Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1638 E. 2020/1309 K. 26.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1638
KARAR NO: 2020/1309
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI: 2019/306 Esas – 2019/1185 Karar
TARİHİ: 16/12/2019
DAVA: Alacak
Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı mahkemenin görevsizliği nedeniyle davanın reddine yönelik verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekilinin dava dilekçesi özetle; dava konusu alacağa dayanak bonoların vade tarihlerinin geçmiş olmasına rağmen ödenmediğini belirterek, dava konusu toplam 9.000 TL bono bedelinin, (9.000-TL bono bedelinin TTK 732.maddesinde anılan sebepsiz zenginleşme hükümleri gereği) vade tarihlerinden (TTK.m. 778/1-d, 725/1-b) tahsiline kadar 3095 sayılı kanunun 2/2. maddesinde belirtilen oranda işleyecek olan temerrüt faizi, 148.500 TL. bono tutarının % 0,3 oranında komisyonu ( TTK.m. 778/1-d, 725/1-d ) ve protesto masrafı birlikte davalıdan tahsili ile müvekkili bankaya verilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekilinin cevap dilekçesi özetle; müvekkili ile … Ltd. Şti. ile … için devremülk satış vaadi sözleşmesi yapıldığını, bu sözleme kapsamında anılan şirkete sıralı bonolar verdiğini, ancak şirketin bu sözleşmedeki edimini yerine getiremediğini ve bu sözleşmenin hükümsüz olduğunu, daha sonra müvekkilinin eşi ile anılan şirket arasında sözleşme yapıldığını ve ilk sözleşmede ödenen miktarın bu sözleşmeye aktarıldığını, tüketici mahkemelerinin görevli olduğunu, senetlerin nama yazılı olduğunu, müvekkilinin davacı tarafa herhangi bir borcunun olmadığını belanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu 16/12/2019 tarihli, 2019/306 Esas – 2019/1185 Karar sayılı kararıyla; “…Dava, bonoya dayalı alacak istemine ilişkindir. Davalı taraf, … Ltd. Şti. ile … için devremülk satış vaadi sözleşmesi yapıldığını, bu sözleme kapsamında anılan şirkete sıralı bonolar verdiğini, ancak şirketin bu sözleşmedeki edimini yerine getirememesi nedeniyle bu sözleşmenin hükümsüz kılındığını, daha sonra müvekkilinin eşi ile anılan şirket arasında sözleşme yapıldığını ve ilk sözleşmede ödenen miktarın bu sözleşmeye aktarıldığını belirtmiştir. Dosya kapsamı karşısında devremülk satış vaadi sözleşmesinin tüketici olan davalı ile dava dışı … Ltd. Şti. arasında yapıldığı anlaşılmıştır. Anılan sözleşme 6502 sayılı Tüketici Kanunu kapsamında tüketici sözleşmesi niteliğindedir. Dava konusu bononun borçlu ve lehtarının devremülk satış vaadi sözleşmesinde alıcı ve satıcı olarak yer almaları karşısında dava konusu bononun dayanağının devremülk satış vaadi sözleşmesi olduğu anlaşılmıştır. Bu nedenlerle, uyuşmazlık konusunda yargılama yapma görevi tüketici mahkemesine ait olduğundan…”, mahkemenin görevsizliğine, HMK’nın 20. Maddesindeki prosedür çerçevesinde dava dosyasının görevli tüketici mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/306 E. sayılı dosyasının yapılan yargılaması neticesinde 16.12.2019 tarihli ve 2019/1185 K. sayılı kararının hukuka aykırı olup kararın istinaf incelemesi neticesinde ortadan kaldırılması gerektiğini, çünkü somut olayda davacı alacaklının banka olduğunu, HMK’nın göreve ilişkin hükümlerinin ve TTK’nın 4. ve 5. maddeleri ile yerleşik Yargıtay kararları kapsamında işbu davanın ticari dava ve işlerden kaynaklanıyor olmasının, müvekkili davacı bankanın her türlü iş ve işlemlerinin ticari iş niteliğinde olması sebebiyle ticaret mahkemelerinin görevli olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesinin usul ve yasaya aykırı görevsizlik kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, devre mülk sözleşmesi uyarınca davalıdan alınan kambiyo senetlerine dayalı alacağın tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, uyuşmazlığın tüketici işlemi niteliğindeki devremülk sözleşmesinden kaynaklandığı, bu nedenle davaya bakma görevinin tüketici mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355.maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı vekili, kambiyo senetlerine dayalı alacak talebinde bulunmuş, davalı ise bu senetlerin, devre mülk sözleşmesi uyarınca satıcıya verilen senetler olduğunu savunmuştur. Davacı vekili cevaba cevap dilekçesindeki beyanında, bonoları dava dışı … şirketinden iyi niyetle aldıklarını savunmuştur. Davacının ticari amaçla hareket ettiğine dair bir kanıt bulunmamaktadır. Devre mülke konu taşınmaz, konut niteliğinde taşınmaz olup davacının, 6502 sayılı Kanun’un 3/1.k maddesindeki tanıma uygun tüketici olduğunun kabulü gerekir. 6502 sayılı Kanun’un 4.maddesinin 5.fıkrasıyla, “(5) Tüketicinin yapmış olduğu işlemler nedeniyle kıymetli evrak niteliğinde sadece nama yazılı ve her bir taksit ödemesi için ayrı ayrı olacak şekilde senet düzenlenebilir. Bu fıkra hükümlerine aykırı olarak düzenlenen senetler tüketici yönünden geçersizdir.” düzenlemesi getirilmiştir. Böylece, tüketici işlemleri kapsamında düzenlenecek senetlerin, nama yazılı senetler halinde düzenlenmesi zorunluluğu gelmiştir. Bu durumda, davaya konu senetlerin davacı yönünden geçerli olup olmadığı, geçerli ise davacının iyi niyetli hamil olup olmadığı, davalının temel ilişkide borçlu olup olmadığı, bu defileri davacıya karşı ileri sürme hakkının bulunup bulunmadığı konularındaki esaslı değerlendirmelerin, tüketici işlemleri konusunda ihtisas mahkemesi olan tüketici mahkemesince yapılması gerekir. Özetle, senetlerin düzenlenmesine dayanak olan temel ilişki tüketici işlemi olup, davalı da tüketici konumunda olduğundan ve davacının talep hakkının bulunup bulunmadığı 6502 sayılı yasa hükümleri bağlamında değerlendirileceğinden, davaya bakma görevi tüketici mahkemesine ait olup, ilk derece mahkemesinin görevsizlik kararı isabetlidir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince, HMK’nın 20. maddesi gereğince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353.1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 26/11/2020 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK 362/1.c. maddesi uyarınca karar kesindir.