Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1594
KARAR NO: 2023/1231
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19.09.2019
NUMARASI: 2019/133 E.- 2019/717 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Bankacılık işlemlerinden kaynaklı)
Taraflar arasında görülen tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine ilişkin verilen hükme davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili şirketin … İşletmesi olarak turizm sektöründe faaliyet gösteren Turizm İşletme Belgesine sahip kurumsal bir işletme olduğunu, … işletmesi’nin bankacılık işlemlerini toplamda 30 adet TL ve döviz vadesiz mevduat hesabı ve çok sayıda TL ve döviz vadeli mevduat hesabında kasa ve banka sorumlusu olarak çalışan … tarafından yürüttüğünü, 2005 yılından 09.04.2012 tarihine kadar “Davalı bankanın kendisine özel olarak bastırdığı/ürettiği orjinal antetli dekontlarla/makbuzlarla düzenlenmiş belgelerle, yine özellikle davalı bankanın kaşeli, imzalı mutabakat mektupları/yazılarıyla, yine banka şubesinin faks makinesini kullanmak suretiyle müvekkilini 3.639.057,27-TL zarara uğrattığını, bu durumun bankanın Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından düzenlenen raporda da tespit edildiğini, davalı bankanın iç işleyişindeki dikkatsizlik, tedbirsizlik ve özensizliği nedeniyle oluşan zararı gidermekle yükümlü olduğunu, çalışan …’in 7 yıl boyunca devam eden eylemleriyle muhtelif tarihlerde paraları yüzlerce defada zimmetine geçirdiğini, şirketin gönderdiği mutabakat mektuplarına/ yazılarına, davalı bankanın kaşeli imzalı cevaplarında, fiilen olmayan tutarların “varmış gibi’ gösterildiğini , …’in davalı banka bilgisayarlarından dekont yazdırmak için sadece banka personelinin kullanması gereken davalı bankanın özel olarak bastırdığı antetli boş orjinal banka dekontlarını kullandığını, dekontların yanı sıra üzeri doldurulmaya müsait davalı bankanın orjinal kaşeli boş evraklarını da temin ettiğini, davalı Bankanın Teftiş Kurulu Başkanlığınca hazırlanan Teftiş Raporunda da belirtildiği üzere; davalı banka personelinin hem kendi iç prosedürlerine uymadığını, hem de …’in suç teşkil eden eylemlerine imkan sağladığını, hatta mutabakat mektuplarında çift imza olması gerekirken, aksine banka personelinin tek imza attığını, bazılarının ise imza yetkisi olmayan banka personeli tarafından imzalandığını, davalı banka çalışanlarının kusurlu eylemleri nedeniyle İstanbul Anadolu CBS’na müracaat ettiklerini 2012/42231 soruşturma nolu dosya üzerinden yapılan soruşturma neticesinde “Teftiş raporunda banka çalışanlarının kusurlu oldukları belirtilmiş ise de, bunların hukuki sorumluluklarının bulunduğuna ve …’in eylemlerine iştirak ettiklerine dair delil elde edilemediği, ” gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, ancak davalı banka müfettişince düzenlenen 18/06/2012 tarihli soruşturma raporunda … tarafından hazırlanan belgelerde imzası tespit edilen çalışanlar, servis yetkilileri ve ikinci müdürün kusurlu bulunduklarını, keza … hakkında açılan kamu davasında İstanbul Anadolu 30.Asliye Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sonunda verilen 30.05.2013 tarih ve 2012/1196- 2013/987 E. K.sayılı karar ile; “…sanığın hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu işlediğinin sabit olduğu anlaşıldığından TCK’un 155/2. maddesi gereğince 4 yıl 2 ay hapis ve 8.320 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına..” karar verildiğini, müvekkili şirketin uğradığı toplam 3,639.657,27 TL maddi zararın, 31.03.2012 tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili le müvekkiline verilmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; dava edilen alacağın zamanaşımına uğradığını, davanın pasif husumet yokluğundan reddi gerektiğini, davacı şirketin öncelikle kendi firma çalışanı olan …’den maddi zararını tazmin etmeye çalışması gerektiğini, davaya konu edilen 3.639.657,27-TL tutarındaki zarara davacının firmasında kasa ve banka sorumlusu olarak çalışan … tamamen kötü niyetli davranışları sonucunda sebep olduğundan işbu davanın davacı şirket çalışanı …’e ihbar edilmesini iddia edilen zarara sebebiyet veren davacı tarafın ağır kusuru olduğunu, davacı şirket basiretli bir tacir olarak çalışanı …’i yıllarca kontrol etmeden çalıştırdığı için kusurlu ve sorumlu olduğunu, müvekkili bankanın , davacı şirketin hesapları ile ilgili olarak KMPG Adli Bağımsız Denetleme Kuruluşu’na faks göndermediğini, dava dilekçesinin 2 nolu ekinde yeralan faks kapağı ve ekindeki sayfalardaki imzaların sahte olup vekiledeni bankayı bağlamadığını, Teştif Kurulu tarafından düzenlenen 18.06.2012 tarihli rapor, vekiledeni bankanın iç denetimi, nizam ve intizamını sağlamak için hazırlanan, incelemeyi yapan müfettişin kişisel kanaatini belirten bir rapor olup, öte yandan davacının iddiasının aksine davacı firmanın hesapları ile muhasebe sistemi arasında mutabakatsızlığın bankanın kusurundan kaynaklanmadığını, raporda bu bakımdan vekiledeni banka çalışanlarına kusur ithaf edilmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…somut olayda ekonomik durum itibarıyla küçümsenmeyecek kadar yüksek montanlı ve haksız olduğu bildirilen işlem ve eylemlerin 7 yıl boyunca sürdürülebilmiş olmasının ve davacı yanca denetlenememesinin hayatın olağan akışına aykırı olmasına, nihayet davacının basiretli bir tacir olmasına, davacı çalışanı …’in yıllar sonra kendi kendisini ihbar etmesinin de ilginç ve dikkate şayan olmasına, davalı banka çalışanlarının dikkatli olmadıkları varsayılsa dahi bunun sadece iç işlerinde disiplin yönünden değerlendirileceğine, çalışanların … ile birlikte hareket ettiklerine, zimmete para geçirdiklerine, davacıyı zarara uğratmak amacıyla hareket ettiklerine dair hiçbir delil bulunmamasına, yıllar boyu aynı insanla muhatap olan banka çalışanlarının bir nebze gevşek davranmasının mazur görülebilecek olmasına, davacı tarafından en basit bir araştırma/ denetimle eylemin ortaya çıkarılabileceğine ancak ne yazık ki somut olayda davacı yetkililerinin böyle bir istem duymamasına, dolayısıyla davacı ile çalışanının birlikte hareket ettiklerine dair oluşan kanaate, çalışan …’in yaptığı işlemlerin davacı şirket tarafından benimsendiğine ve zararın karşılanması yönünden öncelikle …’e müracaat edildiğine dair herhangi bir bilgi ve dava bulunmamasına, bunun davacı ve çalışanının birlikte hareket ettikleri kanaatini güçlendirmesine göre, somut olayda banka çalışanlarının, dolayısıyla davalı bankanın TBK 116 madde (BK 100 madde) uyarınca sorumlu tutulamayacağı anlaşılıp kabul edilmekle… ” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu iddia ederek ret kararına gerekçe olarak yıllar boyunca aynı insanla muhatap olan banka çalışanlarının bir nebze gevşek davranmasını mazur görülebilecek olmasının dayanak gösterildiğini, kararın hakkaniyete uygun olmadığı gibi hukuki olarak izah edilebilir bir yanı da olmadığını, mahkeme tarafından tıpkı kaldırılan önceki karar gibi iş bu kararda da davalı banka lehine yorum ilkesinin benimsediğini, bankanın sorumluluğunu tevsik eden delillerin yorum yoluyla gözardı edildiğini, her iki karardaki gerekçelerin çeliştiğinin görüleceğini, müvekkili şirketin davalı bankadan dava tarihine kadar 30’u aşkın TL ve döviz vadesiz vadeli hesabı kullanarak hizmet aldığını, her üç ayda bir davalı bankada teyit/kontrol için davalı bankanın kaşe ve yetkililerinin imzalarının bulunduğu mutabakat mektuplarının alındığını, ayrıca bankaya ait özel olarak üretilen orijinal antetli dekont/makbuz alınması suretiyle yatırılan tutarların takibinin yapıldığını, müvekkili şirket işletmesi …’nun kasa ve banka sorumlusu …’in davalı banka çalışanlarının özensizlik ve dikkatsizliğinden faydalanarak müvekkili şirketin banka hesaplarında olması gereken fakat esasen olmayan tutarların banka hesaplarında varmış gibi gösterdiğini, uyuşmazlık konusu olayda davalı bankanın kaşesini ve yetkililerinin imzalarını barındıran mutabakat mektupları/yazıları ile davalı bankaya ait özel olarak üretilen orijinal antetli dekont/makbuzlar vasıtasıyla 3.639.657,27 TL zarara uğratıldığını, bu hususun davalı bankanın 18.06.2012 tarihli iç teftiş raporuyla tespit edildiğini, bankaya ait özel olarak üretilen orijinal antetli dekont/makbuzların İğfal kabiliyeti olduğunu …’in özel belgede sahtecilik suçundan hüküm giydiğini, İstanbul Anadolu 30. Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/621 Esas, 2019/256 Karar sayılı kararı ile tespit edildiğini, dosyada tek bir bilirkişi raporu alındığını ve heyetteki hukukçu bilirkişisinin ayrık görüşünün mevcut olduğunu, Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararına rağmen delillerin celp edilmeden ve bilirkişi incelemesi yapılmadan hüküm kurulmasının hukuki dinlenilme hakkının ihlali olduğunu, davalı banka çalışanlarının ihmal ve suistimalleri sonucu müvekkili şirket hesaplarında fiilen olmayan tutarların varmış gibi gösterildiğinin delillerle sabit olduğunu, ret kararının hukuka aykırı olduğunu, her yıl 4 defa olmak üzere mutabakatların yapıldığını ve şirketin banka hesaplarının kontrol edildiğini, teftiş raporunda da çalışan tarafından antetli kağıtlara hazırlanan belgeleri imzalamaları sonucu ilgili kişinin kötü niyetli eylemlerine zemin hazırlamaları nedeniyle kusurlu bulunduğunu, ceza mahkemesince verilen gerekçeli kararında tek başına yeterli görülmediğini, banka çalışanlarının objektif özen ödevini ihlal etmesi nedeniyle müvekkili şirketin zararları arasında uygun illiyet bağı olduğunu, ceza kararı ile ispat edildiğini, banka çalışanlarının ağır ihmalleri neticesinde ihbar kabiliyeti olan belgelerin …’in eline geçmesinde rol oynadığını, TBK 116.maddeye göre borçlunun yardımcı kişi yerine geçip onun davranışında bulunmuş olsaydı bu davranış kusur olarak yükletilebilecek ise sorumlu olacağını, davalı bankanın sorumluluktan kurtulmasının şartının ancak bu eylemleri kendisinin yapmış olması halinde kendisine kusur yüklenemeyeceğini ispat etmiş olmasına bağlı olduğunu, davalı bankanın müvekkili şirket zararlarından sorumlu olacağının açık olduğunu iddia ederek, kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, bankacılık işlemlerinden kaynaklı zararın tazimini talebine ilişkindir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Taraflara arasında, davacı şirketin davalı bankanın değişik şubeleri ile uzun yıllar bankacılık işlemi gerçekleştirdiği, davacı çalışanı dava dışı …’in 2003 yılından itibaren davacı şirket çalışanı olarak yer aldığı, adı geçen şahsın davacı şirket tarafından kendisine emanet edilen paraları davalı banka şubesine götürerek şirket hesaplarına yatırdığı, davalı banka şubesinde teftiş gerçekleştirildiği, banka teftiş kurulu raporunda davacı şirket şikayeti üzerine incelemelerin gerçekleştirildiği, dava dışı şirket çalışanı hakkında hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma, özel belgede sahtecilik eyleminden dolayı kamu davası açıldığı, adı geçen şahıs hakkında açılan kamu davası neticesinde verilen beraat kararının bozulması üzerine şahsın cezalandırılmış olduğu konularında herhangi bir uyuşmazlık mevcut değildir.Uyuşmazlık, mahkemece delillerin yeterince değerlendirilip değerlendirilmediği, mahkemenin ret kararının isabetli olup olmadığına ilişkindir.Dosya kapsamından, dava dışı davacı şirket çalışanı … tarafından Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılığının 09.04.2012 tarihli 2012/14318 Numaralı evrak ile müracaat savcılığına verdiği ifade de suçları işlediğini beyan ettiği, suç delillerini elde edilebilmesi amacıyla şirket iş yerinin mali işler bölümünde muhasebe müdürü ile birlikte yapılan incelemeye dair 09.04.2012 tarihli olarak polis memurları ve muhasebe müdürü imzaları ile birlikte tutanak düzenlendiği, tutanağın ekine ilgili evrakların eklendiği, davacı şirket avukatı tarafından 10.04.2012 tarihli şikayet ifadesi ile spor ve sinema kompleksinde spor tesislerinde kasa ve banka sorumlusu olarak çalışmakta olan …’in savcılığa kendisini ihbar etmesi neticesinde taraflarına yapılan bildirim ile 2005 yılından bu yana kendisine emanet edilmiş bulunan müvekkili şirketlere ait paraları sahte makbuzlar ve belgeler düzenlenmek suretiyle bankaya yatırmış gibi göstererek zimmetine geçirdiğini, bu nedenle şimdilik tespit edebildikleri kadarı ile şirketin 4.000.000,00 TL zarara uğratıldığını, adı geçen şahıstan şikayetçi olduklarını beyan ettiği, dava dışı şirket çalışanı …’in 27.03.2013 tarihli dilekçeyle İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığına hakkında iddialarla ilgili olarak savunmada bulunduğu, savunmasında herhangi bir kurumdan veya bankadan yardım ve destek almadığını, dekontların banka tarafından 3 nüsha halinde bastırıldığı, bazı dekontların çift suretli olduğu, 1.nüshanın bankada, 2.nüshanın müşteride, 3.nüshanın ise çöpe atıldığını, kendisinin bankaya yatırılan nakitlerinin dekontlarının bir gün sorulabileceğini düşünerek dışardaki çöplerden sadece bir kez atılmış boş temiz dekontları temin ettiğini, 2008 yılından beri 3 denetim olmasına karşın banka dekontlarını soran olmadığını, bu denetimlerden geçtiğini, bankadan iş yeri istemediği halde 3 aylık ekstreleri aldığını, bu ekstrelerin firmanın çok sayıda ödeme yapması, spor üyeliklerine iade yapılması ve otomatik ödeme talimatlarının çokluğu nedeniyle 300-400 sayfa civarında olduğunu, banka printerinin bu çoklu ekstreye çıkarırken boş sayfaları da çıkardığını, boş sayfaların imza aşamasında kaçtığını ancak kaşelendiğini, çöpe atıldığını, tek seferde çöpten 20 sayfa bulabildiğini, birkaç kez doğru olan hesapların üstüne yahut altına iş yerindeki printerden yanlış hesaplarını eklediğinin olduğunu, denetim firmalarının 7 senelik dönem içinde … denetim firması haricinde ne bankayı aradıklarını ne de ekstreleri istediklerini, bir kez faks teyiti istendiğini, çektiği farkların doğru rakamları kapsadığını, Mart ayında gelen bir ihbardan sonra Nisan’da teslim olduğunu, 2007/2011 yılları dahil olmak üzere toplam her yıl 4 defa 20 adet mutabakat yazılarının sonradan ilave edildiğini, imzalandığını belirttiği, davacı şirket avukatı tarafından 10.04.2012 tarihli şikayet ifadesi ile davacı şirket tarafından dava dışı … ve davalı bankanın Kozyatağı ticari şubesi ilgili birim çalışanları ile tespit edilecek diğer şüpheliler hakkında teftiş kurulu başkanlığı tarafından 18.06.2012 tarihli rapora istinaden 12.04.2013 tarihli dilekçeyle şikayette bulunularak kamu davası açmasının talep edildiği, 18.06.2012 tarihli teftiş kurulu raporunda, … tarafından hazırlanan belgelerde imzası tespit edilen çalışanlar servis yetkilisi, memurlar belirtilerek bununla birlikte adı geçenin talebine istinaden önceden hazırlanmış mutabakat yazılarını imzalayarak teslim ettikleri belirlenen müdür ve servis yetkilisinin kendileri tarafından gerekli kontroller yapıldıktan sonra bankanın matbuağları kullanılarak hazırlanması gereken mutabakat yazıları yerine şirket çalışanı … tarafından … AŞ antetli kağıtlara hazırlanan mutabakat belgelerini imzalamaları sonucu ilgili kişinin kötü niyetli eylemlerini gerçekleştirmesine zemin hazırlamaları nedeniyle kusurlu bulundukları ayrıca bankanın dışındaki kişi, kurum ve kuruluşlarla yapılacak yazışmalarda bankayı temsilen bir adet 1.derece ve bir adet 2. Derecede imza yetkililerinin müştereken imzalaması gereken belgeleri bankayı temsilen tek başına imzalayıp ilgili kişilere iletmeleri nedeniyle 2.müdür ve servis yetkilisinin buna ek olarak bankayı temsile imza yetkileri bulunmamasına rağmen söz konusu mutabakat belgeleri imzalamak suretiyle …’e teslim ettikleri belirlenen memurların hareketlerinden ötürü kusurlu bulunduklarının belirtildiği, devamında, firmanın banka hesapları ile muhasebe sistemi arasındaki mutabakatsızlığın bankanın kusurundan dolayı kaynaklanmadığı, bankanın zararının oluşma ihtimalinin bulunmadığı, öte yandan kendi hazırladığı belgelerden çalışanların imzalarını taklit ettiği ve çalışanlara rızası dışında banka kaşesi taşıyan boş kağıtları alıkoymak suretiyle hazırladığı belgeleri banka adına düzenlenmiş gibi gösterdiği tespit edilen şahsın Kadıköy 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/1196 numaralı dosyası üzerinden hizmet nedeniyle görevi kötüye kullanma ve özel belgede sahtecilik suçlarından dava açıldığı, adı geçen hakkında banka tarafından özel belgede sahtecilik suçundan şikayette bulunulmasının değerlendirilmesinin yerinde olacağının belirtildiği, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının 2012/42231 Soruşturma nolu dosyasında davacı şirket şikayeti ile ilgili olarak 24.04.2013 tarihli kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, söz konusu kararda asliye ceza mahkemesinde yargılanan şüpheli …’in savunması ve yazılı savunmasındaki açıklamalara göre eylemi kendisinin gerçekleştirdiği, kendisine hiçbir banka görevlisinin yardımcı olduğuna dair mücerret ve şüpheli iddiaları dışında delil elde edilemediği, teftiş kurulu raporuna göre de banka çalışanlarının kusurlu bulundukları belirtilmiş olmakla birlikte bunların hukuki sorumluluklarının bulunduğu, cezayı sorumluluklarının bulunduğuna ve …’in eylemine iştirak ettiklerine dair delil elde edilemediği kanaatinin belirtildiği, karara yapılan itirazın İstanbul 7. Ağır Ceza MAhkemesinin 2013/750 Değişik İŞ sayılı dosyasında 20.06.2016 tarihinde reddedildiği, kanun yararına bozma istemine dair talebin Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 04.10.2013 tarihli yazılarıyla reddedildiği, dava dışı çalışan hakkında açılan kamu davası neticesinde İstanbul Anadolu 30. Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/1196 Esas, 2013/987 Karar sayılı dosyasında katılanın …, sanığın … olduğu dosyada mahkeme tarafından 30.05.2013 tarihli verilen kararla, özel belgede sahtecilik suçundan dolayı beraat sanığın hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu işlediği gerekçesiyle mahkumiyet kararı verildiği, gerekçede banka dekontlarının özel belge niteliğinde olmadığı, sadece bankaya karşı ispat aracı olarak kullanılabileceği başka yerde kullanılması halinde dekontları hazırlayan bankadan dekontlarının sıhhatinin sorgulanmasının gerektiği, denetim elemanlarınca da zaten söz konusu sorgulamanın yapıldığı, dekont üzerinde yazı karakterlerinin bankanın orijinal dekontlarıyla örtüşmediği, bu durumunda basit bir araştırmayla anlaşılabileceği, bu nedenle söz konusu dekontların iğfal kabiliyetininde bulunmadığı bu nedenlerle söz konusu dekontların sanık tarafından sahte olarak hazırlanmasının özel belgede sahtecilik suçunu oluşturmayacağının belirtildiği, Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 11/09/2018 tarihli,2018/5470 Esas sayılı ilamı ile bozulduğu, İstanbul Anadolu 30.Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/621 Esıas,2019/256 Karar ve 21.03.2019 tarihli kararla, sanığın 2005 yılından itibaren katılan şirkete ait … isimli spor kompleksinde kasa sorumlusu olarak çalıştığı, şirket tarafından yatırılması için verilen paraları bankaya yatırmayıp at yarışları ve şans oyunları oynamak için kullandığı ,sanığın kasadaki açığın artması ile şirketin hesabının bulunduğu … Bankasından bir şekilde temin ettiği boş dekontları bilgisayar dile doldurarak işyeri paralarını bankaya yatırmış gibi gösterdiği ,ayrıca yine banka tarafından imzalanmış gibi sahte mutabakat evrakları tanzim ettiği ,sanığın düzenlemiş olduğu sahte banka dekontları ve mutabakat evraklarını eyleminin ortaya çıkmasını önlemek amacıyla katılan şirkete sunduğu ,sanığın özel belgede sahtecilik suçunu işlediği gerekçesi ile cezalandırılmasına karar verildiği, davacı şirket tarafından Beyoğlu … Noterliğinde düzenlenen 03.09.2014 tarihli ihtarname ile davalı banka tarafından şirkete yazılan 06.08.2014 tarihli yazıya cevaben cevapta bulunularak, meydana gelen zararın banka ile sulh yoluyla çözümlenmemesi halinde yasal hakların kullanılacağının belirtildiği, davalı bankanın 06.08.2014 tarihli yazı ile davacı şirket ihtarnamesine cevaben, 2005/2012 yılları arasında şirket parasının … tarafından zimmete geçirildiği süre içerisinde bankanın Kozyatağı Şubesi 05.01.2010 tarihinden itibarenden de ticari şube müşterisi olunulduğu, anılan süre zarfında farklı banka mensupları tarafından hizmet verildiği, teftiş raporunda bu hususun belirtildiği, mensupların konuya ilişkin herhangi bir suistimalinin tespit edilemediği, teftiş raporunda bankanın dekont ve kaşe kağıtlarının banka dışına çıkması ile ilgili olarak …’in şirketin çalışanı olması nedeniyle duyulan iltimas sonucu gerekli dikkatin gösterilmemesi sebebiyle çalışanlara kusur atfedildiği ,ancak söz konusu kusurun raporda belirtildiği üzere … tarafından yapılan eylem ve işlemler nedeniyle zararın asli unsuru olmadığından doğrudan meydana gelen zararın kaynağı olarak da nitelemeyeceği gerekçesiyle şirket zararının banka tarafından karşılanmasının mümkün bulunmadığının belirtildiği, davacı tarafça bankanın cevabı üzerine 13.11.2014 tarihinde iş bu davayı açmış olduğu anlaşılmıştır. 01.02.2017 tarihli bilirkişi heyet raporunda; dosya içeriği bilgi ve belgeler incelendiğinde; davacı firma çalışanı …’in 2005-31.03.2012 yılları arasında, kendisine emanet edilen parayı bankaya kısmen yatırmayıp, davacı şirket tarafından yaptırılan özel rapora göre 3.639.657,27 TL ,yapılan hesaplamaya göre (824.869,17 TL fazlasıyla) 4.464.526,44 TL’yı zimmetine geçirdiğinin bulunduğu, olayda; bankaya yatırılacak tutarlara ilişkin “Kasa Teslim Föyü”nün, parayı teslim eden şirket çalışanı kişi ile … arasında imzalanarak, paranın …’e teslim edildiği, ancak teslim edilen bu tutarların bankaya eksiksiz yatırıldığına ilişkin banka dekontunun, …’ten istenip istenmediğinin bilinmediği, dolayısıyla …’e teslim edilen para ile bankaya yatırılan paranın eşit olup olmadığına ilişkin bir mutabakat yapılmadığı, bu durumda şirket muhasebe kayıtları ile banka kayıtlarının mutabık olmasına yönelik daha ilk başta gereken kontrol işlemlerinin şirket tarafından yapılmadığı, dosyada her işlem için alınan dekontun yer almadığı , sadece birkaç adet dekontun bulunmakta olduğu , bu dekontların banka tarafından düzenlenip düzenlenmediği ve bu işlemlerde ne şekilde kullanıldığı yönünde bir tespitte bulunulamamakla birlikte, dekontların Bankanın özel yazıcısından alındığının ve her para yatırılışta mutabakat için yatıran kişiden temin edilmesi gerektiğinin, şirket tarafından bilinmesi gerektiği, bankadan düzenli olarak (aylık veya 3’er aylık dönemlerde) tüm mevduat hesaplarının işlem hareketlerinin yer aldığı ekstrelerin basılı olarak veya elektronik ortamda bitgisayar yardımıyla bankadan temin edilip, şirket muhasebe kayıtlarıyla birebir mutabık olup olmadığının tespit edilmesine yönelik işlemlerin şirket tarafından yapılmadığı, keza her 3 ayda bir ve yıl sonlarında alınan mutabakat yazılarının “Şirket” antetli kağıtlara, önceden hazırlanmış şekilde mevduat bakiyelerinin yazılı olduğu görüldüğünden, bunların banka tarafından düzenlendiği yönünde netlik bulunmadığı, bu yazıların, kaşelerin ve imzaların taklit edilabileceği, ayrıca mutabakat yazılarının davalı Banka Şubesi faksından davacı şirkete gönderildiği yönündeki davacı iddiasının da ispata muhtaç olduğu, kaldı ki, bu mutabakat yazılarının şirkette bu işlemleri düzenli olarak yapan (… isimli) kişi dışında diğer yetkililerin bizzat temin etmesi, denetim açısından önemli iken, bu hususa da uyulmadığı, ayrıca, kasa ve banka sorumlusu bir çalışanın, muhasebe kayıtlarını bilmemesi ve öğrenmemesinin de bir oto kontrol sağladığı düşünüldüğünde, …’in … Bankasındaki mevduat hesaplarının dönem sonlarındaki bakiyelerini bilmesi sağlanarak, mutabakat yazılarını da mutabık şekilde kendisinin düzenlemesine zemin hazırlandığı, dönem sonları veya yı|l sonlarında Bankalardan alınacak “Mutabakat veya Teyit yazılarının” bankaların kendi antetli kağıtlarına, tarih ve muhaberat numarası verilmiş şekilde, banka yetkililerinin isimlerinin de yer aldığı şekilde imzalanmış şekilde temin edilmesi gereğine de uyulmadığı, dosya içeriğindeki ifade ve beyanlara göre, …’in boş dekont temin etmesi ve boş kağıtlara banka çalışanlarının imzalarını almasında, Banka çalışanlarının, dikkatsiz oldukları ve bu yönüyle kusurlu oldukları açık olmakla birlikte; antetli kağıtların düzenlenmesi, kaşe yapılması, imzaların taklit edilmesinin haricen mümkün olduğu bu tür işlemlerde ayrıca Banka tarafından her türlü dikkat gösterilerek kendilerince hazırlanacak mutabakat yazıları …’e teslim edilseydi de, adı geçen tarafından üzerinde tahrifat yapılarak, sahte yazıların düzenlenebileceği, keza, TC İstanbul Anadolu 30.Asliye Ceza Mahkemesi’nce verilen 30.05.2012 tarih ve 2012/1196 E., 2013/987 K.sayılı kararda belirtildiği üzere; “her ne kadar sanık hakkında, özel belgede sahtecilik suçundan dava açılmışsa da, sanığın hazırlamış olduğu banka dekontlarının özel belge niteliğinde olmadığı, sadece söz konusu dekontu hazırlayan bankaya karşı bir ispat aracı olarak kullanılabileceği, başka bir yerde kullanılması halinda dekontları hazırlayan bankadan dekontların sıhhatinin sorgulanması gerektiği, denetim elemanlarınca da zaten sorgulamanın yapıldığı, aynı zamanda dekont üzerindeki yazı karakterinin bankanın orijinal dekontlarıyla örtüşmediği, bu durumun da basit bir araştırmayla anlaşılabileceği, bu nedenle bu dekontların iğfal kabiliyetinin de bulunmadığı, tüm bu nedenlerle, söz konusu dekontların sanık tarafından sahte olarak hazırlanmasının özel belgede sahtecilik suçunu oluşturmayacağının anlaşıldığı, bu suçtan sanığın beraatine karar verildiği dikkate alındığında; kasadan para teslim eden ile edilenin birlikte imzaladıkları Kasa Teslim Föylerindeki tutarlar ile, bu tutarların birebir bankaya yatırıldığına ilişkin para yatıran kişiden (…’den) işlem dekontunun her seferinde temin edilip, daha ilk başta Föy’deki tutar ile dekonttaki paranın mutabık olup olmadığının tespit edilmesi ve bu şekilde muhasebe kayıtlarının oluşturulması, özellikle bankadan temin edilecek dönemsel mutabakat yazıları ve mevduat ekstreleri ile denetim faaliyetinin yerine getirilmesi suretiyle, bu tür İşlemlerin önüne geçilmesi mümkün olduğundan, zimmet işlemine zemin hazırlanmasında, ve bu işlemlerin uzun yıllar sürdürülmesinde, doğrudan Banka çalışanlarının kusurlu olduğu yönünde bir kanaat oluşmadığı, bu nedenle; davalı banka yönünden gerekli basiret ve özenin gösterilmediği yönündeki iddianın davacı yanca kanıtlanamadığı, davacının uğradığı zarar ya da zararın artmasıyla ilgili davalı bankaya bir kusur izafe edilemeyeceği belirtilmiştir. 15.02.2017 tarihli ayrık görüşe ait bilirkişi raporunda; banka çalışanlarının dikkatsizlikle boş sayfalara kaşe bastığı, boş dekontların bankadan alınmasına izin verdikleri, kontrol etmeden şirketten gclen ve şirket antetli kağıdına yazılı mutabakatı çift imza/yetkili imza kurallarına uymadan imzaladıkları, tüm bunlar Banka Denetim Raporunda ve sair evraktan anlaşıldığı, bankanın TBK’nın 116.maddesi gereği çalışanlarının eylemlerinden kusursuz olarak sorumlu olduğu, bu kapsamda doğan zarardan da sorumlu olduğu, bununla birlikte davacı’nın da denetim yükümünü yerine getirmemiş olması nedeniyle müterafik kusurunun mevcut olduğu, buna göre tazminat miktarında indirim yapılması gerektiği belirtilmiştir. Davacı vekili, bilirkişi raporuna karşı itiraz ederek, yeni bir bilirkişiden rapor alınmasını talep ederek, ayrık görüşe aynen katıldıklarını ifade etmişlerdir. Davalı vekili, dilekçelerindeki belirttikleri üzere davanın muhatabın dava dışı … olması gerektiğini, davanın …’e ihbar olunmasını ve rapor doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, yukarıda yer verilen gerekçelere istinaden davanın reddine karar vermiştir. Dosyadaki gerek banka teftiş kurulu rapor sonucundaki banka çalışanları ile ilgili açıklamalar, gerekse diğer bilgi ve belgelerden davalı banka çalışanlarının oluşan zarara zemin hazırladıkları yönünde iddia ve değerlendirmeler nedeniyle TBK’nın 116 ve ilgili mevzuat kapsamında davlı bankanın müterafik kusurunun bulunup bulunmadığı, bu nedenle zarardan sorumluluğunun olup olmadığının denetlenebilir bir şekilde ortayla konulması gerekir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 1994/11-178 Esas, 1994/398 Karar ve 15.06.1994 tarihli emsal ilamında da belirtildiği üzere, birer güven kurumu olan bankalar aldıkları mevduatları sahtecilere karşı özenle korumak zorundadırlar. Objektif özen borcunun gereği olarak hafif kusurlardan dahi sorumludurlar. Davalı banka adam çalıştıran sıfatı ile sorumluluğu söz konusu olup TBK’nın 116.maddesi de dikkate alınarak davalı bankanın kusurunu bulunup bulunmadığı yeterince aydınlatılmadan hüküm verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olmuştur. Mahkemece, tarafların olaydaki konumları, ceza dosya kapsamı ve özellikle yasal düzenlemeler dikkate alınarak dosya kapsamına uygun şekilde yeniden bir rapor alınarak bir karar verilmesi gerekir iken yasal düzenlemeler ve davacı iddiaları ile itirazları dikkate alınmaksızın eksik inceleme ve dosya kapsamına uygun düşmeyen hatalı değerlendirme ile hüküm verilmiş olması isabetli görülmemiştir.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, işin esasına dair istinaf nedenleri incelemeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak davanın yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep hâlinde, ilk derece mahkemesince iadesine, 4-Davacı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair; HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.13.07.2023
KANUN YOLU:HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.