Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1639 E. 2023/1121 K. 20.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1639
KARAR NO: 2023/1121
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 21/01/2020
NUMARASI: 2018/432 E. – 2020/53 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; taralar arasındaki satım sözlemesinde teslim edilen emtia karşılığı düzenlenen fatura nedeniyle oluşan cari hesap alacağının tahsili amacıyla İstanbul Andolu …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında başlatılan takibe yönelik itirazın haksız olduğunu, tarafların ticari defterlerinin incelenmesi halinde müvekkilinin alacağının belirleneceğini, takibe dayanak cari hesap ekstresi ile faturaların davalıya gönderilmesine rağmen itiraz edilmediğini ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına ve %20′ den az olmamak üzere icra tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir. Davalı vekili, savunmasında özetle; … Gıda işletmesinin 2016 yılındaki işlemlerinin kendisince yapıldığını, ancak şirketin 2017 yılında yapılan işlemlerinin eski eşi tarafından yapıldığını, eski eşinin ticari sicilinin bozuk olması nedeniyle iş yerinin kendi adına işletildiğini, ancak işletmenin tüm işlemlerinin eski eşi tarafından kendi adına yapıldığını, Eylül/2016 tarihinde imzalanan boşanma protokolü ile eski eşinin işletmenin tüm borçlarını ödemeye kabul ettiğini, aile mahkemesince de protokole göre karar verildiğini, davacı ile eski eşi arasındaki ticari ilişkiden haberi olmadığını, borçlanmanın bu kişiler arasında yapıldığından takibe yönelik itirazın kötü niyetli olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Dava, genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir. Davacı, davalıdan olan alacağının tahsili için İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında davalı aleyhinde icra takibi başlatmış olup, davalının itirazı ile icra takibi durmuştur. Davacı taraf süresinde açmış olduğu bu dava ile itirazın iptalini ve takibin devamını talep etmiştir.4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, ‘bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir’ şeklinde anlaşılmalıdır. Somut olayda davacı, icra takibine konu alacağını mal teslimine dayandırmış, davalı ise akdi ilişkiyi ve borcu inkâr etmiştir. Bu durumda, taraflar arasındaki akdi ilişkinin varlığını ispat yükü davacı taraftadır. Öte yandan ticari defterlerle ispat ise 6100 sayılı HMK.nun 222. maddesinde düzenlenmiştir. Bir tarafın ticari defterlerinin ibrazının istenebilmesi ve talep edilmesine rağmen ticari defterlerin ibraz edilmemesinin defter sahibinin aleyhine sonuç doğurması, anılan kanun hükmünün 5. Fıkrası uyarınca, ancak karşı tarafın münhasır delil olarak bunlara dayanmasına bağlıdır. Aynı husus Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12/10/2016 Tarihli. 2014/11-1159 E. 2016/967 K. S.lı kararında da vurgulanmış olup, HMK.nun Tarafların belgeyi ibraz etmesi başlıklı 220. Maddesinin ticari defter ve belgelerin ibrazında da uygulanması görüşü benimsenmemiştir.Davacı, davalının ticari defterlerine münhasır delil olarak dayanmış değildir; defterler dışında da deliller bildirmiş ve bunları mahkeme huzuruna getirmiştir. Davacı dava açarken davalının defterlerine münhasıran dayanmadığından, davalının ticari defterlerini hazır etmemesinin aleyhine sonuç doğurması yukarıda bahsedilen içtihat uyarınca mümkün değildir.Davalının, davacı tarafından düzenlenen faturalar ile ilgili BA beyanında bulunup bulunmadığına dair vergi dairesine yazılan müzekkere cevabında davacı tarafından BS beyanında konu edilen faturalara karşılık davalı tarafından BA beyanı verilmediği belirtilmiştir. Davacıya 03/10/2019 tarihli oturumda yemin delili hatırlatılmış olup yemin delilinin kullanılmayacağı celse arasında mahkememize yazılı olarak bildirilmiştir. Davacının açık hesap ilişkisi içerisinde davalıdan olan alacağını dayandırdığı fatura içeriği malları davalıya teslim edildiğini ispatlayamadığından… ” gerekçesiyle davanın reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davalının akdi ilişkiyi ve borcu inkâr etmesi nedeniyle ispat yükünün davalıda olduğunu, HMK’nun 222. maddesi gereğince tarafın ticari defterini ibraz etmemesi nedeniyle davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, dava dilekçesinde, müvekkili ile borçlunun ticari defterlerinin incelenmesi sonucu alacağın ortaya çıkacağının yazıldığını, deliller kısmında da ticari defterlerin yazıldığını, ”ticari defterler” ibaresi her iki tarafın ticari defterlerlerine dayanıldığını, ”ticari defterler” ibaresinin yalnızca müvekkilinin defterlerinin ifade edildiğinin kabulü halinde dahi Yargıtay 15.Hukuk Dairesinin E:2016/4087 K:2017/261 ilamında belirtildiği üzere, tacir olan taraflardan, davalının ticari defterini ibraz etmemesi nedeniyle müvekkilinin alacağının, ticari defterlerde olduğu gibi kabul edilmesi gerektiğini, zira yargılamada ticari defterlerin karşılıklı incelenmesi ve karşılaştırılmasının zorunlu olduğunu, süre verilmesine rağmen davalının ticari defterlerini ibraz etmediğini, mahkemece vergi dairesine verilmesi gereken formların incelenmeden karar verildiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne, karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, satım sözlemesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın reddine, karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı tarafından 26.03.2018 tarihinde 30.808,73 TL cari hesap alacağı ile 4.698,33 TL işlemiş faizi olmak üzere toplam 35.507,06 TL’nin tahsili amacıyla ilamsız takip başlatılmış olup, ödeme emrinin tebliği üzerine borç ve ferilerine itiraz edilmesi nedeniyle takip durmuştur. Takibin dayanağı 23.03.2019 tarihli 30.808,73 TL tutarlı cari hesap ekstresi olarak gösterilmiştir. Dava dilekçesinin açıklamalar kısmında, davacı ile davalının ticari defterlerinin incelenmesi halinde, davacının alacağının ortaya çıkacağı belirtilmiş olup, deliller kısmında ise ticari defterler ile yemin deliline dayanılmıştır. Davacı, münhasıran davalı tarafın ticari defterlerine dayanmamıştır. Her iki tarafın ticari defterlerinin incelenmesi istenilmiştir. Esasen, bir ticari davada mahkemece tarafların talebi ile veya kendiliğinden tarafların ticari defterlerinin ibrazı emredilebilir. Bu durumda, davacının münhasıran (sadece) davacının ticari defterlerine dayanmadığı, bunun dışında başka delillere de dayandığı anlaşıldığından genel ispat koşullarını uygulanması gerekir. HMK’nın 222. maddesi ticari defterlerin ibraz ve delil olmasını düzenlemiş olup, mahkemece, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi ile karar verilebilir. Ticari defterlerin karşılıklı olarak incelenip değerlendirilmesi esastır. HMK’nın 190. maddesi gereğince teslim vakıasının kanıtlanması yükümlülüğü davacıdadır. Dolayısıyla ispat yükü üzerinde olmayan davalının ticari defterlerini incelemeye sunmaması, davacının ispat yükünün yerine getirildiği anlamına gelmez. Somut olayda, davacı vekili dava dilekçesinde münhasıran davalı taraf ticari defterlerine dayanmadığından iddiasını başka delillerle kanıtlamalıdır. Davacı, fatura konusu emtiayı davalıya teslim ettiğini usulüne uygun şekilde düzenlenmiş teslim alan isim ve imzasını içerir sevk irsaliyesi veya başka bir belgeyle kanıtlamamıştır. Taraflar arasındaki ticari ilişkinin inkar edilmemesi, bu fatura konusu emtiaların da usulüne uygun şekilde davalıya teslim edildiği anlamına gelmez. Mahkemece yapılan incelemede satım konusu faturaların davalı tarafından BA formu ile vergi dairesine bildirilmediği anlaşılmıştır. Bilirkişi tespitine göre, davacının ticari defterlerine göre 151 adet satış faturası bulunduğu, faturaların toplam değerinin 129.967,57 TL olduğu, 101.175,00 TL ödeme yapıldığı, davacı defterine göre bakiye 30.808,730 TL alacak bulunduğu, ancak dava konusu alacağa ilişkin faturaların davalıya tebliğ edildiği veya bu faturalara ilişkin emtianın davalıya teslim edildiği usulüne uygun delillerle kanıtlanmamıştır. Mahkemece hatırlatılmasına rağmen, davacı yemin deliline başvurmamıştır. Davacının teslimi kanıtlaması halinde davalı ile eşi arasındaki boşanma protokolünün dikkate alınmayacağı, bu protokolün taraflar arasındaki ilişkileri düzenlediği, ancak davacının teslim olgusunu kanıtlayamaması nedeniyle alacağa hak kazanmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm istinaf nedenlerinin reddi gerekmiştir. Yukarıda anlatılan sebeplerden ötürü ilk derece mahkemesi kararı isabetli olduğundan HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına, bakiye 125,50 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.20.06.2023
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.