Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1606 E. 2021/777 K. 17.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1606
KARAR NO: 2021/777
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/03/2020
NUMARASI: 2019/1091 E. – 2020/177 K.
DAVANIN KONUSU:Şirketin İhyası
Taraflar arasında görülen şirketin ihyası davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabul kısmen reddine yönelik verilen hükme karşı davalılar Sara köprülü, Şehnaz Köprülü ve Zeyna Köprülü tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tasfiye edilen K…ayi ve Dış Ticaret Anonim Şirketinin 24.10.2016 tarihli genel kurulunda tasfiyesine karar verildiğini, tasfiye işlemlerini yürütmek ve tasfiye memuru olarak 1 yıllığına görev yapmak üzere Şehnaz Köprülü’nün tasfiye memuru olarak seçilmesine, şirketi tasfiye hususunda temsil ve ilzam etmesine oybirliği ile karar verildiğini, müvekkilinin dava dışı borçlu şirketten olan alacağı için şirket aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 11.03.2016 tarihinde ilamsız icra takibi başlattığını ve ödeme emrinin 17.03.2016 tarihinde borçlu şirkete tebliğ edildiğini, borçlu şirketin 24.03.2016 tarihinde borca itiraz ederek takibi durdurduğunu, müvekkilinin, davalının itiraz ettiği alacağın tespiti ve itirazın iptali amacıyla 07.06.2016 tarihinde itirazın iptali davası açtığını ve davanın müvekkilinin lehine sonuçlandığını, derdest dava varken ve bu dava kesinleşmeden tasfiyenin kapatılıp sicil kaydın silinerek şirketin tüzel kişiliğinin sona erdirilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, şirket adına açılan lehte ve aleyhteki davaların kesinleşmemesinin tasfiyenin kapanmasına engel teşkil ettiğini, bu davalar sonuçlanmadan tasfiyenin tamamlanmış sayılamayacağını, üzerinde uyuşmazlık bulunan borçların bulunması halinde tasfiyenin sona erdiğinden bahsedilemeyeceğini, tüzel kişiliğin sona erdiğinin hukuk açısından kabul edilebilmesi için, tasfiye işleminin eksiksiz tamamlanması gerektiğini, şirketin tasfiyesinden sonra 27.06.2019 tarihinde lehlerine sonuçlanan itirazın iptali davası yönünden, şirketin mevcut olmadığı bilindiği halde olmayan bir şirket adına istinaf yoluna başvurulmasının kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, … Ticaret Anonim Şirketinin gerçek olmayan tasfiyenin iptali ile ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar …, … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; 18.11.2016 tarihli sicil gazetesinde ilan olunduğu üzere, 24.10.2016 tarihli genel kurul kararı ile şirketin devamında fayda görülmediğinden tasfiyesine karar verilerek, tasfiye memuru olarak …’nün seçildiğini, bu nedenle tasfiye kurulu başkan yardımcısı ve üyesi olarak davanın yöneltildiği diğer davalılar … ve … bakımından sıfat yokluğundan davanın reddi gerektiğini, davacının haksız şekilde avans çeklerini gerekçe göstererek takip başlattığını, itirazın iptali davasına ilişkin kararın istinaf aşamasında olduğunu ve henüz kesinleşmediğini, kesinleşmeyen bir alacağa istinaden ihya talep edilmesinde hukuki yarar bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Davalı Ticaret Sicil Müdürlüğüne davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesinin kararında; “…. Şirket tüzel kişiliğinin ihyası davasının, ihyası istenilen şirketin tasfiyesini yürütmüş olan tasfiye kurulu üyeleri veya tasfiye memuru ile yasal hasım durumundaki terkin işlemini yapan ticaret sicil memurluğuna husumet yöneltilerek açılması gerekmekte olup, gelen kayıtlara göre ihyası istenilen şirketin tasfiye memurunun davalılardan Şehnaz Köprülü olduğu anlaşılmakla, diğer davalılar … ve …’ye bu davada husumet yöneltilemeyeceğinden, bu davalılar yönünden açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine dair karar verilmiştir. Davalı İstanbul Ticaret Sicil Memurluğu, yasal hasım konumunda olup, tasfiyenin usulsüz kapatılmasından dolayı kusur ve sorumluluğu bulunmamaktadır. Bu nedenlerle, bu davalı harç, yargılama giderleri ve karşı yan vekalet ücretinden sorumlu tutulmamıştır. Diğer davalı tasfiye memurunun sorumluluğuyla ilgili olarak yapılan incelemede, ihyası istenen şirketin tasfiyesinin 02/05/2018 tarihinde tamamlandığı anlaşılmıştır. İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/485 esas sayılı dosyasının dava açılış tarihi ise 07/06/2016 olup, söz konusu dava tasfiyenin tamamlanmasından önce açıldığından ve davalı tasfiye memurunun davadan haberdar olmaması mümkün olmadığından, davalı tasfiye memurunun ihya davası açılmasına sebebiyet verdiği kanaatiyle, davalı tasfiye memuru harç, yargılama giderleri ve karşı yan vekalet ücretinden sorumlu tutularak, davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. gerekçesiyle Davanın kısmen kabulü ile Tasfiye Halinde … Ticaret A.Ş’nin ticaret sicil kaydının İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/485 esas ve 2019/342 karar sayılı dosyası ile İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile sınırlı olmak üzere ihyasına, davalılar … ve …’ye yönelik davanın husumet yönünden reddine karar vermiştir. Bu karara karşı davalılar … ve … ve … vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalılar … ve … ve … vekili istinaf başvuru dilekçesinde; İlk derece mahkemesince esasa ilişkin delillerinin toplanmadan karar verilmesinin usulsüz olduğunu, davanın açılmasına sebep olan ve deliller arasında gösterilmekle celbi talep edilen İstanbul Anadolu 32. Asliye Hukuk Mahkemesi 2019/928 Esas sayılı dosyasının getirtilmeden ve kararda değerlendirilmeden verilen kararın hatalı olduğunu, gerekçeli kararın HMK’nın 297. maddesinde belirtilen şartları taşımadığını, mevzuat ve uygulamaya aykırı olarak kararda, cevap dilekçesi ile itirazlarının değerlendirilmediğini, ilk derece mahkemesince aynı gün tahkikat ve sözlü yargılama yapılmasının HMK’nın 320/2.maddesine aykırı olduğunu, en az iki duruşma yapılması gerekirken ön in inceleme, tahkikat ve sözlü yargılamanın aynı oturumda yapılmasının hatalı olduğunu, … tarafından satın alınan gayrimenkulün ilk maliki olan ve tasfiye edilen şirket aleyhine tasarrufun iptali amacıyla ihya davası açıldığını, davacının daha önce de 11.03.2016 tarihli İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında avans çeklerini dayanak göstererek takip başlattığını, ancak bu alacağın kesinleşmediğini, tasfiye edilen şirket ile davacı arasında bir sözleşme bulunmadığını, itirazın iptali davasının istinaf aşamasında olduğunu, alacağa ilişkin olarak bahsi geçen henüz kesinleşmemiş birleşen dosyaların işbu dava bakımından bekletici mesele yapılması gerekirken sona eren şirketin ihyasına karar verilmesinin hatalı olduğunu, tasfiye işlemlerinin usulüne uygun şekilde tamamlanarak şirketin terkin edilerek bu husunun 07.05.2018 tarihli sicil gazetesinde ilan edildiğini, tasfiye memuru olmayan davalılara yönelik davanın reddine isabetsizlik bulunmadığını belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, TTK’nın 547. madde gereğince açılan, tasfiye sonucu terkin edilmiş olan şirketin ek tasfiye işlemlerinin yerine getirilmesi için ihyası talebine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile talep edilen dava dosyasıyla sınırlı olmak üzere ihya kararı verilmiş, karara karşı davalı tasfiye memuru vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355.maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Mahkemece incelenen belgelere göre, tasfiye tarihi itibariyle terkin edilen şirket aleyhine açılmış dava ve takip bulunduğu anlaşılmıştır. İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünden gönderilen sicil kayıtları incelendiğinde; … sicil nosunda kayıtlı Tasfiye Halinde … Ticaret Limited Şirketinin tasfiyesine karar verildiği tasfiyesinin 02.05.2018 tarihinde sona erdiğinin ilan edildiği, tasfiye memurunun davalı … olduğu anlaşılmıştır. İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından gönderilen sicil kayıtları incelendiğinde ihyası istenen şirketlerin terkin olmadan önce merkez adresinin İstanbul ili Üsküdar ilçesi olduğu, buna göre mahkemenin 6102 sayılı TTK’nın 547/1.maddesi anlamında kesin yetkili olduğu anlaşılmıştır. Somut olayda, davacı tarafından tasfiye halindeki şirket aleyhine İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … Esasında takip başlatılmış, itiraz üzerine İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/485 esasında itirazın iptali davası açılmıştır. Anılan davada 2019 yılında verilen kararın davalı şirketçe terkinden sonra istinaf edildiği taraf beyanlarından anlaşılmaktadır. Yine davalı beyanlarına göre belirtilen alacakla bağlantılı olarak davacı tarafından tasarrufun iptali davası açılmıştır. Öncelikle, ilk derece mahkemesi kararında ihya davasının şartları değerlendirilmiş olup kararda yeterli gerekçe bulunmaktadır. Basit usule tabi olan ihya davasında mahkemece yapılan yargılamada HMK’nın 320.maddesine aykırı bir yön bulunmamaktadır. Davaların en az masrafla ve en kısa sürede sonuçlandırılması usul ekonomisinin gereği olup, yargılamanın birden fazla oturum sürmesini emreden bir yasa normu bulunmamaktadır. Şirkete yönelik dava ve takip devam ederken şirketin terkin edilmesi nedeniyle ihyasında zorunluluk bulunmaktadır. İhya davasının başka bir davanın sonucunu beklemesi hukuken mümkün olmayıp, öncelikle ihyanın sağlanması gerekir. Esasen alacağın varlığı ve yokluğu ihya davası sonucunda taraf teşkili sağlandıktan sonra itirazın iptali ve tasarrufun iptali davalarında tartışılacaktır. Derdest olan bu dava ve takiplerde taraf teşkilinin sağlanarak yargılama yapılması ve takip işlemlerinin yürütülmesinin sağlanması bakımından tasfiye halindeki şirketin ihyasını talep etmekte hukuki davacının yararı bulunmaktadır. TTK’nın 547. maddesi uyarınca, tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olması halinde, ilgililerin şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden bu ek işlemlerin sonuçlandırılıncaya kadar şirketin yeniden tescilini isteyebilecekleri, mahkemenin talebi yerinde görmesi halinde tasfiye memurları veya yeni bir veya birkaç tasfiye memuru atayarak tescil ve ilan ettireceği anlaşılmıştır. Mahkemece, yasal şartların oluşması nedeniyle şirketin ihyasına karar verilmesinde ve yasa hükmü gereği davalının tasfiye memuru olarak atanmasında, tasfiye memuru görevi bulunmayan diğer şirket ilgilileri hakkındaki davanın husumetten reddedilmesinde hukuka aykırı bir yön bulunmamaktadır. Mahkeme kararında yeterli gerekçenin bulunduğu, davalı yanca tasfiyenin eksiksiz yapıldığının savunulmasına rağmen, derdest dava ve takiplerin bulunması halinde sonucunun beklenmeden şirketin terkin edilmesinin eksik tasfiye niteliğinde olduğu, ek tasfiyenin zorunlu olduğu, davalının diğer savunmalarının yapılacak yargılamalarda tartışılacak olması nedeniyle ilk derece mahkemesi kararında isabetsizlik bulunmadığından davalı tasfiye memuru vekilinin tüm istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, ilk derece mahkemesinin gerekçesi ve kararı isabetli olmakla, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalılar tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, bakiye 4,90 TL istinaf harcının davalılardan tahsiline, 3-Davalılar tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 6-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 17.06.2021
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.ç maddesi uyarınca, karar kesindir.