Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1598 E. 2020/1123 K. 22.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1598
KARAR NO: 2020/1123
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/07/2020
NUMARASI: 2020/340E. – 2020/338 K.
DAVANIN KONUSU: İhtiyati Haciz
Taraflar arasındaki ihtiyati haciz talebinin ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı reddine, ilişkin karara karşı, ihtiyati haciz isteyen vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ İhtiyati haciz isteyen vekili dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki ticari ilişkide davalının, borçlu dava dışı … Şirketinin karşılıksız çıkan çeklerinden dolayı müvekkiline 10.10.2019 düzenleme tarihli 05.05.2020 ile 05.05.2021 arası dönemi kapsayan 12 adet sıralı bono verdiğini, bonolarda muacceliyet kaydı bulunduğunu, 05.05.2020,05.06.2020 ve 05.07.2020 tarihli bonoların ödenmediğini, 05.05.2020- 05.06.2020 vade tarihli bono bedellerinin tahsili amacıyla Adana … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında takip başlatıldığını, 05.07.2020 tarihli bononun vadesi gelmesine rağmen ödenmediğini, çekleri karşılıksız çıkan … şirketi aleyhine Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas ve İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyalarında başlatılan takiplerin şirketin aktif olmaması nedeniyle tebliğ dahi edilemediğini, aleyhine ihtiyati haciz istenen borçlunun da ödeme yapmayarak hileli işlemlerde bulunduğunu, ödeme yapmışcasına bonoları geri istediğini, bu kapsamda borçlu tarafından verilen 10.10.2019 düzenleme 05.08.2020 vade tarihli 25.000 TL bedelli, 10.10.2019 düzenleme 05.09.2020 vade tarihli 25.000 TL bedelli, 10.10.2019 düzenleme 05.10.2020 vade tarihli 25.000 TL bedelli, 10.10.2019 düzenleme 05.11.2020 vade tarihli 25.000 TL bedelli, 10.10.2019 düzenleme 05.12.2020 vade tarihli 25.000 TL bedelli, 10.10.2019 düzenleme 05.02.2021 vade tarihli 25.000 TL bedelli, 10.10.2019 düzenleme 05.03.2021 vade tarihli 25.000 TL bedelli, 10.10.2019 düzenleme 05.04.2021 vade tarihli 25.000 TL bedelli, 10.10.2019 düzenleme 05.05.2021 vade tarihli 25.000 TL bedelli senetlerin müvekkilinin elinde olduğunu, alacağın rehinle teminat altında olmadığı gibi borçlunun mallarını kaçırma tehlikesinin bulunduğunu ileri sürerek, borçlu hakkında takibe geçileceğinden ve borçlunun mallarını kaçırma ihtimali bulunduğundan, borçlunun menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi 07.07.2020 tarihli, 2020/340-338 Değişik iş sayılı kararında, “Borcun vadesinin gelmediği, vadesi gelmeyen borçlar yönünden de İİK 257/2 md. koşulları gerçekleşmediğinden talebin reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” gerekçesiyle istemin reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, ihtiyati haciz isteyen alacaklı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati haciz isteyen vekili istinaf başvuru dilekçesinde Davalının, dava dışı borçlu … şirketinin karşılıksız çıkan çeklerinden dolayı müvekkile 10.10.2019 düzenleme tarihli olan 05.05.2020 ile 05.05.2021 tarihleri arasındaki vadeleri olan 12 adet sıralı bonoyu keşide ederek teslim ettiğini, bonolarda muacceliyet kaydı bulunduğunu, 05.05.2020 vadeli 05.06.2020 vadeli ve 05.07.2020 vadeli bonoların ödenmemesi üzerine müvekkilince takip başlatıldığını, çekleri karşılıksız olan dava dışı şirket hakkında başlatılan takiplerde, şirketin faaliyetini durdurması nedeniyle ödeme emirlerinin dahi tebliğ edilemediğini, davalı …’in de düzenlemiş olduğu senetlere rağmen müvekkilline ödeme yapmadığı gibi hileli işlemlerde bulunduğunu, sunulan e-mailden de anlaşılacağı üzere, davalının ödeme yapmadığı bonoları ödeme yapmış gibi geri istediğini, bonodan kaynaklı alacağın rehinle teminat altında olmaması nedeniyle borçlunun mal kaçırma tehlikesinin bulunduğunu, davalının ortak ve yetkilisi olduğu dava dışı … Ltd. Şti. Davalı tarafından müvekkiline verilen altı adet çekinin de karşılıksız çıkması nedeniyle takip başlatıldığın, borçlu hakkında takibe geçileceğinden ve borçlunun mallarını kaçırma ihtimali mevcut olduğundan ilk derece mahkemesinin ret kararının hatalı olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, davalının borca yetecek tutarda taşınır ve taşınmaz mallarına ve üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, İİK’nın 257 vd. maddeleri uyarınca, kambiyo senedine dayalı ihtiyati haciz istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, ihtiyati hacze konu bonoların vadesinin gelmemesi nedeniyle İİK’nın 257/.maddesindeki koşullar oluşmadığından ihtiyati haciz isteminin reddine karar verilmiş, alacaklı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. 2004 sayılı İİK’nun 257. maddesi gereğince ;”Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir: 1 – Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa; 2 – Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadiyle mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlâl eden hileli işlemlerde bulunursa; Bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında muacceliyet kesbeder.” düzenlemesi bulunmaktadır. Anılan Kanun’un 258. maddesinde ise, ihtiyati hacze 50 nci maddeye göre yetkili mahkeme tarafından karar verileceği, alacaklının, alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeğe mecbur olduğu düzenlenmiştir. Somut olayda, ihtiyati haciz talebi 05.07.2020 tarihinde mahkemeye iletilmiş olup, bu tarih itibariyle talebe konu hiç bir bono yönünden vade gelmemiştir. Taraflar arasında, bir bononun ödenmemesi halinde diğer bonoların muaccel hale geleceğine ilişkin ayrı bir muacceliyet sözleşmesi bulunmamaktadır. İncelenen bonolarda, bononun vadesinde ödenmemesi halinde müteakip bonoların muaccel olacağı belirtilmiş ise de, talep konusu bonoların sıralı şekilde verildiğine ilişkin bir sözleşme bulunmadığı gibi, bonolardaki muacceliyet kaydı alacağın muaccel olması için yeterli değildir. Diğer yandan, ihtiyati haciz talep eden vekili, borçlu ve ortağı olduğu şirket aleyhine vadesi gelen kambiyo senetleri nedeniyle yapılan takiplerde borcun ödenmediğini, bonoların ödenmiş gibi geri istendiğini belirterek borçlunun mal kaçırma hazırlığında olduğunu ileri sürmektedir. Daha önce yapılan takiplerin itiraza uğraması veya keşidecinin kambiyo hukukundan kaynaklanan haklarını kullanması mal kaçırma şüphesi olarak değerlendirilemeyeceği gibi, önceki borçların ödenmemiş olması da mal kaçırma çabasına karine olarak kabul edilemeyeceğinden mahkemenin, ret kararında bir isabetsizlik bulunmadığından istinaf isteminin reddi gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, ilk derece mahkemesi kararı isabetli olmakla istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Alacaklı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Alacaklı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Alacaklı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 22/10/2020
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f maddesi uyarınca karar kesindir.