Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1633 E. 2020/1360 K. 03.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1633
KARAR NO: 2020/1360
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI: 2019/385 Esas – 2019/1122 Karar
TARİHİ: 13/11/2019
DAVA: Şirketin İhyası
Taraflar arasında görülen şirketin ihyası davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı gerekçe ile hukuki yarar, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine yönelik verilen karara karşı davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … Ltd. Şti.’nin, Adana Ticaret Sicil Müdürlüğüne kayıtlı şirket olduğunu, şirket merkezinin ise İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne kayıtlı olduğunu, şirket kaydının İstanbul Ticaret Sicil Memurluğunun 07/01/2011 tarihli yazısı ile 11/01/2011 tarihinde resen silindiğini, müvekkili tarafından … Ltd. Şti.’ne karşı Adana 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1127 esas sayılı dosyası ile tazminat davası açıldığını, mahkemece şirkete tebligat yapılamadığını belirtilerek, … Ltd. Şti.’nin tüzel kişiliğinin ihyası için dava açmak üzere süre verildiğini, söz konusu şirketin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; … Ltd. Şti.’nin şirket merkezinin Adana’dan İstanbul’a taşındığını ve İstanbul Ticaret Sicil Memurluğunca 15/12/2010 tarihinde tescil edilip, 21/12/2010 tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiğini, dava konusu şirketin İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne kayıtlı ve halen aktif olduğunu, şirketin ihyasını gerektirecek bir durum olmadığını, müvekkilinin davanın açılmasına sebebiyet vermediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesinin 13/11/2019 tarihli, 2019/385 Esas – 2019/37 Karar sayılı kararıyla,”…Dava, hukuki niteliği itibari ile ihya davasıdır. Davacı … Ltd. Şti.’nin İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından resen terkin edildiğini, … tarafından kendisi aleyhine başlatılan icra takibi neticesinde ödeme yaptığını, yapılan ödemenin rücu için Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/1127 esas sayılı dosyada şirket aleyhine dava açtıklarını belirterek şirketin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden şirketin sicil kayıtları getirtilmiş, şirketin terkin olmadığı, şirket kaydının devam ettiği anlaşılmıştır. İhya ancak sicilden resen yahut tasfiye sonucu terkin edilen şirketler hakkında talep edilebileceğinden davacının … Ltd. Şti.’nin ihyasını taleple dava açmakta hukuki yarar bulunmadığından …” davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: İlk derece mahkemesinden ilgili ticaret sicil müdürlüklerine müzekkere yazılması talebinin mahkemece yeterince incelenmediğini, mahkemece davalı şirketin herhangi bir kaydı bulunamamış ve bunun neticesinde şirketin ihyası davası açılması için kendilerine süre verildiğini, açılmaması halinde davalı şirket yönünden pasif husumet yokluğundan davanın reddine karar verileceğinin ihtar edildiğini, Müvekkili kurumun bir kamu kurumu olduğunu, mahkeme kararına istinaden açmış olduğu bir davada, davalı tarafa vekalet ücreti ödemeye mahkum edildiğini ve bu karar neticesinde kamu zararına neden olunduğunu, davayı açmakta kurumun hukuki yararı olduğunun tartışmasız olup, ilk derece mahkemesince şirketin faal olduğunun tespit edilememiş olmasının sorumluluğunun müvekkili kuruma yükletilmesinin kabulünün mümkün olmadığını, talepleri doğrultusunda ilgili mahkemece yeterli araştırma yapılmış olsaydı, şirketin faal olup olmadığının tespit edilebileceğini ve davanın açılıp açılmamasında hukuki yarann bulunup-bulunmadığı tespit edilebileceğini, müvekkili kurumun amacının, davalı şirketler nezdinde çalışan dava dışı işçiye yapılan ödemenin rücuen tahsil edilmesi olduğunu, bu sebeple hukuki yararın bulunduğunun tartışmasız olduğunu, mahkemece yeterli araştırılma yapılmamasından dolayı açılan bir davada müvekkili kurumun aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasalara aykırılık teşkil ettiğinin tartışmasız bir gerçek olduğunu, İşbu sebeple ilk derece mahkemesi tarafından kendilerine kesin süre verilerek şirketin ihyası davası açılmasının ihtar edilmiş olması göz önüne alınarak, haksız olan ve hukuki dayanağı bulunmayan ve kurum zararına sebep olan (aleyhe hükmedilen vekalet ücreti) İstanbul Anadolu 8.Asliye Ticaret Mahkemesinin ilgili kararının istinaf incelemesi sonucu kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, ticaret sicilden terkin edildiği ileri sürelen şirketin sicil kaydının ihyası talebine ilişkindir. Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Ticaret sicilinden terkin edilen şirketlerin yeniden ihyasının sağlanması amacıyla 6102 Sayılı TTK kapsamında iki farklı yol öngörülmüştür. Buna göre, tasfiye sürecine giren şirketlerin tasfiye işlemlerinde eksiklik olması halinde TTK’nın 547. maddesi kapsamında sicilden terkin edilen şirketin tekrar sicile kaydedilmesi mümkündür. Örneğin şirkete ait bir malvarlığının bulunması bu duruma örnek olarak gösterilebilir. Bir diğer yol ise TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca sicilden terkin edilen şirketlerin yeniden tescilidir. Ancak her halükarda şirketin ticaret sicil kaydının terkin edilmiş olması gereklidir. Somut olayda ticaret sicil müdürlükleri müzekkere cevap ve eklerinden dava dışı şirketin faal durumda olup, sicilden herhangi bir surette terkin edilmemiş olduğu anlaşıldığından, ilk derece mahkemesi kararı isabetlidir. Davanın hukuki yarara yokluğundan usulden reddine karar verildiği gözetildiğinde, kendini vekil ile temsil ettiren davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesi de yasaya uygun olup, aksi yöndeki davacı vekilinin istinaf başvuru nedeni yerinde görülmediğinden, istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf harçlarının Hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince davacı vekiline tebliğine, 5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353.1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 03.12.2020 tarihinde, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU:HMK’nın 362/1.ç maddesi uyarınca çekişmesiz yargı işi olmakla karar kesindir.