairesinin … E.sayılı dosyasındaki itirazlar ile ilgili itirazın iptali ile takibin devamı amacına yönelik olarak açmış olduğu davanın, her bir davalı yönünden ve ayrı ayrı aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine,davacının davasının usulden reddi nedeniyle davacının tazminat talebinin dahi her bir davalı yönünden ayrı ayrı reddine,davanın ret nedeni karşısında davalıların tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine, birleşen 2016/52E. sayılı dava dosyası ile ilgili davacının, İstanbul …İcra Dairesinin … E.sayılı dosyasındaki itirazlar ile ilgili itirazın iptali ile takibin devamı amacına yönelik olarak açmış olduğu davanın, aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine,davacının davasının usulden reddi nedeniyle davacının tazminat talebinin dahi reddine,davanın ret nedeni karşısında davalının tazminat talebinin reddine” gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın ayrı ayrı aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı TMSF vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davalıların takip konusu krediyi kullanarak ödemediklerinin yargılamada sabit olduğunu, banka alacağının tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından başlatılan takibe yönelik itirazın haksız olduğunu, kredi alacağının müvekkilince 818 sayılı Borçlar Kanunu hükümlerine göre müvekkilince temlik alındığını, bu nedenle kredi ve ferilerinden kaynaklanan alacağın müvekkiline ait olduğunu, kredinin 2001 yılında … TAŞ.tarafından bedeli karşılığında müvekkiline temlik edildiğini, temlik işleminin idari işlem niteliğinde olmadığını, mahkemece müvekkilinin bedeli karşılığı aldığı temlikin yok sayıldığını, mahkemece bankaya el konularak yönetiminin müvekkiline devrine ilişkin BDDK kararının iptali nedeniyle aktif husumet yönünden davanın reddine karar verildiğini, belirtilen Danıştay kararının müvekkili aleyhine verilmediği ve müvekkilinin bu davada taraf olmadığını, temlikin bedel karşılığı alınması edeniyle müvekkilinin iptal kararından etkilenmeyeceğini, yıllar içinde yapılan tüm yasal düzenlemelerde müvekkilinin alacak hakkının korunduğunu, temlikin iptaline ilişkin bir karar bulunmadan temlik sözleşmesinin geçerliliğini koruyacağının yargı kararları ile belirlendiğini, mahkemece verilen kararın yeterli gerekçeyi içermediğini, BDDK kararı olmaması halinde TMSF’nin alacağı temlik almayacağına ilişkin mahkeme gerekçesinin delile değil varsayıma dayandığını, yasanın banka alacağını temlik alma yetkisi verdiğini, Danıştay kararının ancak banka hissedarları bakımından etkili olacağını, mükerrer olduğu .eriltilen davanın başka borçlulara ilişkin olduğunu, mahkeme kararının kesinleşmesi nedeniyle bedeli karşılığında yapılan temlikle kamu zararı oluşacağını, müvekkilinin taraf olmadığı davalarda verilen kararların dikkate alınamayacağını, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne, karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
DİNCELEME VE GEREKÇE Asıl ve birleşen davalar, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan ve davacı kurum tarafından temlik alınan alacağın tahsili amacıyla başlatılmış olan ilamsız takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiş; bu karalara karşı, asıl ve birleşen davalarda davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davanın reddine karar verilmiştir. Dairemizce yapılan istinaf incelemesinde, birleşen davadaki davalı …’in yargılaması sırasında 13.07.2019 tarihinde öldüğü belirlenmiştir. HMK’nın 50. maddesi uyarınca, medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olan, davada taraf ehliyetine sahiptir. Buna göre, taraf ehliyeti, bir davada taraf olarak bulunabilme ehliyeti olup, maddi hukuktaki hak ehliyeti kavramının medeni usul hukukundaki yansımasıdır. Bu nedenle, yaşayan her insanın (gerçek kişinin) taraf ehliyeti vardır (Prof Dr. Ejder Yılmaz, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Şerhi, Ankara 2013, s. 508). Davanın taraflarından birinin ölümü, onun taraf ehliyetini sona erdirir. HMK’nın 114/1-d maddesine göre tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları dava şartıdır. Dava sırasında ölen bir kişinin taraf ve dava ehliyeti sona ereceğinden, ölen kişi hakkında yargılamaya devam edilerek karar verilemez. Mahkemece, HMK’nın 50 ve devamı maddelerindeki usul izlenerek davada taraf teşkilinin sağlanmasından sonra yargılamaya devam edilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, ölü kişi hakkında yargılamaya devam edilip karar verilmesi, dava şartlarına aykırı olmuştur. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.4 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, ilk derece mahkemesince dava şartlarına aykırı karar verildiğinden ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR :Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.a.4 maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin asıl ve birleşen davalar hakkında verdiği istinafa konu kararın kaldırılmasına, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep hâlinde, ilk derece mahkemesince davacıya iadesine,4-Davacı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesi tarafından, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,5-Gerekçeli kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine dair;HMK’nın 353/1.a.4 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.13.07.2023
KANUN YOLU: HMK’nın 353/1.a. maddesi uyarınca karar kesindir.